AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Aktay, Muş'ta
AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Yasin Aktay, bugünkü terörün Kürt sorunundan kaynaklanmadığını belirterek, “Eskiden Kürt sorunundan besleniyordu, bugün elhamdülillah terörü besleyecek bir Kürt sorunu kalmamıştır. Bugün terörü kimin beslediğini artık çok iyi biliyoruz. Terörü, Türkiye düşmanları, Kürt düşmanları, Müslüman düşmanları besliyor” dedi.
Muş Alparslan Üniversitesi’nde (MŞÜ) düzenlenecek konferansa katılmak üzere Muş’a gelen Yasin Aktay, AK Parti İl Başkanlığını ziyaret etti. Burada partililere hitap eden Yasin Aktay, siyasetin asıl amacının ’hakim’ olmak değil ’hadim’ olmak olduğunu ifade etti.
AK Parti’nin yaptığı hizmetlerle ülkede bir zihniyet değişikliği yaptığını vurgulayan Aktay, "Siyasetin manasını değiştirdik. Genel anlamda siyasetin hedeflediği devlet, eskiden halka hakim bir şeydi. Bugün halka hadim bir organdır. Halka hizmetçi, yani halka hizmetçilik öyle lafla olmaz. Bazen siyasetçiler hep bunu söylerle laf olsun torba dolsun diye. Bu tür lafları söylerler ama biz gerçekte bunu işin manasıyla gerçek anlamıyla bunu idrak diyoruz. Halktan uzak olursanız halktan koparsanız halktan sizden kopar. Eğer bir dördüncü kez oylarımızı artırarak İktidarda duruyorsak inşallah önümüzdeki dönemlerde de böyle kalıyorsak böyle bir umut Türkiye’nin önünden başka bir seçenek yok. Şu anda tam da bu siyasetin bu anlamına takip etmemizden kaynaklıyor" dedi.
"Devlet milletine yabancı gibiydi"
"Devlet daha önce inancımızın ne olması gerektiğine karar verirdi" diyen Aktay sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onu bize dikte ediyordu, bize empoze ediyordu. Devlet bizim ana dilimizin bile ne olduğuna karar veriyordu. Resmi dilden söz etmiyoruz. Resmi dil devletin belirleyeceği bir haktır ama ana dilimizin ne olacağına karar veriyordu. Ve başka Türkçenin dışındaki diller üzerinde yasak koyuyordu. Bu yasakların neticesinde bu inkarcı asimilasyoncu politikaların en neticesinde Türkiye’de malum hadise oluyordu. Kürt meselesi dediğimiz bir hadise cereyan ediyordu. Mesele başımızı epeyce ağrıttı ama bugün Türkiye’de devlet tam da böyle olduğundan dolayı insanların inançlarının da böyle olacağına kara veriyordu. İnsanların ne giyeceklerine ne giymeyeceklerine karar veriyordu. Başörtüsü yasağını koyuyordu. Bir Müslüman kültürünün en önemli göstergelerinden birisi olan başörtüsüne yasak koyabiliyordu bu devlet. Herkes tabii ki örtünmek zorunda değil. Bu yasağı koyan bir devlet, kadınların başörtüsüne yasak koyan bir devlet adeta bu millete yabancı bir devletti. Aynı şekilde insanların dinine, kültürüne, kimliğine asimilasyoncu bir yaklaşım içerisinde yaklaşan bir devlet, memlekete yabancı, ülkesine, milletine yabancı bir devlet gibiydi. İşte AK Parti, döneminde yaptığımız en önemli şey, millet-devlet kaynaşmasını sağlamaktı ve bunu da başardık."
"Terörün elinden Kürt sorununu aldık"
Kürt meselesinin AK Parti dönemiyle bittiğini ve geriye terör meselesi kaldığını vurgulayan Aktay, "Ve terör sorununun bugün başımızı ağrıttığını kabul etmek gerekiyor. Bugünkü terör de, Kürt sorunundan kaynaklanmıyor. Eskiden Kürt sorunundan besleniyordu, bugün elhamdülillah terörü besleyecek bir Kürt sorunu kalmamıştır. Bugün terörü kimin beslediğini artık çok iyi biliyoruz. Terörü, Türkiye düşmanları, Kürt düşmanları, Müslüman düşmanları besliyor. Karşılaştığımız terör, Ortadoğu’da bugün oynanan oyunun bir parçasıdır. Terörün, teröristlerin elinden biz, Kürt meselesini söktük aldık. O bahaneyi kaldırdık. Bugün, Kürt kardeşlerimiz çok net bir biçimde görüyorlar. Artık teröre en ufak bir destek kalmamıştır. Halkımızın bir desteği, en ufak bir empatisi de kalmamıştır. Çukur siyaseti yapmaya kalkıştılar, halkımızın onlara nasıl bir destek vermediğini gördük. Çukur siyasetini yaptıkları zaman, hedefledikleri şey, bir halk ayaklanması gerçekleştirmekti. Özerklik ilan edeceklermiş. Elinde tuttuğu silahla, haydut gibi, zorba gibi, halkımın hayatını belirlemeye çalışan, halkın hayatını zindan etmeye çalışan onlar, güya halk adına özerklik yapacak. Halk böyle bir özerklik anlayışını reddetti. Bunun adı özerklik değil, derebeyliktir, zorbalıktır, eşkıyalıktır" ifadelerini kullandı.
