İkitelli İstanbul Şehir Hastanesi Kredi Anlaşması İmza Töreni
Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1) 'Alman Ekonomi Bakanı'nın hiçbir mesnede dayanmayan, tamamen dolaylı mesajlarla ülkemize yatırım yapan şirketleri ürkütmeyi, tedirgin etmeyi amaçlayan beyanlarını buradan şiddetle kınıyorum ve bu asla siyasete, siyasette temsil makamında olanlara yakışmaz' 'Ben, Milli İstihbarat Teşkilatımı, İçişleri Bakanımı aradım ve kendilerine sordum; 'Şu ana kadar Alman şirketleriyle ilgili başlattığınız herhangi bir soruşturma, araştırma var mı? Dün arkadaşlarımdan aldığım cevap şudur; Hiçbir Alman şirketiyle ilgili başlatmış olduğumuz bir soruşturma, araştırma yoktur, hepsi yalandır' 'Türk milleti zor zamanlarında yanında olan, kendisine güvenen, destek veren dostlarını hiçbir zaman unutmayacaktır. Biz ülkemize davet ettiğimiz herkese 'Gelin birlikte kazanalım' çağrısı yapıyoruz. Çünkü bizim inayete değil, birlikte çalışmaya, birlikte kazanmaya ihtiyacımız var. Bu anlayışla bizimle çalışmak isteyen herkese ülkemizin kapılarının sonuna kadar açık olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum' '5 bin işçi ve 400 mimar, mühendisin çalışmasıyla 36 ayda tamamlanması planlanan İkitelli Şehir Hastanemiz, İstanbul'a ve ülkemize sağlık alanında yepyeni bir vizyon katacaktır. Bu anlaşmanın, birtakım çevrelerin ısrarla Türkiye'yi siyasi ve ekonomik cendereye almaya çalıştığı, bunun için yalan yanlış pek çok iddiayı öne sürdüğü bir dönemde gerçekleşmiş olmasını ayrıca anlamlı buluyorum. Bu finansman anlaşması Türkiye'nin uluslararası kredibilitesinin de yüksekliğine işaret ediyor'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çırağan Sarayı'nda İkitelli İstanbul Şehir Hastanesi Kredi Anlaşması İmza Töreni'nde yaptığı konuşmada, Ege Denizi'nde meydana gelen deprem nedeniyle hem Türkiye de hem de Yunanistan'daki herkese geçmiş olsun dileklerini iletti.
Bu olayın, deprem bölgesinde yaşandığı ve afetlere her zaman hazırlıklı olmak gerektiği gerçeğini hatırlattığını belirten Erdoğan, 'Dün geceki oldukça şiddetli depremde ciddi bir hasar ortaya çıkmaması, alınan tedbirlerin etkili olduğunu göstermiştir. Allah ülkemizi ve tüm dünyayı bu tür afetlerden korusun.' diye konuştu.
İstanbul İkitelli Şehir Hastanesi Finansmanı Anlaşması'nın tüm taraflar için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, yatak kapasitesi 2 bin 682 olan, bünyesinde 9 hastaneyi barındıran, günde acil, ayakta ve yatan olarak 29 bin hastaya yaklaşık 10 bin personeliyle hizmet verme kapasitesine sahip hastanenin ülkeye kazandırılmasında emeği geçenlere teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'5 bin işçi ve 400 mimar, mühendisin çalışmasıyla 36 ayda tamamlanması planlanan İkitelli Şehir Hastanemiz, İstanbul'a ve ülkemize sağlık alanında yepyeni bir vizyon katacaktır. Bu anlaşmanın, birtakım çevrelerin ısrarla Türkiye'yi siyasi ve ekonomik cendereye almaya çalıştığı, bunun için yalan yanlış pek çok iddiayı öne sürdüğü bir dönemde gerçekleşmiş olmasını ayrıca anlamlı buluyorum.'
Erdoğan, 5,2 milyar Türk lirası tutarındaki bu finansman anlaşmasının Türkiye'nin uluslararası kredibilitesinin de yüksekliğine işaret ettiğini vurguladı.
- Japonlara teşekkür
Projenin hayata geçirilmesinde destekleri olan Japonlara da teşekkür eden Erdoğan, 'Bu bölgedeki attığımız adımların hala dayanışma içinde, dayanışma ruhuyla devam ediyor olması, bundan sonraki sürecin de aynen Marmaray'da olduğu gibi devam edeceğini gösteriyor.' dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin ertesi haftasında Japonlarla Rönesans İnşaat'ın yetkililerinin bu anlaşmayla ilgili görüşmek üzere Ankara'da bir araya geldiğine değinen Erdoğan, şunları kaydetti:
'Kimilerinin kuru bir geçmiş olsun beyanından dahi imtina ettiği bir dönemde, böylesine yüksek meblağdaki bir anlaşmanın görüşmelerini aynı kararlılıkla devam ettirmek, ancak gerçek dostların yapabileceği bir davranıştır. Buradan ülkemize olan destekleri, güvenleri ve kadirşinaslıkları için tüm Japon dostlarımıza teşekkürlerimi tekrar ifade etmek istiyorum. Türkiye, dostları sayesinde büyük projeleri gerçekleştirebilme kapasitesi, kabiliyeti ve imkanı olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. Şimdi Japon dostlarımızla önemli bir projenin de arifesindeyiz. İnşallah Sinop'taki nükleer enerji santralini de yine Japon dostlarımızla birlikte gerçekleştirmenin adımlarını atıyoruz ve bu konuda da gecikmek istemiyoruz. Süratle bu nükleer enerjiyi de bitirelim istiyoruz. Değerli dostum, Japonya Başbakanı Abe ile kısa bir süre önce Hamburg'daki G20 Zirvesi'nde bunları da etraflıcı görüşme fırsatını bulduk.'
