Mevlana'nın 744. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri
Törenler kapsamında düzenlenen 4. Uluslararası Mevlana Sempozyumu'nun ikinci gününde, Hz. Mevlana'nın eserlerinde işlediği 'sevgi' kavramı irdelendi Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kılıç: 'Mevlana sadece bizim, İslam dünyasının değil, bütün dünyanın çok önemli bir değeri. Özellikle sevgiye, hoşgörüye, insana bakışı çok farklıdır' '13. yüzyıl dünyası Orta Çağ'ı yaşarken, karanlığın içerisinde, çok büyük bir vahşet, dehşet, kirin pisin, kargaşanın içerisinde, üstelik Anadolu Moğollar tarafından işgal edilmişken, bu dönemde bu kadar büyük bir şahsiyetin ortaya çıkması mucizattandır'
Konya'da düzenlenen 4. Uluslararası Mevlana Sempozyumu'nun ikinci gününde Mevlana'nın eserlerinde işlediği "sevgi" kavramı üzerinde duruldu.
Mevlana'nın 744. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri kapsamında Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mevlana Araştırmaları Enstitüsü tarafından Enstitü binasında gerçekleştirilen sempozyumda Hz. Mevlana üzerine araştırma yapan akademisyenler, büyük mutasavvıfın eserlerinde işlediği "sevgi" kavramını anlattı.
Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atabey Kılıç, yaptığı sunumda, sempozyumda Türkiye ve dünyanın önde gelen bilim insanlarının bir araya geldiğini söyledi.
Sempozyumun ülke genelinde Mevlana'ya ilişkin en başarılı sempozyumlardan biri olduğunu belirten Kılıç, "Burada, başta Mesnevi ve Divan-ı Kebir olmak üzere Mevlana'nın eserleri inceleniyor. Eserlerindeki kavramlar üzerinde duruluyor." ifadesini kullandı.
Kılıç, 30 bine yakın beyiti olan Mesnevi'nin şerhleriyle ilgili araştırmalar yaptığını dile getirerek, "Şimdiye kadar bu konuda doktora tezleri yaptırdım. Bu şerhlerin hepsini derleyip, toparlayıp büyük bir seri halinde yayınlama hayalini kuruyorum. Bir de o şerhlerden hareketle bir sözlük oluşturmak istiyorum." diye konuştu.
- "Sadece sema ayinişerifinin izlenmesiyle Mevlana'yı anlamak çok zor"
Mevlana'yı anlamak için araştırmak, okumak gerektiğini vurgulayan Kılıç, şunları kaydetti:
"Sadece sema ayinişerifinin izlenmesiyle, bir sembolik halin, hareketin seyriyle Mevlana'yı anlamak çok zor. Sema izlemek, tiyatroya gitmek gibi basitçe düşünülebiliyor. Ancak oradaki her bir figürün, her bir hareketin mutlaka Mevlevilik'ten gelen bir anlamı var. Eğer onlar da anlatılabilirse, gelenler, en azından yerli turistlerimiz; 'Bu nedir, orada serilen kızıl postun anlamı nedir, okunan duanın anlamı nedir?' diye düşünürse daha faydalı olur, Hazreti Mevlana daha çok anlaşılır."
- Mevlana'nın sevgiye, hoşgörüye, insana bakışı çok farklıdır"
Hz. Mevlana'nın büyük bir alim olduğunu aktaran Kılıç, şöyle devam etti:
"Mevlana sadece bizim, İslam dünyasının değil, bütün dünyanın çok önemli bir değeri. Özellikle sevgiye, hoşgörüye, insana bakışı çok farklıdır. 13. yüzyıl dünyası Orta Çağ'ı yaşarken, karanlığın içerisinde, çok büyük bir vahşet, dehşet, kirin-pisin, kargaşanın içerisinde, üstelik Anadolu Moğollar tarafından işgal edilmişken, bu dönemde bu kadar büyük bir şahsiyetin ortaya çıkması mucizattandır."
Kılıç, Hz. Mevlana'nın Kur'an-ı Kerim'den yola çıkarak insanı Allah'ın yarattığı en üstün varlık olarak gördüğünü, onun hiçbir ayrım yapmadan bütün insanlara değer verdiğini bildirdi.
