AGİTPA Heyetinden TBMM'ye Ziyaret
TBMM Başkanı Kahraman: 'Bugün AB'nin, Türkiye'nin üyeliği için bir türlü bitmek bilmeyen müzakerelerde fasılların açılması konusundaki taraflı yaklaşımına, başarısız darbe girişimi karşısında benimsenen şaibeli tutum eklenmiştir' 'AB üyesi ülkeler Türkiye'deki demokratik düzene olan destek konusunda iyi bir sınav verememiştir. Bu süreçte Avrupalı dostlarımızdan beklentimiz, Türk halkının demokrasiye olan bağlılık ve inancının, bu yolda atılan adımların desteklenmesidir'
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, 'AB, demokratik değerlerine sahip çıkan Türkiye ile dayanışma içinde olmak yerine Türk milletini yalnız bırakmayı tercih etti. Bugün AB'nin, Türkiye'nin üyeliği için bir türlü bitmek bilmeyen müzakerelerde fasılların açılması konusundaki taraflı yaklaşımına, başarısız darbe girişimi karşısında benimsenen şaibeli tutum eklenmiştir.' dedi.
Kahraman, Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi (AGİTPA) Başkanı Christine Muttoren ve beraberindeki heyeti kabul etti.
İsmail Kahraman, yaptığı konuşmada, 'Zor bir dönemden geçerken, dost olarak gösterdiğiniz destek dolayısıyla teşekkür ediyoruz. Bu destek bizim için büyük önem taşıyor.' ifadesini kullanarak, ziyaretin AGİTPA ile iş birliğini geliştireceğine ve güçlendireceğine inandığını söyledi.
Türkiye'nin, 15 Temmuz gecesinde ülke olarak büyük bir badire atlattığını belirten Kahraman, 'O gece yaşadıklarımızı sadece bir askeri darbe teşebbüsü olarak tanımlamak, olayın boyutlarını ve vehametini anlatmakta eksiklik olur diye düşünüyorum. 15 Temmuz gecesi bir darbe yaşamadık sadece. Bunun ötesinde kendi Meclisini, kurumlarını savaş uçaklarıyla bombalayan, silahsız vatandaşına kurşun sıkan, tankla ezen üniforma giymiş hain bir terörist grubun saldırısına uğradık.' diye konuştu.
Darbe gecesi yaşananları anlatan Kahraman, 'Bu alçak darbe girişimine 35 uçak, 37 helikopter, 3 gemi ve 74 tankın katılması, olayın ciddiyetini anlamamız için yeterlidir diye düşünüyorum. Olayların sonucunda büyük çoğunluğu sivil olmak üzere 240 vatandaşımız vefat etti, 2 bine yakın yaralımız var.Türk tarihinin en kanlı terör hadisesine karşı en büyük rolü, demokrasisine sahip çıkan ve en büyük övgüyü hakeden Türk halkı oynadı. Sokaklara çıktılar, meydanlarda toplandılar, darbeci çetenin tanklarının önünde durarak, bu darbe girişimini akamete uğrattılar.' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı sokağa çıkmaya çağıran davetinin derhal cevap bulduğunu ve halkın 'darbeye hayır' dediğini anlatan Kahraman, şöyle devam etti:
'Halkın bu karşı koyuşu, meydanları dolduruşu ve direnişi, Türkiye'de demokrasinin özümsendiğinin bir ifadesidir. Bu süreçte Türk medyasının ve siyasetinin dünyaya tarihi bir demokrasi dersi verdiğini düşünüyorum. O gece yaptığım çağrı üzerine, Meclis tatil olmasına rağmen Meclisi açtık ve bir araya geldik, toplantı yaptık.Bombaların tahribatını biraz sonra göreceksiniz. 3 büyük bomba, 12 ses bombası, sayısız şekilde de helikopterlerin yaptığı taramalar sabaha kadar devam etti.Yakıtlarının bitmesi üzerine meydandan kalkamadıkları için de sabaha karşı durdu.'
