Çocuklarda fiziksel kusurlar
Psikoterapist/Aile Çift Ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, Çocuklarda, fiziksel görünüm ile ilgili kusurlar çocuğun bedenini algılamasını ve kendisini, diğerleri arasında nasıl değerlendireceğini sağlayan; sonuçta da ruhsal durumunu etkileyen bir durum olduğunu belirtti.
Doğum öncesi başlayan fiziksel gelişimin, anne karnından farklı dış dünyadaki koşullara uyum sağlayabilmek için hızlı bir gelişim içerisine girdiğini anlatan Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Bu dönemde çocuk tamamen bakım veren kişilere bağımlı durumdadır. Bebeğin gelişimi ilerledikçe bağımsızlaşma ve ayrı bir birey olma adımları atılmaya başlanır. Gelişim; fiziksel, cinsel, fizyolojik (hormonal), duygusal, sosyal, zihinsel, kişisel ve ahlaki olmak üzere farklı boyutlarda gelişmektedir. Bu boyutlardan fiziksel, cinsel, fizyolojik ve zihinsel gelişim boyutları belirli yaşlara kadar gelişerek gelişimini tamamlar ve ardından duraksar. Bedensel gelişim belirli kurallar içerisinde gelişir ve her yaşa göre belirli aşamaların geçilmesi gerekir. İnsanın büyüme ve gelişiminde bazı dönemler özel önem taşır ve bu dönemler “Kritik Dönem” lerdir. Bebeklik ve ilk çocukluk yılları yaşamın en önemli dönemleridir. Bu dönemlerde çocuğun maruz kaldığı her türlü söz, tutum ve davranış çocuğun ruhsal gelişimini doğrudan etkilemektedir. Tam bu noktada çocukta herhangi bir fiziksel kusurun varlığı özellikle önem taşımaktadır. Bireyin fiziksel görünümü yani bedenini nasıl algıladığı; kendine güvenini, yaşama bakış açısını, değerlilik-beğenirlilik algısını, insanlarla ilişkilerini dolaylı olarak etkilemektedir. Beden algısı; çocuğun kendisini diğerlerinden ayrı bir varlık olarak algılamaya başladığı; benlik gelişiminin oluştuğu dönemle birlikte başlamaktadır. Eğer kendisi ve çevresi konusunda her şey olumlu gelişirse; kişilerarası ilişkilerin olumlu olduğu, sevgi ve şefkatin gösterildiği, çocuğun başarılarının desteklendiği bir ortam sunulursa birey sağlıklı bir benlik gelişimine sahip olmaktadır” diye konuştu.
Çocuğun fiziksel görünümü ile ilgili bilgisi ve bakış açısının doğuştan gelen bir durum olmadğını vurgulayan Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Ancak çevresindekilerin söz, tutum ve davranışları kendi bedeni hakkında bilgilerini şekillendirmektedir. Çevresindeki kişilerin çocuğun bedeni hakkındaki görüşleri, davranışları ve olumlu-olumsuz tepkileri çocuğun zihnindeki güzel, çirkin, yakışıklı, beğenilen olma durumu hakkında fikir vermektedir. Çevreden alınan bu bilgiler çocukta fiziksel görünüm ile ilgili farklılıkları yorumlamayı öğrenmesini sağlar. Çocuk fiziksel farklılıkların kişi için olumlu veya olumsuz olma durumlarını doğuştan gelen bir ayrımla değil, çevreden aldığı geribildirimler yoluyla öğrenir. Böylece fiziksel görünümün çoğunluk tarafından kabul edilebilir, beğenilir olan ve olmayanlarını ayırdedebilir. Çocuğun fiziksel görünümündeki herhangi bir farklılık (kepçe kulak, tavşan-aralıklı diş, yarık damak-dudak, düşük göz kapağı, şaşılık, obezite ve el-ayaklarda parmak fazlalığı vb.) çocuk tarafından normal kabul edilebileceği ve ruhsal bir sorunun oluşumuna yol açmayacağı gibi bir sorun olarak da görülebilir ve travmatik etkilere yol açabilir. Bu durum üzerinde çocuğun içinde bulunduğu çevrenin tepkileri önemlidir. Öncelikle aile ortamında çocuğun fiziksel farklılığı hakkında konuşulması, takılan lakaplar, diğer çocuklar/kardeşler ile kıyaslanması kendi bedenindeki farklılığın olumsuz bir durum olduğunu anlamasını sağlar. Böylece bedenine yönelik üzüntü ve öfke duymasına ve ruhsal olarak olumsuz etkilenmesine yol açabilir. Burada önemli bir nokta ise; fiziksel görünümdeki kusurlar ancak sorun olarak algılandığında ruhsal bunalıma yol açabilir. Bu nedenle çevresinin tepkileri önem taşımaktadır. Çocuğun; aile bireylerinin, yakın çevrenin, devam ettiği eğitim kurumundaki kişi ve çocukların çocuğun fiziksel farklılığı
hakkındaki söz, tutum ve davranışlarıyla zorbalığa sıklıkla ve daima maruz bırakılması olumsuz bir benlik gelişimine yol açabilir.” diye konuştu.
