Cumhurbaşkanı Erdoğan Canlı Yayında (4)

Erdoğan: 'Hatırlayın 40'lı yıllarda CHP il başkanları aynı zamanda bulundukları illerin nesiydi? Valisiydi. Bunu bu ülke gördü mü? Gördü, bu neyi getiriyor? Ha bunların demokrasi diye bir anlayışı yok. 'Benim kurucu liderim Atatürk' diyor ama kurucu lideri Atatürk'ün aynı zamanda cumhurbaşkanı olduğunu da bilmiyor' 'Demokrasiye gelince, zaten CHP'nin geçmişinde bu noktada kirlilikler var. Hiçbir zaman demokrat olmadılar'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Hatırlayın 40'lı yıllarda CHP il başkanları aynı zamanda bulundukları illerin nesiydi? Valisiydi. Bunu bu ülke gördü mü? Gördü, bu neyi getiriyor? Bunların demokrasi diye bir anlayışı yok. 'Benim kurucu liderim Atatürk' diyor ama kurucu lideri Atatürk'ün aynı zamanda cumhurbaşkanı olduğunu da bilmiyor.' dedi.

Erdoğan, 24 TV, 360 ve Alem FM ortak yayınında, cumhurbaşkanının, hakkında anayasa maddesi veya yasal düzenleme olmayan herhangi bir konuda kararname hazırlayabileceğini anlattı.

'Ancak hazırladığı bu kararname parlamento tarafından onanmazsa veyahut da bir karşı yaklaşım parlamento buna gösterirse bir yasal düzenlemeyle o kararname ne olur? Ortadan kalkar. Yani 'o kararname hemen yürürlüğe girer' diye bir şey yok' diyen Erdoğan, anayasa ve yasaların üstte olduğunu kaydetti.

Erdoğan, 'Yani Cumhurbaşkanı bir defa artık bugüne göre 16'sından sonra çok daha farklı olacak. Tabii 16'sından sonra derken 2019'u kastediyorum. Daha farklı olacak. Şu anda mesela ihanet-i vataniyenin dışında Yüce Divan'a bizim gidişimiz söz konusu değil ama 2019'dan sonra kişisel suçlar sebebiyle bile bizler Yüce Divan'a, parlamentodaki belli bir çoğunluğa ulaşması halinde parlamento bizi gönderebilir. Bu var. Bu bir risk. Neyi getiriyor bu? Parlamentoya çok ciddi bir denetim gücü kazandırıyor.' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yazılı soru önergesi getirilmesi konusunda şunları kaydetti:

'Yazılı olarak soru önergesini verirsin, ilgili bakan veya bakanlık yazılı bir cevap ile bunu verir. Kaldı ki şimdi yeni dönemin avantajı şu olacak; Mesela genelde bakanlar, bunu kendi bakan arkadaşlarım da gücenmesin ki benim bakan arkadaşlarım bu konuda hassas davranmışlardır ama geneli itibarıyla geçmişten bugüne baktığımızda rahmetli Özal bundan çok dert yanardı. Hep kendi illerine bakarlar. Mesela bizim Çankırı ilinin geçmişte bir bakanı geldi. Milli Eğitim Bakanı olarak oraya gereğinin üstünde okullar yaptı ve bu okullar kullanılmadı. Şimdi bu tabii iş değil. Öyle olması lazım ki yapılan yatırımlar fizibıl olması lazım. Kaynak israfına gidilmemesi lazım. İşte siz şimdi dışarıdan bakan atadığınız zaman, dışarıdan atanan bakan kendi bakanlığıyla ilgili 81 vilayetin tamamında ihtiyaç neyse bu ihtiyaca göre ne yapacak? Değerlendirmelerini yapacaktır. Adımını da ona göre atacaktır. Şimdi tabii bu arkadaşımız, acaba sormak lazım. Sen hayatında neyi yönettin, kaç kişi yönettin? Önce bunu söyle. Onun hayatında böyle bir şey yok. Onun için de ne diyor? 'Lokantayı bile icabında kapatabilecektir' Böyle bir şey olabilir mi, bir cumhurbaşkanının böyle bir görevi olabilir mi? Lokantayı kapatan kimdir? Bak onu da öğrenmesi lazım, ben ona söyleyeyim. Belediye başkanları lokanta kapatır. Neden kapatır? Hijyenden kapatır, oradaki gıda vesaire, mutfak çalışmaları vesaire, şundan bundan. O da tabii büyük şehirlerden öte daha çok ilçe belediye başkanlarının işidir. Bunu yaparlar. Bir Cumhurbaşkanının lokanta kapatmak gibi bir meselesi olur mu? Böyle bir şey söz konusu değil ve yalan bu.'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer bir konunun muhtarlıklar meselesi olduğunu belirterek, 'BM Genel Kurulundaki konuşmamdan sonra mesela şunu söylemiş; 'BM'de liderlere mi konuşuyor, yoksa muhtarlara mı konuşuyor, anlamadım' Ya çok ayıp ya, yani Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı ki sen hayatında BM Genel Kuruluna gitmiş değilsin. Orada bir konuşman vesaire, öyle bir şeyin de söz konusu değil ama şimdi benim bu televizyon programımdan sonra belki ona da bir yol verirler orada. Herhangi bir komisyon toplantısına çağırabilirler.' ifadelerini kullandı.

