MHP'den CHP'ye Bayram Ziyareti
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Türkiye’de ekonomi bakımından da istikrar yoktur. Şuan da istikrarı bozan unsun AKP hükümetleri olmuştur” dedi.
Siyasi partilerin bayramlaşma programı kapsamında Cumhuriyet Halk Partisi’nin son ziyaretçisi Milliyetçi Hareket Partisi oldu. MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, MHP Genel Sekreter Yardımcısı Hidayet Vahapoğlu ve MHP Merkez Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Sami Uzun’dan oluşan heyet CHP’yi ziyaret etti. MHP heyetini, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, CHP Ankara Milletvekili Necati Yılmaz ve Parti Meclisi üyeleri Fevzi Gümüş ile Rana Bozkurt karşıladı.
Türkiye’de bir bayram ortamının olmadığını, aksine bir gerginlik ortamının olduğunu paylaşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Tanrıkulu, “Şehit cenazelerinden oluşan bir üzüntü ortamı var. İnsanlarda bir endişe ortamı var. Dün Kabe’de yaşananlar var. Kabe’de yüzlerce Müslüman hayatını kaybetti. Türkiye’de bugün 13 kişi hayatını kaybetti trafik kazasından dolayı. 2 tane şehidimiz var. Tüm bu haberlerle sarsılıyoruz. Umarız bundan sonraki günler güzel olur. Daha güzel bayramlarda buluşuruz” dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Ayhan ise bayramların; hayırların, hatırlamanın, sevginin, sevincin doruğa ulaştığı bir ortam olduğunu sözlerine ekleyerek, “Gerçekten böyle de oluyor ama içinden geçtiğimiz süreçte bir takım sıkıntıların olduğu da kesin. Bugün bakıldığında hem ekonomik anlamda, hem siyasal anlamda, hem de sosyal anlamda büyük sıkıntıların olduğu gerçek” ifadelerini kullandı.
“İKTİDAR SAYIN BABACAN’I EKONOMİDE ÇITA OLARAK KULLANMAK İSTİYOR”
MHP olarak siyasi, sosyal, ekonomik anlamda bir uzlaşmanın gerçekten ülkeyi refaha ulaştıracağını, toplumsal barışı sağlayacağına inandıklarına dikkat çeken Ayhan, şöyle devam etti:
“İçinde bulunduğumuz süreç sıkıntılı bir süreç. Nereden bakarsanız bakın ülke bütünlüğünde büyük bir sıkıntı var. Seçim güvenliği hususunda demokratik açıdan baktığınızda bir takım sıkıntıların olduğu çok net. İktidar istemese bile seçim kurulunun taleplerinin bu tür taleplerinin ortaya çıkması gerçekten ülke de seçim güvenliği açısından sıkıntıların olduğunu gösteriyor. Adayların bir tanesi gayet net bir şekilde kendini seçmene ifade etmesi lazım. Bu önemli bir olay. Bir diğeri ise seçmen ifade ederken de görüşlerini anlatıp kendini de tanıtması lazım. Seçmenin de adayı tanıyabilmesi ve adayın fikirlerinin ne olduğunu bilmesi lazım. Bunun için hür ve demokratik bir ortam olması lazım. Ayrıca ortaya çıkan sonucun net bir şekilde kamuoyu tarafından izlenebilmesi gerekiyor. Gerçekten hangi nedenle olursa olsun bunun sağlanamadığı bir ülkede demokrasi açığının olduğunu gayet net bir şekilde söyleriz. Özellikle iktidar partisi yetkilileri geçmiş dönemde ifade ettikleri Türkiye’de milli gelir arttıkça fert başına gelirin artarken aynı zamanda demokrasinin de gelişeceğini ifade etmeleri hususuydu. Son zamanlarda özellikle uygulanan ekonomik politikalar sonucunda milli geliri 11 bin dolar ifade ettiklerinde geriye doğru 9 bin doların altına geldiğini ve onların ifadesiyle demokrasi açığının daha da gerileyerek büyüdüğünü söyleyebiliyoruz. Bunu medyaya olan yüklenmelerden görüyoruz, yabancı sermaye hareketlerinden görüyoruz. Bu iktidarın sanki bu işten kendisi mesul değilmiş gibi bir imajı çıkartmak istediklerini görüyoruz."
