Anayasa Komisyonunun İlk Toplantısında Bunlar Konuşuldu
Anayasa Mutabakat Komisyonunun ilk toplantısında parti temsilcileri nasıl bir anayasa istediklerini açıkladı.
TBMM Başkanı İsmail Kahraman başkanlığında toplanan Anayasa Mutabakat Komisyonu’nda muhalefet partilerinin sözcüleri de yeni anayasa yapım sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. AK Parti Anayasa Mutabakat Komisyonu grubu adına konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Cemil Çiçek, “Bizim görevimiz Türkiye ve milletimize yakışır yeni bir anayasa yapmaktır. Ülkemizi geleceğe taşıyacak, hepimizin içinde kendisini bulacağı, ‘işte benim anayasam’ diyebileceği bir toplum sözleşmesine ihtiyacımız vardır” dedi.
“DEMOKRATİK BİR ANAYASA BİZİM GELECEK NESİLLERE EN BAŞTA GELEN BORCUMUZDUR”
Toplumun tüm kesimlerinin yeni bir anayasa beklentisi içinde olduğunun altını çizen Çiçek, “Tercih çok basittir. Ya anlaşamayıp kamuoyu nezdinde ‘darbeciler kadar olamadılar’ tartışmasını, yaftasını üzerimizde taşıyacağız ya da milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Aziz milletimiz bizlere yeni bir anayasa yapmak konusunda ağır bir görev vermiştir. Tek bir Türkiye var ve hepimiz bu ülkenin vatandaşlarıyız. Demokratik bir anayasa bizim gelecek nesillere en başta gelen borcumuzdur. Ülkemizin bir anayasa sorunu vardır. Ülke gündemini sürekli tartışmalarla meşgul edilmesi ve bu konunun çözüme kavuşturulamaması toplumu yormaktadır. Toplumsal gerginlikleri asgariye indirmek, toplumun tüm katmanları olarak bizim elimizdedir. Bu süreçte birbirimizi suçlamak yerine sorunların çözümüne katkı sağlamak amacıyla her türlü fikrin tartışılmasına imkan verecek şekilde, ortak noktalarımızı ön plana çıkarmak suretiyle sorunun üstesinden gelmeye çalışmalıyız. Kangren olmuş bu sorunumuzu ülkemize karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak el birliğiyle çözeceğimize inanıyorum” diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN TEMEL PROBLEMİ SALT BİR ANAYASA PROBLEMİ DEĞİL”
CHP Anayasa Mutabakat Komisyonu grubu adına konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, “Türkiye’nin temel problemi salt bir anayasa problemi değil. Anayasa darbe hukukunun bir parçasıdır. 1982 Anayasayı yapım şekli, süreci ve felsefesi, anlayışı itibariyle darbe ürünüdür. Ama darbe hukukunun tamamı değildir. O yüzden bu süreci darbe hukukundan arınma süreci olarak görüyoruz. Tabi ki birçok tarif yapılabilir ama belki mutabık olacağımız bir iki nokta vardır ki, 12 Eylül anayasasının en temel iki sorunudur. Bunlardan birincisi devleti ön plana çıkarıp bireyi arka plana atan bir felsefe ile oluşturulmuş olması, diğeri parlamenter sistem tarifi ederken esaslarına aykırı bir şekilde Cumhurbaşkanının yetkilerinin çok geniş tarif edilmiş olması. Kuşkusuz o dönemdeki siyasi konjonktür ve reflekslerle ilgisi vardır. Tüm bunların tamamını ele alan bir düzenleme Türkiye’de gerçekten hak ve özgürlükleri ele alan bir çalışma olabilir. Bu komisyonun çalışmalarını bir başkanlık rejimi tartışması gölgesinde ya da başkanlık kampanyasının yan kol faaliyeti pozisyonuna düşürülmemesi gerektiği konusunda hassasiyetimizi paylaşmak istiyoruz” şeklinde konuştu.