İsmail Kahraman, Meclisin 16 Temmuz’da olağanüstü toplandığını ve 4 siyasi partinin ortak deklerasyon yayımladığını anımsatarak, partilerin, demokrasiye bağlılıklarını, bu terörist darbeye karşı olduklarını ve bütün halinde Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik ilkeler doğrultusunda ve evrensel hukuk normlarında birlikte mücadeleye devam edeceklerini ifade ettiklerini belirtti.
Bütün Türkiye'nin tek vücut olarak 'darbeye hayır' dediğini, darbenin önlendiğini ve demokrasinin kazandığını vurgulayan Kahraman, daha önce de Türkiye'de darbelerin olduğunu, ancak böyle bir meydanlara çıkışın ve karşı duruşun görülmediğini dile getirdi.
Toplumun ve siyasi partilerin bir bütün olarak, demokrasiyi özümseme neticesinde böyle bir karşı duruş sergilediğini belirten Kahraman, 'İnanıyorum ki bu toplu duruş ve dik duruş bundan sonra olacak herhangi bir teşebbüsün önünü kesmiştir. Bir daha darbe olma imkanını bulamayacaklardır.' değerlendirmesinde bulundu.
-'Kararlı bir mücadele içindeyiz'
Darbe teşebbüsünün arkasında Fetullah Gülen ve ona bağlı unsurların olduğundan şüphe duymadıklarını vurgulayan Kahraman, 'Askeriyede, bürokraside ve adliyedeki birikimleriyle topyekun bir kalkışmaya meydan verdiler fakat başarılı olamadılar.' diye konuştu.
Bu örgütün sadece Türkiye için değil, organize olduğu diğer ülkeler için de büyük bir tehdit ve tehlike olduğunun altını çizen Kahraman, şunları kaydetti:
'Bu tehdidin, hareketin, terörist kalkışmanın, Fetullah Gülen hareketinin uzantısı olduğunu toplum anında anladı ve Türk toplumu, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş dönemlerinden bu yana ilk defa bu kadar güçlü bir şekilde birbiriyle kenetlendi. Karşımızdaki tehdit, Türkiye Cumhuriyeti'ni, demokrasimizi, milli birlik ve bütünlüğümüzü ve bölgesel istikrarı hedef alan sinsi ve hain bir tehdittir.Etrafındaki zümre kendisini 'Mehdi' olarak kabul eder. Bu kişi maalesef şu anda ABD'de yaşamaktadır. ABD makamlarından iadesini istedik. Gülen hareketinin iki farklı yüzü var. Geçtiğimiz 40 yıl içinde takiyye yaparak, gerçek amaçlarını gizleyerek sadece Türkiye'de değil, 100'ü aşkın ülkede kurdukları sözde hayır dernekleri, okullar, şirketler, medya organları aracılığıyla küresel bir ağ meydana getirdiler. Ilımlı İslam, hoşgörü, diyalog gibi kulağa hoş gelen kavramları suistimal ettiler ve nüfuslarını genişlettiler. Toplam sermayelerinin 25 ila 50 milyar dolar arasında olduğu söylenmektedir. Bu, FETÖ'nün görünür yüzüdür. Arka planda ise dünyada benzeri bulunmayan bir gizli tarikat, Fetullah Gülen'i mehdi olarak gören, bu şahsa ölümüne bağlı bir müridler ordusu vardır. Kendi okullarında yetiştirdikleri insanların beynini yıkayarak militanlaştıran, onları hileli yöntemlerle başta ordu, polis, adalet ve bürokrasi olmak üzere Türkiye’deki devlet kurumlarına sızdıran, bu militanları aracılığıyla yasadışı dinleme, şantaj, karapara aklama ve benzeri yöntemlere kalkışan ve bu yolla devleti içeriden ele geçirmek için çalışan karanlık bir yapı oluşturdular. Gayeleri sinsi bir şekilde sadece Türkiye'de değil, Afrika'dan Orta Asya'ya hatta Uzak Doğu'ya uzanan geniş bir coğrafyada siyasi ve ekonomik bir nüfus alanı meydana getirmektir.'
