Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu Açıklaması

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, “Yaratılış ve kulluk amacından, samimi inançtan, ahlaki değerlerden her geçen gün uzaklaşmaktayız. Günü birlik telaşlar içerisinde bencilliğin, hırsın, açgözlülüğün zindanlarına hapsoluyoruz adeta. Ayrımcılık, ırkçılık, sömürgecilik, şiddet, terör, savaş, istismar, açlık gibi nice küresel sorunların kıskacında yeryüzü sakinleri olarak büyük bir sınavdan geçmekteyiz” dedi.

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu Açıklaması
Azizoğlu, Ramazan ayının başlaması dolayısıyla, İslam coğrafyasında yaşanan insanlık ayıbı olan savaşlar ve göçler karşısında insanlık ailesinin çare bulması çağrısında bulundu. Ramazan ayını önemli kılan etkenlerden birinin de, dinimizin temel ibadetlerinden olan orucun bu ay içinde tutulması olduğunu ifade eden Azizoğlu, “Yüce Allah Kur’an’da "…Kim Ramazan ayına ulaşırsa oruç tutsun" buyurarak, Ramazan ayında oruç tutulmasını emretmektedir” dedi.

İslam coğrafyasında cereyan eden insani hissiyatı olan her birey ve toplumu derinden etkileyen ve çözüm arayan terörist eylem ve yapılanmaların Müslüman toplumunu yine zalimlerin zulmüne mazhar kıldığını belirterek, “Özellikle Irak ve Suriye’den ülkemize evlerini, işlerini, toprakları ve tüm kazanımlarını bırakıp sadece yaşama tutuna bilmek için gelen ailelere kucak açılmıştır. İslami ve insani kültür ve inançlarımızın gereği olan hoşgörüyü göstermenin zamanı bu günkü zamandır. İnancımızda insan, hem bedeniyle hem de ruhuyla onurlu bir varlıktır. İnsanın mükerrem oluşu, yaratan ve yaratılanlarla ilişkisinde mükemmel olmayı gaye edinmesidir. Mükerrem insan, her daim Rahman’ın nazargahı olan bir gönül taşıdığının bilincinde olandır. Dolayısıyla o, bütün varlıklara rahmet nazarıyla bakar. Onun tutum ve davranışları bu rahmetin izlerini taşır. Mükerrem insanın gönlünde herkese yer vardır. O, yaratılanı yaratandan ötürü sever, sevgisine karşılık beklemez. Mükerrem insan olmak güçlü-zayıf, alim-cahil, zengin-fakir, büyük-küçük demeden herkesi saygın, onurlu ve değerli görebilmektir. Onurlu insan olmak, kırık ve mahzun gönüllerin yaralarını sarmaktır. Onlara sahip çıkmaktır, gönül açmaktır. Mükerrem ve onurlu olmak, güzel ahlaka, fazilet ve erdeme kanat çırpmaktır. Hayatı paylaşırken insanlara karşı hoşgörülü olmaktır, hüsnü zan beslemektir. Mükerrer olmak ırk, din, dil ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin bütün insanlarla iyi geçinmektir, herkese güzel söz söylemektir. Sevgi ve kardeşlik duygularıyla insanlarla kaynaşmak, kırgınlık, dargınlık ve düşmanlıkları sona erdirmektir. Onurlu olmak, yerine göre muhatabımızın olumsuz tutum ve davranışları karşısında sabırlı olabilmektir. Onurlu insan, diğer insanların onurunu da kendi, onuru gibi kabul edendir. O, başkalarının onurunu yücelttiğinde kendi onurunun yüceleceğini, zedelediğinde ise kendi onurunu zedeleneceğini bilmektir” dedi.

İman ve sevgiden beslenen insan onurunu koruma anlayışı, bütün soğuklukları ısıtacak, karanlıkları ışıtacak, uzakları yakın edecek bir güç olduğunu hatırlatan Azizoğlu, “Bu meziyet, sözleri anlamlı kılacak, varlık alemindeki her canlı ve cansıza şefkat ve ibret nazarıyla bakmayı sağlayacak ulvi bir değerdir. Bu değere ise, ancak Kur’an’a ve sünnete sarılarak, Kutlu Nebi’nin ahlakıyla bezenerek ulaşabiliriz” dedi.

İnsanlığın, asıl onur ve şerefin âlemlerin Rabbine kul, Kutlu Nebi’ye ümmet kılınmakta olduğunu idrak edemediğini hatırlatan Azizoğlu, “Rabbimiz bize böylesine değer vermişken, biz onuru makamla, mevkiiyle, parayla ölçer olduk. Mevlamızdan uzak düştükçe kendimize ve birbirimize de yabancılaştık. Kendimizi kendi ellerimizle tehlikelere atıyoruz. Yaratılış ve kulluk amacından, samimi inançtan, ahlaki değerlerden her geçen gün uzaklaşmaktayız. Günü birlik telaşlar içerisinde bencilliğin, hırsın, açgözlülüğün zindanlarına hapsoluyoruz adeta. Ayrımcılık, ırkçılık, sömürgecilik, şiddet, terör, savaş, istismar, açlık gibi nice küresel sorunların kıskacında yeryüzü sakinleri olarak büyük bir sınavdan geçmekteyiz. İslam nazarında, sevgiye ve hürmete layık olan varlıktır insan. Siyahı da değerlidir beyazı da, yoksulu da onurludur, hizmetçisi de. Ölüsü de saygındır, dirisi de. Mümin merhametli, vicdanlı insandır. Evinde yâda ülkesinde kendisinden himmet istemek durumunda kalanı sadece insan olduğu için Allah rızasını almak için hiçbir etnik, dini, politik yâda maddi çıkar gözetmeksizin yapar insani ve İslami yardımını” dedi.

Kaynak: İHA