Prof.Dr. Özkan Açıklaması 'Aşırı Sevinç Ve Hüzün Astımı Tetikleyebilir'
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Metin Özkan, astımı sigara, hava kirliliği, polen ve hızlı aktivitelerin dışında aşırı sevinç ve üzülmenin de tetikleyebileceğini söyledi.
Özkan, yaptığı açıklamada, dünyada 300 milyon kişiyi etkilediği tahmin edilen astımın, uygun tedavi ve tetikleyici etkenlerden uzak durulması sayesinde kontrol altına alınabildiğini kaydetti.
Özkan, astımın doğru müdahale edilmediği takdirde hayat boyu süren ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğine vurgu yaparak, "Özellikle bahar ve yaz aylarında tetiklenen astım ataklarının yaşam kalitesini azaltmaması için bir takım önlemler alınması gerekiyor" dedi.
Astımın, alınan havayı hava keseciklerine ileten ve hava yolları denilen küçük borucukların daralması sonucu ortaya çıkan bir hastalık olduğuna dikkat çeken Özkan, şunları kaydetti:
"Hastalık hava yollarının tıkanmasının neden olduğu ataklar halinde kendini gösterir. Astım hastalarının doktora başvurma nedenleri genellikle; öksürük, nefes darlığı, hırıltılı nefes alıp verme ve göğüste sıkışma hissidir. Bu belirtilerin astım tanısı konulmasına yardımcı olan özellikleri ise; tekrarlayıcı olmaları, gece ve sabaha karşı ortaya çıkmaları, bazı alerjen maddelere maruz kalınması veya egzersiz sonrası tetiklenmeleridir. Bu belirtiler ataklar arasında ortaya çıkmazlar ve astım hastaları atak arasında kendilerini iyi hisseder. Astım tanısı, detaylı hasta öyküsü, muayene bulguları ve solunum fonksiyon testleri ile konulmaktadır."
Hamileyken içilen sigaranın bebeğin astım riskini artırdığına işaret eden Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Astımın ortaya çıkmasını tetikleyen risk faktörlerinin başında; yakın akrabalarda astım hastalığı bulunması ve kişide atopik dermatit veya alerjik rinit gibi başka bir alerjik hastalığın varlığı gelmektedir. Bunun haricinde kilolu olmak, sigara içmek, tütün dumanına maruz kalmak (pasif içicilik) ve annenin hamilelikte sigara içmesi astımın ortaya çıkma riskini artırmaktadır. Ayrıca bazı meslek gruplarında astımın daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bunlar; çiftçiler, kuaförler ve imalat sanayi çalışanlarıdır"
Sevincin ve hüznün fazlasının astımı tetikleyebileceğinin altını çizen Özkan, sözlerine şöyle devam etti: "Bazı tetikleyici maddeler ve tetikleyici durumlar astım ve diğer alerjik hastalıkların belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olur. Özellikle bahar ve yaz aylarında astım ve alerji hastaları rahatsızlıklarını tetikleyebilecek, şikayetlerini artırabilecek pek çok etkenle karşılaşmaktadır. Her hastada farklılık gösteren bu tetikleyiciler; özellikle bahar aylarında yaygınlaşan polenler, alerjen maddeler, solunum yolu enfeksiyonları, yorucu fiziksel aktivite, hava kirliliği olarak sıralanabilir. Bazı ağrı kesiciler ve kalp hastalıklarında kullanılan bazı denilen ilaçlar da astımı tetikleyici özellikte olabilmektedir. İşlenmiş patates, bira ve şarap gibi sülfit ve koruyucu madde içeren bazı gıdalar, reflü hastalığı, aşırı sevinme veya üzülme gibi yoğun duygular da astımın diğer tetikleyicileridir."
