Erdoğan'dan Doğu Ve Güneydoğu'ya Çağrı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit Aybüke öğretmenle ilgili Doğu ve Güneydoğu’ya seslenerek, "Derdi sizin yavrularına hizmetti, o aşkla oraya geldi. İnanıyorum ki, Doğu ve Güneydoğulu kardeşlerim bundan sonra siyasi iradesini çok daha farklı bir şekilde bu terör örgütüne karşı, bu ülkeye ve kendilerine hizmet eden AK Parti’ye verecektir" dedi.
TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hayatının baharında tüm ümitleri ve heyecanı ile birlikte toprağa verilen Aybüke öğretmen için yüreği yanmayanların dertlerinin insan ve insan hakları olmadığını söyledi.
Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu halkına şu ifadelerle seslendi: "Aybüke kızımız genç yaşında oralara hizmet için geldi. Yavrularımıza ilim irfan öğretmek için geldi. Bu yavrumuz aldığı maaşı ile orada laboratuvarı tanzim etti. Derdi sizin yavrularına hizmetti, o aşkla oraya geldi. Bu yavrumuzu orada katlettiler."
Türkiye’nin ne çektiyse siyaset ve toplum mühendislerinden çektiğini söyleyen Erdoğan, "Bu millete en büyük zulmü dilinden ‘halk’ ve ‘halkçılık’ kelimelerini eksik etmeyen müstebitler yapmıştır. Değerlerimize, tarihimize, kültürümüze yabancı bir hayat tarzını yıllarca çağdaşlık kılıfı altında milletimize dayatılan, cumhur ile cumhuriyet arasındaki bağı kopartmışlardır. Bu sahte projeyle ülkenin imkanları bir avuç seçkine peşkeş çekilirken millet fakirleşmiş, temel ihtiyaçlarını karşılamaktan dahi aciz düşmüştür. Milletin temsilcisi olması gereken siyaset de maalesef aynı çarpık düzenin bir parçası haline dönüşmüştür. Ülkemizde vesayetin salasını vermek de, onun izinden giden siyaset anlayışını tarihe gömmek işte bu kadroya, AK Parti’ye nasip oldu. Kurulduğumuz günden beri milletimizle öyle bütünleştik ki, karşımızda hiçbir güç duramadı. Bu süreçte en büyük hakaretler, en ağır saldırılar ayrıcalıklarını kaybeden kesimlerden geldi. Çok rahatsız oldular. Sürekli saldırdılar. Zahirde elit, hakikatte lümpen olan bu çevreler ellerindeki tüm imkanları bizi karalamak için seferber ettiler. Yol, hastane, okul, cami hangi hizmeti yapmaya kalktıysak hemen karşımızda durdular. Havalimanı, baraj, köprü inşa etmek istediğimizde birdenbire çevre hassasiyetleri kabardı. Zannedersin ki çevreciler. Biz milyonlarca ağaç dikiyoruz, onlar ise ‘bunlar çevreci değil çevre düşmanı’ diye saldırdı. Bu Geziciler değil mi 10-12 tane ağacı başka yere taşırken isyan edenler. Bunlarda ağaç taşıma kültürü de yok. Bunlar beceri isteyen işler. Artık batıda devasa ağaçları hak edebiliyorlar. Bu işin ihracatını yapıyorlar. Ama bunlar bunu anlamaz, bunlar başka yerde Gezici. Ama alışacaklar, 4. yılını da kutlasalar, 40. yılını da kutlasalar buna alışacaklar. Bunlar İstiklal Caddesi’nde istiklalimiz ve istikbalimiz için yürümüyorlar, bölücü terör örgütünün temsilcileri ile ele kol kola yürüyorlar. Eğitimde darbe dönemlerinin yol açtığı haksızlıklar üzerinde çalıştığımızda ‘laiklik elden gidiyor’ diyorlardı. Biz dış politikaya yeni bir vizyon kazandıracak adımlar atarken onlar ‘eksen kayması’ tartışmaları üzerinden birilerine mesajlar veriyorlardı. Bizi şikayet ediyorlardı" dedi.