Uzunca bir süredir bu tehlikenin farkında olduklarını ve FETÖ terör örgütüne karşı gerekli tedbirler alındığını anımsatan Kahraman, söz konusu tedbirlerin sıklaşması üzerine bu yapının Türkiye'de tutunabilmek için başvurduğu son ve en canice adımın 15 Temmuz'daki darbe girişimi olduğunu belirtti.
Devletin bütün organlarının FETÖ terör örgütünün üzerine gittiğini aktaran Kahraman, 'Kararlı bir mücadele içindeyiz. Tamamen hukuk devletinin ve uluslararası normların öngördüğü şekilde bu örgütün üzerine gidiyoruz.' dedi.
Darbe teşebbüsünün ordudaki odakları deşifre ettiğini ve şimdi bunların temizlendiğini hatırlatan Kahraman, polis ve yargı organlarında da aynı şekilde tedbirler alındığını aktardı.
-'Güçlü ekonomimiz ve birlik içinde bir araya gelen sosyal yapı bir vartayı atlatmıştır'
Bu terör örgütüyle mücadele etmek ve tehdidi ortadan kaldırmak için gerekli adımların en etkin ve hızlı şekilde atılması adına olağanüstü halin ilan edildiğini dile getiren Kahraman, halkın günlük yaşantısının ise olağanüstü hal tedbirlerinden hiçbir şekilde etkilenmediğini söyledi.
Kahraman, 'TBMM olarak biz de bu olağanüstü hal sürecinin demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve evrensel ilkelerden ayrılmadan işletilmesi için, Anayasamızın bize verdiği yetkiler çerçevesinde irademizi ortaya koymaktayız. Çıkan kanun hükmünde kararnameler var. Bunlar Meclisimizin onayına sunulacak ve bu hukuk ilkeleri çerçevesinde değerlendirilecek, hukuka uygun yürünecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır.' ifadesini kullandı.
Darbe girişiminin ardından Türkiye'nin hızlı bir şekilde normale döndüğünü dile getiren Kahraman, 'Güçlü ekonomimiz ve birlik içinde bir araya gelen sosyal yapı bir vartayı atlatmıştır. Normal düzen işlemektedir.' değerlendirmesinde bulundu.
Bizzat Meclisi ziyaret etmemeleri bir yana çok az sayıda Avrupalı meclis başkanından telefon ve mektup ile geçmiş olsun dileği aldığını belirten Kahraman, 'Türk halkı bu süreçte ne yazık ki hem bazı Avrupalı siyasilerin, hem batılı medyanın kendi değerleriyle çelişki içinde olduğuna şahit oldum.' diye konuştu.