“BÖYLE BİR ORTAMDA ANAYASA TARTIŞMASI YAPACAĞIZ”
HDP Anayasa Mutabakat Komisyonu grubu adına konuşan HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş da şunları kaydetti:
“Daha önceki anayasalarda kadının adının olmadığını, kadın sözünün, kadın hak ve özgürlüklerinin ayrıntılı şekilde düzenlenmediğini, elim bir zihniyetle bu sürecin götürüldüğünü dikkate alacak olursak bunun ne kadar büyük eksiklik olduğunu görmüş oluruz. Bu masada ayrıca bir handikap var, büyük bir talihsizlik var. Eteği ve kadını bir aşağılama aracı olarak gören bir zihniyette masada oturuyor. Cizre’de 52 gündür sokağa çıkma yasakları devam ediyor. Cumartesi gününden bu yana vahşet bodrumunda tedavi olmayı bekleyen, sağlık haklarının yerine getirilmesini bekleyen yaralılardan haber alamadığımız ortamda anayasa tartışması yapacağız. Böyle bir ortamda kutuplaşmanın dorukta olduğu, her gün insanların öldüğü, Türkiye’nin her yerinde çocuklarının, evlatlarının tabutlara sarılmak zorunda kaldığı bir iklimde anayasa tartışacağız. Biz bu süreçte Anayasa Komisyonu’nun barışçıl bir ortamın, tartışma ortamının yaratılması noktasında sorumluluk alması gerektiğini ve Türkiye toplumunun her kesiminin bu tartışmaya dahil olmasını sağlayacak mekanizmaları oluşturma konusunda sorumluluk almasını bekliyoruz.”
“YENİ ANAYASA YAPIMI DEĞİL, ANAYASANIN YENİLENMESİ SÜRECİ”
MHP Anayasa Mutabakat Komisyonu grubu adına konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk ise, MHP’nin devletin yapı taşları ile oynanmasına müsaade etmeyeceğini belirtti.
Öztürk, “Özgürlük ve güvenlik, özgürlük ve milli dayanışma, özgürlük ve milli egemenlik ve özgürlük ve milli kimlik gibi unsurların birinin tercihi ve diğerlerinin feda edilmesi ile değil, bu değerlerin bir arada denge ve uyum içinde yaşatılması anayasa tartışmalarının özünü oluşturmalıdır. Cumhuriyetimizi savunmasız bırakacak demokratikleşme hayalinin hiç kimseye yarar sağlamayacağı bilinmelidir. Devletsiz yaşamayacağımız açıktır. 2011 yılında kurulan anayasa uzlaşma sürecinde ısrarla belirttiğimiz gibi Milliyetçi Hareket Partisi olarak esasen yürütmekte olduğumuz anayasa yapım sürecinin her şeyden önce yeni anayasa yapımı değil, anayasanın yenilenmesi süreci olarak algıladığımızı belirtmek istiyoruz. Çünkü bağımsızlığını yeni kazanmış bir milletten, savaş, darbe, devrim gibi olağanüstü bir süreçten ya da herhangi bir sebep veya ihtiyaçtan devlet düzenini yeniden kurulması veya değiştirilmesi gibi bir ihtiyaç ülkemiz ve milletimiz alçısından söz konusu değildir” açıklamasında bulundu.
Kaynak: İHA
“DEMOKRATİK BİR ANAYASA BİZİM GELECEK NESİLLERE EN BAŞTA GELEN BORCUMUZDUR”
Toplumun tüm kesimlerinin yeni bir anayasa beklentisi içinde olduğunun altını çizen Çiçek, “Tercih çok basittir. Ya anlaşamayıp kamuoyu nezdinde ‘darbeciler kadar olamadılar’ tartışmasını, yaftasını üzerimizde taşıyacağız ya da milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Aziz milletimiz bizlere yeni bir anayasa yapmak konusunda ağır bir görev vermiştir. Tek bir Türkiye var ve hepimiz bu ülkenin vatandaşlarıyız. Demokratik bir anayasa bizim gelecek nesillere en başta gelen borcumuzdur. Ülkemizin bir anayasa sorunu vardır. Ülke gündemini sürekli tartışmalarla meşgul edilmesi ve bu konunun çözüme kavuşturulamaması toplumu yormaktadır. Toplumsal gerginlikleri asgariye indirmek, toplumun tüm katmanları olarak bizim elimizdedir. Bu süreçte birbirimizi suçlamak yerine sorunların çözümüne katkı sağlamak amacıyla her türlü fikrin tartışılmasına imkan verecek şekilde, ortak noktalarımızı ön plana çıkarmak suretiyle sorunun üstesinden gelmeye çalışmalıyız. Kangren olmuş bu sorunumuzu ülkemize karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak el birliğiyle çözeceğimize inanıyorum” diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN TEMEL PROBLEMİ SALT BİR ANAYASA PROBLEMİ DEĞİL”
CHP Anayasa Mutabakat Komisyonu grubu adına konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, “Türkiye’nin temel problemi salt bir anayasa problemi değil. Anayasa darbe hukukunun bir parçasıdır. 1982 Anayasayı yapım şekli, süreci ve felsefesi, anlayışı itibariyle darbe ürünüdür. Ama darbe hukukunun tamamı değildir. O yüzden bu süreci darbe hukukundan arınma süreci olarak görüyoruz. Tabi ki birçok tarif yapılabilir ama belki mutabık olacağımız bir iki nokta vardır ki, 12 Eylül anayasasının en temel iki sorunudur. Bunlardan birincisi devleti ön plana çıkarıp bireyi arka plana atan bir felsefe ile oluşturulmuş olması, diğeri parlamenter sistem tarifi ederken esaslarına aykırı bir şekilde Cumhurbaşkanının yetkilerinin çok geniş tarif edilmiş olması. Kuşkusuz o dönemdeki siyasi konjonktür ve reflekslerle ilgisi vardır. Tüm bunların tamamını ele alan bir düzenleme Türkiye’de gerçekten hak ve özgürlükleri ele alan bir çalışma olabilir. Bu komisyonun çalışmalarını bir başkanlık rejimi tartışması gölgesinde ya da başkanlık kampanyasının yan kol faaliyeti pozisyonuna düşürülmemesi gerektiği konusunda hassasiyetimizi paylaşmak istiyoruz” şeklinde konuştu.