"Halktan alınan vergi Kandil’e, terör faaliyetlerine harcanamaz"
Kayyum atanan ve gözaltına alınan belediye başkanlarına da dikkat çeken AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, "Bugün o çukur siyasetine destek veren, ne yazık ki seçilmiş belediyeler. Hizmet etmek vaadiyle bu halkımızı temsil etmek vaadiyle seçilmiş olan siyasetçiler, bugün o teröristlere destek verdiler. O teröristlerle kol kola, el ele, iç içe, kucak kucağa, çalıştılar ve siyaset yapmadılar, savaştılar. Terörizmi beslediler, terör faaliyeti yaptılar. Oysa, onların görevleri, vaat ettikleri şey terörü desteklemek değildir. Bugün siyaset alanı alabildiğine geniştir, alabildiğine özgürdü, isteyen siyaset zemininde neyi iddia ediyorsa, bunu dile getirebiliyor, ifade edebiliyor, bunun siyasetini güdebiliyor. Bir yandan bir siyasi partiniz olacak, bir yandan silahlı bir örgütünüz olacak, ikisini birlikte götüreceksiniz. Yok öyle yağma. Bunun adına yağma denir ve kimsenin böyle bir yağmacılığa kimsenin müsaade etmesini beklemeyin. Teröre açıkça destek verdiği, teröristlerle iç içe olduğu belli olan bir takım siyasetçilere, siyasetçi diyebilir miyiz, onların bu faaliyetlerin göz yumabilir miyiz? Bu mevzuu, bir partinin başka bir partiye tahammülsüzlüğü değil. Hükümet olarak, suç işleyen, siyasete fesat karıştıran, siyasete terör bulaştıran göz yummak ve yummamak ilgilidir. Suç işleyenlere göz yummak gibi bir hakkımız yok. Halktan aldığı vergileri, götürüp Kandil’e, teröristlere, terör faaliyetlerine harcayamaz. Böyle bir yetkisi de, hakkı da yok. Bu yapıldığı zaman, hükümetin üzerine de düşen görev de bun ’dur’ demektir ve durdurmaktır. Güvenlik güçlerimiz teröristlere gereken cevabı verdi. Yargı da şu anda, delilli tespitlerle, hendek siyasetine destek veren, lojistik destek veren belediyeleri de, belediye başkanları hakkında da gereken işlemleri yapmaktadır" diye konuştu.
Aktay, daha sonra konferansa katılmak üzere Muş Alparslan Üniversitesi’ne geçti.
Kaynak: İHA
AK Parti’nin yaptığı hizmetlerle ülkede bir zihniyet değişikliği yaptığını vurgulayan Aktay, "Siyasetin manasını değiştirdik. Genel anlamda siyasetin hedeflediği devlet, eskiden halka hakim bir şeydi. Bugün halka hadim bir organdır. Halka hizmetçi, yani halka hizmetçilik öyle lafla olmaz. Bazen siyasetçiler hep bunu söylerle laf olsun torba dolsun diye. Bu tür lafları söylerler ama biz gerçekte bunu işin manasıyla gerçek anlamıyla bunu idrak diyoruz. Halktan uzak olursanız halktan koparsanız halktan sizden kopar. Eğer bir dördüncü kez oylarımızı artırarak İktidarda duruyorsak inşallah önümüzdeki dönemlerde de böyle kalıyorsak böyle bir umut Türkiye’nin önünden başka bir seçenek yok. Şu anda tam da bu siyasetin bu anlamına takip etmemizden kaynaklıyor" dedi.
"Devlet milletine yabancı gibiydi"
"Devlet daha önce inancımızın ne olması gerektiğine karar verirdi" diyen Aktay sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onu bize dikte ediyordu, bize empoze ediyordu. Devlet bizim ana dilimizin bile ne olduğuna karar veriyordu. Resmi dilden söz etmiyoruz. Resmi dil devletin belirleyeceği bir haktır ama ana dilimizin ne olacağına karar veriyordu. Ve başka Türkçenin dışındaki diller üzerinde yasak koyuyordu. Bu yasakların neticesinde bu inkarcı asimilasyoncu politikaların en neticesinde Türkiye’de malum hadise oluyordu. Kürt meselesi dediğimiz bir hadise cereyan ediyordu. Mesele başımızı epeyce ağrıttı ama bugün Türkiye’de devlet tam da böyle olduğundan dolayı insanların inançlarının da böyle olacağına kara veriyordu. İnsanların ne giyeceklerine ne giymeyeceklerine karar veriyordu. Başörtüsü yasağını koyuyordu. Bir Müslüman kültürünün en önemli göstergelerinden birisi olan başörtüsüne yasak koyabiliyordu bu devlet. Herkes tabii ki örtünmek zorunda değil. Bu yasağı koyan bir devlet, kadınların başörtüsüne yasak koyan bir devlet adeta bu millete yabancı bir devletti. Aynı şekilde insanların dinine, kültürüne, kimliğine asimilasyoncu bir yaklaşım içerisinde yaklaşan bir devlet, memlekete yabancı, ülkesine, milletine yabancı bir devlet gibiydi. İşte AK Parti, döneminde yaptığımız en önemli şey, millet-devlet kaynaşmasını sağlamaktı ve bunu da başardık."
