Yazar Gülten Dayıoğlu, İstanbul'daki Hemşehrileriyle Söyleşide Buluştu

KİYD İstanbul Şubesi'nde söyleşi ve imza günü etkinliğine katılan Dayıoğlu, eğitim hayatı ve yazarlığa dair deneyimlerini dernek üyeleri ve öğrencilerle paylaştı Yazar Dayıoğlu: 'Bana öyle talepler geliyor ki ödev zamanı, 'Hocam sizin şu kitabınızdan bir özet yazmam gerekiyor, bana gönderebilir misiniz?' Ne acı değil mi? Hiçbir şeyi oturmamış; ne kültürü ne de okuma yazması'.

Yazar Gülten Dayıoğlu, Kütahya İlinden Yetişenler Derneği (KİYD) İstanbul Şubesi'nin düzenlediği söyleşi ve imza günü etkinliğinde hemşehrileriyle bir araya geldi.

Şubeden yapılan yazılı açıklamaya göre, Fatih'teki dernek binasında gerçekleştirilen programın açılışında konuşan KİYD İstanbul Şube Başkanı Metin Bedir, etkinliğe katılımlarından dolayı Gülten Dayıoğlu ve eşi avukat Cevdet Dayıoğlu ile diğer konuklara teşekkür etti.

Cevdet Dayıoğlu'nun KİYD'in kuruluşunda önemli bir misyon üstlendiğini vurgulayan Bedir, Gülten Dayıoğlu Çocuk ve Gençlik Edebiyat Vakfı'nın kuruluş amaçlarına da değindi.

Katılımcılara hitap eden Gülten Dayıoğlu ise yurt dışındaki Türk ailelerinin çocuklarının eğitimlerine yardımcı olabilme misyonunun da bulunduğunu hatırlatarak, bu çocukların güzel mevkilere geldiğini görünce göğsünün kabardığını belirtti.

İstanbul'a 1950'lerde göç ettiklerini aktaran Dayıoğlu, bu kentteki ilk yıllarında yaşadıklarına dair anılarını paylaştı.

Ortaokul yıllarında bir gün sınıfına giren müfettişin isteğiyle hem kitap okuması hem de temizliğiyle ilgilenmesi için okul kütüphanesinin anahtarının kendisine verildiğini bildiren Dayıoğlu, anahtarın üç yıl yaz kış kendisinde kaldığını, o müfettişin ise ünlü yazar Reşat Nuri Güntekin olduğunu anlattı.

Toplumda özellikle gençler arasında "iletişimsizlik hastalığı" olduğuna dikkati çeken Dayıoğlu, "Herkes, en samimi görünenler bile çeşitli nedenlerle içine kapanık. Neden? Çünkü dilsizliklerinden. Dilleri olsa, içini açar cayır cayır konuşurlar." değerlendirmesini yaptı.

Çocuklara zorla kitap okutturulduğunu belirten Dayıoğlu, şunları kaydetti:

"Bana öyle talepler geliyor ki ödev zamanı, 'Hocam sizin şu kitabınızdan bir özet yazmam gerekiyor, bana gönderebilir misiniz?' Ne acı değil mi? Hiçbir şeyi oturmamış; ne kültürü ne de okuma yazması. Jürilerde çalışıyorum ben. Öyle öyküler, yazılar geliyor ki üzüntü verici, döküm saçım. Gazete makalelerinden kes-kopyala-yapıştır yazılar gönderiyorlar. Hemen anlıyorsunuz sesinden, suyundan, hemen buz gibi oluveriyorsunuz."

- "Kitaplar benim gözümde yaşam koçudur"

Dayıoğlu, kitap okuma alışkanlığının önemini vurguladı.

Kitap okumanın yemek, içmek, solumak gibi olması gerektiğine işaret eden Dayıoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Boş zamanlarında okumak değil, bunu yaşam biçimi edineceğiz. Kitap okurken önce konuya kaptıracaksınız kendinizi. Sonra öyle bir bilinç oluşuyor ki tadı, lezzeti ve sindirimiyle vücudunuz emmeye başlıyor. Kitap bizim sözcük dağarcığımızı zenginleştiriyor. Cebini dolduracaksın ki harcayabilesiniz. Bizim Kütahya'da güzel bir söz vardır; 'O kadar güzel konuşur ki lafı cebinden harcar.' Okumaktan maksat ezberlemek değil. Bir atasözü vardır; 'Ödünç akıl cepten düşer.' Ne derler? 'Kitap gibi konuşuyor.' İşte o kişi o mertebeye ulaşmış kişidir. Kitaplar benim gözümde yaşam koçudur. Bize hayatın her türlü halini, değişik tipleri bizlere öğretiyor. Çok kitap okuyan kişi insan sarrafı kesilir. Hangi meslekten olursanız olun eğer kendinizi çok güzel sözcük ve cümlelerle ifade edebilirseniz; hiç kimse sizin sırtınızı yere getiremez. Aynı zamanda, lütfen olgun ve mütevazı olunuz. Kitaplar, geçmişten ders almanızı, geleceğe yönelik hayal kurmanızı sağlar. Aşı gibi, hayata karşı bağışıklık kazandırır. Bunlara sahip olan kişilere baktığınızda, suyun başında olan kişiler olduğunu görürsünüz."

Daha sonra katılımcıların sorularını yanıtlayan Dayıoğlu'na, üniversite öğrencisi Esma Şengül tarafından KİYD İstanbul Şubesi adına bir buket çiçek takdim edildi.

Gülten Dayıoğlu, günün hatırası olarak imzaladığı kitaplarını misafirlere hediye etti.
Kaynak: AA