-'AB üyesi ülkeler iyi bir sınav verememiştir'
TBMM Başkanı Kahraman, sözlerini şöyle sürdürdü:
'AB, demokratik değerlerine sahip çıkan Türkiye ile dayanışma içinde olmak yerine Türk milletini yalnız bırakmayı tercih etti. Bugün AB'nin, Türkiye'nin üyeliği için bir türlü bitmek bilmeyen müzakerelerde fasılların açılması konusundaki taraflı yaklaşımına, başarısız darbe girişimi karşısında benimsenen şaibeli tutum eklenmiştir.Fetullahçı Terör Örgütü tarafından yapılmak istenen darbe girişimine karşı Avrupalı siyasilerce verilen tepkiler son derece yetersiz kalmıştır. Türkiye, sıradan bir terör saldırısı yaşamadı. Çatısı altında bulunduğumuzu TBMM binamız, F-16'lar tarafından bombalandı ve parlamenterlerimizin hayatına kastedildi. Buna karşın Fransa'da gerçekleştirilen Charlie Hebdo saldırısına verilen tepkilerin ve gösterilen dayanışmanın onda birini dahi görememenin üzüntüsünü yaşıyorum. Avrupalı liderlerin, Türkiye'de olanlara karşı aynı şekilde tepki göstermelerini ve bazı klişe kınama mesajlarıyla yetinmemelerini arzu ederdim. Üzüntülerimizi paylaşmalarını ve Türkiye'ye gelmelerini isterdim. Bu durum Avrupa parlamentoları tarafından yalnız bırakıldığımız hissini uyandırdı. Diğer taraftan idam tartışmaları üzerinden Türk halkının ve devletinin darbe girişimine karşı demokrasi ve evrensel değerlere bağlılığıyla gösterdiği destansı başarının gölgelenmesi çabaları da gözden kaçmamıştır. Birçok batılı medya kuruluşunda darbe girişiminin ilk anlarından başlayarak yapılan gerçek dışı, taraflı ve kötü niyeti aşikar yayınlar ve sosyal medya hesaplarından yapılan yorumlar Türk toplumunda derin bir teessüre ve büyük bir infiale sebebiyet vermiştir.'
Türkiye'deki terör örgütleri konusunda takınılan ikircikli tutum neticesinde, PKK, PYD, DHKP-C gibi terör örgütlerinin çadır kurarak terör propagandası yapmalarının, kimi AB ülkelerinde ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiğine dikkati çeken Kahraman, Almanya'da 2011 yılında terör örgütü yöneticilerinden Murat Karayılan'ın videolu mitinginin düzenlenmesinde herhangi bir sakınca görülmemekle birlikte, darbe girişimi sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ülkedeki vatandaşlara seslenmesine müsade edilmediğini vurguladı.
Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşlarının, Türk bayrağı taşımasının veya evlerinin pencelerine asmalarının anlamsız gerekçelerle yasaklandığını kaydeden Kahraman, 'Sizleri tenzih ederek ve üzülerek belirtmeliyim ki AB üyesi ülkeler Türkiye'deki demokratik düzene olan destek konusunda iyi bir sınav verememiştir.Bu süreçte Avrupalı dostlarımızdan beklentimiz, Türk halkının demokrasiye olan bağlılık ve inancının, bu yolda atılan adımların desteklenmesidir.' görüşünü dile getirdi.
-'Darbe girişimini en ağır şekilde kınıyoruz'
Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi (AGİTPA) Başkanı Christine Muttoren, durumu yerinde görüp incelemelerde bulunmak istediğini ve bu nedenle başkanlık seviyesindeki ilk ziyaretini de Türkiye'ye gerçekleştirdiğini kaydetti.
Türkiye'deki darbe girişiminin, demokrasiye karşı yapıldığını belirten Muttoren, bunu en ağır bir şekilde kınadıklarını vurguladı.
Muttoren, 'Bu darbe girişiminin demokrasiyi hedef almasının en önemli göstergesi parlamentonun bombalanmasıydı. Bizler de parlamenterler olarak bunu son derece ağır bir biçimde kınıyoruz, demokrasiye karşı yapılan bir girişim olduğu için.' ifadesini kullandı.
Darbe girişiminde hayatını kaybedenlerin sayısının da yüksek olduğunu vurgulayarak, başsağlığı dileğinde bulunan Muttoren, 'Tabii ki Cumhuriyet baki kalacaktır. Ancak kişisel kayıpları teker teker telafi etmek mümkün değil. Yine bu vahim saldırıda yaralanlarla ilgili olarak da acil şifa dileklerimi sizinle paylaşmak istiyorum.' dedi.
Muttoren, parlamentonun bu darbe girişimi karşında bir bütün olarak hareket etmesinin ve siyasi partilerin ortak bir deklerasyon yayınlamasının son derece önemli olduğunu söyledi.
