Çocuklarda Çalma Davranışı Nasıl Engellenir?
Aile ve Çift Terapisti Psikoterapist Uzman Psikolog Naciye Tokaç, çocuklarda çalma davranışının nasıl engelleneceği konusunda uyarılarda bulundu.
Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Kişilik gelişiminin temel dinamiklerinin atıldığı 0-6 yaş arası dönemin sonlarını yaşayan çocukta "çalma" davranışı ebeveynlere birçok açıdan bilgi vermektedir. Bu davranış çocuğun evindeki bir eşyayı, yiyeceği vb. aşırması gibi görülebileceği gibi ebeveyn veya kardeşlerin eşyalarını izinsiz alma şeklinde de görülebilir. En önemlisi ise arkadaşları gibi diğer kişilerin eşyalarını çalma şeklinde görüldüğünde ortaya çıkar. Ebeveynleri en çok bu durum endişelendirmektedir” dedi.
“Çocuğun sahip olma isteği mi? Kıskançlık mı? Kendi sınırlarını bilmemesi mi? İhtiyacı mı? Dikkat çekme isteği mi? Yoksa çok daha önemli bir sorunun işareti mi? Örneğin bir travmanın, istismarın... Bu sorularla neden bahsettiğim merak edilmiş olabilir. Evet, önemli bir konudan, 5 ve 6 yaşındaki çocuklarda çalma davranışından bahsetmekteyim” diyen Aile ve Çift Terapisti Psikoterapist Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Bu davranışın neden ortaya çıkabildiğine değinmeden önce gelişim basamaklarından bahsetmek faydalı olacaktır.
Çalma davranışı ve ardındaki mekanizmayı en iyi açıklayan kuramcı Sigmund Freud (1856-1939) kişilik gelişiminin 5 aşamasını açıklamaktadır. Freud ilk gelişim aşaması olarak 0-2 yaş arasını temsil eden oral dönemden bahsetmektedir. Bu dönemde haz kaynağı ağız olup dudaklar, ağız boşluğu ve yutkunma organı önem taşımaktadır. Besin maddesi haz veren durumdadır ve hoşlandığını içe alma, hoşlanmadığını tükürme şeklinde çocuğun istediğini yapabilme gücünü keşfettiği zamandır. Bu dönemin önemli tarafı bağımlılık ve bağımsızlığın oluştuğu, özerklik ve özgüvenin temelinin atıldığı evredir.
2-3 yaş arası anal dönem olup dikkat dışkılama bölgesinde yoğunlaşmaktadır. Tutma, bırakma ve inatlaşma bu dönemin temel özellikleridir. Bu dönemde kişiliğin inatçı veya sorumsuz yapısı nesnelerle direk iletişimin başlamasıyla oluşmaktadır.
Bir diğer aşama ise 3 yaşdan 6 yaşa kadar devam eden fallik dönemdir. Aynı zamanda ödipal dönem olarak da adlandırılan bu dönemin en önemli özelliği; nesne ilişkilerinin sağlamlaştırılması ve ödipal kompleks’dir. Ödipal kompleks anne ve babaya karşı olan iki yönlü tutumdur. Bir yanda kıskanılan ve nefret edilen babayı ortadan kaldırma duyguları ve annenin yanında onun yerini alma isteği, öte yanda ise kıskanılan ve nefret edilen anneyi ortadan kaldırma ve baba yanında onun yerini alma isteği biçiminde söylenebilir. Buradaki en önemli nokta duyguların yoğunluğu ve derinliğidir. Bu gerçek bir aşktır. Ödipal kompleks çocuğun aşk ve nefretini, kıskançlık ve beklemeyi, kızgınlık ve korkuyu yaşadığı bir durumdur. Bu dönemin sonlarına doğru vicdan gelişimini ifade eden süperego gelişmeye başlar. Süperegoyu ne kadar vicdan olarak tanımlasak da çoğunlukla bilinçdışı olduğu bilinmektedir. Bu döneme kadar ebeveynlerin isteklerine daha fazla önem veren çocuk beş altı yaş civarında daha kişisel ahlaksal davranışlar göstermeye başlar. Anne babayı sevmek yada nefret etmek yerine onların isteklerini reddederek kendisi anne babası gibi olur. Süperego yasaklarının temelinde ödipal kompleksi oluşturan cinsel ve saldırgan isteklerini reddetme eğilimi yatmaktadır. Süperego ana babanın ahlaki değerlerinin içe alınmış hayallerinden ortaya çıkmakta ancak daha sonra çocuk kendi ahlaksal değerlerini oluşturmaktadır. Freud’a göre 6 yaşdan itibaren devam eden diğer aşamalar gizil ve latens dönemden oluşmaktadır” diye konuştu.
