Prof. Dr. Canan Karatay'dan Sağlıklı Yaşam Konferansı
Gençlerde ortaya çıkan hastalıkların sebebinin aşırı şeker, ekmek ve hareketsizlik olduğunu belirten Prof. Dr. Canan Karatay, şeker hastalığının bilindiğinin ötesinde genetik olmadığını ve sebebinin çevresel faktörler olduğunu ifade etti.
Elazığ’da düzenlenen Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Yaşam Programı kapsamında Prof. Dr. Canan Karatay bir konferans verdi. Elazığ Nurettin Ardınçoğlu Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa Vali Murat Zorluoğlu, İl Sağlık Müdürü İbrahim Halil Akkuş ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Sağlıklı beslenememe ve hareketsiz yaşamın tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde ve Elazığ’da da çok önemli bir sorun olduğunu belirten Vali Zorluoğlu, “Halkımızın sağlığını tehdit eden çok büyük bir tehlikedir. Devletimiz ve hükumetimizin belirlediği ve bizlerin de uygulamasını yapmaya çalıştığımız sağlık politikamızın en önemli hedeflerinden bir tanesi sağlıklı bireyler ve sağlıklı toplum oluşturmaktadır” dedi.
Mısır şurubu şekerinin kullanılan çay şekerinden 7 kat daha büyük toksit içerdiğini ifade eden Prof. Dr. Canan Karatay ise, “Yani bütün tatlandırıcılar, çocuklarımızın içtiği gazlı şekerli içecekler, insulin olan meyve şekerini yani fruktozu hemen karaciğere gönderiyor. Çünkü insan vücudu meyve şekeri dediğimiz fruktoz şekerini enerji olarak kullanamaz. Çok toksit olduğu için derhal yağ olarak karaciğere gider ve karaciğeri yağlandırır” şeklinde konuştu.
“ASANSÖRE BİNMEYİN VE YOL YÜRÜYÜN”
Tam buğday ekmeğinin de şeker olduğunu aktaran Karatay, “Tam buğday ekmeğinin de hakikaten kan şekerini çok fazla yükselttiği Kardiyolog William Davis tarafından söylenmiştir. Kepekli de olsa tam buğday ekmeğinin gliserin endeksi çok yüksektir. Bir patatesin gliserin indeksi kadar kan şekerini çok fazla yükseltir. Genç ve ortaya çıkan hastalıkların temelinde aşırı şeker, ekmek tüketimi ve hareketsizlik yatmaktadır. Bu olay bu kadar basit. Herkes bisiklete ulaşamaz ama yol yürüyün. Asansöre binmeyeceğiz ve yol yürüyeceğiz. Şeker hastalığı genetik değildir. Tamamen yanlış beslenme ve yanlış yaşam biçiminden kaynaklanan çevresel bir faktördür. İleri yaşlarda çıkan bu hastalık genetik olmamakla beraber önlenebilir. Bunu önlemek ve öne alabilmek bizim elimizdedir” diye konuştu.
“BEL ÇEVRESİNİN GENİŞLEMESİ RAHATSIZ VE HASTA OLUNDUĞUNU GÖSTERİYOR”
1980’lerde ve 90’larda birdenbire tüm dünyada aynı zamanda obezitenin mantar gibi patladığını belirten Karatay, “Aşırı kilo, Elazığ nüfusunun üçte biri obez gibi şeyle ortaya çıktı. Aşırı kilo, obez o kadar önemli değil. Önemli olan bel çevresinin genişlemesi, sizin rahatsız ve hasta olduğunuzu gösteriyor. Bu yeterlidir. Gidip vücut kitle endeksi ölçme gibi yöntemlere gerek yok. Bunlara artık tıpta insulin yüksekliği hastalıkları deniliyor. Açlık kan şekeri sizi aldatmasın. Bir şey yedikten sonra kan şekerinize bakın ve çok yükseliyorsa artık onu yemeyin, hiçbir şeyiniz kalmaz. Şekerin içindekileri çocuklarımıza çok veriyoruz. 3 yaşındaki çocuğun doğum günü partilerinde kolalı içecekler veriliyor. Çok önemliymiş gibi Ramazan iftarlarında kola ortaya koyuyorlar. Ayıptır ve günahtır. Bunlar işte bu hastalıkları başlatıyor” dedi.