'AGİTPA olarak tabii ki Hükümet, parlamento ve Türk halkıyla dayanışma duygularımızı paylaşmak için sizinle birlikte buradayız.' diyen Christine Muttoren, bu desteğin devam edeceğini, hem parlamentoyla hem de hükümetle iş birliği içinde olacaklarını dile getirdi.
'Türkiye'nin dostları olarak ziyareti gerçekleştirdiklerini' belirten Muttoren, darbe girişimi konusunda uluslararası anlayışın daha da netlik kazanması ve daha doğru mesajların gitmesi için bir katkıda bulunmak adına üst düzey bir heyetle Türkiye'yi ziyaret ettiklerini aktardı.
Kaynak: AA
Kahraman, Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi (AGİTPA) Başkanı Christine Muttoren ve beraberindeki heyeti kabul etti.
İsmail Kahraman, yaptığı konuşmada, 'Zor bir dönemden geçerken, dost olarak gösterdiğiniz destek dolayısıyla teşekkür ediyoruz. Bu destek bizim için büyük önem taşıyor.' ifadesini kullanarak, ziyaretin AGİTPA ile iş birliğini geliştireceğine ve güçlendireceğine inandığını söyledi.
Türkiye'nin, 15 Temmuz gecesinde ülke olarak büyük bir badire atlattığını belirten Kahraman, 'O gece yaşadıklarımızı sadece bir askeri darbe teşebbüsü olarak tanımlamak, olayın boyutlarını ve vehametini anlatmakta eksiklik olur diye düşünüyorum. 15 Temmuz gecesi bir darbe yaşamadık sadece. Bunun ötesinde kendi Meclisini, kurumlarını savaş uçaklarıyla bombalayan, silahsız vatandaşına kurşun sıkan, tankla ezen üniforma giymiş hain bir terörist grubun saldırısına uğradık.' diye konuştu.
Darbe gecesi yaşananları anlatan Kahraman, 'Bu alçak darbe girişimine 35 uçak, 37 helikopter, 3 gemi ve 74 tankın katılması, olayın ciddiyetini anlamamız için yeterlidir diye düşünüyorum. Olayların sonucunda büyük çoğunluğu sivil olmak üzere 240 vatandaşımız vefat etti, 2 bine yakın yaralımız var.Türk tarihinin en kanlı terör hadisesine karşı en büyük rolü, demokrasisine sahip çıkan ve en büyük övgüyü hakeden Türk halkı oynadı. Sokaklara çıktılar, meydanlarda toplandılar, darbeci çetenin tanklarının önünde durarak, bu darbe girişimini akamete uğrattılar.' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı sokağa çıkmaya çağıran davetinin derhal cevap bulduğunu ve halkın 'darbeye hayır' dediğini anlatan Kahraman, şöyle devam etti:
'Halkın bu karşı koyuşu, meydanları dolduruşu ve direnişi, Türkiye'de demokrasinin özümsendiğinin bir ifadesidir. Bu süreçte Türk medyasının ve siyasetinin dünyaya tarihi bir demokrasi dersi verdiğini düşünüyorum. O gece yaptığım çağrı üzerine, Meclis tatil olmasına rağmen Meclisi açtık ve bir araya geldik, toplantı yaptık.Bombaların tahribatını biraz sonra göreceksiniz. 3 büyük bomba, 12 ses bombası, sayısız şekilde de helikopterlerin yaptığı taramalar sabaha kadar devam etti.Yakıtlarının bitmesi üzerine meydandan kalkamadıkları için de sabaha karşı durdu.'
İsmail Kahraman, Meclisin 16 Temmuz’da olağanüstü toplandığını ve 4 siyasi partinin ortak deklerasyon yayımladığını anımsatarak, partilerin, demokrasiye bağlılıklarını, bu terörist darbeye karşı olduklarını ve bütün halinde Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik ilkeler doğrultusunda ve evrensel hukuk normlarında birlikte mücadeleye devam edeceklerini ifade ettiklerini belirtti.
