Vatandaşlar Mevsimsel Gribi Zika Enfeksiyonu Virüsü İle Karıştırabiliyor

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekim Yardımcısı Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, bazı vatandaşların gribal enfeksiyonu Zika virüsü ile karıştırarak hastanelere geldiklerini söyledi.

Vatandaşlar Mevsimsel Gribi Zika Enfeksiyonu Virüsü İle Karıştırabiliyor
Türkiye’de domuz gribinin ardından Zika virüsü ön plana çıkmaya başladı.

Aslında Türkiye, Zika virüsü ile ilgili önlem alınan ülkeler arasında bulunmuyor. Ancak, gribal enfeksiyon hastalığı görünen çoğu vatandaş, Zika virüsü korkusuyla hastanelere koşuyor. Hastalıkla ilgili konuşan Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, Zika virüsünün ilk olarak 1947 yılında Uganda’da tanımlanmış bir virüs olduğunu söyledi.

Virüsün yeniden gündeme geldiğini belirten Kartal, “Bu virüs AedesAegypti türü sivrisinekler aracılığıyla insanlara bulaşan bir virüs. Aynı sıtma gibidir. Kendine has klinik bulgular oluşturur. Zika virüsü ilk olarak adını da aldığı gibi Zika ormanlarındaki maymunlarda tanımlanmış. Daha sonra 1960’lı yıllarda insanlarda tanımlanan vakalar var. Bunlar belli ülkeler de görülerek sınırlı kalmış tablolardır. O yıllardan sonrada Orta Amerika, Tropikal Afrika’da, Pasifik ve Güney Doğu Asya bölgelerinde salgınlar halinde görülen bir virüs enfeksiyonu” dedi.

“TÜRKİYE’DE ŞU ANDA BİR VAKA BİLDİRİLMEDİ”

Hastalığın insandan insana kan yolu ve cinsel temas ile de bulaşabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Kartal, konuşmasının bir bölümünde hastalıkla ilgili şunları söyledi:

“Amerika’da görülen bir vaka ile tanımlanmıştır. Bu da virüsün cinsel yolla bulaşmaması anlamında ek tedbirler gerektirmektedir. Gebelik ve gebelik sonrasında bebeğe bulaşabilmektedir. Belki de en önemli konu günümüzde budur. Hastalık her yerde görülüyordu ancak, 2015 yılında Brezilya’da görülen salgın döneminde kafa çapında küçülme aslında arka planda beyin gelişiminin yetersiz olmasıyla ilişkilendirildiği için önem kazanıyor. Bir yılda 150 vaka görülürken, salgın sırasında 3 bin 500 vaka görülmesi bu virüs ile ilişkilendirilmesine neden olmuştur. Dünya Sağlık Örgütü de bu şekilde vakaların artması nedeniyle Zika virüsünün tüm dünyayı ilgilendiren halk sağlığı için acil bir durum olarak ilan etmiştir. Bu vakaların görülmesi önemli bir etkendir. Türkiye’de şuanda birvaka bildirimi yok. Görülen birçok ülkede ise, import vaka dediğimiz seyahat sonrasında hasta olduğu belirlenen olgulardır. Bu tür hastalar aslında taşıyıcı. Bu hastalığı başkalarına bulaştırma şansı yok aslında. Çünkü ortamda uygun iklim koşulların ve sivrisineklerin sürekli olarak bulunması gerekiyor. O nedenle hastalık kendinde sınırlı kalıyor. Daha sonra olup, bitiyor.”

“AEDES CİNSİ SİVRİSİNEKLER TÜRKİYE’DE DE VAR”

Zika virüsüne neden olduğu ileri sürülen Aedes cinsi sivrisineklerin Türkiye’de de bulunduğunu söyleyen Kartal, “Ama bu sineklerin hastalık taşıyıp taşımadıkları konusunda bir bilgi yok. Bu sivrisinekler uygun koşullar oluşursa, vatandaşlara hastalık bulaştırır mı? Bunu ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Bu hastalığın ülkemizde görüldüğü ve ülkemizdeki sivrisineklerin bu hastalığı taşıdığıyla ilgili hiçbir veriye ulaşamadım. Ama bu konunun uzmanları gerekli açıklamaları yapacaklardır diye düşünüyorum. Bu anlamda ülkemizde bulunan gebelerin bu hastalık olur diyerek bir tek kaygısı olmalı. Hastalığın görüldüğü bölgelere seyahat eden kişilerin ardından eşleri ile cinsel bir temas söz konusu olursa bu kişilerin riskli olabileceklerini söyleyebiliriz. Riskli bölgelere giden kişilerin ülkeye döndüklerinde 28 gün kan vermemeleri öneriliyor. Eşleri gebe ise cinsel temas önerilmiyor. Olacaksa da korunmaları gerekiyor” diye konuştu.

“VİRÜSÜN BULAŞTIĞI 5 KİŞİDEN 1’İ HASTA OLUYOR”

Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, virüsün vatandaşlar tarafından tespit edilmesinin zor olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Hastalık aslında tipik belirtileri olan bir hastalık değil. Basit grip gibi, kas ağrıları, eklem ağrıları, gözlerde kızarma, bulantı, kusma, halsizlik gibi bulgular oluyor. Bu bulgularla tanı koyma şansı yok. Tanı ancak hastalığın görüldüğü bir bölgeden geldiğini hekime söylemesiyle yapılacak testler sonrasında konulabilir. O da referans laboratuvarlarında yapılıyor. Normalde virüsten karşılaşan 5 kişiden 1 kişi hasta oluyor. Yüzde 80’de hiç hastalık belirtisi olmuyor. Çoğu zaman doktora bile gelinmez. Ölümcül olma durumu, bebeklerde ki nörolojik malfonmasyonlarla ile ilişkili olabilir. Bu konuyla ilgili Brezilya’da ki salgında bebeklerle ilgili yapılan raporda iki tane düşük, iki tane ise doğup, sonradan ölen bebeklerde annesinin Zika virüsü geçirdiği ispatlanmıştır. Bebeklerde ölüm riski olabileceği gündemde ki bir konudur.”

“HALKIN BİLİNÇLENMESİ GEREKİYOR”

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi olarak hastaları bireysel olarak bilgilendirdiklerine vurgu yapan Prof. Dr. Kartal, “Bilgilendirme toplantısı planlıyoruz. Daha çok halkımızın bu konuda bilinçlenmesi gerekiyor. Ben acil servisimizde görev yapan hekimlerden aldığım bilgilerde, özellikle çocuklarda, ‘kas eklem ağrıları var, Zika virüsü mü?’ diyerek geliyorlarmış. Zika virüsü endişesi mevsimsel gribal enfeksiyon endişesi ile tamamen örtüşmüş durumda. Vatandaşlarda gereksiz kaygı ve endişe var. Bu halkın bilinçlendirilmesi ile ilgili bir durum. Bu konuyla ilgili Sağlık Bakanlığının sitesinde de bilgilendirme yapıldı. Bunu vatandaşlarımız okuyabilir. Halkımızı sükûnete davet etmek lazım. Türkiye bu hastalıkla ilgili olarak alarm ülkelerden biri değil. Şuan için bu hastalığın belirli ülkelere seyahat eden vatandaşlarda görülmesiyle sınırlı kalacağı düşüncesindeyim” diyerek açıklamasını sonlandırdı.
Kaynak: İHA