Kaynak: İHA
Sağlıklı beslenememe ve hareketsiz yaşamın tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde ve Elazığ’da da çok önemli bir sorun olduğunu belirten Vali Zorluoğlu, “Halkımızın sağlığını tehdit eden çok büyük bir tehlikedir. Devletimiz ve hükumetimizin belirlediği ve bizlerin de uygulamasını yapmaya çalıştığımız sağlık politikamızın en önemli hedeflerinden bir tanesi sağlıklı bireyler ve sağlıklı toplum oluşturmaktadır” dedi.
Mısır şurubu şekerinin kullanılan çay şekerinden 7 kat daha büyük toksit içerdiğini ifade eden Prof. Dr. Canan Karatay ise, “Yani bütün tatlandırıcılar, çocuklarımızın içtiği gazlı şekerli içecekler, insulin olan meyve şekerini yani fruktozu hemen karaciğere gönderiyor. Çünkü insan vücudu meyve şekeri dediğimiz fruktoz şekerini enerji olarak kullanamaz. Çok toksit olduğu için derhal yağ olarak karaciğere gider ve karaciğeri yağlandırır” şeklinde konuştu.
“ASANSÖRE BİNMEYİN VE YOL YÜRÜYÜN”
Tam buğday ekmeğinin de şeker olduğunu aktaran Karatay, “Tam buğday ekmeğinin de hakikaten kan şekerini çok fazla yükselttiği Kardiyolog William Davis tarafından söylenmiştir. Kepekli de olsa tam buğday ekmeğinin gliserin endeksi çok yüksektir. Bir patatesin gliserin indeksi kadar kan şekerini çok fazla yükseltir. Genç ve ortaya çıkan hastalıkların temelinde aşırı şeker, ekmek tüketimi ve hareketsizlik yatmaktadır. Bu olay bu kadar basit. Herkes bisiklete ulaşamaz ama yol yürüyün. Asansöre binmeyeceğiz ve yol yürüyeceğiz. Şeker hastalığı genetik değildir. Tamamen yanlış beslenme ve yanlış yaşam biçiminden kaynaklanan çevresel bir faktördür. İleri yaşlarda çıkan bu hastalık genetik olmamakla beraber önlenebilir. Bunu önlemek ve öne alabilmek bizim elimizdedir” diye konuştu.
“BEL ÇEVRESİNİN GENİŞLEMESİ RAHATSIZ VE HASTA OLUNDUĞUNU GÖSTERİYOR”
1980’lerde ve 90’larda birdenbire tüm dünyada aynı zamanda obezitenin mantar gibi patladığını belirten Karatay, “Aşırı kilo, Elazığ nüfusunun üçte biri obez gibi şeyle ortaya çıktı. Aşırı kilo, obez o kadar önemli değil. Önemli olan bel çevresinin genişlemesi, sizin rahatsız ve hasta olduğunuzu gösteriyor. Bu yeterlidir. Gidip vücut kitle endeksi ölçme gibi yöntemlere gerek yok. Bunlara artık tıpta insulin yüksekliği hastalıkları deniliyor. Açlık kan şekeri sizi aldatmasın. Bir şey yedikten sonra kan şekerinize bakın ve çok yükseliyorsa artık onu yemeyin, hiçbir şeyiniz kalmaz. Şekerin içindekileri çocuklarımıza çok veriyoruz. 3 yaşındaki çocuğun doğum günü partilerinde kolalı içecekler veriliyor. Çok önemliymiş gibi Ramazan iftarlarında kola ortaya koyuyorlar. Ayıptır ve günahtır. Bunlar işte bu hastalıkları başlatıyor” dedi.