Bütün Türkiye'nin tek vücut olarak 'darbeye hayır' dediğini, darbenin önlendiğini ve demokrasinin kazandığını vurgulayan Kahraman, daha önce de Türkiye'de darbelerin olduğunu, ancak böyle bir meydanlara çıkışın ve karşı duruşun görülmediğini dile getirdi.
Toplumun ve siyasi partilerin bir bütün olarak, demokrasiyi özümseme neticesinde böyle bir karşı duruş sergilediğini belirten Kahraman, 'İnanıyorum ki bu toplu duruş ve dik duruş bundan sonra olacak herhangi bir teşebbüsün önünü kesmiştir. Bir daha darbe olma imkanını bulamayacaklardır.' değerlendirmesinde bulundu.
-'Kararlı bir mücadele içindeyiz'
Darbe teşebbüsünün arkasında Fetullah Gülen ve ona bağlı unsurların olduğundan şüphe duymadıklarını vurgulayan Kahraman, 'Askeriyede, bürokraside ve adliyedeki birikimleriyle topyekun bir kalkışmaya meydan verdiler fakat başarılı olamadılar.' diye konuştu.
Bu örgütün sadece Türkiye için değil, organize olduğu diğer ülkeler için de büyük bir tehdit ve tehlike olduğunun altını çizen Kahraman, şunları kaydetti:
'Bu tehdidin, hareketin, terörist kalkışmanın, Fetullah Gülen hareketinin uzantısı olduğunu toplum anında anladı ve Türk toplumu, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş dönemlerinden bu yana ilk defa bu kadar güçlü bir şekilde birbiriyle kenetlendi. Karşımızdaki tehdit, Türkiye Cumhuriyeti'ni, demokrasimizi, milli birlik ve bütünlüğümüzü ve bölgesel istikrarı hedef alan sinsi ve hain bir tehdittir.Etrafındaki zümre kendisini 'Mehdi' olarak kabul eder. Bu kişi maalesef şu anda ABD'de yaşamaktadır. ABD makamlarından iadesini istedik. Gülen hareketinin iki farklı yüzü var. Geçtiğimiz 40 yıl içinde takiyye yaparak, gerçek amaçlarını gizleyerek sadece Türkiye'de değil, 100'ü aşkın ülkede kurdukları sözde hayır dernekleri, okullar, şirketler, medya organları aracılığıyla küresel bir ağ meydana getirdiler. Ilımlı İslam, hoşgörü, diyalog gibi kulağa hoş gelen kavramları suistimal ettiler ve nüfuslarını genişlettiler. Toplam sermayelerinin 25 ila 50 milyar dolar arasında olduğu söylenmektedir. Bu, FETÖ'nün görünür yüzüdür. Arka planda ise dünyada benzeri bulunmayan bir gizli tarikat, Fetullah Gülen'i mehdi olarak gören, bu şahsa ölümüne bağlı bir müridler ordusu vardır. Kendi okullarında yetiştirdikleri insanların beynini yıkayarak militanlaştıran, onları hileli yöntemlerle başta ordu, polis, adalet ve bürokrasi olmak üzere Türkiye’deki devlet kurumlarına sızdıran, bu militanları aracılığıyla yasadışı dinleme, şantaj, karapara aklama ve benzeri yöntemlere kalkışan ve bu yolla devleti içeriden ele geçirmek için çalışan karanlık bir yapı oluşturdular. Gayeleri sinsi bir şekilde sadece Türkiye'de değil, Afrika'dan Orta Asya'ya hatta Uzak Doğu'ya uzanan geniş bir coğrafyada siyasi ve ekonomik bir nüfus alanı meydana getirmektir.'
Uzunca bir süredir bu tehlikenin farkında olduklarını ve FETÖ terör örgütüne karşı gerekli tedbirler alındığını anımsatan Kahraman, söz konusu tedbirlerin sıklaşması üzerine bu yapının Türkiye'de tutunabilmek için başvurduğu son ve en canice adımın 15 Temmuz'daki darbe girişimi olduğunu belirtti.
