Hayalini Fotoğraf Karelerine Yansıtıyor
Fiziksel engeller nedeniyle mimar olma hayalini gerçekleştiremeyen 'cam kemik' hastası 46 yaşındaki Cem Argun, mimari tasarımlara ve inşaata olan aşkını 15 yıldır fotoğraf çekerek yaşıyor Cem Argun: 'İnşaat firmalarının teslim projeleri öncesi sergilerinde benim de fotoğraflarım yer alıyor. Bu benim için güzel bir başarı' 'Yaşayan Kütüphane isimli sosyal grupta ben bir kitabım' 'Ara Güler'in bana 'Sen çekmeye devam et evlat.' demesi çok mutlu etti' 'Hayatıma yön verebilecek ve ihtiyaçlarımı karşılayabilecek geliri fotoğraf üzerinden karşılamak benim için güzel bir ütopya'
HİKMET ORÇUN ÜRESİNLER - 'Cam kemik' hastası olan ve fiziksel engeller yüzünden örgün eğitime devam edemeyen 46 yaşındaki Cem Argun, mimari tasarımlara ve inşaata olan ilgisini 15 yıldır fotoğraf karelerine yansıtıyor.
Halk arasında 'cam kemik/Osteogenesis imperfekta' olarak bilinen hastalıkla dünyaya gelen Cem Argun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, örgün eğitimini fiziksel engeller sebebiyle tamamlayamadığını söyledi.
Argun ailesinin 3 çocuğunun en küçüğü olan Cem, ablasının da kendisi gibi 'cam kemik' hastası olduğunu, ağabeyinde herhangi bir sağlık sorunu bulunmadığını belirtti.
Mimar olma hayallerini fiziksel engeller sebebiyle gerçekleştiremeyince, inşaat ve mimariye olan aşkını fotoğraf karelerine yansıtan Cem Argun, 15 yıldır fotoğraf çektiğini ve bunun son 7 yılını özellikle mimari alanda uzmanlaşarak geçirdiğini dile getirdi. Cem Argun, manevi olarak şehrin yüzüne, İstanbul'un güzelliklerine, endüstriye ve mimariye olan ilgisini fotoğraf çekerek tatmin ettiğini belirtti.
Cem Argun, mimari ve inşaat alanındaki çalışmaları hakkında şunları kaydetti:
'İnşaat sektörü için yaptığım çalışmalar son 2 yılda ses getirmeye başladı. Yurt çapında büyük işler yapan bir inşaat firması fotoğraflarımla ilgilendi. Halihazırda inşaat firmalarının teslim projeleri öncesi sergilerinde benim de fotoğraflarım yer alıyor. Bu benim için güzel bir başarı. Dahasını da yapabileceğimi biliyorum.'
Sosyal sorumluluk projelerinde yer almaktan mutluluk duyduğunu anlatan Argun, İstanbul Açık Girişimi ve Yaşayan Kütüphane'de aktif rol aldığını dile getirdi. Argun, İstanbul Açık Girişimi ile özellikle fiziksel engelliler için yaya dostu engelsiz bir kent oluşturma amacıyla çalışmalar yaptığını söyledi.
Yaşayan Kütüphane'de toplumun genelinden farklı insanların birer kitap olarak yer aldığını anlatan Cem Argun, kendisinin de fiziksel engelli kategorisinde bir kitap olarak kütüphane rafında bulunduğunu belirtti. İsteyen herkesin oradaki tüm kitaplar ile rencide etmemek kaydıyla sohbet edebildiğini ve aklındaki soruları sorabildiğini belirten Argun, belirli bir süre sonunda görüşmenin bittiğini ve misafirlerin oradan ayrılırken ön yargılarının da bir nebze de olsa yok olduğunu dile getirerek 'Ben bir kitabım.' dedi.
- Ara Güler ile tanışma
Argun, 15 yıldır gerçekleştirdiği çalışmaların fotoğraf alanında söz sahibi olmuş profesyoneller tarafından takdir edilmesinin kendisinde teşvik edici bir etki yarattığını aktararak, Ara Güler ile olan tanışma hikayesini şöyle anlattı:
'Tesadüfen Ara Güler'in Yenibosna'da fotoğraflarını bastırdığı stüdyoya gittim. İçeride Ara Bey'i görünce çok heyecanlandım ve kendisinin fotoğraflarını çekmeye başladım. Bir süre sonra stüdyo sahibi gelerek beni nazik bir dille uyardı; 'Ara Bey seni sevdi.' dedi. 'Nereden anladınız?' dedim, 'Bir süredir fotoğraflarını çekmene rağmen bir şey söylemedi.' dedi. Habersiz yaptığım bu iş için utanarak fotoğraf makinemin hafıza kartını kendisine götürdüm ve 'Üstadım, izinsiz fotoğraflarınızı çektim, özür dilerim. Görmek isterseniz fotoğraflar burada, silmek isterseniz de burada.' dedim. Yanlış hatırlamıyorsam fotoğraflarımdan 3'ünü alıp bastırdı ve arkasına adımı, soyadımı yazdı. Bana kızmamıştı ama bundan daha çok mutlu eden şey aslında 'Sen çekmeye devam et evlat.' demesiydi.'