Çocuğun çalma davranışı ile ilk karşılaşıldığı an’ın oldukça önemli olduğunu dile getiren Aile ve Çift Terapisti Psikoterapist Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Bu durum ile karşılaşan gerek ebeveynlerden birisi gerekse öğretmen veya dışarıdan bir kişi olsun çocuğa verilen ilk tepki önemlidir. Çocuktaki bu durumunun normal bir durum gibi karşılanmaması, gözardı edilmemesi gerekir. Ancak çocuğu suçlayıcı, yargılayıcı ve öfkeyle yaklaşmamak da önemlidir. Ebeveyn telaşa kapılmadan ve çalma kelimesini kullanmadan izinsiz alma üzerinde durarak çocukla konuşmalıdır. Çocuğa bu durumun bir suç olduğu, başkalarının eşyalarının izinsiz alınmaması gerektiği çünkü onların özel eşyalarının olduğu anlatılmalıdır.
Çocukla ilk konuşan kişinin baba olması da önem taşımaktadır. Çünkü baba imgesi güç, otorite ve üstbenlik kavramlarını temsil etmektedir. Daha önce bahsedilen süperego yani vicdan da denilebilecek ahlaksal gelişimi baba imgesi ile sağlanmaktadır. Güçlü bir baba imgesi çocuğuna tehlike anında emniyet kemeri görevi görmelidir. Çocuk kendisini herhangi bir tehlike altında hissettiğinde veya kendisi olumsuz, uygun olmayan bir davranış yapacağı zaman baba figürü aklına gelmelidir. Ancak bunun baba imgesinden korktuğundan ve cezalandırılma korkusundan olmaması gerektiği, çocuğun kendi gözlem ve deneyimleri sonucu tercih olarak olumsuz davranışı yapmaması gerektiğinden bahsetmekteyiz. Burada önemli bir nokta ise baba figürünün olmadığı durumlardır. Böyle zamanlarda ise anne imgesinin kapsayıcı, çocuğun duygularını anlayan bir imge olması gerekir.
Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan birisi de bu durumla ilk karşılaşıldığında olumsuz bir değerlendirmeye varılmamasının gerektiğidir. Bu durum çocuğun çevresine verdiği bir işaret olarak yorumlanmalı ve çocuğun duygularıyla ilgili olduğu unutulmamalıdır. Sahip olmak istediği şeyin karşılanmamış olmasına, duygusal bir eksikliğe, mülkiyet kavramının oluşmamış olmasına, dikkat çekme amacına, ebeveynler arasındaki iletişim sorunları ve sınır sorunları gibi birçok konuya işaret edebilir.
Özellikle aile ve aile içindeki bireylerin birbirine yaklaşımları, birbirlerinin eşyalarının nasıl kullanıldığı, bireylerin birbirinden izin alıp almadığı önemlidir. Anne babanın da çocuğun herhangi bir eşyasını kullanma konusunda çocuğundan izin alması gereklidir. Eğer çocuğun eşyalarını ebeveynler izinsiz alıyorsa çoğunlukla model alarak öğrenen çocuk da onların ve diğerlerinin eşyalarını izinsiz almanın normal olduğunu düşünebilir.
Anne babanın rolleri de önem taşımakta; anne baba veya her ikisinin de umursamaz, ilgisiz, pasif veya otoriter olması ile birbirlerinde olan yetersizlikleri görmezden gelmeleri gibi özellikler de önemlidir. Bu durumda çocuk ilgiyi üzerine çekebilmek için olumsuz bir davranış olan "çalma" davranışını gerçekleştirerek kendi varlığını, hakimiyetini göstermeye çalışır. Ebeveynlerden birinin diğerinin ilgisizliği veya otoritesini daha hafifletmeye çalışması çocuğun olumsuz davranışının devam etmesini sağlayabilir. Burada önemli olan anne babanın fikirbirliğinin olması ve aralarında tutarlı olmalarıdır. Farklı fikirlerde olsalar dahi çocuğa karşı aynı tutumu sergilemeleri gereklidir.