Devletin bütün organlarının FETÖ terör örgütünün üzerine gittiğini aktaran Kahraman, 'Kararlı bir mücadele içindeyiz. Tamamen hukuk devletinin ve uluslararası normların öngördüğü şekilde bu örgütün üzerine gidiyoruz.' dedi.
Darbe teşebbüsünün ordudaki odakları deşifre ettiğini ve şimdi bunların temizlendiğini hatırlatan Kahraman, polis ve yargı organlarında da aynı şekilde tedbirler alındığını aktardı.
-'Güçlü ekonomimiz ve birlik içinde bir araya gelen sosyal yapı bir vartayı atlatmıştır'
Bu terör örgütüyle mücadele etmek ve tehdidi ortadan kaldırmak için gerekli adımların en etkin ve hızlı şekilde atılması adına olağanüstü halin ilan edildiğini dile getiren Kahraman, halkın günlük yaşantısının ise olağanüstü hal tedbirlerinden hiçbir şekilde etkilenmediğini söyledi.
Kahraman, 'TBMM olarak biz de bu olağanüstü hal sürecinin demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve evrensel ilkelerden ayrılmadan işletilmesi için, Anayasamızın bize verdiği yetkiler çerçevesinde irademizi ortaya koymaktayız. Çıkan kanun hükmünde kararnameler var. Bunlar Meclisimizin onayına sunulacak ve bu hukuk ilkeleri çerçevesinde değerlendirilecek, hukuka uygun yürünecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır.' ifadesini kullandı.
Darbe girişiminin ardından Türkiye'nin hızlı bir şekilde normale döndüğünü dile getiren Kahraman, 'Güçlü ekonomimiz ve birlik içinde bir araya gelen sosyal yapı bir vartayı atlatmıştır. Normal düzen işlemektedir.' değerlendirmesinde bulundu.
Bizzat Meclisi ziyaret etmemeleri bir yana çok az sayıda Avrupalı meclis başkanından telefon ve mektup ile geçmiş olsun dileği aldığını belirten Kahraman, 'Türk halkı bu süreçte ne yazık ki hem bazı Avrupalı siyasilerin, hem batılı medyanın kendi değerleriyle çelişki içinde olduğuna şahit oldum.' diye konuştu.
-'AB üyesi ülkeler iyi bir sınav verememiştir'
TBMM Başkanı Kahraman, sözlerini şöyle sürdürdü:
'AB, demokratik değerlerine sahip çıkan Türkiye ile dayanışma içinde olmak yerine Türk milletini yalnız bırakmayı tercih etti. Bugün AB'nin, Türkiye'nin üyeliği için bir türlü bitmek bilmeyen müzakerelerde fasılların açılması konusundaki taraflı yaklaşımına, başarısız darbe girişimi karşısında benimsenen şaibeli tutum eklenmiştir.Fetullahçı Terör Örgütü tarafından yapılmak istenen darbe girişimine karşı Avrupalı siyasilerce verilen tepkiler son derece yetersiz kalmıştır. Türkiye, sıradan bir terör saldırısı yaşamadı. Çatısı altında bulunduğumuzu TBMM binamız, F-16'lar tarafından bombalandı ve parlamenterlerimizin hayatına kastedildi. Buna karşın Fransa'da gerçekleştirilen Charlie Hebdo saldırısına verilen tepkilerin ve gösterilen dayanışmanın onda birini dahi görememenin üzüntüsünü yaşıyorum. Avrupalı liderlerin, Türkiye'de olanlara karşı aynı şekilde tepki göstermelerini ve bazı klişe kınama mesajlarıyla yetinmemelerini arzu ederdim. Üzüntülerimizi paylaşmalarını ve Türkiye'ye gelmelerini isterdim. Bu durum Avrupa parlamentoları tarafından yalnız bırakıldığımız hissini uyandırdı. Diğer taraftan idam tartışmaları üzerinden Türk halkının ve devletinin darbe girişimine karşı demokrasi ve evrensel değerlere bağlılığıyla gösterdiği destansı başarının gölgelenmesi çabaları da gözden kaçmamıştır. Birçok batılı medya kuruluşunda darbe girişiminin ilk anlarından başlayarak yapılan gerçek dışı, taraflı ve kötü niyeti aşikar yayınlar ve sosyal medya hesaplarından yapılan yorumlar Türk toplumunda derin bir teessüre ve büyük bir infiale sebebiyet vermiştir.'