"SEÇİMLER ÇOK ÖNEMLİ BİR FIRSAT ÇIKARIYOR"
"İktidar Sayın Babacan’ı ekonomide çıta olarak kullanmak istiyor ama ekonominin bu hale gelmesinin nedeni onlardır aslında" diyen Ayhan, "Yani enflasyon hedeflemesini ekonomide bir çıta olarak düşündüğünüz zaman siz bunu gerçekleştirememişsiniz, hedefleriniz tarumar olmuş ama şimdi bir eski bakanınızı getirerek bu işi düzeltmeye çalışma sevinci içerisindesiniz. Bunun böyle olmadığını iktidar partisi mensupları bizzat AKP milletvekilleri kendileri ifade ettiler. Böyle bir olayın Sayın Babacan ile sağlanamayacağını, bunun düzgün bir kamu finansmanı olduğunu, onun arkasında da sağlam bir siyasi iradenin olduğunu kabul ettiler. Kamu maliyesine baktığınız zaman iktidarın ifade ettiği kamu finansmanına baktığınız zaman orada da bu olayın yükünün dar gelirli vatandaşlar dolaylı vergiler vasıtasıyla yüklendiğini, özelleştirmelerdeki hukuki problemlerin gayet net bir şekilde ortaya çıktığını, buna ilave olarak iktisadi ilişkilerin yandaşlarla paylaşıldığı bir dönemi geçirdiğimiz ve kamu maliyesinin bu nedenle onlar tarafından bu şekilde ifade edilebilmesine imkan sağlandığını görüyoruz. Biz önümüzdeki dönemde seçimlerin çok önemli bir fırsat çıkardığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.
“YURTTAŞLARIMIZIN ÖLMEDİĞİ BİR TÜRKİYE’Yİ İNŞA EDECEĞİZ”
Tanrıkulu, ekonomide ki sorunların yapısal sorunlar olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Kişilerle ilgili değildir. Yapısal sorunun kaynağı da AKP’nin yürüttüğü ekonomik politikalardır. Türkiye’de ekonomi bakımından da istikrar yoktur. Şuan da istikrarı bozan unsun AKP hükümetleri olmuştur. 1 Kasım’da da yeniden yapıcı bir politikayla, ekonomik hedeflerle, sosyal hedeflerle yola çıkacağız. CHP iktidarı olsaydı bu bayramda emeklilerin cebinde bir maaş ikramiye olacaktı. Bunları vaat etmiştik. Ancak AKP bunu da engelledi. Mazot ile ilgili bir öngörümüz vardı. Asgari ücret bin 500 lira olacaktı. Taşeron işçilerin hepsi kadroya alınacaktı. Bunun gibi gerçekten de refahın bütün toplum kesimlerine yayılacağı alt gelir grubuna yayılacağı ekonomik hedeflerimiz vardı. Ama halkımız 1 Haziran’da bunun cevabını verdi. Yeterli ölçüyü de umarım 1 Kasım’da gösterecek ve AKP’ye de son verecek. Ondan sonra da biz hep beraber toplumsal barışımızı kardeşçe sağlayacağımız, yurttaşlarımızın ölmediği bir Türkiye’yi inşa edeceğiz.”
“1 KASIM DAHİL OLMAK ÜZERE ADİL VE DÜRÜST DAVRANMANIZI SİZLERDEN BEKLİYORUZ”
Seçim dönemi boyunca basına çok ihtiyaçlarının olacağına dikkat çeken Tanrıkulu, TRT ve Anadolu Ajansının yöneticilerine seslenerek şunları dedi:
“Bu seçim meydan seçimi değil de ekran seçimi olacak. O yüzden sizlerin yardımınıza çok ihtiyacımız var. Çünkü süre çok az. Her siyasi parti medyayı eşit bir şekilde kullanmak isteyecek. Buradan da TRT ve Anadolu Ajansına seslenmek istiyorum. Hiç olmazsa bu son 1 ayda adil olun. Biz de geldiğimizde sizlere karşı adil davranalım. Çünkü bizim vergilerimizle, milletimizin elektrik faturalarından kesilen ücretlerle eşit bir kamu yayıncılığı yapmaları amacıyla yasayla kurulmuş kurumlardır. Halkın özgür ve eşit haber alma hakkını en fazla talep edeceği kurumlar TRT ve AA’dır. Seçimlerin adil, dürüst ve eşit geçmesi açısından bu iki yayın kuruluşuna büyük görev düşüyor. Her iki kurumun yöneticilerine buradan sesleniyorum. Önümüzde 1 aylık süreç var. 1 Kasım dahil olmak üzere adil ve dürüst davranmanızı sizlerden bekliyoruz ve bunu da takip edeceğiz. TRT ve AA kanun gereği bağımsız ve tarafsız olmak zorundalar.”