Özkan, bahar aylarında tetiklenen astım ve diğer alerjik hastalıkların etkilerini azaltmak için alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
"Yağmursuz kuru havalarda rüzgar varsa dışarıya çıkılmamalı. Dışarı çıkmak için havadaki polenleri temizleyen güzel bir yağmur sonrası tercih edilmelidir. Alerjenlerin havaya karışımına neden olan çim biçme, yabani ot temizleme gibi bahçe işlerinden uzak durulmalıdır. Dışarıda giyilen kıyafetler eve dönünce değiştirilmeli ve duş alınarak deri ve saçlardaki alerjenler de temizlenmelidir. Bahar döneminde çamaşırlar, havlu ve çarşaflar polenlerin yapışmasını engellemek için dışarıda kurutulmamalıdır. Dışarı çıkarken geniş kenarlı gözlükler kullanılmadır. Çok alerjik yapıya sahip kişiler ve astım hastaları alerji maskeleri de kullanabilir. Polen miktarının fazla olduğu dönemlerde şikayetler başlamadan alerji ilaçları alınmalıdır. Polen yoğunluğunun fazla olduğu saatlerde kapı ve pencerelerinizi kapalı tutulmalıdır. Polen miktarının fazla olduğu günün ilk saatlerinde dış aktivitelerden uzak durulmalıdır. Evde ve arabada cam açmak yerine bakımları düzenli olarak yapılan ve polen filtreli klimalar kullanılmalıdır. Yaşam alanlarının nem oranını düşük tutulmalıdır. Ev temizliği HEPA filtresi içeren vakumlu bir süpürge ile yapılmalıdır."
Özkan, ilaçların mutlaka doktor tarafından belirlenmesi gerektiğini ifade ederek şöyle konuştu: "Astım tedavisinde iki çeşit ilaç grubu kullanılmaktadır. Bunlar; hastalığı tedavi eden ya da kontrol eden ilaçlar ve rahatlatıcı ilaçlardır. Genellikle nefes yolu ile alınan bu ilaçlar, akciğere direkt ulaşmakta ve yan etkileri daha az olmaktadır. Astım tedavisinde kullanılan asıl ilaçlar kontrol edici ilaçlardır. Bu ilaçların uzun süre doktor kontrolünde ve düzenli kullanılmaları gerekir. Kontrol edici ilaçlar genellikle kortizon içerir ancak bu kortizon esas olarak hava yollarındaki mikrobik olmayan iltihabı iyileştirir ve kana çok geçmediği için ağızdan alınan kortizon gibi yan etkileri yoktur. Astım hastaları için tedavi edici özelliği olmayan rahatlatıcı ilaçlar ise daralmış olan hava yollarını hızlı bir şekilde genişleterek hastanın rahat nefes alıp vermesinin sağlamaktadır. Astım tedavisinde hangi ilaçların ne kadar süre ile ve hangi durumlarda kullanılacağı mutlaka doktor tarafından belirlenmelidir."
Kaynak: İHA
Özkan, astımın doğru müdahale edilmediği takdirde hayat boyu süren ciddi sağlık sorunlarına yol açabildiğine vurgu yaparak, "Özellikle bahar ve yaz aylarında tetiklenen astım ataklarının yaşam kalitesini azaltmaması için bir takım önlemler alınması gerekiyor" dedi.
Astımın, alınan havayı hava keseciklerine ileten ve hava yolları denilen küçük borucukların daralması sonucu ortaya çıkan bir hastalık olduğuna dikkat çeken Özkan, şunları kaydetti:
"Hastalık hava yollarının tıkanmasının neden olduğu ataklar halinde kendini gösterir. Astım hastalarının doktora başvurma nedenleri genellikle; öksürük, nefes darlığı, hırıltılı nefes alıp verme ve göğüste sıkışma hissidir. Bu belirtilerin astım tanısı konulmasına yardımcı olan özellikleri ise; tekrarlayıcı olmaları, gece ve sabaha karşı ortaya çıkmaları, bazı alerjen maddelere maruz kalınması veya egzersiz sonrası tetiklenmeleridir. Bu belirtiler ataklar arasında ortaya çıkmazlar ve astım hastaları atak arasında kendilerini iyi hisseder. Astım tanısı, detaylı hasta öyküsü, muayene bulguları ve solunum fonksiyon testleri ile konulmaktadır."
