Profesör Sanatıyla Fırtınaya Meydan Okudu
Erzurum’da profesör fırtınaya adeta meydan okuyarak görsel sanat yaptı.
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Resim Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Mehmet Kavukçu, sanatıyla fırtınaya meydan okudu. İnsanların hayatında da bazen fırtınalı günler olabileceği ve zor iklim koşullarında sanat tarafından hayatı yeniden yorumladığına vurgu yapan Prof.Dr. Mehmet Kavukçu, “Fırtınayı Yaşamak” adlı performans çalışması yaptığını belirtti.
“Fırtınayı Yaşamak” adlı performans çalışmasının üçlemeden oluştuğunu kaydeden Prof. Dr. Kavukçu, şu bilgileri verdi:
“Birincisi fırtınaya durmak, ikincisi renkli fırtına, üçüncüsü ise fırtına sessizliği ismini taşımaktadır. Birinci performansta fırtınanın en yalın hali verilirken, fırtınanın doğayla yalın bir şekilde bütünleşmesi, insanın içindeki saflığıyla doğanın saflığını birleştirmek amacı yatmaktadır. İkinci performansta ise boyalarla ağaca giydirilen plastik malzeme üzerine müdahalelerle yapılan bir iş vardır. Yalın çevrede fırtınanın hareketliliğine uygun bir müdahale arayışı amaçlanmaktadır. Üçüncü performansta ise fırtına sonrası çöken doğanın sessizliği ve her şeyi örten karın dinginliğinin getirdiği bir huzur için çabalayan bir sanatçı yer almaktadır. Adeta bir çocuk sevinciyle, saflığı, temizliği, masumiyeti temsilen eden kartopu ağaca atılmaktadır. Bu fırtına üçlemesinde görsel bir etkiyle insanın iç ve dış doğasındaki yaşanılan fırtınalar anlatılmaya çalışılmaktadır. Aynı zamanda geçmiş ve günümüz ilgisinde toplum olarak içinde bulunduğumuz coğrafyada yaşanılanların doğa olayları üzerinde ifadesi de aranmaktadır. Ülkemizin ve dünyanın maruz kaldığı şiddet ve terör olayları fırtına diliyle anlam kazanmaktadır. Bu çalışma, doğanın korunması amaçlı çalışmalardaki çelişkilere, yanlışlıklara göndermeyi de içermektedir. İnsan iç ve dış doğayla bütünleşik bir yaşam sergilemektedir.”
Mehmet Kavukçu bu performansla fırtınaları yaşam ile ilişkilendirerek birey ve toplum üzerinde soyut-somut ilgiler kurmak düşüncesine görsellik kazandırdığını ifade ederek, “Silip süpüren, görünmeden yaşamını sürdüren sonsuz boşluğun varlığını hissettiren bu doğa olayı ile insan doğa ilişkisine gönderme yapılmaktadır. Fırtına çırpınışı, titremesi ve sarsıntısı ile tüm doğayı saran boşluğun dili olmasıyla insanlığı her anlamda etkilemiştir. Belirli bir sürede yaşam bulmasına rağmen yıkıcı ve kalıcı izler bırakmasıyla insan yaşamıyla örtüşmektedir. Sert, dokunaklı ve büyüdükçe yıkımını artıran fırtına giderek felakete dönüşebilir. Sanat tarihi bu olayların ifade bulduğu yüzey ya da gerçek mekânda uygulanan sayısız eserlerle doludur. Bu çalışmayla da çevre-doğa ilgisindeki üretimlerine bir yenisini daha eklemiştir. Performansa yaptığı katkılardan ötürü Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı’ya ve yönetimine teşekkür ederim” diye konuştu.
Öte yandan Mehmet Kavukçu, bu performansının 16 Şubat Perşembe günü İstanbul’da Bubi, İsmet Doğan, Bedri Baykam ve Gürbüz Doğan Ekşioğlu gibi sanatçıların eserlerinin yer aldığı “Kaygan” konseptli karma sergisinde yer alacağını belirtti.
Kaynak: İHA
“Fırtınayı Yaşamak” adlı performans çalışmasının üçlemeden oluştuğunu kaydeden Prof. Dr. Kavukçu, şu bilgileri verdi:
“Birincisi fırtınaya durmak, ikincisi renkli fırtına, üçüncüsü ise fırtına sessizliği ismini taşımaktadır. Birinci performansta fırtınanın en yalın hali verilirken, fırtınanın doğayla yalın bir şekilde bütünleşmesi, insanın içindeki saflığıyla doğanın saflığını birleştirmek amacı yatmaktadır. İkinci performansta ise boyalarla ağaca giydirilen plastik malzeme üzerine müdahalelerle yapılan bir iş vardır. Yalın çevrede fırtınanın hareketliliğine uygun bir müdahale arayışı amaçlanmaktadır. Üçüncü performansta ise fırtına sonrası çöken doğanın sessizliği ve her şeyi örten karın dinginliğinin getirdiği bir huzur için çabalayan bir sanatçı yer almaktadır. Adeta bir çocuk sevinciyle, saflığı, temizliği, masumiyeti temsilen eden kartopu ağaca atılmaktadır. Bu fırtına üçlemesinde görsel bir etkiyle insanın iç ve dış doğasındaki yaşanılan fırtınalar anlatılmaya çalışılmaktadır. Aynı zamanda geçmiş ve günümüz ilgisinde toplum olarak içinde bulunduğumuz coğrafyada yaşanılanların doğa olayları üzerinde ifadesi de aranmaktadır. Ülkemizin ve dünyanın maruz kaldığı şiddet ve terör olayları fırtına diliyle anlam kazanmaktadır. Bu çalışma, doğanın korunması amaçlı çalışmalardaki çelişkilere, yanlışlıklara göndermeyi de içermektedir. İnsan iç ve dış doğayla bütünleşik bir yaşam sergilemektedir.”
Mehmet Kavukçu bu performansla fırtınaları yaşam ile ilişkilendirerek birey ve toplum üzerinde soyut-somut ilgiler kurmak düşüncesine görsellik kazandırdığını ifade ederek, “Silip süpüren, görünmeden yaşamını sürdüren sonsuz boşluğun varlığını hissettiren bu doğa olayı ile insan doğa ilişkisine gönderme yapılmaktadır. Fırtına çırpınışı, titremesi ve sarsıntısı ile tüm doğayı saran boşluğun dili olmasıyla insanlığı her anlamda etkilemiştir. Belirli bir sürede yaşam bulmasına rağmen yıkıcı ve kalıcı izler bırakmasıyla insan yaşamıyla örtüşmektedir. Sert, dokunaklı ve büyüdükçe yıkımını artıran fırtına giderek felakete dönüşebilir. Sanat tarihi bu olayların ifade bulduğu yüzey ya da gerçek mekânda uygulanan sayısız eserlerle doludur. Bu çalışmayla da çevre-doğa ilgisindeki üretimlerine bir yenisini daha eklemiştir. Performansa yaptığı katkılardan ötürü Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı’ya ve yönetimine teşekkür ederim” diye konuştu.
Öte yandan Mehmet Kavukçu, bu performansının 16 Şubat Perşembe günü İstanbul’da Bubi, İsmet Doğan, Bedri Baykam ve Gürbüz Doğan Ekşioğlu gibi sanatçıların eserlerinin yer aldığı “Kaygan” konseptli karma sergisinde yer alacağını belirtti.