- 'Gelin birlikte kazanalım'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin zor zamanlarında yanında olan, kendisine güvenen, destek veren dostlarını hiçbir zaman unutmayacağını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Biz ülkemize davet ettiğimiz herkese 'Gelin birlikte kazanalım' çağrısı yapıyoruz. Çünkü bizim inayete değil, birlikte çalışmaya, birlikte kazanmaya ihtiyacımız var. Bu anlayışla bizimle çalışmak isteyen herkese ülkemizin kapılarının sonuna kadar açık olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Yatırım destek ajansımız başta olmak üzere, ilgili tüm kurumlarımız, uluslararası yatırımcılara yardımcı olmaya, önlerini açmaya hazırdır. Biz böylesine iyi niyetle muhataplarımıza yaklaşırken, bazılarının ticaretle siyaseti birbirine karıştırmakta ısrar ettiklerini görüyoruz. Alman Ekonomi Bakanı'nın hiçbir mesnede dayanmayan, tamamen dolaylı mesajlarla ülkemize yatırım yapan şirketleri ürkütmeyi, tedirgin etmeyi amaçlayan beyanlarını buradan şiddetle kınıyorum ve bu asla siyasete, siyasette temsil makamında olanlara yakışmaz.'
- 'Soruşturma, araştırma yok, hepsi yalan'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör ve teröre bulaşanlarla siyasetin birbirine karıştırılmamasını isteyerek, şöyle devam etti:
'Ben, Milli İstihbarat Teşkilatımı, İçişleri Bakanımı aradım ve kendilerine sordum; 'Şu ana kadar Alman şirketleriyle ilgili başlattığınız herhangi bir soruşturma, araştırma var mı? Dün arkadaşlarımdan aldığım cevap şudur; Hiçbir Alman şirketiyle ilgili başlatmış olduğumuz bir soruşturma, araştırma yoktur, hepsi yalandır. Buradan Alman dostlarıma, tüm dünyaya şunu hatırlatmak istiyorum: Türkiye'yi karalamaya gücünüz yetmez. Bu tür şeylerle de bizi korkutmaya gücünüz hiç yetmez. Biz bugüne kadar Türkiye'de faaliyet gösteren Alman firmalarını nasıl güvence altında çalıştırdıysak bundan sonra da aynı şekilde güvence altında çalıştırmaya devam ederiz. Onların garantisi biziz, güvencesi biziz. Çünkü biz 'kazan kazan' esasına göre onlarla bugüne kadar çalıştık. Ama şu anda olayı farklı mecraya çekmek suretiyle Almanya'nın Türkiye ile olan münasebetlerini burada zedelemek, lekelemek isteyenler, yanlış yolda gidiyorlar. Tam aksine Türkiye'deki teröristleri Almanya'da saklayan hükümet, önce bunun hesabını vermelidir.'
- 'Almanya kendine çeki düzen vermeli'
'Türkiye'den kaçan teröristler Almanya'da niçin saklanıyor?' diye soran Erdoğan, şöyle konuştu:
'Onlara orada verilen maddi destekleri neyle izah edecekler. Elimizde tüm video kasetlerle ekranlarda sürekli yayınlanan ve Avrupa Birliği'nin yasak koymuş olduğu, terör örgütü olarak kabul ettiği PKK'yı kendi caddelerinde Alman polisinin koruması altında gösteri yapmasına müsaade eden Almanya, bunu neyle izah edecek? Onun için Almanya kendine çekidüzen vermelidir. Bizi de asla bu tehditlerle ürkütemez bunu bilmelidir. Kendi yargıları ne kadar bağımsızsa şunu bilmeleri lazım ki bizim yargımız onlardan daha da bağımsızdır.'
- 'Biz bin yıllara baliğ bir devletiz'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin istihbarat ve güvenlik kuruluşlarının belli olduğunu bildirerek, şunları aktardı:
'Biz bir çadır devleti değiliz, kabile devleti de değiliz. Biz bin yıllara baliğ bir devletiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin böyle bir geleneği vardır, böyle bir geçmişi vardır. Bunlar böyle bir çalışma yürütmediğine göre bu iddia sadece uluslararası şirketlerin kafasını karıştırmaya, ülkemizi karalamaya yönelik bühtandan ibarettir. Esasen Almanya kökenli şirketler ülkemizde en rahat çalıştığımız, en güzel işleri yaptığımız kuruluşlar arasında özel bir yere sahiptir. Böyle bir kara propagandayla ülkemizde son 15 yılda 9 milyar dolara yakın yatırım yapan Alman şirketleri üzerinde baskı kurmaya çalışıldığı ortadadır. Uluslararası yatırımcıların tamamı gibi Alman şirketlerine de ülkemizin kapıları ve milletimizin gönlü sonuna kadar açıktır. Dünyada serbest pazar ekonomisi denilen bir şey var. Serbest piyasa denilen bir şey var. Ama bunlar demek ki serbest pazar ekonomisini de öğrenememiş, serbest piyasayı da bilmiyorlar. Hasbelkader yakaladıkları zenginlikle şimdi tehdit etmeye kalkıyorlar.'
(Sürecek)