Çocuklarda "çalma" davranışının olumsuz olarak değerlendirilmeden önce gelişim aşamalarındaki sorunlar, aile ilişkilerindeki sorunlarla ilgili olabildiği ve bir işaret olarak algılanması gerektiği unutulmamalıdır” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
“Çocuğun sahip olma isteği mi? Kıskançlık mı? Kendi sınırlarını bilmemesi mi? İhtiyacı mı? Dikkat çekme isteği mi? Yoksa çok daha önemli bir sorunun işareti mi? Örneğin bir travmanın, istismarın... Bu sorularla neden bahsettiğim merak edilmiş olabilir. Evet, önemli bir konudan, 5 ve 6 yaşındaki çocuklarda çalma davranışından bahsetmekteyim” diyen Aile ve Çift Terapisti Psikoterapist Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Bu davranışın neden ortaya çıkabildiğine değinmeden önce gelişim basamaklarından bahsetmek faydalı olacaktır.
Çalma davranışı ve ardındaki mekanizmayı en iyi açıklayan kuramcı Sigmund Freud (1856-1939) kişilik gelişiminin 5 aşamasını açıklamaktadır. Freud ilk gelişim aşaması olarak 0-2 yaş arasını temsil eden oral dönemden bahsetmektedir. Bu dönemde haz kaynağı ağız olup dudaklar, ağız boşluğu ve yutkunma organı önem taşımaktadır. Besin maddesi haz veren durumdadır ve hoşlandığını içe alma, hoşlanmadığını tükürme şeklinde çocuğun istediğini yapabilme gücünü keşfettiği zamandır. Bu dönemin önemli tarafı bağımlılık ve bağımsızlığın oluştuğu, özerklik ve özgüvenin temelinin atıldığı evredir.
2-3 yaş arası anal dönem olup dikkat dışkılama bölgesinde yoğunlaşmaktadır. Tutma, bırakma ve inatlaşma bu dönemin temel özellikleridir. Bu dönemde kişiliğin inatçı veya sorumsuz yapısı nesnelerle direk iletişimin başlamasıyla oluşmaktadır.
Bir diğer aşama ise 3 yaşdan 6 yaşa kadar devam eden fallik dönemdir. Aynı zamanda ödipal dönem olarak da adlandırılan bu dönemin en önemli özelliği; nesne ilişkilerinin sağlamlaştırılması ve ödipal kompleks’dir. Ödipal kompleks anne ve babaya karşı olan iki yönlü tutumdur. Bir yanda kıskanılan ve nefret edilen babayı ortadan kaldırma duyguları ve annenin yanında onun yerini alma isteği, öte yanda ise kıskanılan ve nefret edilen anneyi ortadan kaldırma ve baba yanında onun yerini alma isteği biçiminde söylenebilir. Buradaki en önemli nokta duyguların yoğunluğu ve derinliğidir. Bu gerçek bir aşktır. Ödipal kompleks çocuğun aşk ve nefretini, kıskançlık ve beklemeyi, kızgınlık ve korkuyu yaşadığı bir durumdur. Bu dönemin sonlarına doğru vicdan gelişimini ifade eden süperego gelişmeye başlar. Süperegoyu ne kadar vicdan olarak tanımlasak da çoğunlukla bilinçdışı olduğu bilinmektedir. Bu döneme kadar ebeveynlerin isteklerine daha fazla önem veren çocuk beş altı yaş civarında daha kişisel ahlaksal davranışlar göstermeye başlar. Anne babayı sevmek yada nefret etmek yerine onların isteklerini reddederek kendisi anne babası gibi olur. Süperego yasaklarının temelinde ödipal kompleksi oluşturan cinsel ve saldırgan isteklerini reddetme eğilimi yatmaktadır. Süperego ana babanın ahlaki değerlerinin içe alınmış hayallerinden ortaya çıkmakta ancak daha sonra çocuk kendi ahlaksal değerlerini oluşturmaktadır. Freud’a göre 6 yaşdan itibaren devam eden diğer aşamalar gizil ve latens dönemden oluşmaktadır” diye konuştu.