"DEV BİR OPERA BİNASINI İSTANBUL’DA TAKSİM MEYDANI’NDA İNŞA EDECEĞİZ"
Sanatçılar ve sporcularla birlikte yaptığı iftar programında Taksim’deki AKM’yi anlattığını belirten Erdoğan, "Bugüne kadar bu AKM’yi bitirecektir, Türkiye’de opera binası yok, Ankara’daki ufak bir tiyatro salonu. Biz Türkiye’ye yakışır bir opera binasını şimdi ilk Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yaptık. Asıl olan İstanbul’a böyle bir opera binası kazandırmak. Başından itibaren AKM’yi yıkalım dedik, çünkü depremden zarar görmüş, hemen isyandalar. Aynı şeyi Muhsin Ertuğrul’da da yaptılar. Biz 17 ayda oradaki Harbiye Kongre Merkezini yerin altına indik, onu inşa ettik, 3 bin kişi alıyor şuan. Yanında Muhsin Ertuğrul’u yaptık. Gösteri üstüne gösteriler, ne oldu, şuanda eski Muhsin Ertuğrul’un 2 kat büyüklüğünde Muhsin Ertuğrul kazandırdık. Kötü mü yani? Biz sözünde duran kadroyuz, biz ne aldanan olduk ne aldatan olduk. Şimdi de AKM projesi tamam, yanında boşluk vardı orayı da katmak suretiyle dev bir opera binasını İstanbul’da Taksim Meydanı’nda inşa edeceğiz. Bu projeyi inşa etmek suretiyle İstanbul’daki bu açığımızı da gidermiş olacağız. Taksim’e üç dev proje ile bir zenginlik kazandıracağız. Önümüzü kesemezler, bu millete hizmet yolunda bizim önümüzü kesemezler, biz bu millete hizmet ettikten sonra, bu vatana hizmet ettikten sonra önümüzü kesemezler" diye konuştu.
"NEREDE VE NASIL ÖLDÜRÜLDÜĞÜ MEÇHUL KADIN TERÖRİST ÜZERİNDEN YİNE AYNI OYUNU OYNUYORLAR"
"Bunlar terör örgütlerine gösterdikleri sempatinin kendi insanına göstermiyor. Savundukları ideolojilerin içinde şiddet, zulüm ve baskıdan başka bir şey bulamazsınız" açıklamasında bulunan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Sembolleştirdikleri tarihi şahsiyetlerin geçmişlerine baktığınızda göreceğiniz tek şey var, ölüm tarlaları ve kuru kafa kuleleridir. Senelerdir devrimci şiddet güzellemeleri ile eli kanlı teröristleri gençlerimize rol model olarak sundular. Yaşamak ve yaşatmak yerine ölmek ve öldürmek üzerine mesajlar vererek körpe zihinleri iğfal ettiler. Bakıyorsunuz beyefendi konuşuyor ‘barış, sevgi.’ ‘Bal bal’ demekle ağız tatlanır mı? Terör örgütüne arka çıkarak katil devlet bildirileri yayınlayanlar bugünde nerede ve nasıl öldürüldüğü meçhul kadın terörist üzerinden yine aynı oyunu oynuyorlar. Her gün askerimizin, polisimizin, sokakta yürüyen vatandaşlarımızın hayatına kasteden eli kanlı teröristleri allayıp pullayıp öne çıkardıkları bir isim üzerinden aklamaya çalışıyorlar. Buna karşılık aynı çevrelerin PKK’lı teröristlerce şehit edilen Aybüke öğretmenle ilgili ciddi bir tavrına, bir tepkisine şahit oldunuz mu? Terörist cenazesinde birbirlerini ezen sözüm ona milletvekilleri, yazarlar, aydınlar, gazeteciler Aybüke öğretmenimiz için terör örgütünün katlettiği diğer mazlumlar için kıllarını kıpırdattılar mı? Aynı kesimlerin terör örgütü tarafından dağa kaçırılan gençler ve gözü yaşlı anneleri için bir kez bile sesini yükselttiğini duydunuz mu? Daha hayatının baharında tüm ümitleri ve heyecanı ile birlikte toprağa verilen Aybüke kızımız için yüreği yanmayan taş kalplilerin dertleri kesinlikle insan değildir, insan hakları hiç değildir. Bunların tek derdi var, terör örgütlerinin kalemşörlüğünü yapmaktır. Bunların tek gayesi teröristleri ve onların eylemlerini toplum nezdinde aklamaya çalışmaktır. Ben buradan Güneydoğu’ya, Doğu’ya sesleniyorum, Aybüke kızımız genç yaşında oralara hizmet için geldi. Yavrularımıza ilim irfan öğretmek için geldi. Bu yavrumuz aldığı maaşı ile orada laboratuvarı tanzim etti. Derdi sizin yavrularına hizmetti, o aşkla oraya geldi. Bu yavrumuzu orada katlettiler, bu terör örgütü. Ben inanıyorum ki, Doğu ve Güneydoğulu kardeşlerim bundan sonra siyasi iradesini çok daha farklı bir şekilde bu terör örgütüne karşı bu ülkeye ve kendilerine hizmet eden AK Parti’ye verecektir. Aybüke kızımızın babası ile görüştüm, Allah ailesine sabır versin, tüm milletimizin başı sağ olsun. Aynı şey sağlıkta, hastanelerde, senin hastana hizmet edecek tek doktor var, ölesiye dövmeler. Bu ne büyük cehalet. O doktorumuzun hizmet aşkı kalır mı?"