Hz. Mevlana'nın verdiği mesajlarla etkisinin halen devam ettiğine işaret ederek, "Yaşadığı yıllardan 800 yıl sonra bile hala onun etkisi varsa, Orta Asya'yı, Anadolu'yu, Ortadoğu'yu, Amerika'yı bile bu kadar etkiliyorsa bu konuda çok başarılı olmuş demektir." diye konuştu.
Kaynak: AA
Mevlana'nın 744. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri kapsamında Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mevlana Araştırmaları Enstitüsü tarafından Enstitü binasında gerçekleştirilen sempozyumda Hz. Mevlana üzerine araştırma yapan akademisyenler, büyük mutasavvıfın eserlerinde işlediği "sevgi" kavramını anlattı.
Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atabey Kılıç, yaptığı sunumda, sempozyumda Türkiye ve dünyanın önde gelen bilim insanlarının bir araya geldiğini söyledi.
Sempozyumun ülke genelinde Mevlana'ya ilişkin en başarılı sempozyumlardan biri olduğunu belirten Kılıç, "Burada, başta Mesnevi ve Divan-ı Kebir olmak üzere Mevlana'nın eserleri inceleniyor. Eserlerindeki kavramlar üzerinde duruluyor." ifadesini kullandı.
Kılıç, 30 bine yakın beyiti olan Mesnevi'nin şerhleriyle ilgili araştırmalar yaptığını dile getirerek, "Şimdiye kadar bu konuda doktora tezleri yaptırdım. Bu şerhlerin hepsini derleyip, toparlayıp büyük bir seri halinde yayınlama hayalini kuruyorum. Bir de o şerhlerden hareketle bir sözlük oluşturmak istiyorum." diye konuştu.
- "Sadece sema ayinişerifinin izlenmesiyle Mevlana'yı anlamak çok zor"
Mevlana'yı anlamak için araştırmak, okumak gerektiğini vurgulayan Kılıç, şunları kaydetti:
"Sadece sema ayinişerifinin izlenmesiyle, bir sembolik halin, hareketin seyriyle Mevlana'yı anlamak çok zor. Sema izlemek, tiyatroya gitmek gibi basitçe düşünülebiliyor. Ancak oradaki her bir figürün, her bir hareketin mutlaka Mevlevilik'ten gelen bir anlamı var. Eğer onlar da anlatılabilirse, gelenler, en azından yerli turistlerimiz; 'Bu nedir, orada serilen kızıl postun anlamı nedir, okunan duanın anlamı nedir?' diye düşünürse daha faydalı olur, Hazreti Mevlana daha çok anlaşılır."
- Mevlana'nın sevgiye, hoşgörüye, insana bakışı çok farklıdır"
Hz. Mevlana'nın büyük bir alim olduğunu aktaran Kılıç, şöyle devam etti:
"Mevlana sadece bizim, İslam dünyasının değil, bütün dünyanın çok önemli bir değeri. Özellikle sevgiye, hoşgörüye, insana bakışı çok farklıdır. 13. yüzyıl dünyası Orta Çağ'ı yaşarken, karanlığın içerisinde, çok büyük bir vahşet, dehşet, kirin-pisin, kargaşanın içerisinde, üstelik Anadolu Moğollar tarafından işgal edilmişken, bu dönemde bu kadar büyük bir şahsiyetin ortaya çıkması mucizattandır."
Kılıç, Hz. Mevlana'nın Kur'an-ı Kerim'den yola çıkarak insanı Allah'ın yarattığı en üstün varlık olarak gördüğünü, onun hiçbir ayrım yapmadan bütün insanlara değer verdiğini bildirdi.
Hz. Mevlana'nın verdiği mesajlarla etkisinin halen devam ettiğine işaret ederek, "Yaşadığı yıllardan 800 yıl sonra bile hala onun etkisi varsa, Orta Asya'yı, Anadolu'yu, Ortadoğu'yu, Amerika'yı bile bu kadar etkiliyorsa bu konuda çok başarılı olmuş demektir." diye konuştu.