Cem Argun'un arkadaşı Metin Özarslan, iyi fotoğraf çekebilmek için arka planda iyi okumuş ve iyi şekilde yaşamış olmak gerektiğini, arkadaşında da bu özelliklerin olduğunu kaydetti.
Bundan sonra da uzmanlaştığı alanda ilerlemek istediğini, bu anlamda da inşaat firmaları ile çalışmaya sıcak baktığını belirten Cem Argun, sözlerine 'Hayatıma yön verebilecek ve ihtiyaçlarımı karşılayabilecek geliri fotoğraf üzerinden karşılamak benim için güzel bir ütopya.' şeklinde son verdi.
Kaynak: AA
Halk arasında 'cam kemik/Osteogenesis imperfekta' olarak bilinen hastalıkla dünyaya gelen Cem Argun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, örgün eğitimini fiziksel engeller sebebiyle tamamlayamadığını söyledi.
Argun ailesinin 3 çocuğunun en küçüğü olan Cem, ablasının da kendisi gibi 'cam kemik' hastası olduğunu, ağabeyinde herhangi bir sağlık sorunu bulunmadığını belirtti.
Mimar olma hayallerini fiziksel engeller sebebiyle gerçekleştiremeyince, inşaat ve mimariye olan aşkını fotoğraf karelerine yansıtan Cem Argun, 15 yıldır fotoğraf çektiğini ve bunun son 7 yılını özellikle mimari alanda uzmanlaşarak geçirdiğini dile getirdi. Cem Argun, manevi olarak şehrin yüzüne, İstanbul'un güzelliklerine, endüstriye ve mimariye olan ilgisini fotoğraf çekerek tatmin ettiğini belirtti.
Cem Argun, mimari ve inşaat alanındaki çalışmaları hakkında şunları kaydetti:
'İnşaat sektörü için yaptığım çalışmalar son 2 yılda ses getirmeye başladı. Yurt çapında büyük işler yapan bir inşaat firması fotoğraflarımla ilgilendi. Halihazırda inşaat firmalarının teslim projeleri öncesi sergilerinde benim de fotoğraflarım yer alıyor. Bu benim için güzel bir başarı. Dahasını da yapabileceğimi biliyorum.'
Sosyal sorumluluk projelerinde yer almaktan mutluluk duyduğunu anlatan Argun, İstanbul Açık Girişimi ve Yaşayan Kütüphane'de aktif rol aldığını dile getirdi. Argun, İstanbul Açık Girişimi ile özellikle fiziksel engelliler için yaya dostu engelsiz bir kent oluşturma amacıyla çalışmalar yaptığını söyledi.
Yaşayan Kütüphane'de toplumun genelinden farklı insanların birer kitap olarak yer aldığını anlatan Cem Argun, kendisinin de fiziksel engelli kategorisinde bir kitap olarak kütüphane rafında bulunduğunu belirtti. İsteyen herkesin oradaki tüm kitaplar ile rencide etmemek kaydıyla sohbet edebildiğini ve aklındaki soruları sorabildiğini belirten Argun, belirli bir süre sonunda görüşmenin bittiğini ve misafirlerin oradan ayrılırken ön yargılarının da bir nebze de olsa yok olduğunu dile getirerek 'Ben bir kitabım.' dedi.
- Ara Güler ile tanışma
Argun, 15 yıldır gerçekleştirdiği çalışmaların fotoğraf alanında söz sahibi olmuş profesyoneller tarafından takdir edilmesinin kendisinde teşvik edici bir etki yarattığını aktararak, Ara Güler ile olan tanışma hikayesini şöyle anlattı:
'Tesadüfen Ara Güler'in Yenibosna'da fotoğraflarını bastırdığı stüdyoya gittim. İçeride Ara Bey'i görünce çok heyecanlandım ve kendisinin fotoğraflarını çekmeye başladım. Bir süre sonra stüdyo sahibi gelerek beni nazik bir dille uyardı; 'Ara Bey seni sevdi.' dedi. 'Nereden anladınız?' dedim, 'Bir süredir fotoğraflarını çekmene rağmen bir şey söylemedi.' dedi. Habersiz yaptığım bu iş için utanarak fotoğraf makinemin hafıza kartını kendisine götürdüm ve 'Üstadım, izinsiz fotoğraflarınızı çektim, özür dilerim. Görmek isterseniz fotoğraflar burada, silmek isterseniz de burada.' dedim. Yanlış hatırlamıyorsam fotoğraflarımdan 3'ünü alıp bastırdı ve arkasına adımı, soyadımı yazdı. Bana kızmamıştı ama bundan daha çok mutlu eden şey aslında 'Sen çekmeye devam et evlat.' demesiydi.'
Cem Argun'un arkadaşı Metin Özarslan, iyi fotoğraf çekebilmek için arka planda iyi okumuş ve iyi şekilde yaşamış olmak gerektiğini, arkadaşında da bu özelliklerin olduğunu kaydetti.
Bundan sonra da uzmanlaştığı alanda ilerlemek istediğini, bu anlamda da inşaat firmaları ile çalışmaya sıcak baktığını belirten Cem Argun, sözlerine 'Hayatıma yön verebilecek ve ihtiyaçlarımı karşılayabilecek geliri fotoğraf üzerinden karşılamak benim için güzel bir ütopya.' şeklinde son verdi.