'Camilerin 24 Saat Açık Kalmasıyla İlgili Çalışmamız Var'
Diyanet İşleri Başkanı Görmez de, camilerin 24 saat açık olması gerektiğini söyleyerek, bununla ilgili çalışma yaptıklarını ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle Kocatepe Camii’nde düzenlenen programa katıldı.
Programda, 15 Temmuz’a ilişkin açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, “Yezidin ve yezit siyasetinin dünyaya öğrettiği 3 şey vardır. Bunlar; saltanat, servet ve sult’tur. Yani güç bulurlarsa kullanırlar, güç görürlerse kaçarlar. Aziz milletimiz Kerbela şehitlerimizin bize öğrettiğini sadece tarihi bir kıssa olmadığını 15 Temmuz akşamı göstermiştir. 15 Temmuz akşamında uçaklara, helikopterlere, tanklara ve makineli tüfeklere karşı; zulmün, isyanın yani yezit siyasetinin araçlarına karşı göğsünü siper etmek, Hazreti Ali, Hazreti Hüseyin, Hazreti Hamza gibi dikilmesini bildiler ve şehit oldular” diye konuştu.
“Eğer camilerimiz tam manasıyla bütün ümmeti toplama yeri olsaydı, insanları çeken bir yer olsaydı, bir takım insanları toplamak için FETÖ benzeri sahte örgütlere ihtiyaç kalmayacaktı” diyerek sözlerini sürdüren Kurtulmuş, “Herkese açık olan bu müesseselerimiz bu fonksiyonlarını görmezse, bir takım gizli örgütler, bir takım din adına kapalı örgütler ortaya çıkıyor ve ümmetin çoğunluğundan farklı olarak gizli bir takım yapılanmalar ortaya koyuyor. Bunu önlemenin yolu, kapısı herkese açık camileri, kapısı herkese açık olan dergahları, kapısı herkese açık olan medreseleri yeniden inşa etmektir” açıklamasında bulundu.
Camileri yeniden arınma merkezi, yeniden toplanma merkezi, yeniden toplumun merkezi ve yeniden toplumsal sorunların çözüm merkezi haline getirilmesi gerektiğine dikkat çeken Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
“Bunu yaparsak FETÖ benzeri sahte örgütlenmelere hiçbir şekilde meydanı boş bırakmayacağız. Bunları söylerken karamsar bir tablo ortaya koyuyorum zannetmeyin. Eğer camilerimizi bu hale getirirsek inanın ki Türkiye toplumunun sorunlarının çoğunu çözmüşüz demektir. 15 Temmuz günü o karanlık gecede, ertesi sabahın ne olacağı belli değil, uçakların Ankara ve İstanbul semalarında alçaktan uçtuğu, ben Başbakanlık binasındaydım ve neredeyse binayı yıkarcasına üstümüzden geçtiği, helikopterler ile ateş açıldığı, tanklar ile halkın üstüne yüründüğü, insanların tanklar ile biçildiği, makineli tüfekler ile tarandığı bir ortamda, sabaha çıkıp çıkmayacağımızın belli olmadığı bir ortamda bu toplum genlerinde olanı ortaya koydu. Camiler bir darbeyi önleyecek mücadele merkezi haline gelebiliyormuş. Bütün bu camilerden sela okuyan kardeşlerimizden Allah razı olsun. Sela seslerinden rahatsızlık duyan o sütü bozuklar, kanı bozuklar, o hainler, bu coğrafyanın tarih boyunca görmediği en büyük ihaneti ortaya koyan ihanet şebekesi mensupları, 60 müezzin ve imam arkadaşımızı sela okuyor diye darp ettiler ve gazi ettiler. Bir ruhu, diriliş ve iman ruhunu bu topluma minarelerden dalga dalga yaydınız ve 15 Temmuz’un görünmez kahramanlarından oldunuz. 15 Temmuz akşamı camiler, bir kez daha toplumun merkezi olduğunu ilan etti.”
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ise Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle öğretmenlere şöyle seslendi:
“Bütün öğretmenlerimize çağrıda bulunuyorum. Mutlaka haftanın içerisinde 1-2 saatinizi ayırarak çocuklarımızı ulu tarihi camilerimiz ile tanıştıralım. Çocuklarımız mihrap ile minberin farkını öğrensin, camilerimizin sadece namaz kılma mekanları olmadığını, aynı zamanda İstiklal Marşımızda ifade edilen mabetlerimizin, istiklalimizin ve bağımsızlığımızın simgeleri olduklarını şimdiden öğrensinler.”