Çocuğun fiziksel farklılığının onu diğerlerinden ne kadar farklılaştırdığı ve bunun kendisi için olumsuz bir durum olduğu görüşü ve çocuğa gösterilen tepkilerle ilgili olduğunu anlatan Uzman Psikolog Naciye Tokaç, daha sonra şunları söyledi:
“Çocuk kendisinde, diğerlerinden farklı, eksik ve utanılacak bir durum olduğunu düşünebilir. Bunun sonucunda benlik saygısı düşük düzeyde gelişim gösterecektir. Aynı zamanda içe çekilme, çekingenlik, hiperaktivite, dikkat dağınıklığı, saldırganlık, hırçınlık, uyku-iştah sorunları, çiş-dışkı kaçırma, iletişim sorunları ile öğrenme sorunları gibi ruhsal sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bunlar gibi ruhsal sorunlarla karşılaşıldığında çocuğun fiziksel durumunun da incelenmesi sorunların nedenini anlamak açısından faydalı olacaktır.
Fiziksel görünümünde farklılığı bulunan hangi çocuklar kendisine gösterilen olumsuz tepkilerden daha çok etkilenir? Sorusuna bakılacak olursa; baskıcı, çocuğun duygularına kayıtsız, çocuğu desteklemeyen, görmezden gelen aile ortamında yetişen çocukların bu durumdan daha çok etkilendiğini görmekteyiz. Bu durumda çocuğun özgüven gelişimi de yeterli olmayacağından karşılaştığı olumsuz tepkiler ile baş etmekte yetersiz kalacaktır. Burada çocuğun yetiştiği ortamdaki kişilerin; özellikle model aldığı, anne, baba ve kardeşler gibi kişilerin de kendi bedenlerine yönelik algıları da önemlidir. Çünkü çocuk çoğu şeyi gözlemleyerek öğrenir. Örneğin; fiziksel olarak bedeniyle aşırı uğraşan, kilo-boy takıntısı olan, bedenindeki bir farklılık ile fazla meşgul olan ebeveyne sahip çocuklar bu durumların çok önemli olduğunu düşüneceklerdir. Çocuğun çevresinde bu tutumlar sık sergileniyorsa dolaylı olarak çocuğa beden algısı ile ilgili bir mesaj verilmiş olacaktır.
Kabul edici, güven verici ve demokratik ebeveyn tutumlarına sahip çocukların özgüvenlerinin daha yüksek olduğu artık bilinmektedir. Böyle bir ortamda gelişen çocuklar, kendilerine, çevrelerine ve hayatın kendilerine sunacaklarına güven duyacaklardır. Sınırlarının farkında, yaratıcı, girişken, olumlu ilişkiler kurabilen, diğerlerinin fikirlerine saygılı ve kendi fikirlerini açıkça ifade edebilen, sorumluluk sahibi, hoşgörülü ve uyumlu bireyler olabileceklerdir. Fiziksel kusurları ile ilgili herhangi bir olumsuz tepkiyle karşılaşan bu çocukların baş etme becerileri daha yüksek olacak ve bu durumun yaratabileceği olumsuz etkileri yaşamayacaklardır. Kendilerine yöneltilen olumsuz tepkilere karşı kendilerini savunabilecek, içe çekilme yerine duygularını ifade edebileceklerdir.
