HDP Heyetinden CHP'ye Ziyaret
Kurban Bayramı sebebiyle yapılan partiler arası bayramlaşmada HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve MYK üyesi Serpil Kemalbay başkanlığındaki heyet, CHP’yi ziyaret etti.
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Serpil Kemalbay, Parti Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, PM Üyesi Orhan Çelebi’den oluşan heyet CHP’yi ziyaret etti. Ziyarette çatışmaların son bulması ve barış temennisinde bulunan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Kemalbay, “Onbinlerce emekçi 15 Temmuz darbe girişimini bahane eden iktidar tarafından işten atıldı. İşsiz ve geleceksiz, belirsizlik içinde bu bayrama adım atmış oldu. Birdenbire bugüne kadar olan bütün birikimini, yaşamını sıfırlamış oldu. Herkes terörle suçlanıyor. Öte taraftan çalışma yaşamından el çektiriliyor. Böyle bir şey olamaz. Yüzbinlerce insan terörist olamaz. İktidar 15 Temmuz darbesini muhalefeti tasfiye etmek üzere bir silaha döndürmüştür. Bu büyük bir mutsuzluk, sefalet, yıkım yaratmıştır. Bizler bu politikalardan vazgeçilmesini diliyoruz. Halklarımıza barış gelsin diyorum. Darbe uygulamaları son bulsun. Barış ve kardeşlik içinde bir gelecek olsun diyorum" ifadelerini kullandı.
15 Temmuz darbe girişimi, darbeyi gerçekleştiren FETÖ yapılanmasının nedenlerinin, darbeye getiren sürecin iyi analiz edilmesi gerektiğini söyleyen CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır ise şöyle konuştu:
"Türkiye’de barış isteyenler, terörü değil barış çağrısını yapanlar, bir terörist eylem olarak göründüğü günleri yaşıyoruz. Düşüncelerin özgürce ifade edilebildiği, geçmişten gelen darbe hukukundan arındırılmış, özgürlükçü, güçlü bir parlamenter demokrasiyi anayasanın değiştirilmez hükümleri dışında, anayasadaki özgürlükleri ortadan kaldıran hükümleri ve bütün kural ve kuralları ortadan kaldıran düzenlemeleri beklerken başka bir sürece girilmesi kabul edilebilir değil. OHAL uygulaması bizim CHP olarak karşı durduğumuz uygulamaydı. Yasama organını bypass eden uygulamalara biz her zaman karşıyız. Milletin iradesiyse TBMM çatısı altında her şeyi çözebiliriz. Türkiye’de terör sorunu varsa Meclis çatısı altında çözebiliriz. Belediye Kanunu bir belediye başkanının veya Meclis üyesinin hangi koşullarda görevden alınabileceğini, uzaklaştırabileceğini, geçici veya kalıcı bir belediye, hepsini düzenleyen kanun. Bir KHK çıkarıyorsunuz, biz buna Meclis’te torba yasada karşı çıktık. KHK ile yeniden gündeme getirildi.
Bir belediye başkanı bir terör faaliyetiyle ilişkilendirildiyse hukuki yollar açık, yargı yolları açık. Bir anda 28 kişiyi görevden alıp kayyum atıyorsanız o zaman biz de şunun hesabını sormak durumundayız. Böyle bir ilişki kurduysanız bunun hesabını daha önceden Belediye Kanunu harekete geçirerek niye sormadınız. Yargıya niye taşımadınız. Maalesef böyle bir kanun dışı, hukuk dışı süreç bu. Dileğimiz odur ki hiçbir KHK anayasal kurumları, anayasayı değiştirme hükme taşımamalı. Bunları gerekirse AYM’ye taşıma iradesini ortaya koyacağız."
