Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak Açıklaması
Felsefe Bölümü öğrencileri tarafından düzenlenen programda konuşan Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak, “Eğer biz ruhu kötülüklerden alıkoyabilirsek, beden ruha göre hareket etmek zorunda kalır. Yok, eğer bedene göre hareket edersek, o zaman beden ruha egemen olmuş olur. Esas olan ruhu olgunlaştırmaktır” dedi.
Bingöl Üniversitesi Felsefe Bölümü öğrencileri tarafından “Felsefe Söyleşileri” kapsamında “Üzüntüden Kurtulmanın Yolları: Kindi Örneği” konulu program düzenlendi.
Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak’ın konuşmacı olduğu programa, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Çiftçi, Felsefe Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Çaldak, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Fen-Edebiyat Fakültesi Konferans Salonunda düzenlenen programda üzüntüden kurtulmanın yollarını Kindi Örneği üzerinden anlatan Prof. Dr. Çapak, “Üzüntü kaçınılmaz olan bir durumdur. İnsanız, üzüleceğiz. Kindi, üzüntünün nedenleri üzerinde duruyor ve bundan nasıl uzak duracağımızı söylüyor. Söyledikleri temelde ruh endekslidir. Biliyorsunuz beden, filozofların çoğuna göre bir formdur, bir alettir. Esas olan şey ruhtur, ruhu olgunlaştırmaktır. Ruhu kötülüklerden alıkoymaktır. Eğer biz ruhu kötülüklerden alıkoyabilirsek, beden ruha göre hareket etmek zorunda kalır. Yok, eğer bedene göre hareket edersek, o zaman beden ruha egemen olmuş olur. Bu anlamda ben, insanın içerisinde iki farklı gücün var olduğunu düşünüyorum. Ruh-beden ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda; eğer bedeni şeyler ağır basarsa, o zaman huzursuzluk ve mutsuzluk artıyor. Kindi de ona dikkat çekiyor. Eğer ruhu olgunlaştırmaya yönelik şeyler ağır basarsa, o zaman huzur ve mutluluk artıyor, olumsuzluklar azalıyor” dedi.
Kindi’nin “Eğer üzülmemeyi arzuluyorsanız, var olmamayı arzulamanız gerekir” sözüne dikkat çeken Prof. Dr. Çapak, “Bu bir çelişkidir. Dolayısıyla her halükarda üzüntü vardır. Esas olan şey nedir? Esas olan şey üzüntüyü aza indirgemektir. Çünkü hiç üzülmemek demek dünyada olmamak demektir. Hem varsak ve hem üzüntü de varsa, üzüntünün derinliklerine kapılmadan hayatımızı nasıl devam ettirebileceğimizin üzerinde durmamız lazım. Esas olan ruhu olgunlaştırmaksa, bunu nasıl yapacağız? Günlük bir takım sıkıntıları yaşadığımız gibi uzun süreli sıkıntılar da yaşayabiliyoruz. Mesela çok zengin olabiliyoruz ve o zenginliği bir anda kaybedebiliyoruz. Burada nasıl olur da üzülmeyebiliriz? Zaten Kindi’ye göre zenginlik arzulanan şey değildir. Eğer çok şeyiniz varsa çok etkilenmeniz de söz konusu. Bir, bunu düşüneceksiniz. İkincisi, zenginlik denilen şey Allah’ın lütfudur. O gözle bakmamız lazım. Verir de alır da. Zenginliği vermek de O’nun lütfu, onu almak da O’nun lütfu. Eğer bir şey bizden kaynaklı olarak bize zarar veriyorsa bunu yapmayalım, eğer bizden kaynaklı değilse oturup kahretmeyelim kendimizi” diye konuştu.
Programın sonunda Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Çiftçi tarafından Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak’a teşekkür plaketi takdim edildi.
Kaynak: İHA
Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak’ın konuşmacı olduğu programa, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Çiftçi, Felsefe Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Çaldak, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Fen-Edebiyat Fakültesi Konferans Salonunda düzenlenen programda üzüntüden kurtulmanın yollarını Kindi Örneği üzerinden anlatan Prof. Dr. Çapak, “Üzüntü kaçınılmaz olan bir durumdur. İnsanız, üzüleceğiz. Kindi, üzüntünün nedenleri üzerinde duruyor ve bundan nasıl uzak duracağımızı söylüyor. Söyledikleri temelde ruh endekslidir. Biliyorsunuz beden, filozofların çoğuna göre bir formdur, bir alettir. Esas olan şey ruhtur, ruhu olgunlaştırmaktır. Ruhu kötülüklerden alıkoymaktır. Eğer biz ruhu kötülüklerden alıkoyabilirsek, beden ruha göre hareket etmek zorunda kalır. Yok, eğer bedene göre hareket edersek, o zaman beden ruha egemen olmuş olur. Bu anlamda ben, insanın içerisinde iki farklı gücün var olduğunu düşünüyorum. Ruh-beden ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda; eğer bedeni şeyler ağır basarsa, o zaman huzursuzluk ve mutsuzluk artıyor. Kindi de ona dikkat çekiyor. Eğer ruhu olgunlaştırmaya yönelik şeyler ağır basarsa, o zaman huzur ve mutluluk artıyor, olumsuzluklar azalıyor” dedi.
Kindi’nin “Eğer üzülmemeyi arzuluyorsanız, var olmamayı arzulamanız gerekir” sözüne dikkat çeken Prof. Dr. Çapak, “Bu bir çelişkidir. Dolayısıyla her halükarda üzüntü vardır. Esas olan şey nedir? Esas olan şey üzüntüyü aza indirgemektir. Çünkü hiç üzülmemek demek dünyada olmamak demektir. Hem varsak ve hem üzüntü de varsa, üzüntünün derinliklerine kapılmadan hayatımızı nasıl devam ettirebileceğimizin üzerinde durmamız lazım. Esas olan ruhu olgunlaştırmaksa, bunu nasıl yapacağız? Günlük bir takım sıkıntıları yaşadığımız gibi uzun süreli sıkıntılar da yaşayabiliyoruz. Mesela çok zengin olabiliyoruz ve o zenginliği bir anda kaybedebiliyoruz. Burada nasıl olur da üzülmeyebiliriz? Zaten Kindi’ye göre zenginlik arzulanan şey değildir. Eğer çok şeyiniz varsa çok etkilenmeniz de söz konusu. Bir, bunu düşüneceksiniz. İkincisi, zenginlik denilen şey Allah’ın lütfudur. O gözle bakmamız lazım. Verir de alır da. Zenginliği vermek de O’nun lütfu, onu almak da O’nun lütfu. Eğer bir şey bizden kaynaklı olarak bize zarar veriyorsa bunu yapmayalım, eğer bizden kaynaklı değilse oturup kahretmeyelim kendimizi” diye konuştu.
Programın sonunda Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Çiftçi tarafından Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak’a teşekkür plaketi takdim edildi.