Hamsi Stokları Tehlike Altında
İÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Karakulak: 'Şimdi hamsinin avcılığı maksimum 2 ayda bitiyor. Bu da hamsi stoklarımızda ciddi problem olduğunu gösteriyor. Nesli azalan ve kırmızı listeye giren türler var. İçel balığı kırmızı listeye girdi. İstanbul olarak uskumruyu kaybettik. Marmara'da kılıç balığını kaybettik' 'Sürdürülebilir balıkçılıkta olmazsa olmaz kota sistemi vardır. Balık stoklarını korumak için buna ihtiyacımız var. Fakat bunu gerçekleştiremiyoruz'
SEFA MUTLU - İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saadet Karakulak, 'Şimdi hamsinin avcılığı maksimum 2 ayda bitiyor. Bu da hamsi stoklarımızda ciddi problem olduğunu gösteriyor. Nesli azalan ve kırmızı listeye giren türler var. İçel balığı kırmızı listeye girdi. İstanbul olarak uskumruyu kaybettik. Marmara'da kılıç balığını kaybettik.'
Karakulak, AA muhabirine yaptığı açıklamada Türkiye'nin denizlerinde ve özellikle Marmara'daki balıkçılık ve tükenen balık türleri hakkında bilgiler verdi.
Balıkçılığın kaynağa orantılı şekilde yapılması gerektiğini anlatan Karakulak, sürdürülebilir bir balıkçılıktan bahsetmek için denizde bir miktar balığın kalması gerektiğini söyledi.
Karakulak, maksimum düzeyde yapılan balıkçılığın gelecek açısından büyük tehlike olduğunu aktararak, 'Gelecek yıllarda hep balık azalacağı için kayıplar yaşanacak. Sürdürülebilir balıkçılıkta olmazsa olmaz kota sistemi vardır. Balık stoklarını korumak için buna ihtiyacımız var. Fakat bunu gerçekleştiremiyoruz. Japonya gibi ülkeler ise anı zamanda bölgesel balıkçılık yapıyor. Hangi bölgelerde hangi teknelerin avcılık yapacağını belirlemişlerdir. Biz de her ikisi de yok. Amerika ve Avrupa kota sistemini, Japonya bölgesel balıkçılığı uyguluyor. Türkiye'de Karadeniz'de bulunan bir tekne buradaki avından sonra Marmara'ya sonrasında da Ege'ye geçebiliyor.' diye konuştu.
Teknelerde de sınırlamalara gidilmesi gerektiğini dile getiren Karakulak, teknenin avlayabileceği türün de belirlenmesinin önemine işaret etti.
Karakulak, tekne sayısının çok fazla olduğu bilgisini vererek, Türkiye'de tekne saysının bir ara 19 bine kadar çıktığını söyledi.
Bu yıl gırgır teknelerinden 15'inin Moritanya'ya yönlendirildiği bilgisini veren Karakulak, şöyle devam etti:
'Mesela bu uygulama çok güzel. Başka ülkelere de yönlendirilebilir. Önemli olan büyük tekneleri sınırlandırabilmemiz ve başka balıkçılık alanları bulmamamız. 2000'li yılların başında bizde ve dünyada balıkçılık büyük sıkıntı yaşamaya başladı. Asıl sorun 1950-2000 arasındaki avlanmalardır. Balıkçılıkta teknolojilerin gelişmesi, av miktarlarını artırmaya başladı. Sonrasında tekne boyları uzadı ve sayıları arttı. Dünyada da aynı eğilim vardı. 2010'lu yıllar ise rehabilitasyon dönemi olarak devam ediyor.'
Karakulak, Türkiye'nin denizlerindeki türlerin azalmasına ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu:
'Bizim için hamsi önemli. Hamsinin eskiden kasım ayında avcılığı başlar nisan ayına kadar devam ederdi. Şimdi hamsinin avcılığı maksimum 2 ayda bitiyor. Bu da hamsi stoklarımızda ciddi problem olduğunu gösteriyor. Nesli azalan ve kırmızı listeye giren türler var. İçel balığı kırmızı listeye girdi. İstanbul olarak uskumruyu kaybettik. Marmara'da kılıç balığını kaybettik. Orkinos, dil balıkları kaybolma riski altında.'
Kaynak: AA
Karakulak, AA muhabirine yaptığı açıklamada Türkiye'nin denizlerinde ve özellikle Marmara'daki balıkçılık ve tükenen balık türleri hakkında bilgiler verdi.
Balıkçılığın kaynağa orantılı şekilde yapılması gerektiğini anlatan Karakulak, sürdürülebilir bir balıkçılıktan bahsetmek için denizde bir miktar balığın kalması gerektiğini söyledi.
Karakulak, maksimum düzeyde yapılan balıkçılığın gelecek açısından büyük tehlike olduğunu aktararak, 'Gelecek yıllarda hep balık azalacağı için kayıplar yaşanacak. Sürdürülebilir balıkçılıkta olmazsa olmaz kota sistemi vardır. Balık stoklarını korumak için buna ihtiyacımız var. Fakat bunu gerçekleştiremiyoruz. Japonya gibi ülkeler ise anı zamanda bölgesel balıkçılık yapıyor. Hangi bölgelerde hangi teknelerin avcılık yapacağını belirlemişlerdir. Biz de her ikisi de yok. Amerika ve Avrupa kota sistemini, Japonya bölgesel balıkçılığı uyguluyor. Türkiye'de Karadeniz'de bulunan bir tekne buradaki avından sonra Marmara'ya sonrasında da Ege'ye geçebiliyor.' diye konuştu.
Teknelerde de sınırlamalara gidilmesi gerektiğini dile getiren Karakulak, teknenin avlayabileceği türün de belirlenmesinin önemine işaret etti.
Karakulak, tekne sayısının çok fazla olduğu bilgisini vererek, Türkiye'de tekne saysının bir ara 19 bine kadar çıktığını söyledi.
Bu yıl gırgır teknelerinden 15'inin Moritanya'ya yönlendirildiği bilgisini veren Karakulak, şöyle devam etti:
'Mesela bu uygulama çok güzel. Başka ülkelere de yönlendirilebilir. Önemli olan büyük tekneleri sınırlandırabilmemiz ve başka balıkçılık alanları bulmamamız. 2000'li yılların başında bizde ve dünyada balıkçılık büyük sıkıntı yaşamaya başladı. Asıl sorun 1950-2000 arasındaki avlanmalardır. Balıkçılıkta teknolojilerin gelişmesi, av miktarlarını artırmaya başladı. Sonrasında tekne boyları uzadı ve sayıları arttı. Dünyada da aynı eğilim vardı. 2010'lu yıllar ise rehabilitasyon dönemi olarak devam ediyor.'
Karakulak, Türkiye'nin denizlerindeki türlerin azalmasına ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu:
'Bizim için hamsi önemli. Hamsinin eskiden kasım ayında avcılığı başlar nisan ayına kadar devam ederdi. Şimdi hamsinin avcılığı maksimum 2 ayda bitiyor. Bu da hamsi stoklarımızda ciddi problem olduğunu gösteriyor. Nesli azalan ve kırmızı listeye giren türler var. İçel balığı kırmızı listeye girdi. İstanbul olarak uskumruyu kaybettik. Marmara'da kılıç balığını kaybettik. Orkinos, dil balıkları kaybolma riski altında.'