Reyhanlı Saldırısı Davası
Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde, 11 Mayıs 2013'te, 53 kişinin hayatını kaybettiği iki ayrı bombalı saldırıyla ilgili 33 kişinin yargılandığı ve güvenlik nedeniyle Ankara'ya nakledilen davanın görülmesine devam edildi.
Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuksuz sanıklardan 6'sı ile müştekiler ve tarafların avukatları katıldı. Tutuklu sanıklar ise bulundukları cezaevinden görüntülü sistemle duruşmaya bağlandı.
Hakkında yakalama kararı bulunan sanıkların yakalanamadıkları tutanağa geçirildikten sonra söz alan müşteki Veysel Sevmez, saldırıda yaralandığını, birçok ameliyat geçirdiğini ve halen yaraları bulunduğunu anlatarak, şunları söyledi:
"11 Mayıs ile ilgili birçok kişinin acı hikayesi vardır. Bombalı araç çaprazımdaydı. Aramızda 5 metre vardı. Benim amacım çalışmaktı. 24 gün Ankara'da hastanede yattım. Psikolojim alt üst oldu. Faillerin cezalandırılmalarını istiyorum. Asıl faillerin de..."
Saldırıda ağabeyini kaybeden Ahmet Cunedioğlu ise "Biz yaşıyoruz ama ha yaşamışız ha yaşamamışız. Sonsuza kadar şikayetçiyim. Beni abimden mahrum ettiler. Psikolojimi alt üst ettiler. Adalet istiyorum. Abim hayattayken daha başarılıydım. Psikolojim bozuldu, arkadaşlarım tarafından dışlandım, şiddete meyilli oldum. Bir düğüne, bir nişana gidemiyorum. Çünkü abim şehit oldu. Bu canilerin, bunların başında olanların da cezalandırılmalarını istiyorum" diye konuştu.
Oğlu Halil Erdemci'yi kaybeden Medine Erdemci de patlamadan beri psikolojisinin bozulduğunu bildirerek, "6 aylık torunum yetim kaldı. O çocuk her gün 'Babam ne zaman gelecek' diye soruyor. Ben bunların idamla yargılanmasını istiyorum. Bunlar maşadır. O baştaki, en derindekiler en büyük cezayla cezalandırılsın" dedi.
Duruşmaya katılan Hatay Barosu Başkanı Erdem Dönmez, eylemin, Türkiye tarihindeki en acı olaylardan olduğunu ve toplumsal kırılganlığa yol açtığını ifade ederek, "Bu yangının yaşanmasının, Türkiye'nin Suriye politikasıyla doğrudan bağlantılı olduğunu düşünüyoruz. Bu kadar büyük ve acılı bir olayın perde arkasındaki ilişkilerin, azmettiricilerin ortaya çıkarılmasını istiyoruz" diye konuştu ve davaya baro olarak müdahillik talebinde bulundu.
Cumhuriyet Savcısı İbrahim şahin, haklarında yakalama emri bulunan sanıkların yakalanmalarının beklenmesini ve tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamını talep etti.
şahin, suçtan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle Hatay Barosunun müdahillik talebinin reddine, diğer müdahillik taleplerinin kabulüne karar verilmesini istedi.
Tutuklu sanıkların avukatları, müvekkilleri adına tahliye talebinde bulundu.
Sanık avukatlarından Mehmet şahin Akbay, ihbara rağmen saldırıda kullanılan araçların resmi kurumlarca durdurulmadığını ifade ederek, "O patlamayı isteyen güçleri dışarıda aramayalım" dedi.
Tutuklu sanıklar ise olayla alakaları olmadığını savunarak, tahliyelerini istediler.
Tutuklu sanıklardan Nasır Eskiocak, "Gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyorum. Ortada delil yok. Olayın tarafsız şekilde araştırılmasını istiyorum" diye konuştu.
Duruşma, heyetin talepleri değerlendirmesi için 14.30'a ertelendi.
-Basın açıklaması
Saldırıda hayatını kaybedenlerin ve yaralananların aileleri duruşma öncesinde adliye önünde toplandı.
