Milas'ta Arıtma Tesisindeki Metan Gazı Zehirlenmesi Davası

Milas ilçesindeki özel şirkete ait arıtma tesisinde iki yıl önce 7 kişinin metan gazı zehirlenmesi sonucu hayatını kaybetmesiyle ilgili davanın beşinci duruşması yapıldı.

Milas'ta Arıtma Tesisindeki Metan Gazı Zehirlenmesi Davası
Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya ölenlerin yakınları, tutuksuz yargılanan sanıklar ve taraf avukatları katıldı.

Mahkeme heyeti, yurtdışında yaşayan yabancı sanıkların dinlenebilmesi için süre vererek duruşmayı erteledi.

İşçi ailelerinin avukatlarından Murat Kemal Gündüz, gazetecilere, 2 yıldır devam eden davanın beşinci duruşmasının yapıldığını söyledi.

Kazanın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen duruşmalardan net sonuç çıkmadığını belirten Gündüz, şirketin yönetim kurulu üyesi iki yabancı sanığın halen dinlenemediğine işaret etti.

İsrail ve İsviçre makamlarına bu konuda talimat yazıldığını anlatan Gündüz, "Bizim bugüne kadarki ısrarımız, mahkeme celpleriyle dinlenmesi yönündeydi. Mahkeme, bu talebimizi baştan kabul etmeyip, yurtdışına talimat yazmıştı. Bu talimatlar da bir türlü sonuçlanmıyor" şeklinde konuştu.

Gündüz, duruşmada ilk defa sanık vekiline yabancı uyruklu iki sanığın mahkemede hazır edilip edilemeyeceğine dair süre verdiğini kaydederek, iki kişi dışında diğer sanık ve tanıkların beyanlarının alındığını vurguladı.

Merhum işçilerden Mustafa Öztürk'ün kız kardeşi Pınar Öztürk'ün, avukat Timur İbrahim Şen'e hakaret ettiği iddiasıyla görülen davanın da sonuçlandığını belirten gündüz, şöyle konuştu:

"Pınar Öztürk hakkında bir yıl karşılığı adli para cezası verildi. Bu da acı bir örnek. 2 yıldır 7 işçinin öldüğü dava bir yere gelemezken, bir hakaret davası çok kısa süre tamamlandı. Adalet biraz hızlı çalıştı ve mahkumiyetine karar verildi. Bu da bizim açımızdan vahim bir durum. Burada öncelikle 2 yabancı sanığın dinlenmesi lazım çünkü bu sanıklar dinlenmediği sürece diğer hususlara geçilmiyor.

Burada ailelerin de mücadelesi devam ediyor."

- Aileler protesto etti

Duruşma çıkışında adliye önünde toplanan, kazada hayatını kaybedenlerin yakınları, işçilerin fotoğrafları ve pankartlarla bir süre slogan attı.

Basın açıklamasını okuyan Yüksel Kum'un eşi Türkan Kum, Güllük'te yaşananları Soma ve diğer madenlerdeki kazalara benzetti.

Kum, firma yöneticilerinin, işçi sağlığı ve güvenliği yönünden tedbir almadıklarını iddia ederek, şunları söyledi:

"50 liralık gaz maskesi, 750 liralık gaz ölçüm sensörünü işçiden esirgeyen, işçinin hayatını değersiz gören zihniyet, en ağır cezayı almalıdır. Olaydaki sorumluların da yargılanacağına dair inancımızı koruyor, sürecin takipçisi olacağımızı ifade etmek istiyorum. Bir kez daha sesleniyoruz: İşçilerin canları pahasına söz konusu işletmeden kazanç sağlayanlar, almadıkları işçi sağlığı ve güvenliği tedbirleri nedeniyle bu elim hadiseye sebep olmuşlardır. İfadeye gelmekten korkmaları yetmez. Tutuklanmaları ve en üst sınırda ceza almalarını istiyoruz."

Aileler, bir süre slogan attıktan sonra dağıldı.

Güllük'te 17 Haziran 2013'te özel şirkete ait arıtma tesisine bağlı terfi tenzil istasyonundaki elektrik arızasına müdahale etmek isteyen işçiler, metan gazından zehirlenmiş, itfaiye ve AKUT ekipleri 6 işçinin cesedini çıkarmıştı. Tesis Müdürü Mustafa Öztürk ise sevk edildiği Bodrum'daki özel hastanede hayatını kaybetmişti.

Kaynak: AA