BM Genel Kurulunda sadece liderlerin olmadığını, bakanların da olduğunu, seçilmişlerin yanında atanmışların da genel kurulda olduğuna dikkati çeken Erdoğan, 'Biz o konuşmayı yaptık, geldik. Tabii Sincan'da bu muhtarlara bir toplantı yapıyor. Sormuş bir tanesi, 'Yani siz böyle diyerek, bizi küçümsediniz. Bundan dolayı üzüldük.' Hemen cevap şu: 'Haddime mi? Nasıl böyle bir şey söylerim. Ben bunu kastetmek istemedim.' Avukatlara konuşurken farklı konuşacaksınız, işte tıp mensuplarına konuşurken farklı konuşacaksınız, şuna ayrı, buna ayrı filan falan. Ya böyle bir şey olabilir mi?' değerlendirmesini yaptı.

Şu ana kadar 18 bin muhtarı Külliye'de ağırladıklarını, muhtarların hepsiyle buluşacaklarını dile getiren Erdoğan, 'Şimdi son toplantıyı farklı yaptık. 2 bin kişiyi davet ettik son toplantıya ve heyecan, coşku her şey çok iyiydi. Bu defa yemek meselesi Külliye'de olmadı. Onları Vilayet Evi'nde İçişleri Bakanım ağırladı. Benim de o gün Bursa mitingim vardı. Ben Bursa mitingine geçtim. İnşallah şimdi çok amaçlı salonumuzu vesaire onları da yapıyoruz. O salonda aynı anda 2 bin kişiye inşallah yemek verme imkanımız da olacak. Hemen caminin kıble tarafında ve tabii diğer tarafta da zaten kütüphane şu anda hızla o da devam ediyor.' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine CHP'nin anlayışında 'Kuralları koyarlar ve koydukları kuralları da milli iradeyle değil, CHP eliyle yürütürler' mantığının olduğunu söyledi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

