'Pokemon-Go' Terapi Etkisi Yapıyor
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İrem Hamamcıoğlu Yanardöner, yeni internet fenomeni Pokemon Go adlı oyunun psikolojik problem yaşayan hastalara iyi geldiğini söyledi.
Yalova Devlet Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İrem Hamamcıoğlu Yanardöner, son dönemin gözde oyunu Pokemon Go ile ilgili ilginç açıklamalarda bulundu. Yanardöner, "İnternet birçok alanda hayatımızı kolaylaştırıyor, bilgiye ulaşmamız artık çok kolay. Gerçek hayatı tecrübe etme imkanı kısıtlı olan gençler için bu sanal alem büyülü ve sihirli bir dünya. Orada futbol oynayamadığı için takımlara alınmayan, öğretmen söz verdiğinde heyecandan konuşamayan, farklılıklarından dolayı sınıfta alay edilen çocuk değiller. Sanal alem, sosyal kaygılar yaşayan çocuklardan tutun da, fiziki farklılıkları olan çocuklara kadar herkes için kendini ispat etme vaadi sunuyor" dedi.
Yanardöner, "Tam da bilgisayar ve internet bağımlılığının dünyada bir ruh sağlığı meselesi olarak daha fazla dillendirilmeye başladığı bu dönemde hayatımıza Pokemon Go adında yeni bir fenomen dahil oldu. Piyasaya çıkalı yaklaşık iki hafta olmasına rağmen, daha ilk günlerden itibaren dünyada her yaştan akıllı telefon sahibini etkisi altına alan bu ’arttırılmış gerçeklik’ oyunu, akıllı telefonun kamerası ve telefonun bulunduğunuz yeri tesbit etmesini sağlayan GPS sistemini kullanarak, dış ortamda yürüyerek ’Pokemon’ adı verilen küçük canavarları telefonunuzun ekranında gördüğünüz, ele geçirdiğiniz ve daha sonra yaşadığınız yerde park, meydan gibi ortak bir sosyal alanda sizin gibi diğer oyuncularla savaştırarak puan kazandığınız, seviye atladığınız bir oyun. Piyasaya çıktığı ilk günden itibaren kitleleri peşinden sürükleyen bu oyuna dair hem ulusal hem uluslararası basında yer alan ilk yorumlar, telefon ekranına bakarak yürüyen oyuncuların başına gelen çarpma, düşme gibi kazalara, trafik kurallarının hiçe sayılması sonucu oluşan karmaşaya, dışarıdan bakıldığında ellerindeki telefon ekranını sağa sola sallayan kişilerin oluşturduğu ’tuhaf’ manzaraya ilişkin olmasına rağmen, olaya bambaşka bir perspektif de kazandırıyor. Biliyoruz ki hareketliliğin, sosyal iletişimin arttırılması, psikiyatrik rahatsızlıklarda olumlu sonuçlar vermektedir. Ancak sıkıntıların yoğun olduğu dönemlerde kişilerin harekete geçmek için o kritik eşiği aşması ve ilk adımı atması, dışarı çıkıp yürüyüş yapması, birileriyle konuşması, sosyalleşmesi mümkün olamayabilmektedir. Sosyal fobi, agorafobi, depresyon, panik atak gibi rahatsızlıklar sebebiyle evden çıkamayan, yaşıtlarıyla ya da diğer kişilerle iletişime geçemeyen, kendilerini sosyal ortamda ifade etmekte güçlük çeken, dışarı çıkmak için isteksiz, enerjisiz hisseden kişiler, bu oyun sayesinde kendilerini dışarı çıkmak, yürümek, insanlarla iletişime geçmek, konuşmak, sohbet etmek kısacası sosyalleşmek için yıllar süren psikoterapi seanslarının ve ilaç tedavilerinin sağlayamadığı motivasyonu hissettiklerini ifade etmeye başladılar. Kimisi günde 30 kilometre yürüdüğünü, kimisi insanlarla sohbet etmenin düşündüğü kadar korkutucu olmadığını, kimisi kaygılarının, keyifsizliğinin ortadan kaybolduğunu ifade etmekte" dedi.
Kaynak: İHA
Yanardöner, "Tam da bilgisayar ve internet bağımlılığının dünyada bir ruh sağlığı meselesi olarak daha fazla dillendirilmeye başladığı bu dönemde hayatımıza Pokemon Go adında yeni bir fenomen dahil oldu. Piyasaya çıkalı yaklaşık iki hafta olmasına rağmen, daha ilk günlerden itibaren dünyada her yaştan akıllı telefon sahibini etkisi altına alan bu ’arttırılmış gerçeklik’ oyunu, akıllı telefonun kamerası ve telefonun bulunduğunuz yeri tesbit etmesini sağlayan GPS sistemini kullanarak, dış ortamda yürüyerek ’Pokemon’ adı verilen küçük canavarları telefonunuzun ekranında gördüğünüz, ele geçirdiğiniz ve daha sonra yaşadığınız yerde park, meydan gibi ortak bir sosyal alanda sizin gibi diğer oyuncularla savaştırarak puan kazandığınız, seviye atladığınız bir oyun. Piyasaya çıktığı ilk günden itibaren kitleleri peşinden sürükleyen bu oyuna dair hem ulusal hem uluslararası basında yer alan ilk yorumlar, telefon ekranına bakarak yürüyen oyuncuların başına gelen çarpma, düşme gibi kazalara, trafik kurallarının hiçe sayılması sonucu oluşan karmaşaya, dışarıdan bakıldığında ellerindeki telefon ekranını sağa sola sallayan kişilerin oluşturduğu ’tuhaf’ manzaraya ilişkin olmasına rağmen, olaya bambaşka bir perspektif de kazandırıyor. Biliyoruz ki hareketliliğin, sosyal iletişimin arttırılması, psikiyatrik rahatsızlıklarda olumlu sonuçlar vermektedir. Ancak sıkıntıların yoğun olduğu dönemlerde kişilerin harekete geçmek için o kritik eşiği aşması ve ilk adımı atması, dışarı çıkıp yürüyüş yapması, birileriyle konuşması, sosyalleşmesi mümkün olamayabilmektedir. Sosyal fobi, agorafobi, depresyon, panik atak gibi rahatsızlıklar sebebiyle evden çıkamayan, yaşıtlarıyla ya da diğer kişilerle iletişime geçemeyen, kendilerini sosyal ortamda ifade etmekte güçlük çeken, dışarı çıkmak için isteksiz, enerjisiz hisseden kişiler, bu oyun sayesinde kendilerini dışarı çıkmak, yürümek, insanlarla iletişime geçmek, konuşmak, sohbet etmek kısacası sosyalleşmek için yıllar süren psikoterapi seanslarının ve ilaç tedavilerinin sağlayamadığı motivasyonu hissettiklerini ifade etmeye başladılar. Kimisi günde 30 kilometre yürüdüğünü, kimisi insanlarla sohbet etmenin düşündüğü kadar korkutucu olmadığını, kimisi kaygılarının, keyifsizliğinin ortadan kaybolduğunu ifade etmekte" dedi.