Kaynak: İHA
Türkiye’de bir bayram ortamının olmadığını, aksine bir gerginlik ortamının olduğunu paylaşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Tanrıkulu, “Şehit cenazelerinden oluşan bir üzüntü ortamı var. İnsanlarda bir endişe ortamı var. Dün Kabe’de yaşananlar var. Kabe’de yüzlerce Müslüman hayatını kaybetti. Türkiye’de bugün 13 kişi hayatını kaybetti trafik kazasından dolayı. 2 tane şehidimiz var. Tüm bu haberlerle sarsılıyoruz. Umarız bundan sonraki günler güzel olur. Daha güzel bayramlarda buluşuruz” dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Ayhan ise bayramların; hayırların, hatırlamanın, sevginin, sevincin doruğa ulaştığı bir ortam olduğunu sözlerine ekleyerek, “Gerçekten böyle de oluyor ama içinden geçtiğimiz süreçte bir takım sıkıntıların olduğu da kesin. Bugün bakıldığında hem ekonomik anlamda, hem siyasal anlamda, hem de sosyal anlamda büyük sıkıntıların olduğu gerçek” ifadelerini kullandı.
“İKTİDAR SAYIN BABACAN’I EKONOMİDE ÇITA OLARAK KULLANMAK İSTİYOR”
MHP olarak siyasi, sosyal, ekonomik anlamda bir uzlaşmanın gerçekten ülkeyi refaha ulaştıracağını, toplumsal barışı sağlayacağına inandıklarına dikkat çeken Ayhan, şöyle devam etti:
“İçinde bulunduğumuz süreç sıkıntılı bir süreç. Nereden bakarsanız bakın ülke bütünlüğünde büyük bir sıkıntı var. Seçim güvenliği hususunda demokratik açıdan baktığınızda bir takım sıkıntıların olduğu çok net. İktidar istemese bile seçim kurulunun taleplerinin bu tür taleplerinin ortaya çıkması gerçekten ülke de seçim güvenliği açısından sıkıntıların olduğunu gösteriyor. Adayların bir tanesi gayet net bir şekilde kendini seçmene ifade etmesi lazım. Bu önemli bir olay. Bir diğeri ise seçmen ifade ederken de görüşlerini anlatıp kendini de tanıtması lazım. Seçmenin de adayı tanıyabilmesi ve adayın fikirlerinin ne olduğunu bilmesi lazım. Bunun için hür ve demokratik bir ortam olması lazım. Ayrıca ortaya çıkan sonucun net bir şekilde kamuoyu tarafından izlenebilmesi gerekiyor. Gerçekten hangi nedenle olursa olsun bunun sağlanamadığı bir ülkede demokrasi açığının olduğunu gayet net bir şekilde söyleriz. Özellikle iktidar partisi yetkilileri geçmiş dönemde ifade ettikleri Türkiye’de milli gelir arttıkça fert başına gelirin artarken aynı zamanda demokrasinin de gelişeceğini ifade etmeleri hususuydu. Son zamanlarda özellikle uygulanan ekonomik politikalar sonucunda milli geliri 11 bin dolar ifade ettiklerinde geriye doğru 9 bin doların altına geldiğini ve onların ifadesiyle demokrasi açığının daha da gerileyerek büyüdüğünü söyleyebiliyoruz. Bunu medyaya olan yüklenmelerden görüyoruz, yabancı sermaye hareketlerinden görüyoruz. Bu iktidarın sanki bu işten kendisi mesul değilmiş gibi bir imajı çıkartmak istediklerini görüyoruz."