Çocuğun çalma davranışı ile ilk karşılaşıldığı an’ın oldukça önemli olduğunu dile getiren Aile ve Çift Terapisti Psikoterapist Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Bu durum ile karşılaşan gerek ebeveynlerden birisi gerekse öğretmen veya dışarıdan bir kişi olsun çocuğa verilen ilk tepki önemlidir. Çocuktaki bu durumunun normal bir durum gibi karşılanmaması, gözardı edilmemesi gerekir. Ancak çocuğu suçlayıcı, yargılayıcı ve öfkeyle yaklaşmamak da önemlidir. Ebeveyn telaşa kapılmadan ve çalma kelimesini kullanmadan izinsiz alma üzerinde durarak çocukla konuşmalıdır. Çocuğa bu durumun bir suç olduğu, başkalarının eşyalarının izinsiz alınmaması gerektiği çünkü onların özel eşyalarının olduğu anlatılmalıdır.
Çocukla ilk konuşan kişinin baba olması da önem taşımaktadır. Çünkü baba imgesi güç, otorite ve üstbenlik kavramlarını temsil etmektedir. Daha önce bahsedilen süperego yani vicdan da denilebilecek ahlaksal gelişimi baba imgesi ile sağlanmaktadır. Güçlü bir baba imgesi çocuğuna tehlike anında emniyet kemeri görevi görmelidir. Çocuk kendisini herhangi bir tehlike altında hissettiğinde veya kendisi olumsuz, uygun olmayan bir davranış yapacağı zaman baba figürü aklına gelmelidir. Ancak bunun baba imgesinden korktuğundan ve cezalandırılma korkusundan olmaması gerektiği, çocuğun kendi gözlem ve deneyimleri sonucu tercih olarak olumsuz davranışı yapmaması gerektiğinden bahsetmekteyiz. Burada önemli bir nokta ise baba figürünün olmadığı durumlardır. Böyle zamanlarda ise anne imgesinin kapsayıcı, çocuğun duygularını anlayan bir imge olması gerekir.
Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan birisi de bu durumla ilk karşılaşıldığında olumsuz bir değerlendirmeye varılmamasının gerektiğidir. Bu durum çocuğun çevresine verdiği bir işaret olarak yorumlanmalı ve çocuğun duygularıyla ilgili olduğu unutulmamalıdır. Sahip olmak istediği şeyin karşılanmamış olmasına, duygusal bir eksikliğe, mülkiyet kavramının oluşmamış olmasına, dikkat çekme amacına, ebeveynler arasındaki iletişim sorunları ve sınır sorunları gibi birçok konuya işaret edebilir.
Özellikle aile ve aile içindeki bireylerin birbirine yaklaşımları, birbirlerinin eşyalarının nasıl kullanıldığı, bireylerin birbirinden izin alıp almadığı önemlidir. Anne babanın da çocuğun herhangi bir eşyasını kullanma konusunda çocuğundan izin alması gereklidir. Eğer çocuğun eşyalarını ebeveynler izinsiz alıyorsa çoğunlukla model alarak öğrenen çocuk da onların ve diğerlerinin eşyalarını izinsiz almanın normal olduğunu düşünebilir.
Anne babanın rolleri de önem taşımakta; anne baba veya her ikisinin de umursamaz, ilgisiz, pasif veya otoriter olması ile birbirlerinde olan yetersizlikleri görmezden gelmeleri gibi özellikler de önemlidir. Bu durumda çocuk ilgiyi üzerine çekebilmek için olumsuz bir davranış olan "çalma" davranışını gerçekleştirerek kendi varlığını, hakimiyetini göstermeye çalışır. Ebeveynlerden birinin diğerinin ilgisizliği veya otoritesini daha hafifletmeye çalışması çocuğun olumsuz davranışının devam etmesini sağlayabilir. Burada önemli olan anne babanın fikirbirliğinin olması ve aralarında tutarlı olmalarıdır. Farklı fikirlerde olsalar dahi çocuğa karşı aynı tutumu sergilemeleri gereklidir.
Çocuklarda "çalma" davranışının olumsuz olarak değerlendirilmeden önce gelişim aşamalarındaki sorunlar, aile ilişkilerindeki sorunlarla ilgili olabildiği ve bir işaret olarak algılanması gerektiği unutulmamalıdır” şeklinde konuştu.