“BÖYLE BİR ORTAMDA ANAYASA TARTIŞMASI YAPACAĞIZ”
HDP Anayasa Mutabakat Komisyonu grubu adına konuşan HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş da şunları kaydetti:
“Daha önceki anayasalarda kadının adının olmadığını, kadın sözünün, kadın hak ve özgürlüklerinin ayrıntılı şekilde düzenlenmediğini, elim bir zihniyetle bu sürecin götürüldüğünü dikkate alacak olursak bunun ne kadar büyük eksiklik olduğunu görmüş oluruz. Bu masada ayrıca bir handikap var, büyük bir talihsizlik var. Eteği ve kadını bir aşağılama aracı olarak gören bir zihniyette masada oturuyor. Cizre’de 52 gündür sokağa çıkma yasakları devam ediyor. Cumartesi gününden bu yana vahşet bodrumunda tedavi olmayı bekleyen, sağlık haklarının yerine getirilmesini bekleyen yaralılardan haber alamadığımız ortamda anayasa tartışması yapacağız. Böyle bir ortamda kutuplaşmanın dorukta olduğu, her gün insanların öldüğü, Türkiye’nin her yerinde çocuklarının, evlatlarının tabutlara sarılmak zorunda kaldığı bir iklimde anayasa tartışacağız. Biz bu süreçte Anayasa Komisyonu’nun barışçıl bir ortamın, tartışma ortamının yaratılması noktasında sorumluluk alması gerektiğini ve Türkiye toplumunun her kesiminin bu tartışmaya dahil olmasını sağlayacak mekanizmaları oluşturma konusunda sorumluluk almasını bekliyoruz.”
“YENİ ANAYASA YAPIMI DEĞİL, ANAYASANIN YENİLENMESİ SÜRECİ”
MHP Anayasa Mutabakat Komisyonu grubu adına konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk ise, MHP’nin devletin yapı taşları ile oynanmasına müsaade etmeyeceğini belirtti.
Öztürk, “Özgürlük ve güvenlik, özgürlük ve milli dayanışma, özgürlük ve milli egemenlik ve özgürlük ve milli kimlik gibi unsurların birinin tercihi ve diğerlerinin feda edilmesi ile değil, bu değerlerin bir arada denge ve uyum içinde yaşatılması anayasa tartışmalarının özünü oluşturmalıdır. Cumhuriyetimizi savunmasız bırakacak demokratikleşme hayalinin hiç kimseye yarar sağlamayacağı bilinmelidir. Devletsiz yaşamayacağımız açıktır. 2011 yılında kurulan anayasa uzlaşma sürecinde ısrarla belirttiğimiz gibi Milliyetçi Hareket Partisi olarak esasen yürütmekte olduğumuz anayasa yapım sürecinin her şeyden önce yeni anayasa yapımı değil, anayasanın yenilenmesi süreci olarak algıladığımızı belirtmek istiyoruz. Çünkü bağımsızlığını yeni kazanmış bir milletten, savaş, darbe, devrim gibi olağanüstü bir süreçten ya da herhangi bir sebep veya ihtiyaçtan devlet düzenini yeniden kurulması veya değiştirilmesi gibi bir ihtiyaç ülkemiz ve milletimiz alçısından söz konusu değildir” açıklamasında bulundu.