'Türkiye'de Hemşireliğin Tarihçesi Ve Sağlıkta Hukuk' Başlıklı Panel Gerçekleştirildi
Kırklareli Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, Hemşirelik Haftası dolayısıyla "Türkiye’de Hemşireliğin Tarihçesi ve Sağlıkta Hukuk" başlıklı panel düzenledi.
Rektörlük Kültür Merkezinde gerçekleşen panele Sağlık Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Serpil Aközcan, akademik ve idari personelin yanı sıra çok sayıda öğrenci katıldı.
Sağlık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Gedikli, İzmir Barosundan Avukat Tankut Taner ise panelde konuşmacı olarak yer aldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Mustafa Aykaç, Hemşirelik Haftası vesilesiyle bütün hemşirelerin ve hemşireliğe aday olan öğrencilerin Haftasını kutladı.
Kanuni Sultan Süleyman’ın "Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’ sözüyle konuşmasına başlayan Sağlık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Gedikli, hemşireliğin tarihiyle ilgili bilgiler verdi. Prof. Dr. Gedikli, "Eski medeniyetler şaman kliniklerinde ruhsal hastalık tedavileri yapmaktaydı. Ateş yakıp etrafında dönüyorlardı. Böylece bizdeki kötü ruhlardan arınarak sağlıklı olduklarını düşünüyorlardı. Manastırlarda rahibeler ve rahipler tarafından sağlık hizmetleri veriliyordu. Sağlık, Osmanlı’da ise vakıflar tarafından veriliyordu" ifadelerini kullandı.
"OSMANLIDA HİZMETLER GENELLİKLE ÜCRETSİZ YAPILMAKTAYDI"
İlk hastanelerin yoksullara ve yolculara hizmet verdiğini ifade eden Prof. Dr. Gedikli, "Fransız ihtilali ile bu hastaneler kamuya devredildi. Selçuklularda medreselerde hizmet verildi.
Osmanlıda hizmetler genellikle ücretsiz yapılmaktaydı. Peygamberimiz döneminde yaralılarla ilgilenmeye hanımlar görevliydi. İlk hemşire figürleri Selçuklularda ortaya çıktı. Osmanlıda ise ilk hemşirelik kursları 1911 yılında açılmıştır. Bu hemşirelerin büyük bir çoğunluğu şehit düşmüştür. İlk Türk hemşiresi Safiye Hüseyin’dir. Tüm cephelerde kadınlar ve erkekler bulunmuşlardır. Safiye Hüseyin sadece Türklere değil yabancılara da yardım etmiştir. Kurtuluş savaşından sonra kendini hemşireliğe adamıştır" şeklinde konuştu.
"HASTAYA MÜDAHALE EDİLİRKEN BÜTÜN TEDBİRLERİN ALINMASI HUKUKİ OLARAK KOLAYLIK SAĞLAYACAKTIR"
Hemşirelik mesleğinde uygulama hatalarını 5’e ayırabileceğini aktaran İzmir Barosundan Avukat Tankut Taner, "Bunlar; teşhis hatası, tedavi hatası, tedavi sonrası yükümlülük ve gözetim hatası, organizasyon hatası ve üstlenme hatasıdır. Tedavi hatası olarak söz konusu en genel ve en temel yapılan hata olarak tıbbi müdahalenin gerekli olmasına rağmen yapılmaması veya geç yapılmasıdır. Seçilen tedavi yöntemi gibi, yöntemin uygulanışı da hatalı olabilir. Tedavi doğru yerde, doğru kişi tarafından ve doğru zamanda yapılmalıdır. Genel prensip olarak hasta için en az tehlikeli ve en az acı verecek yöntem seçilmesi gerekmektedir. Gerekli testlerin yapılmaması da tedavi hatası olarak kabul edilmektedir. Hastaya müdahale edilirken iyi bütün tedbirlerin alınması da hukuki olarak kolaylık sağlayacaktır" dedi.
Panel, soruların cevaplandırılmasının ardından Sağlık Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Serpil Aközcan’ın katılımcılara teşekkür belgesi vermesiyle sona erdi.
Kaynak: İHA
Sağlık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Gedikli, İzmir Barosundan Avukat Tankut Taner ise panelde konuşmacı olarak yer aldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Mustafa Aykaç, Hemşirelik Haftası vesilesiyle bütün hemşirelerin ve hemşireliğe aday olan öğrencilerin Haftasını kutladı.
Kanuni Sultan Süleyman’ın "Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’ sözüyle konuşmasına başlayan Sağlık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Gedikli, hemşireliğin tarihiyle ilgili bilgiler verdi. Prof. Dr. Gedikli, "Eski medeniyetler şaman kliniklerinde ruhsal hastalık tedavileri yapmaktaydı. Ateş yakıp etrafında dönüyorlardı. Böylece bizdeki kötü ruhlardan arınarak sağlıklı olduklarını düşünüyorlardı. Manastırlarda rahibeler ve rahipler tarafından sağlık hizmetleri veriliyordu. Sağlık, Osmanlı’da ise vakıflar tarafından veriliyordu" ifadelerini kullandı.
"OSMANLIDA HİZMETLER GENELLİKLE ÜCRETSİZ YAPILMAKTAYDI"
İlk hastanelerin yoksullara ve yolculara hizmet verdiğini ifade eden Prof. Dr. Gedikli, "Fransız ihtilali ile bu hastaneler kamuya devredildi. Selçuklularda medreselerde hizmet verildi.
Osmanlıda hizmetler genellikle ücretsiz yapılmaktaydı. Peygamberimiz döneminde yaralılarla ilgilenmeye hanımlar görevliydi. İlk hemşire figürleri Selçuklularda ortaya çıktı. Osmanlıda ise ilk hemşirelik kursları 1911 yılında açılmıştır. Bu hemşirelerin büyük bir çoğunluğu şehit düşmüştür. İlk Türk hemşiresi Safiye Hüseyin’dir. Tüm cephelerde kadınlar ve erkekler bulunmuşlardır. Safiye Hüseyin sadece Türklere değil yabancılara da yardım etmiştir. Kurtuluş savaşından sonra kendini hemşireliğe adamıştır" şeklinde konuştu.
"HASTAYA MÜDAHALE EDİLİRKEN BÜTÜN TEDBİRLERİN ALINMASI HUKUKİ OLARAK KOLAYLIK SAĞLAYACAKTIR"
Hemşirelik mesleğinde uygulama hatalarını 5’e ayırabileceğini aktaran İzmir Barosundan Avukat Tankut Taner, "Bunlar; teşhis hatası, tedavi hatası, tedavi sonrası yükümlülük ve gözetim hatası, organizasyon hatası ve üstlenme hatasıdır. Tedavi hatası olarak söz konusu en genel ve en temel yapılan hata olarak tıbbi müdahalenin gerekli olmasına rağmen yapılmaması veya geç yapılmasıdır. Seçilen tedavi yöntemi gibi, yöntemin uygulanışı da hatalı olabilir. Tedavi doğru yerde, doğru kişi tarafından ve doğru zamanda yapılmalıdır. Genel prensip olarak hasta için en az tehlikeli ve en az acı verecek yöntem seçilmesi gerekmektedir. Gerekli testlerin yapılmaması da tedavi hatası olarak kabul edilmektedir. Hastaya müdahale edilirken iyi bütün tedbirlerin alınması da hukuki olarak kolaylık sağlayacaktır" dedi.
Panel, soruların cevaplandırılmasının ardından Sağlık Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Serpil Aközcan’ın katılımcılara teşekkür belgesi vermesiyle sona erdi.