Çocukta fiziksel bir farklılık bulunduğu durumlarda; çocuğun çevresinin bu durumu normal karşılaması ve görmezden gelmesi önemlidir. Ayrıca bu durumun normal bir durum olabileceği, farklılıkların olumsuz bir durum oluşturmayabileceği, insanların birbirinden farklı olabileceği ve bunun gelişimin normal bir parçası olduğu model olma ve öğretme yoluyla benimsetilmelidir. Eğer kendisinde bir fiziksel farklılık varsa kendisini olduğu gibi kabul etmenin daha değerli ve engellerini aşabilmesini sağlayabilecek bir durum olduğu, başkalarındaki bir farklılığında alay konusu yapılmasının aynı kendisi gibi onları üzebileceği yönünde duyarlılığın kazandırılması gerekmektedir.”
Kaynak: İHA
Çocuğun fiziksel görünümü ile ilgili bilgisi ve bakış açısının doğuştan gelen bir durum olmadğını vurgulayan Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Ancak çevresindekilerin söz, tutum ve davranışları kendi bedeni hakkında bilgilerini şekillendirmektedir. Çevresindeki kişilerin çocuğun bedeni hakkındaki görüşleri, davranışları ve olumlu-olumsuz tepkileri çocuğun zihnindeki güzel, çirkin, yakışıklı, beğenilen olma durumu hakkında fikir vermektedir. Çevreden alınan bu bilgiler çocukta fiziksel görünüm ile ilgili farklılıkları yorumlamayı öğrenmesini sağlar. Çocuk fiziksel farklılıkların kişi için olumlu veya olumsuz olma durumlarını doğuştan gelen bir ayrımla değil, çevreden aldığı geribildirimler yoluyla öğrenir. Böylece fiziksel görünümün çoğunluk tarafından kabul edilebilir, beğenilir olan ve olmayanlarını ayırdedebilir. Çocuğun fiziksel görünümündeki herhangi bir farklılık (kepçe kulak, tavşan-aralıklı diş, yarık damak-dudak, düşük göz kapağı, şaşılık, obezite ve el-ayaklarda parmak fazlalığı vb.) çocuk tarafından normal kabul edilebileceği ve ruhsal bir sorunun oluşumuna yol açmayacağı gibi bir sorun olarak da görülebilir ve travmatik etkilere yol açabilir. Bu durum üzerinde çocuğun içinde bulunduğu çevrenin tepkileri önemlidir. Öncelikle aile ortamında çocuğun fiziksel farklılığı hakkında konuşulması, takılan lakaplar, diğer çocuklar/kardeşler ile kıyaslanması kendi bedenindeki farklılığın olumsuz bir durum olduğunu anlamasını sağlar. Böylece bedenine yönelik üzüntü ve öfke duymasına ve ruhsal olarak olumsuz etkilenmesine yol açabilir. Burada önemli bir nokta ise; fiziksel görünümdeki kusurlar ancak sorun olarak algılandığında ruhsal bunalıma yol açabilir. Bu nedenle çevresinin tepkileri önem taşımaktadır. Çocuğun; aile bireylerinin, yakın çevrenin, devam ettiği eğitim kurumundaki kişi ve çocukların çocuğun fiziksel farklılığı
hakkındaki söz, tutum ve davranışlarıyla zorbalığa sıklıkla ve daima maruz bırakılması olumsuz bir benlik gelişimine yol açabilir.” diye konuştu.