'Hatırlayın 40'lı yıllarda CHP il başkanları aynı zamanda bulundukları illerin nesiydi? Valisiydi. Bunu bu ülke gördü mü? Gördü, bu neyi getiriyor? Bunların demokrasi diye bir anlayışı yok. 'Benim kurucu liderim Atatürk' diyor ama kurucu lideri Atatürk'ün aynı zamanda cumhurbaşkanı olduğunu da bilmiyor. İnönü, aynı zamanda cumhurbaşkanı olduğunu bilmiyor. Önce bunları bir gör, demek ki olabiliyormuş. Bak bunlar bu ülkede yaşandı. Demokrasiye gelince, zaten CHP'nin geçmişinde bu noktada kirlilikler var. Hiçbir zaman demokrat olmadılar. Onun için de darbelerle yaşanan süreçte, işte 1960'ı düşünün, 1960 darbesinde kalkıp da 'Nasıl siz bir başbakana, bakanlara böyle bir idam için yol açarsınız?' diyemediler. Aynı şekilde bizim partimizin kapatılmasıyla ilgili olarak açılan davada biliyorsunuz, o dönemin yine genel başkanı Baykal ne dedi? 'Ankara'da yargıçlar varmış' dedi. 'Şeriatın kestiği parmak acımaz' ve bir taraftan da 'Ankara'da yargıçlar varmış' dedi. Şimdi o zaman 'Şeriatın kestiği parmak acımaz' diyen Baykal, ondan sonra 'Ankara'da yargıçlar vardır' diyen Baykal şimdi aynı şeyleri söyleyemiyor. Daha farklı manevralar yapmak suretiyle, eğer 'hayır' çıkarsa 'denizde dökmüş kadar sevineceğim' diyor.'

Erdoğan, 'CHP'nin tepesinde değişiklik mi bekliyorsunuz?' şeklindeki bir soruya 'Her şey olabilir. Onun için ben CHP'nin bugüne kadar gelmiş geçmiş genel başkanları içerisinde, yani demokrasi noktasında hassasiyeti olanı ne yazık ki görmedim ve hiçbir zaman da yani 'genel başkan ayrı, cumhurbaşkanı ayrı' böyle bir dertleri de hiçbir zaman olmadı.' cevabını verdi.

CHP'nin çok partili hayata hiç tahammül edemediğini dile getiren Erdoğan, 'Mesela şimdi tek adamlık, vesaire... Yahu tek adamlıksa, tek parti dönemiyse bu sizde var zaten. Milli Şeflik dönemini nereye koyacaksın? Bunlar yaşanan şeyler.' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların unutturulmak istendiğini, gençlere Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Ey gençler Cumhuriyeti sizlere emanet ediyorum' sözünü hatırlatmak istediğini ifade ederek, şunları söyledi:

'Ama Gazi Mustafa Kemal'in emanet ettiği Cumhuriyeti şu anda Kılıçdaroğlu gençlere emanet edemiyor. Parlamentoya girmelerine tahammül edemiyor. Ne diyor? '18 yaşın parlamentoya girmesine karşı değilim.' 'Girecek ondan sonra ilanihaye maaş alacak' diyor. Askerlikten men... Bunların ikisi de yok. Neye dayanarak söylüyorsun? Bir defa, geldi birinci dönem, diyelim ki 18-19-20-21-22-23-24... Bir defa bu yaşa kadar hepsi buraya girebilir. Bayan da girer erkek de girer. Sadece erkek gençler buraya girmeyecek, bayanlar da girecek. Dolayısıyla şimdi burada askerlik olayına soru işareti koyacağız. Niye, bayanlar da var bu işin içerisinde. İşin bir boyutu bu. Bir diğer boyutu, yasal düzenlemeler yapılabilir mi? Yapılabilir. Şimdi yasal düzenleme ile icabında kalkılıp, yani burada bu yaş grubunda olanlar varsa bedelli askerlikle o kaldırılabilir. Bu bir, iki parlamentoyu biz niye hafife alıyoruz? Bakın biz polislerle ilgili mesela kaldırdık. Niye? Dedik ki aynı görevi yapıyor. Benim için parlamentodaki görev de en az bir polis, asker görevi kadar kutsaldır. Bunun niye biz hafife alıyoruz? Onun için gençliğimizin bu noktada önünü açmak, ufkunu açmak ve onlara bırakalım, sanki böyle parlamentonun yani 600 üyesinin 600'ü de bu gruptan olacakmış gibi bir yaklaşımla. Bakın şu anda 25-30 yaş grubunda 5 kişi var ya 5 kişi...'

(Sürecek)
Kaynak: AA