'Çocukların Gözünden Okulda Yaşam' Araştırması
ERG Politika Analisti Düşkün: 'İkili öğretim, okuldaki sosyal etkinlikleri, çocukların oyun oynama ve sosyalleşme olanaklarını olumsuz etkiliyor' 'Tam gün eğitime geçişle birlikte çocukların oyun oynama ve sosyal etkinliklere katılma olanaklarının da geliştirilmesi, çocukların okul deneyimlerini iyileştirmek için gerekli'.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Politika Analisti Yeliz Düşkün, ikili öğretimin, okuldaki sosyal etkinlikleri, çocukların oyun oynama ve sosyalleşme olanaklarını olumsuz etkilediğini belirterek, 'Tam gün eğitime geçişle birlikte çocukların oyun oynama ve sosyal etkinliklere katılma olanaklarının da geliştirilmesi, çocukların okul deneyimlerini iyileştirmek için gerekli.' dedi.
ERG ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) tarafından hazırlanan 'Çocukların Gözünden Okulda Yaşam' araştırmasının sonuçları, Sabancı Üniversitesi'nin Karaköy'deki binasında düzenlenen toplantıyla açıklandı.
Toplantıda konuşan Düşkün, raporun amacının, çocuğun öznel eğitim deneyimini ortaya çıkarmak ve çocuk odaklı politika önerileri geliştirmek olduğunu söyledi.
Düşkün, araştırmanın 25 ilde 2014-2015 eğitim-öğretim döneminde 4, 5. ve 7. sınıflarda okuyan toplam 2 bin 72 çocukla gerçekleştirildiğini aktararak, bununla çocukların okul yaşamına ilişkin kendi bakış açılarını ortaya koyduklarını vurguladı.
- 'Tam gün uygulamasını olumlu karşılıyoruz'
Sadece bir araştırma sonucu yayımlamakla kalmadıklarını, politika önerileri belgesi de hazırladıklarını ifade eden Düşkün, şunları kaydetti:
'Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de çocukların yaklaşık yarısı sabahçı ve öğlenci olarak ikili öğretimde okuyor. Geri kalan yarısı ise tam gün eğitim görüyor. Araştırmamıza katılanların çok büyük bir bölümü de ikili eğitimde okuyan çocuklar. Geçtiğimiz günlerde de tüm okullarda 2019 yılından sonra tam gün eğitime geçilmesi konuşuldu. Biz, tam gün uygulamasını iki kurum olarak olumlu karşılıyoruz. Bu araştırma da bunun nedenlerini söylüyor. Yani, 'Bir çocuk tam gün eğitim alırsa ne olur, ikili eğitim alırsa ne olur?' Bunu karşılaştırma imkanı veriyor. İkili öğretim, çocukların beslenmelerini olumsuz etkiliyor. Sabahçı çocuklardan sadece yüzde 25'i her zaman kahvaltı yapabildiğini söylüyor. Tam gün eğitime devam eden çocukların yüzde 50'si kahvaltı yapabildiğini belirtiyor. Öğlenci çocuklar için de öğle yemeği konusunda benzer sonuçlar söz konusu. Dolayısıyla tam gün eğitime geçiş çocukların beslenmelerini olumlu etkileyebilecek bir uygulama.'
Düşkün, ikili öğretimde teneffüs sürelerinin kısaldığına işaret ederek, tam gün eğitime geçerken tüm kurgunun bir arada düşünülmesi gerektiğini vurguladı.
Çocukların beslenmeleri ve teneffüste oyun oynama olanaklarının sağlanması gerektiğini dile getiren Düşkün, 'İkili öğretim, okuldaki sosyal etkinlikleri, çocukların oyun oynama ve sosyalleşme olanaklarını olumsuz etkiliyor. Mevcut duruma bakarsak tüm okullarda, spor salonu bulunan okul oranı 2014'te yüzde 8,4 iken 2019 için yüzde 10 hedefleniyor. Kütüphanesi bulunan okul oranlarının da 2019'da artırılması bekleniyor. Tam gün eğitime geçişle birlikte çocukların oyun oynama ve sosyal etkinliklere katılma olanaklarının da geliştirilmesi, çocukların okul deneyimlerini iyileştirmek için gerekli. Bu anlamda geliştirilebilecek alanların başında okul bahçesi, spor salonu, kütüphane gibi alanlar geliyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Araştırmada çocukların okullarda ısınma ve temizlik ile ilgili bazı problemler yaşadıklarının görüldüğünü aktaran Düşkün, 'akran zorbalığı' ve 'öğretmenden gelen şiddet' ile ilgili de bazı bulgular elde ettiklerini söyledi.