Camilerin 24 saat açık kalması gerektiğini ve bunun üzerinde çalışma gerçekleştirdiklerini belirten Görmez, “Bunu henüz başarabilmiş değiliz ancak başarmamız gerekiyor. Camiler, namaz vakitlerinde açılan, namazdan sonra kapatılacak devlet daireleri değildir. Camiler Allah’ın evleridir. Diyanet olarak camilerin kapısına kilit vurma hakkımız olamaz. Camiler 24 saat açık olmalıdır. Gece yarısında dahi bir kardeşimiz, bir mabedin önünden geçerken içine girip rabbine yönelme hakkına sahip olduğunun farkında olmalıdır. Son yıllarda en çok üzerinde durduğumuz hususlardan bir tanesi, camilerimizin açık durdurulması. Camilerin mesai saatleri yoktur. Din görevlisinin mesai saatleri yoktur. Cami, devlet dairesi değildir. Allah’ın evi 24 saat her kardeşimize kapısını açık tutmak durumundadır” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
Programda, 15 Temmuz’a ilişkin açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, “Yezidin ve yezit siyasetinin dünyaya öğrettiği 3 şey vardır. Bunlar; saltanat, servet ve sult’tur. Yani güç bulurlarsa kullanırlar, güç görürlerse kaçarlar. Aziz milletimiz Kerbela şehitlerimizin bize öğrettiğini sadece tarihi bir kıssa olmadığını 15 Temmuz akşamı göstermiştir. 15 Temmuz akşamında uçaklara, helikopterlere, tanklara ve makineli tüfeklere karşı; zulmün, isyanın yani yezit siyasetinin araçlarına karşı göğsünü siper etmek, Hazreti Ali, Hazreti Hüseyin, Hazreti Hamza gibi dikilmesini bildiler ve şehit oldular” diye konuştu.
“Eğer camilerimiz tam manasıyla bütün ümmeti toplama yeri olsaydı, insanları çeken bir yer olsaydı, bir takım insanları toplamak için FETÖ benzeri sahte örgütlere ihtiyaç kalmayacaktı” diyerek sözlerini sürdüren Kurtulmuş, “Herkese açık olan bu müesseselerimiz bu fonksiyonlarını görmezse, bir takım gizli örgütler, bir takım din adına kapalı örgütler ortaya çıkıyor ve ümmetin çoğunluğundan farklı olarak gizli bir takım yapılanmalar ortaya koyuyor. Bunu önlemenin yolu, kapısı herkese açık camileri, kapısı herkese açık olan dergahları, kapısı herkese açık olan medreseleri yeniden inşa etmektir” açıklamasında bulundu.
Camileri yeniden arınma merkezi, yeniden toplanma merkezi, yeniden toplumun merkezi ve yeniden toplumsal sorunların çözüm merkezi haline getirilmesi gerektiğine dikkat çeken Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
“Bunu yaparsak FETÖ benzeri sahte örgütlenmelere hiçbir şekilde meydanı boş bırakmayacağız. Bunları söylerken karamsar bir tablo ortaya koyuyorum zannetmeyin. Eğer camilerimizi bu hale getirirsek inanın ki Türkiye toplumunun sorunlarının çoğunu çözmüşüz demektir. 15 Temmuz günü o karanlık gecede, ertesi sabahın ne olacağı belli değil, uçakların Ankara ve İstanbul semalarında alçaktan uçtuğu, ben Başbakanlık binasındaydım ve neredeyse binayı yıkarcasına üstümüzden geçtiği, helikopterler ile ateş açıldığı, tanklar ile halkın üstüne yüründüğü, insanların tanklar ile biçildiği, makineli tüfekler ile tarandığı bir ortamda, sabaha çıkıp çıkmayacağımızın belli olmadığı bir ortamda bu toplum genlerinde olanı ortaya koydu. Camiler bir darbeyi önleyecek mücadele merkezi haline gelebiliyormuş. Bütün bu camilerden sela okuyan kardeşlerimizden Allah razı olsun. Sela seslerinden rahatsızlık duyan o sütü bozuklar, kanı bozuklar, o hainler, bu coğrafyanın tarih boyunca görmediği en büyük ihaneti ortaya koyan ihanet şebekesi mensupları, 60 müezzin ve imam arkadaşımızı sela okuyor diye darp ettiler ve gazi ettiler. Bir ruhu, diriliş ve iman ruhunu bu topluma minarelerden dalga dalga yaydınız ve 15 Temmuz’un görünmez kahramanlarından oldunuz. 15 Temmuz akşamı camiler, bir kez daha toplumun merkezi olduğunu ilan etti.”
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ise Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle öğretmenlere şöyle seslendi:
“Bütün öğretmenlerimize çağrıda bulunuyorum. Mutlaka haftanın içerisinde 1-2 saatinizi ayırarak çocuklarımızı ulu tarihi camilerimiz ile tanıştıralım. Çocuklarımız mihrap ile minberin farkını öğrensin, camilerimizin sadece namaz kılma mekanları olmadığını, aynı zamanda İstiklal Marşımızda ifade edilen mabetlerimizin, istiklalimizin ve bağımsızlığımızın simgeleri olduklarını şimdiden öğrensinler.”
Camilerin 24 saat açık kalması gerektiğini ve bunun üzerinde çalışma gerçekleştirdiklerini belirten Görmez, “Bunu henüz başarabilmiş değiliz ancak başarmamız gerekiyor. Camiler, namaz vakitlerinde açılan, namazdan sonra kapatılacak devlet daireleri değildir. Camiler Allah’ın evleridir. Diyanet olarak camilerin kapısına kilit vurma hakkımız olamaz. Camiler 24 saat açık olmalıdır. Gece yarısında dahi bir kardeşimiz, bir mabedin önünden geçerken içine girip rabbine yönelme hakkına sahip olduğunun farkında olmalıdır. Son yıllarda en çok üzerinde durduğumuz hususlardan bir tanesi, camilerimizin açık durdurulması. Camilerin mesai saatleri yoktur. Din görevlisinin mesai saatleri yoktur. Cami, devlet dairesi değildir. Allah’ın evi 24 saat her kardeşimize kapısını açık tutmak durumundadır” ifadelerini kullandı.