(Derya Yetim - Enise Vural / İHA)
Kaynak: İHA
Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu halkına şu ifadelerle seslendi: "Aybüke kızımız genç yaşında oralara hizmet için geldi. Yavrularımıza ilim irfan öğretmek için geldi. Bu yavrumuz aldığı maaşı ile orada laboratuvarı tanzim etti. Derdi sizin yavrularına hizmetti, o aşkla oraya geldi. Bu yavrumuzu orada katlettiler."
Türkiye’nin ne çektiyse siyaset ve toplum mühendislerinden çektiğini söyleyen Erdoğan, "Bu millete en büyük zulmü dilinden ‘halk’ ve ‘halkçılık’ kelimelerini eksik etmeyen müstebitler yapmıştır. Değerlerimize, tarihimize, kültürümüze yabancı bir hayat tarzını yıllarca çağdaşlık kılıfı altında milletimize dayatılan, cumhur ile cumhuriyet arasındaki bağı kopartmışlardır. Bu sahte projeyle ülkenin imkanları bir avuç seçkine peşkeş çekilirken millet fakirleşmiş, temel ihtiyaçlarını karşılamaktan dahi aciz düşmüştür. Milletin temsilcisi olması gereken siyaset de maalesef aynı çarpık düzenin bir parçası haline dönüşmüştür. Ülkemizde vesayetin salasını vermek de, onun izinden giden siyaset anlayışını tarihe gömmek işte bu kadroya, AK Parti’ye nasip oldu. Kurulduğumuz günden beri milletimizle öyle bütünleştik ki, karşımızda hiçbir güç duramadı. Bu süreçte en büyük hakaretler, en ağır saldırılar ayrıcalıklarını kaybeden kesimlerden geldi. Çok rahatsız oldular. Sürekli saldırdılar. Zahirde elit, hakikatte lümpen olan bu çevreler ellerindeki tüm imkanları bizi karalamak için seferber ettiler. Yol, hastane, okul, cami hangi hizmeti yapmaya kalktıysak hemen karşımızda durdular. Havalimanı, baraj, köprü inşa etmek istediğimizde birdenbire çevre hassasiyetleri kabardı. Zannedersin ki çevreciler. Biz milyonlarca ağaç dikiyoruz, onlar ise ‘bunlar çevreci değil çevre düşmanı’ diye saldırdı. Bu Geziciler değil mi 10-12 tane ağacı başka yere taşırken isyan edenler. Bunlarda ağaç taşıma kültürü de yok. Bunlar beceri isteyen işler. Artık batıda devasa ağaçları hak edebiliyorlar. Bu işin ihracatını yapıyorlar. Ama bunlar bunu anlamaz, bunlar başka yerde Gezici. Ama alışacaklar, 4. yılını da kutlasalar, 40. yılını da kutlasalar buna alışacaklar. Bunlar İstiklal Caddesi’nde istiklalimiz ve istikbalimiz için yürümüyorlar, bölücü terör örgütünün temsilcileri ile ele kol kola yürüyorlar. Eğitimde darbe dönemlerinin yol açtığı haksızlıklar üzerinde çalıştığımızda ‘laiklik elden gidiyor’ diyorlardı. Biz dış politikaya yeni bir vizyon kazandıracak adımlar atarken onlar ‘eksen kayması’ tartışmaları üzerinden birilerine mesajlar veriyorlardı. Bizi şikayet ediyorlardı" dedi.