Çocuğun fiziksel farklılığının onu diğerlerinden ne kadar farklılaştırdığı ve bunun kendisi için olumsuz bir durum olduğu görüşü ve çocuğa gösterilen tepkilerle ilgili olduğunu anlatan Uzman Psikolog Naciye Tokaç, daha sonra şunları söyledi:
“Çocuk kendisinde, diğerlerinden farklı, eksik ve utanılacak bir durum olduğunu düşünebilir. Bunun sonucunda benlik saygısı düşük düzeyde gelişim gösterecektir. Aynı zamanda içe çekilme, çekingenlik, hiperaktivite, dikkat dağınıklığı, saldırganlık, hırçınlık, uyku-iştah sorunları, çiş-dışkı kaçırma, iletişim sorunları ile öğrenme sorunları gibi ruhsal sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bunlar gibi ruhsal sorunlarla karşılaşıldığında çocuğun fiziksel durumunun da incelenmesi sorunların nedenini anlamak açısından faydalı olacaktır.
Fiziksel görünümünde farklılığı bulunan hangi çocuklar kendisine gösterilen olumsuz tepkilerden daha çok etkilenir? Sorusuna bakılacak olursa; baskıcı, çocuğun duygularına kayıtsız, çocuğu desteklemeyen, görmezden gelen aile ortamında yetişen çocukların bu durumdan daha çok etkilendiğini görmekteyiz. Bu durumda çocuğun özgüven gelişimi de yeterli olmayacağından karşılaştığı olumsuz tepkiler ile baş etmekte yetersiz kalacaktır. Burada çocuğun yetiştiği ortamdaki kişilerin; özellikle model aldığı, anne, baba ve kardeşler gibi kişilerin de kendi bedenlerine yönelik algıları da önemlidir. Çünkü çocuk çoğu şeyi gözlemleyerek öğrenir. Örneğin; fiziksel olarak bedeniyle aşırı uğraşan, kilo-boy takıntısı olan, bedenindeki bir farklılık ile fazla meşgul olan ebeveyne sahip çocuklar bu durumların çok önemli olduğunu düşüneceklerdir. Çocuğun çevresinde bu tutumlar sık sergileniyorsa dolaylı olarak çocuğa beden algısı ile ilgili bir mesaj verilmiş olacaktır.
Kabul edici, güven verici ve demokratik ebeveyn tutumlarına sahip çocukların özgüvenlerinin daha yüksek olduğu artık bilinmektedir. Böyle bir ortamda gelişen çocuklar, kendilerine, çevrelerine ve hayatın kendilerine sunacaklarına güven duyacaklardır. Sınırlarının farkında, yaratıcı, girişken, olumlu ilişkiler kurabilen, diğerlerinin fikirlerine saygılı ve kendi fikirlerini açıkça ifade edebilen, sorumluluk sahibi, hoşgörülü ve uyumlu bireyler olabileceklerdir. Fiziksel kusurları ile ilgili herhangi bir olumsuz tepkiyle karşılaşan bu çocukların baş etme becerileri daha yüksek olacak ve bu durumun yaratabileceği olumsuz etkileri yaşamayacaklardır. Kendilerine yöneltilen olumsuz tepkilere karşı kendilerini savunabilecek, içe çekilme yerine duygularını ifade edebileceklerdir.
Çocukta fiziksel bir farklılık bulunduğu durumlarda; çocuğun çevresinin bu durumu normal karşılaması ve görmezden gelmesi önemlidir. Ayrıca bu durumun normal bir durum olabileceği, farklılıkların olumsuz bir durum oluşturmayabileceği, insanların birbirinden farklı olabileceği ve bunun gelişimin normal bir parçası olduğu model olma ve öğretme yoluyla benimsetilmelidir. Eğer kendisinde bir fiziksel farklılık varsa kendisini olduğu gibi kabul etmenin daha değerli ve engellerini aşabilmesini sağlayabilecek bir durum olduğu, başkalarındaki bir farklılığında alay konusu yapılmasının aynı kendisi gibi onları üzebileceği yönünde duyarlılığın kazandırılması gerekmektedir.”