Saldırıda ölen Oğulcan Tuna'nın babası Ahmet Tuna, grup adına yaptığı açıklamada, terörün, en büyük insanlık suçu olduğunu belirterek, "Terör sonucunda acılar vardır. Terörü, ancak insanlıktan çıkmış kişiler yapar ve savunur. Bunu savunanlar da aynı suçu işlemiş kadar suçludur. Terörü yok etmenin en önemli yolu, toplumun dimdik kalarak yapanın, yaptıranın ve savunanın lanetlenmesidir" diye konuştu.
Reyhanlı'daki saldırıda canların yandığını, yuvaların dağıldığını ifade eden Tuna, "Kısacası acıların en büyüğünü yaşadık. Tarifi yapılmayacak kadar büyük bu acı hiçbir zaman geçmez" sözleriyle duygularını dile getirdi.
Tuna, herkesin, terörü lanetlemesini istediklerini kaydetti.
-Davanın geçmişi
İddianamede 2'si Suriyeli 33 sanıktan 19'u hakkında "devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmaya teşebbüsten" ağırlaştırılmış müebbet hapis, 52 kişinin ölümüne sebep olmaktan 52'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor.
Sanıklara, "silahlı terör örgütüne üye olmak ve yardım etmek", "öldürmeye teşebbüs etmek", "patlayıcı madde bulundurmak", "mala zarar vermek", "kasten yaralama", "suçluyu kayırma", "130 kişiyi öldürmeye teşebbüs" suçlamaları da yöneltiliyor.
Davanın görülmesine Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmış, Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesiyle görevli mahkeme ve savcılıkların kaldırılmasının ardından dava Hatay Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiş, mahkeme ise güvenlik gerekçesiyle dosyanın naklini istemişti. Talebi değerlendiren Yargıtay 5. Ceza Dairesi, davayı Ankara'ya nakletmişti.
Buna ilişkin kararda, "yargılamanın adil, etkili ve tarafların katılımına açık şekilde esas yetkili mahkemesinde yapılması gerektiği, ancak güvenlik önlemleri alınsa bile toplumsal olaylar çıkabileceği" belirtilerek, "kamu güvenliği" için davanın nakline karar verildiği ifade edilmişti.
Kaynak: AA
Hakkında yakalama kararı bulunan sanıkların yakalanamadıkları tutanağa geçirildikten sonra söz alan müşteki Veysel Sevmez, saldırıda yaralandığını, birçok ameliyat geçirdiğini ve halen yaraları bulunduğunu anlatarak, şunları söyledi:
"11 Mayıs ile ilgili birçok kişinin acı hikayesi vardır. Bombalı araç çaprazımdaydı. Aramızda 5 metre vardı. Benim amacım çalışmaktı. 24 gün Ankara'da hastanede yattım. Psikolojim alt üst oldu. Faillerin cezalandırılmalarını istiyorum. Asıl faillerin de..."
Saldırıda ağabeyini kaybeden Ahmet Cunedioğlu ise "Biz yaşıyoruz ama ha yaşamışız ha yaşamamışız. Sonsuza kadar şikayetçiyim. Beni abimden mahrum ettiler. Psikolojimi alt üst ettiler. Adalet istiyorum. Abim hayattayken daha başarılıydım. Psikolojim bozuldu, arkadaşlarım tarafından dışlandım, şiddete meyilli oldum. Bir düğüne, bir nişana gidemiyorum. Çünkü abim şehit oldu. Bu canilerin, bunların başında olanların da cezalandırılmalarını istiyorum" diye konuştu.
Oğlu Halil Erdemci'yi kaybeden Medine Erdemci de patlamadan beri psikolojisinin bozulduğunu bildirerek, "6 aylık torunum yetim kaldı. O çocuk her gün 'Babam ne zaman gelecek' diye soruyor. Ben bunların idamla yargılanmasını istiyorum. Bunlar maşadır. O baştaki, en derindekiler en büyük cezayla cezalandırılsın" dedi.