Hamileyken içilen sigaranın bebeğin astım riskini artırdığına işaret eden Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Astımın ortaya çıkmasını tetikleyen risk faktörlerinin başında; yakın akrabalarda astım hastalığı bulunması ve kişide atopik dermatit veya alerjik rinit gibi başka bir alerjik hastalığın varlığı gelmektedir. Bunun haricinde kilolu olmak, sigara içmek, tütün dumanına maruz kalmak (pasif içicilik) ve annenin hamilelikte sigara içmesi astımın ortaya çıkma riskini artırmaktadır. Ayrıca bazı meslek gruplarında astımın daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bunlar; çiftçiler, kuaförler ve imalat sanayi çalışanlarıdır"
Sevincin ve hüznün fazlasının astımı tetikleyebileceğinin altını çizen Özkan, sözlerine şöyle devam etti: "Bazı tetikleyici maddeler ve tetikleyici durumlar astım ve diğer alerjik hastalıkların belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olur. Özellikle bahar ve yaz aylarında astım ve alerji hastaları rahatsızlıklarını tetikleyebilecek, şikayetlerini artırabilecek pek çok etkenle karşılaşmaktadır. Her hastada farklılık gösteren bu tetikleyiciler; özellikle bahar aylarında yaygınlaşan polenler, alerjen maddeler, solunum yolu enfeksiyonları, yorucu fiziksel aktivite, hava kirliliği olarak sıralanabilir. Bazı ağrı kesiciler ve kalp hastalıklarında kullanılan bazı denilen ilaçlar da astımı tetikleyici özellikte olabilmektedir. İşlenmiş patates, bira ve şarap gibi sülfit ve koruyucu madde içeren bazı gıdalar, reflü hastalığı, aşırı sevinme veya üzülme gibi yoğun duygular da astımın diğer tetikleyicileridir."
Özkan, bahar aylarında tetiklenen astım ve diğer alerjik hastalıkların etkilerini azaltmak için alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
"Yağmursuz kuru havalarda rüzgar varsa dışarıya çıkılmamalı. Dışarı çıkmak için havadaki polenleri temizleyen güzel bir yağmur sonrası tercih edilmelidir. Alerjenlerin havaya karışımına neden olan çim biçme, yabani ot temizleme gibi bahçe işlerinden uzak durulmalıdır. Dışarıda giyilen kıyafetler eve dönünce değiştirilmeli ve duş alınarak deri ve saçlardaki alerjenler de temizlenmelidir. Bahar döneminde çamaşırlar, havlu ve çarşaflar polenlerin yapışmasını engellemek için dışarıda kurutulmamalıdır. Dışarı çıkarken geniş kenarlı gözlükler kullanılmadır. Çok alerjik yapıya sahip kişiler ve astım hastaları alerji maskeleri de kullanabilir. Polen miktarının fazla olduğu dönemlerde şikayetler başlamadan alerji ilaçları alınmalıdır. Polen yoğunluğunun fazla olduğu saatlerde kapı ve pencerelerinizi kapalı tutulmalıdır. Polen miktarının fazla olduğu günün ilk saatlerinde dış aktivitelerden uzak durulmalıdır. Evde ve arabada cam açmak yerine bakımları düzenli olarak yapılan ve polen filtreli klimalar kullanılmalıdır. Yaşam alanlarının nem oranını düşük tutulmalıdır. Ev temizliği HEPA filtresi içeren vakumlu bir süpürge ile yapılmalıdır."
Özkan, ilaçların mutlaka doktor tarafından belirlenmesi gerektiğini ifade ederek şöyle konuştu: "Astım tedavisinde iki çeşit ilaç grubu kullanılmaktadır. Bunlar; hastalığı tedavi eden ya da kontrol eden ilaçlar ve rahatlatıcı ilaçlardır. Genellikle nefes yolu ile alınan bu ilaçlar, akciğere direkt ulaşmakta ve yan etkileri daha az olmaktadır. Astım tedavisinde kullanılan asıl ilaçlar kontrol edici ilaçlardır. Bu ilaçların uzun süre doktor kontrolünde ve düzenli kullanılmaları gerekir. Kontrol edici ilaçlar genellikle kortizon içerir ancak bu kortizon esas olarak hava yollarındaki mikrobik olmayan iltihabı iyileştirir ve kana çok geçmediği için ağızdan alınan kortizon gibi yan etkileri yoktur. Astım hastaları için tedavi edici özelliği olmayan rahatlatıcı ilaçlar ise daralmış olan hava yollarını hızlı bir şekilde genişleterek hastanın rahat nefes alıp vermesinin sağlamaktadır. Astım tedavisinde hangi ilaçların ne kadar süre ile ve hangi durumlarda kullanılacağı mutlaka doktor tarafından belirlenmelidir."