Adana'da FETÖ Sanığı İş Adamları Hakkındaki Dava

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in örgütün finansmanını yönetmekten yargılandığı 103 sanıklı davanın görülmesine üçüncü günde savunmaların alınmasıyla devam edildi.

Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) ilişkin aralarında terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de bulunduğu 103 sanığın yargılanmasına üçüncü günde devam edildi.

Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesinde 103 sanık hakkında 'FETÖ/PDY'ye üye olmaktan' ve 'terör örgütüne finans sağlamak' suçundan yirmi beşer yıl hapis cezası istemiyle açılan, mahkeme salonunun fiziki koşullarının yetersizliği nedeniyle Adana Bölge Adliye Mahkemesindeki 375 kişi kapasiteli 420 metrekarelik salonda pazartesi görülmeye başlanan davanın duruşmasına, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı.

Tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile savunmasını yapan Muammer Beluk 1990 yılından beri Adana'da inşaat sektöründe çalıştığını, 2001 yılında Kemal Elibal isimli arkadaşının Anadolu Girişimci İşadamları Derneğinin daveti üzerine Ankara'da Türkçe Olimpiyatlarına gittiğini ve orada siyahi bir çocuğun İstiklal Marşı'nın 8 kıtasını ezbere okumasından çok etkilenince içlerine girdiğini söyledi.

Beluk yurt dışı gezileri ile bazı toplantılara katıldığını anlattığı savunmasına şöyle devam etti:

'Bunlarla birlikte 2012 ve 2013 yıllarında ABD, Kongo, Mısır, Senegal ve Cezayir'e gittim. Gittiğimiz yerlerde bize bu örgütün okullarını gezdiriyorlardı. Amaçları bana okul yaptırmaktı. Çünkü benim hayır için okul yaptırdığım herkes tarafından biliniyordu. Ama onlar için okul yaptırmadım. ABD'ye ilk ziyaretimizde 4 kişi Fetullah Gülen'i görmeye gidecekti. Ancak Gülen hasta olduğu için 15 gün süreyle görüşmenin iptal edildiğini söylediler. Kongo'ya gittiğimizde yanımızda dönemin Adana Valisi Hüseyin Avni Coş ve Mahmut Çelikcan da vardı. Hatta Çelikcan, benim de geziye katılmam için çok arayıp ısrar etti. Bu gezide Zihni Aldırmaz da bulunuyordu. Burada bize fakir aileleri de gezdirdiler. Senegal'de kurban kestik. Hatta oradakiler yavaş olduğu için kurbanları ben kendi elimle kestim. Oradakiler derisini yüzüp parçaladı. Parasal olarak bu yapıya hiç yardım yapmadım, yapmam da. Zaten bunu en başta onlara söylemiştim. Dağlıoğlu Mahallesi'nde bulunan Altınçocuk Okuma Salonu'nu yaptım. Bunu benden Cevdet Şeker istedi. Toplantı ve sohbetlere katıldım. Toplantılarda Barış Hoca diye bildiğimiz kişi dini sohbetler yapardı. Mavi Marmara olayından sonra bu yapıya karşı soğudum. 17-25 Aralık'tan sonra da pişman oldum. Adana il imamı olarak Öner Ekinci'yi biliyorum. Ekinci ile Kemal Elibal, Adana'da başrollerdeydi. Kentte A takımı olarak bilinen mütevelli heyetinde Muammer Çalışkan, Mustafa Vural, Tahir Acaroğlu, Kemal Elibal, Ahmet Coşkun, Halil Kadı ve Ahmet Çalışkan'ın olduğunu hatırlıyorum. Bana yaklaşmalarında ki amaçları okul yaptırmaktı. Benim katıldığım toplantılarda himmet toplanmadı. Fetullah Gülen haini önce insanların gönlüne, sonra ruhuna daha sonra ise ceplerine girdi.'

Tutuklu sanıklardan İshak Ekinci ise telefonundaki ByLock programını kendisinin kullanmadığını, 'cemaate' ait bir kurumda genel müdürün isteği üzerine bir hat satın aldığını ve hattı genel müdürün kullandığını belirtti.

Hattın devrini daha sonra müdürün üzerine yapacağını ifade eden Ekinci, 'Ancak müdürüm işten ayrılınca devir yapamadık. Hat sadece 2 ay kullanıldı. Telefonu zaman zaman ben de kullanıyordum ancak dakikalarını kullanıyordum. İnternetini başka iş arkadaşlarım kullanıyordu. ByLock'tan haberim yok.' dedi.

Tutuksuz sanık Kurtuluş Ulular çocuğunun iyi bir eğitim alması için Burç Okullarına yazdırdığını, okulun ABD'ye düzenlediği gezi için kendisinden 250 dolar vize parası istendiğini, ödediği paranın cemaat bağlantılı bir kuruma gittiğini bilmediğini ve kasasından çıkan 1 dolarların çocuklarına verdiği harçlıklar olduğunu söyledi.

Tutuksuz yargılanan Mehmet Kıvanç da 17-25 Aralık'tan sonra Anadolu Genç İşadamları Derneği üyeliğinden istifa ettiğini ve Kanuni Üniversitesindeki görevinden de noterden ihtarname çekerek ayrıldığını ifade ederek, Bank Asya'daki 26 aylık hesap hareketliliğinde 404 kalem işlem yapıldığını, diğer bankalarda günlük 250 kalem işlem yapıldığını, Bank Asya'nın şirket cirosundaki işlem hacminin bindelik rakamlara karşılık geldiğini kaydetti.

Kıvanç örgüt adına kurs açma, burs verme gibi faaliyetlerde de bulunmadıklarını, iş yerindeki çalışan bin 500 kişinin çocuklarına burs ve ailelerine kurban yardımı yaptıklarını söyledi.

Tutuklu sanıklardan Mahmut Yesari Kahraman basında yer alan 'Hayatımda 15 başbakan gördüm hiçbiri hoca efendiye böyle iftira atmamıştı' başlıklı röportajının yalan olduğunu bunu gazetecilerin uydurduğunu kaydetti.

Fetullah Gülen ile birlikte 45 yıl önce İzmir'de imamlık yaptığını ifade eden Kahraman savunmasında şunları anlattı:

'Maaşlarımız o dönemlerde elden veriliyordu. Maaşta uzun kuyruklar oluşurdu. Bu kuyruklarda ara sıra selamlaşır, resmiyet içerisinde samimi olmadan sohbet ederdik. 1971 yılında İzmir'den ayrıldım, İskenderun'da bir fabrikada çalışmaya başladım. Oradan emekli olduktan sonra Adana'ya geldim ve Büyükşehir Belediyesi'nde dönemin Belediye Başkanı Aytaç Durak ile çalıştım. Fetullah Gülen'i 40 senedir görmedim, görüşmedim. Fetullah Gülen'in kötü yüzünü görmedim, iyi görünen tarafını gördüm. Katıldığım basın açıklamasında söylediğim sözler ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesini istiyorum.'

Duruşma, sanıkların ifadesinin alınmasına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
Kaynak: AA