"Kendisi eski bir belediye başkanı olduğu için Cumhurbaşkanına sadece kendi yaşadığını hatırlatmayı önemli görüyorum”
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen de, 28 belediyeye kayyum atanmasına ilişkin, "Kendisi eski bir belediye başkanı olduğu için Cumhurbaşkanına sadece kendi yaşadığını hatırlatmayı önemli görüyorum. Sayın Erdoğan okuduğu şiir dolayısıyla belediye başkanlığı görevinden alınmıştı, mahkumiyet yaşamıştı. Ama o dönem yöneticileri en azından onun yerine bir kayyum, memur bürokrat atamamışlardı. Hiç olmazsa o dönemi olağanüstü koşullar, darbe diye tarif eden Erdoğan’ın, darbecilerin bile bir seçilmiş organın yerine bürokrat atayarak halk iradesinin ayaklarının altına alınmaması gerektiğini görmesi gerektiğini, empati yapması gerektiğini düşünüyoruz. AKP ve MHP’li belediye başkanlarının yerlerine atananların meclislerden olması ama HDP’li belediyelere atananların kaymakam ya da vali yardımcısı olması tam bir çifte standart. 12 Eylül’de bile yerel yönetici alındığında nasıl mekanizma kurulacağı Meclis iradesini yok saymamıştır" değerledirmesinde bulundu.
Kaynak: İHA
15 Temmuz darbe girişimi, darbeyi gerçekleştiren FETÖ yapılanmasının nedenlerinin, darbeye getiren sürecin iyi analiz edilmesi gerektiğini söyleyen CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır ise şöyle konuştu:
"Türkiye’de barış isteyenler, terörü değil barış çağrısını yapanlar, bir terörist eylem olarak göründüğü günleri yaşıyoruz. Düşüncelerin özgürce ifade edilebildiği, geçmişten gelen darbe hukukundan arındırılmış, özgürlükçü, güçlü bir parlamenter demokrasiyi anayasanın değiştirilmez hükümleri dışında, anayasadaki özgürlükleri ortadan kaldıran hükümleri ve bütün kural ve kuralları ortadan kaldıran düzenlemeleri beklerken başka bir sürece girilmesi kabul edilebilir değil. OHAL uygulaması bizim CHP olarak karşı durduğumuz uygulamaydı. Yasama organını bypass eden uygulamalara biz her zaman karşıyız. Milletin iradesiyse TBMM çatısı altında her şeyi çözebiliriz. Türkiye’de terör sorunu varsa Meclis çatısı altında çözebiliriz. Belediye Kanunu bir belediye başkanının veya Meclis üyesinin hangi koşullarda görevden alınabileceğini, uzaklaştırabileceğini, geçici veya kalıcı bir belediye, hepsini düzenleyen kanun. Bir KHK çıkarıyorsunuz, biz buna Meclis’te torba yasada karşı çıktık. KHK ile yeniden gündeme getirildi.
Bir belediye başkanı bir terör faaliyetiyle ilişkilendirildiyse hukuki yollar açık, yargı yolları açık. Bir anda 28 kişiyi görevden alıp kayyum atıyorsanız o zaman biz de şunun hesabını sormak durumundayız. Böyle bir ilişki kurduysanız bunun hesabını daha önceden Belediye Kanunu harekete geçirerek niye sormadınız. Yargıya niye taşımadınız. Maalesef böyle bir kanun dışı, hukuk dışı süreç bu. Dileğimiz odur ki hiçbir KHK anayasal kurumları, anayasayı değiştirme hükme taşımamalı. Bunları gerekirse AYM’ye taşıma iradesini ortaya koyacağız."
"Kendisi eski bir belediye başkanı olduğu için Cumhurbaşkanına sadece kendi yaşadığını hatırlatmayı önemli görüyorum”
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen de, 28 belediyeye kayyum atanmasına ilişkin, "Kendisi eski bir belediye başkanı olduğu için Cumhurbaşkanına sadece kendi yaşadığını hatırlatmayı önemli görüyorum. Sayın Erdoğan okuduğu şiir dolayısıyla belediye başkanlığı görevinden alınmıştı, mahkumiyet yaşamıştı. Ama o dönem yöneticileri en azından onun yerine bir kayyum, memur bürokrat atamamışlardı. Hiç olmazsa o dönemi olağanüstü koşullar, darbe diye tarif eden Erdoğan’ın, darbecilerin bile bir seçilmiş organın yerine bürokrat atayarak halk iradesinin ayaklarının altına alınmaması gerektiğini görmesi gerektiğini, empati yapması gerektiğini düşünüyoruz. AKP ve MHP’li belediye başkanlarının yerlerine atananların meclislerden olması ama HDP’li belediyelere atananların kaymakam ya da vali yardımcısı olması tam bir çifte standart. 12 Eylül’de bile yerel yönetici alındığında nasıl mekanizma kurulacağı Meclis iradesini yok saymamıştır" değerledirmesinde bulundu.