Türkiye'deki terör örgütleri konusunda takınılan ikircikli tutum neticesinde, PKK, PYD, DHKP-C gibi terör örgütlerinin çadır kurarak terör propagandası yapmalarının, kimi AB ülkelerinde ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiğine dikkati çeken Kahraman, Almanya'da 2011 yılında terör örgütü yöneticilerinden Murat Karayılan'ın videolu mitinginin düzenlenmesinde herhangi bir sakınca görülmemekle birlikte, darbe girişimi sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ülkedeki vatandaşlara seslenmesine müsade edilmediğini vurguladı.
Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşlarının, Türk bayrağı taşımasının veya evlerinin pencelerine asmalarının anlamsız gerekçelerle yasaklandığını kaydeden Kahraman, 'Sizleri tenzih ederek ve üzülerek belirtmeliyim ki AB üyesi ülkeler Türkiye'deki demokratik düzene olan destek konusunda iyi bir sınav verememiştir.Bu süreçte Avrupalı dostlarımızdan beklentimiz, Türk halkının demokrasiye olan bağlılık ve inancının, bu yolda atılan adımların desteklenmesidir.' görüşünü dile getirdi.
-'Darbe girişimini en ağır şekilde kınıyoruz'
Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi (AGİTPA) Başkanı Christine Muttoren, durumu yerinde görüp incelemelerde bulunmak istediğini ve bu nedenle başkanlık seviyesindeki ilk ziyaretini de Türkiye'ye gerçekleştirdiğini kaydetti.
Türkiye'deki darbe girişiminin, demokrasiye karşı yapıldığını belirten Muttoren, bunu en ağır bir şekilde kınadıklarını vurguladı.
Muttoren, 'Bu darbe girişiminin demokrasiyi hedef almasının en önemli göstergesi parlamentonun bombalanmasıydı. Bizler de parlamenterler olarak bunu son derece ağır bir biçimde kınıyoruz, demokrasiye karşı yapılan bir girişim olduğu için.' ifadesini kullandı.
Darbe girişiminde hayatını kaybedenlerin sayısının da yüksek olduğunu vurgulayarak, başsağlığı dileğinde bulunan Muttoren, 'Tabii ki Cumhuriyet baki kalacaktır. Ancak kişisel kayıpları teker teker telafi etmek mümkün değil. Yine bu vahim saldırıda yaralanlarla ilgili olarak da acil şifa dileklerimi sizinle paylaşmak istiyorum.' dedi.
Muttoren, parlamentonun bu darbe girişimi karşında bir bütün olarak hareket etmesinin ve siyasi partilerin ortak bir deklerasyon yayınlamasının son derece önemli olduğunu söyledi.
'AGİTPA olarak tabii ki Hükümet, parlamento ve Türk halkıyla dayanışma duygularımızı paylaşmak için sizinle birlikte buradayız.' diyen Christine Muttoren, bu desteğin devam edeceğini, hem parlamentoyla hem de hükümetle iş birliği içinde olacaklarını dile getirdi.
'Türkiye'nin dostları olarak ziyareti gerçekleştirdiklerini' belirten Muttoren, darbe girişimi konusunda uluslararası anlayışın daha da netlik kazanması ve daha doğru mesajların gitmesi için bir katkıda bulunmak adına üst düzey bir heyetle Türkiye'yi ziyaret ettiklerini aktardı.