Duruşmaya katılan Hatay Barosu Başkanı Erdem Dönmez, eylemin, Türkiye tarihindeki en acı olaylardan olduğunu ve toplumsal kırılganlığa yol açtığını ifade ederek, "Bu yangının yaşanmasının, Türkiye'nin Suriye politikasıyla doğrudan bağlantılı olduğunu düşünüyoruz. Bu kadar büyük ve acılı bir olayın perde arkasındaki ilişkilerin, azmettiricilerin ortaya çıkarılmasını istiyoruz" diye konuştu ve davaya baro olarak müdahillik talebinde bulundu.
Cumhuriyet Savcısı İbrahim şahin, haklarında yakalama emri bulunan sanıkların yakalanmalarının beklenmesini ve tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamını talep etti.
şahin, suçtan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle Hatay Barosunun müdahillik talebinin reddine, diğer müdahillik taleplerinin kabulüne karar verilmesini istedi.
Tutuklu sanıkların avukatları, müvekkilleri adına tahliye talebinde bulundu.
Sanık avukatlarından Mehmet şahin Akbay, ihbara rağmen saldırıda kullanılan araçların resmi kurumlarca durdurulmadığını ifade ederek, "O patlamayı isteyen güçleri dışarıda aramayalım" dedi.
Tutuklu sanıklar ise olayla alakaları olmadığını savunarak, tahliyelerini istediler.
Tutuklu sanıklardan Nasır Eskiocak, "Gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyorum. Ortada delil yok. Olayın tarafsız şekilde araştırılmasını istiyorum" diye konuştu.
Duruşma, heyetin talepleri değerlendirmesi için 14.30'a ertelendi.
-Basın açıklaması
Saldırıda hayatını kaybedenlerin ve yaralananların aileleri duruşma öncesinde adliye önünde toplandı.
Saldırıda ölen Oğulcan Tuna'nın babası Ahmet Tuna, grup adına yaptığı açıklamada, terörün, en büyük insanlık suçu olduğunu belirterek, "Terör sonucunda acılar vardır. Terörü, ancak insanlıktan çıkmış kişiler yapar ve savunur. Bunu savunanlar da aynı suçu işlemiş kadar suçludur. Terörü yok etmenin en önemli yolu, toplumun dimdik kalarak yapanın, yaptıranın ve savunanın lanetlenmesidir" diye konuştu.
Reyhanlı'daki saldırıda canların yandığını, yuvaların dağıldığını ifade eden Tuna, "Kısacası acıların en büyüğünü yaşadık. Tarifi yapılmayacak kadar büyük bu acı hiçbir zaman geçmez" sözleriyle duygularını dile getirdi.
Tuna, herkesin, terörü lanetlemesini istediklerini kaydetti.
-Davanın geçmişi
İddianamede 2'si Suriyeli 33 sanıktan 19'u hakkında "devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmaya teşebbüsten" ağırlaştırılmış müebbet hapis, 52 kişinin ölümüne sebep olmaktan 52'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor.
Sanıklara, "silahlı terör örgütüne üye olmak ve yardım etmek", "öldürmeye teşebbüs etmek", "patlayıcı madde bulundurmak", "mala zarar vermek", "kasten yaralama", "suçluyu kayırma", "130 kişiyi öldürmeye teşebbüs" suçlamaları da yöneltiliyor.
Davanın görülmesine Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmış, Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesiyle görevli mahkeme ve savcılıkların kaldırılmasının ardından dava Hatay Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiş, mahkeme ise güvenlik gerekçesiyle dosyanın naklini istemişti. Talebi değerlendiren Yargıtay 5. Ceza Dairesi, davayı Ankara'ya nakletmişti.
Buna ilişkin kararda, "yargılamanın adil, etkili ve tarafların katılımına açık şekilde esas yetkili mahkemesinde yapılması gerektiği, ancak güvenlik önlemleri alınsa bile toplumsal olaylar çıkabileceği" belirtilerek, "kamu güvenliği" için davanın nakline karar verildiği ifade edilmişti.