Düşkün, araştırmanın sonuçlarına ilişkin şu bilgileri paylaştı:
'Çocukların yüzde 24'ü, 'Beni itip kakan çocuklar var' ifadesine katıldıklarını söyledi. Yüzde 14'ü de kendisiyle dalga geçen arkadaşları olduğunu belirtti. 'Okulda bana kötü davranan öğretmen ya da çalışanlar var' cümlesine, çocukların yarısından fazlası 'hiç doğru değil' derken, yüzde 15'i 'tamamen doğru' cevabını verdi. Bu, üzerinde durulması ve görüşülmesi gereken bir konu. Çocukların aslında şiddeti kanıksamış olarak gördüklerini de anket sonuçlarına göre gördük. Araştırma çocukların bazı şiddet eylemlerini sıradan gördüklerini ortaya koyuyor. Sosyoekonomik bakımdan dezavantajlı ailelerin çocukları, akran zorbalığına ve öğretmenlerin olumsuz davranışlarına daha fazla maruz kalıyor. Öğretmenden daha fazla şiddet görmenin, akademik başarıyla ilişkisi var. Yani bir çocuk ne kadar başarılı veya başarısız ise öğretmenle ilişkisi buna göre değişiyor. Öğretmenlerle olumlu ilişkiler, çocuğun akademik başarısını, motivasyonunu ve okula bağlılığını iyileştirme potansiyeli taşıyor. Çözüm olarak, rehberlik hizmetlerine daha fazla kaynak ayırmamız, okullarda şiddeti önleme ve izleme mekanizmalarını güçlendirmemiz ve benimsememiz gerekiyor.'
Bakanlığın, 2013-2015 yıllarında çocuğa karşı şiddeti önleme projesini gerçekleştirdiğini hatırlatan Düşkün, bu projenin ve yaygınlaşmasının önemli olduğunu vurguladı.
- 'Tam gün önemli bir adım'
TEGV Yönetim Kurulu Üyesi Sami Gülgöz, araştırmada tam gün eğitimle ilgili bulguların yer aldığını anlattı.
Araştırmayla çocukların gözünden okul ortamının nasıl algılandığının görülmeye çalışıldığını belirten Gülgöz, mümkün olduğu kadar Türkiye'de her bölgeden çocuklara ulaşarak okulların fotoğrafını onların gözünden çekmeyi amaçladıklarını kaydetti.
Gülgöz, çocukların okul ortamıyla ilgili beslenme, ısınma, tuvalet temizliği gibi okullardaki fiziksel koşullara ilişkin bulguların araştırmada yer aldığını dile getirerek, 'En önemli bulgulardan biri de çocukların şiddeti okulda görüyor olmalarıydı. Yeni bulgular değil ama çocuğun algısının böylesine bilimsel araştırmayla gösterilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Tam gün önemli bir adım ve raporda da belirtildiği gibi bu eğitimde, çocukların okulun içinde sosyalleşme ve beslenmeleri için yeterli ortam bulmaları gerekiyor. Bunu sağladığınız zaman, tam gün eğitimin önemli ve gerekli olduğunu düşünüyorum.' ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
ERG ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) tarafından hazırlanan 'Çocukların Gözünden Okulda Yaşam' araştırmasının sonuçları, Sabancı Üniversitesi'nin Karaköy'deki binasında düzenlenen toplantıyla açıklandı.
Toplantıda konuşan Düşkün, raporun amacının, çocuğun öznel eğitim deneyimini ortaya çıkarmak ve çocuk odaklı politika önerileri geliştirmek olduğunu söyledi.
Düşkün, araştırmanın 25 ilde 2014-2015 eğitim-öğretim döneminde 4, 5. ve 7. sınıflarda okuyan toplam 2 bin 72 çocukla gerçekleştirildiğini aktararak, bununla çocukların okul yaşamına ilişkin kendi bakış açılarını ortaya koyduklarını vurguladı.
- 'Tam gün uygulamasını olumlu karşılıyoruz'
Sadece bir araştırma sonucu yayımlamakla kalmadıklarını, politika önerileri belgesi de hazırladıklarını ifade eden Düşkün, şunları kaydetti:
'Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de çocukların yaklaşık yarısı sabahçı ve öğlenci olarak ikili öğretimde okuyor. Geri kalan yarısı ise tam gün eğitim görüyor. Araştırmamıza katılanların çok büyük bir bölümü de ikili eğitimde okuyan çocuklar. Geçtiğimiz günlerde de tüm okullarda 2019 yılından sonra tam gün eğitime geçilmesi konuşuldu. Biz, tam gün uygulamasını iki kurum olarak olumlu karşılıyoruz. Bu araştırma da bunun nedenlerini söylüyor. Yani, 'Bir çocuk tam gün eğitim alırsa ne olur, ikili eğitim alırsa ne olur?' Bunu karşılaştırma imkanı veriyor. İkili öğretim, çocukların beslenmelerini olumsuz etkiliyor. Sabahçı çocuklardan sadece yüzde 25'i her zaman kahvaltı yapabildiğini söylüyor. Tam gün eğitime devam eden çocukların yüzde 50'si kahvaltı yapabildiğini belirtiyor. Öğlenci çocuklar için de öğle yemeği konusunda benzer sonuçlar söz konusu. Dolayısıyla tam gün eğitime geçiş çocukların beslenmelerini olumlu etkileyebilecek bir uygulama.'