"SEÇİMLER ÇOK ÖNEMLİ BİR FIRSAT ÇIKARIYOR"
"İktidar Sayın Babacan’ı ekonomide çıta olarak kullanmak istiyor ama ekonominin bu hale gelmesinin nedeni onlardır aslında" diyen Ayhan, "Yani enflasyon hedeflemesini ekonomide bir çıta olarak düşündüğünüz zaman siz bunu gerçekleştirememişsiniz, hedefleriniz tarumar olmuş ama şimdi bir eski bakanınızı getirerek bu işi düzeltmeye çalışma sevinci içerisindesiniz. Bunun böyle olmadığını iktidar partisi mensupları bizzat AKP milletvekilleri kendileri ifade ettiler. Böyle bir olayın Sayın Babacan ile sağlanamayacağını, bunun düzgün bir kamu finansmanı olduğunu, onun arkasında da sağlam bir siyasi iradenin olduğunu kabul ettiler. Kamu maliyesine baktığınız zaman iktidarın ifade ettiği kamu finansmanına baktığınız zaman orada da bu olayın yükünün dar gelirli vatandaşlar dolaylı vergiler vasıtasıyla yüklendiğini, özelleştirmelerdeki hukuki problemlerin gayet net bir şekilde ortaya çıktığını, buna ilave olarak iktisadi ilişkilerin yandaşlarla paylaşıldığı bir dönemi geçirdiğimiz ve kamu maliyesinin bu nedenle onlar tarafından bu şekilde ifade edilebilmesine imkan sağlandığını görüyoruz. Biz önümüzdeki dönemde seçimlerin çok önemli bir fırsat çıkardığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.
“YURTTAŞLARIMIZIN ÖLMEDİĞİ BİR TÜRKİYE’Yİ İNŞA EDECEĞİZ”
Tanrıkulu, ekonomide ki sorunların yapısal sorunlar olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Kişilerle ilgili değildir. Yapısal sorunun kaynağı da AKP’nin yürüttüğü ekonomik politikalardır. Türkiye’de ekonomi bakımından da istikrar yoktur. Şuan da istikrarı bozan unsun AKP hükümetleri olmuştur. 1 Kasım’da da yeniden yapıcı bir politikayla, ekonomik hedeflerle, sosyal hedeflerle yola çıkacağız. CHP iktidarı olsaydı bu bayramda emeklilerin cebinde bir maaş ikramiye olacaktı. Bunları vaat etmiştik. Ancak AKP bunu da engelledi. Mazot ile ilgili bir öngörümüz vardı. Asgari ücret bin 500 lira olacaktı. Taşeron işçilerin hepsi kadroya alınacaktı. Bunun gibi gerçekten de refahın bütün toplum kesimlerine yayılacağı alt gelir grubuna yayılacağı ekonomik hedeflerimiz vardı. Ama halkımız 1 Haziran’da bunun cevabını verdi. Yeterli ölçüyü de umarım 1 Kasım’da gösterecek ve AKP’ye de son verecek. Ondan sonra da biz hep beraber toplumsal barışımızı kardeşçe sağlayacağımız, yurttaşlarımızın ölmediği bir Türkiye’yi inşa edeceğiz.”
“1 KASIM DAHİL OLMAK ÜZERE ADİL VE DÜRÜST DAVRANMANIZI SİZLERDEN BEKLİYORUZ”
Seçim dönemi boyunca basına çok ihtiyaçlarının olacağına dikkat çeken Tanrıkulu, TRT ve Anadolu Ajansının yöneticilerine seslenerek şunları dedi:
“Bu seçim meydan seçimi değil de ekran seçimi olacak. O yüzden sizlerin yardımınıza çok ihtiyacımız var. Çünkü süre çok az. Her siyasi parti medyayı eşit bir şekilde kullanmak isteyecek. Buradan da TRT ve Anadolu Ajansına seslenmek istiyorum. Hiç olmazsa bu son 1 ayda adil olun. Biz de geldiğimizde sizlere karşı adil davranalım. Çünkü bizim vergilerimizle, milletimizin elektrik faturalarından kesilen ücretlerle eşit bir kamu yayıncılığı yapmaları amacıyla yasayla kurulmuş kurumlardır. Halkın özgür ve eşit haber alma hakkını en fazla talep edeceği kurumlar TRT ve AA’dır. Seçimlerin adil, dürüst ve eşit geçmesi açısından bu iki yayın kuruluşuna büyük görev düşüyor. Her iki kurumun yöneticilerine buradan sesleniyorum. Önümüzde 1 aylık süreç var. 1 Kasım dahil olmak üzere adil ve dürüst davranmanızı sizlerden bekliyoruz ve bunu da takip edeceğiz. TRT ve AA kanun gereği bağımsız ve tarafsız olmak zorundalar.”