"Terörün elinden Kürt sorununu aldık"
Kürt meselesinin AK Parti dönemiyle bittiğini ve geriye terör meselesi kaldığını vurgulayan Aktay, "Ve terör sorununun bugün başımızı ağrıttığını kabul etmek gerekiyor. Bugünkü terör de, Kürt sorunundan kaynaklanmıyor. Eskiden Kürt sorunundan besleniyordu, bugün elhamdülillah terörü besleyecek bir Kürt sorunu kalmamıştır. Bugün terörü kimin beslediğini artık çok iyi biliyoruz. Terörü, Türkiye düşmanları, Kürt düşmanları, Müslüman düşmanları besliyor. Karşılaştığımız terör, Ortadoğu’da bugün oynanan oyunun bir parçasıdır. Terörün, teröristlerin elinden biz, Kürt meselesini söktük aldık. O bahaneyi kaldırdık. Bugün, Kürt kardeşlerimiz çok net bir biçimde görüyorlar. Artık teröre en ufak bir destek kalmamıştır. Halkımızın bir desteği, en ufak bir empatisi de kalmamıştır. Çukur siyaseti yapmaya kalkıştılar, halkımızın onlara nasıl bir destek vermediğini gördük. Çukur siyasetini yaptıkları zaman, hedefledikleri şey, bir halk ayaklanması gerçekleştirmekti. Özerklik ilan edeceklermiş. Elinde tuttuğu silahla, haydut gibi, zorba gibi, halkımın hayatını belirlemeye çalışan, halkın hayatını zindan etmeye çalışan onlar, güya halk adına özerklik yapacak. Halk böyle bir özerklik anlayışını reddetti. Bunun adı özerklik değil, derebeyliktir, zorbalıktır, eşkıyalıktır" ifadelerini kullandı.
"Halktan alınan vergi Kandil’e, terör faaliyetlerine harcanamaz"
Kayyum atanan ve gözaltına alınan belediye başkanlarına da dikkat çeken AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, "Bugün o çukur siyasetine destek veren, ne yazık ki seçilmiş belediyeler. Hizmet etmek vaadiyle bu halkımızı temsil etmek vaadiyle seçilmiş olan siyasetçiler, bugün o teröristlere destek verdiler. O teröristlerle kol kola, el ele, iç içe, kucak kucağa, çalıştılar ve siyaset yapmadılar, savaştılar. Terörizmi beslediler, terör faaliyeti yaptılar. Oysa, onların görevleri, vaat ettikleri şey terörü desteklemek değildir. Bugün siyaset alanı alabildiğine geniştir, alabildiğine özgürdü, isteyen siyaset zemininde neyi iddia ediyorsa, bunu dile getirebiliyor, ifade edebiliyor, bunun siyasetini güdebiliyor. Bir yandan bir siyasi partiniz olacak, bir yandan silahlı bir örgütünüz olacak, ikisini birlikte götüreceksiniz. Yok öyle yağma. Bunun adına yağma denir ve kimsenin böyle bir yağmacılığa kimsenin müsaade etmesini beklemeyin. Teröre açıkça destek verdiği, teröristlerle iç içe olduğu belli olan bir takım siyasetçilere, siyasetçi diyebilir miyiz, onların bu faaliyetlerin göz yumabilir miyiz? Bu mevzuu, bir partinin başka bir partiye tahammülsüzlüğü değil. Hükümet olarak, suç işleyen, siyasete fesat karıştıran, siyasete terör bulaştıran göz yummak ve yummamak ilgilidir. Suç işleyenlere göz yummak gibi bir hakkımız yok. Halktan aldığı vergileri, götürüp Kandil’e, teröristlere, terör faaliyetlerine harcayamaz. Böyle bir yetkisi de, hakkı da yok. Bu yapıldığı zaman, hükümetin üzerine de düşen görev de bun ’dur’ demektir ve durdurmaktır. Güvenlik güçlerimiz teröristlere gereken cevabı verdi. Yargı da şu anda, delilli tespitlerle, hendek siyasetine destek veren, lojistik destek veren belediyeleri de, belediye başkanları hakkında da gereken işlemleri yapmaktadır" diye konuştu.
Aktay, daha sonra konferansa katılmak üzere Muş Alparslan Üniversitesi’ne geçti.