Düşkün, ikili öğretimde teneffüs sürelerinin kısaldığına işaret ederek, tam gün eğitime geçerken tüm kurgunun bir arada düşünülmesi gerektiğini vurguladı.
Çocukların beslenmeleri ve teneffüste oyun oynama olanaklarının sağlanması gerektiğini dile getiren Düşkün, 'İkili öğretim, okuldaki sosyal etkinlikleri, çocukların oyun oynama ve sosyalleşme olanaklarını olumsuz etkiliyor. Mevcut duruma bakarsak tüm okullarda, spor salonu bulunan okul oranı 2014'te yüzde 8,4 iken 2019 için yüzde 10 hedefleniyor. Kütüphanesi bulunan okul oranlarının da 2019'da artırılması bekleniyor. Tam gün eğitime geçişle birlikte çocukların oyun oynama ve sosyal etkinliklere katılma olanaklarının da geliştirilmesi, çocukların okul deneyimlerini iyileştirmek için gerekli. Bu anlamda geliştirilebilecek alanların başında okul bahçesi, spor salonu, kütüphane gibi alanlar geliyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Araştırmada çocukların okullarda ısınma ve temizlik ile ilgili bazı problemler yaşadıklarının görüldüğünü aktaran Düşkün, 'akran zorbalığı' ve 'öğretmenden gelen şiddet' ile ilgili de bazı bulgular elde ettiklerini söyledi.
Düşkün, araştırmanın sonuçlarına ilişkin şu bilgileri paylaştı:
'Çocukların yüzde 24'ü, 'Beni itip kakan çocuklar var' ifadesine katıldıklarını söyledi. Yüzde 14'ü de kendisiyle dalga geçen arkadaşları olduğunu belirtti. 'Okulda bana kötü davranan öğretmen ya da çalışanlar var' cümlesine, çocukların yarısından fazlası 'hiç doğru değil' derken, yüzde 15'i 'tamamen doğru' cevabını verdi. Bu, üzerinde durulması ve görüşülmesi gereken bir konu. Çocukların aslında şiddeti kanıksamış olarak gördüklerini de anket sonuçlarına göre gördük. Araştırma çocukların bazı şiddet eylemlerini sıradan gördüklerini ortaya koyuyor. Sosyoekonomik bakımdan dezavantajlı ailelerin çocukları, akran zorbalığına ve öğretmenlerin olumsuz davranışlarına daha fazla maruz kalıyor. Öğretmenden daha fazla şiddet görmenin, akademik başarıyla ilişkisi var. Yani bir çocuk ne kadar başarılı veya başarısız ise öğretmenle ilişkisi buna göre değişiyor. Öğretmenlerle olumlu ilişkiler, çocuğun akademik başarısını, motivasyonunu ve okula bağlılığını iyileştirme potansiyeli taşıyor. Çözüm olarak, rehberlik hizmetlerine daha fazla kaynak ayırmamız, okullarda şiddeti önleme ve izleme mekanizmalarını güçlendirmemiz ve benimsememiz gerekiyor.'
Bakanlığın, 2013-2015 yıllarında çocuğa karşı şiddeti önleme projesini gerçekleştirdiğini hatırlatan Düşkün, bu projenin ve yaygınlaşmasının önemli olduğunu vurguladı.
- 'Tam gün önemli bir adım'
TEGV Yönetim Kurulu Üyesi Sami Gülgöz, araştırmada tam gün eğitimle ilgili bulguların yer aldığını anlattı.
Araştırmayla çocukların gözünden okul ortamının nasıl algılandığının görülmeye çalışıldığını belirten Gülgöz, mümkün olduğu kadar Türkiye'de her bölgeden çocuklara ulaşarak okulların fotoğrafını onların gözünden çekmeyi amaçladıklarını kaydetti.
Gülgöz, çocukların okul ortamıyla ilgili beslenme, ısınma, tuvalet temizliği gibi okullardaki fiziksel koşullara ilişkin bulguların araştırmada yer aldığını dile getirerek, 'En önemli bulgulardan biri de çocukların şiddeti okulda görüyor olmalarıydı. Yeni bulgular değil ama çocuğun algısının böylesine bilimsel araştırmayla gösterilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Tam gün önemli bir adım ve raporda da belirtildiği gibi bu eğitimde, çocukların okulun içinde sosyalleşme ve beslenmeleri için yeterli ortam bulmaları gerekiyor. Bunu sağladığınız zaman, tam gün eğitimin önemli ve gerekli olduğunu düşünüyorum.' ifadelerini kullandı.