"DEV BİR OPERA BİNASINI İSTANBUL’DA TAKSİM MEYDANI’NDA İNŞA EDECEĞİZ"
Sanatçılar ve sporcularla birlikte yaptığı iftar programında Taksim’deki AKM’yi anlattığını belirten Erdoğan, "Bugüne kadar bu AKM’yi bitirecektir, Türkiye’de opera binası yok, Ankara’daki ufak bir tiyatro salonu. Biz Türkiye’ye yakışır bir opera binasını şimdi ilk Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yaptık. Asıl olan İstanbul’a böyle bir opera binası kazandırmak. Başından itibaren AKM’yi yıkalım dedik, çünkü depremden zarar görmüş, hemen isyandalar. Aynı şeyi Muhsin Ertuğrul’da da yaptılar. Biz 17 ayda oradaki Harbiye Kongre Merkezini yerin altına indik, onu inşa ettik, 3 bin kişi alıyor şuan. Yanında Muhsin Ertuğrul’u yaptık. Gösteri üstüne gösteriler, ne oldu, şuanda eski Muhsin Ertuğrul’un 2 kat büyüklüğünde Muhsin Ertuğrul kazandırdık. Kötü mü yani? Biz sözünde duran kadroyuz, biz ne aldanan olduk ne aldatan olduk. Şimdi de AKM projesi tamam, yanında boşluk vardı orayı da katmak suretiyle dev bir opera binasını İstanbul’da Taksim Meydanı’nda inşa edeceğiz. Bu projeyi inşa etmek suretiyle İstanbul’daki bu açığımızı da gidermiş olacağız. Taksim’e üç dev proje ile bir zenginlik kazandıracağız. Önümüzü kesemezler, bu millete hizmet yolunda bizim önümüzü kesemezler, biz bu millete hizmet ettikten sonra, bu vatana hizmet ettikten sonra önümüzü kesemezler" diye konuştu.
"NEREDE VE NASIL ÖLDÜRÜLDÜĞÜ MEÇHUL KADIN TERÖRİST ÜZERİNDEN YİNE AYNI OYUNU OYNUYORLAR"
"Bunlar terör örgütlerine gösterdikleri sempatinin kendi insanına göstermiyor. Savundukları ideolojilerin içinde şiddet, zulüm ve baskıdan başka bir şey bulamazsınız" açıklamasında bulunan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Sembolleştirdikleri tarihi şahsiyetlerin geçmişlerine baktığınızda göreceğiniz tek şey var, ölüm tarlaları ve kuru kafa kuleleridir. Senelerdir devrimci şiddet güzellemeleri ile eli kanlı teröristleri gençlerimize rol model olarak sundular. Yaşamak ve yaşatmak yerine ölmek ve öldürmek üzerine mesajlar vererek körpe zihinleri iğfal ettiler. Bakıyorsunuz beyefendi konuşuyor ‘barış, sevgi.’ ‘Bal bal’ demekle ağız tatlanır mı? Terör örgütüne arka çıkarak katil devlet bildirileri yayınlayanlar bugünde nerede ve nasıl öldürüldüğü meçhul kadın terörist üzerinden yine aynı oyunu oynuyorlar. Her gün askerimizin, polisimizin, sokakta yürüyen vatandaşlarımızın hayatına kasteden eli kanlı teröristleri allayıp pullayıp öne çıkardıkları bir isim üzerinden aklamaya çalışıyorlar. Buna karşılık aynı çevrelerin PKK’lı teröristlerce şehit edilen Aybüke öğretmenle ilgili ciddi bir tavrına, bir tepkisine şahit oldunuz mu? Terörist cenazesinde birbirlerini ezen sözüm ona milletvekilleri, yazarlar, aydınlar, gazeteciler Aybüke öğretmenimiz için terör örgütünün katlettiği diğer mazlumlar için kıllarını kıpırdattılar mı? Aynı kesimlerin terör örgütü tarafından dağa kaçırılan gençler ve gözü yaşlı anneleri için bir kez bile sesini yükselttiğini duydunuz mu? Daha hayatının baharında tüm ümitleri ve heyecanı ile birlikte toprağa verilen Aybüke kızımız için yüreği yanmayan taş kalplilerin dertleri kesinlikle insan değildir, insan hakları hiç değildir. Bunların tek derdi var, terör örgütlerinin kalemşörlüğünü yapmaktır. Bunların tek gayesi teröristleri ve onların eylemlerini toplum nezdinde aklamaya çalışmaktır. Ben buradan Güneydoğu’ya, Doğu’ya sesleniyorum, Aybüke kızımız genç yaşında oralara hizmet için geldi. Yavrularımıza ilim irfan öğretmek için geldi. Bu yavrumuz aldığı maaşı ile orada laboratuvarı tanzim etti. Derdi sizin yavrularına hizmetti, o aşkla oraya geldi. Bu yavrumuzu orada katlettiler, bu terör örgütü. Ben inanıyorum ki, Doğu ve Güneydoğulu kardeşlerim bundan sonra siyasi iradesini çok daha farklı bir şekilde bu terör örgütüne karşı bu ülkeye ve kendilerine hizmet eden AK Parti’ye verecektir. Aybüke kızımızın babası ile görüştüm, Allah ailesine sabır versin, tüm milletimizin başı sağ olsun. Aynı şey sağlıkta, hastanelerde, senin hastana hizmet edecek tek doktor var, ölesiye dövmeler. Bu ne büyük cehalet. O doktorumuzun hizmet aşkı kalır mı?"
(Derya Yetim - Enise Vural / İHA)