Astının Görülmek Sıklığı Yıllar İçinde Artıyor

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. M. Sinan Erginel, Türkiye’de yaklaşık her 12-13 erişkinden birinin ve 7-8 çocuktan birinin astım hastası olduğunu ifade ederek, “Astımın görülme sıklığı yıllar içinde giderek artmaktadır" diye belirtti.

Astının Görülmek Sıklığı Yıllar İçinde Artıyor
5 Mayıs 2015 Dünya Astım Günü dolayısı ile bir açıklama yapan Prof. Dr. Erginel, bu yıl “Astımınızı kontrol altına alabilirsiniz” sloganı ve “Astım ilaçlarımı doktorumun önerdiği şekilde kullanıyorum, astımdan korkmuyorum” alt sloganıyla 5 Mayıs 2015 Dünya Astım Günü’nde tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çeşitli etkinlikler yapılacağını belirtti.

Çeşitli illerdeki alışveriş merkezlerinde kurulacak standlarda astımla ilgili broşürler dağıtılacağını; yapılacak bilgilendirme toplantıları ile doktorla yakın iş birliği ve düzenli ilaç tedavisi ile astımlıların hayatlarını kısıtlanmadan yaşayabileceklerinin vurgulanacağını anlatan Enginel, “Bu etkinliklere hastalar, hasta yakınları, sağlık çalışanları ve tüm ilgililer davetlidir” diye ifade etti.

Dünyada yaklaşık 300 milyon kadar astımlı hasta olduğunun tahmin edildiğini, Türkiye’de ise yaklaşık her 12-13 erişkinden birinin ve 7-8 çocuktan birinin astım hastası olduğunu ifade eden Prof. Dr. M. Sinan Erginel, “Astımın görülme sıklığı yıllar içinde giderek artmaktadır. Astım hastalığının ortaya çıkmasında etken olan faktörlere risk faktörleri kişiyle ve çevreyle ilgili olmak üzere iki gruptur. Kişisel risk faktörleri içinde kalıtım yani genetik yapı, cinsiyet ve şişmanlık sayılabilir. Çevresel risk faktörleri ise kalıtsal olarak yatkın bireylerde astımın ortaya çıkması ve ağırlığı üzerinde rol oynar. Bunlar alerjenler, tekrarlayan akciğer infeksiyonları, sigara dumanına maruziyet, bazı ilaçlar, iç ve dış ortam hava kirliliği ve beslenme tarzıdır. Yakınmaları astımla uyumlu olan hastalarda yapılan muayene ve nefes ölçüm testleri ile tanı koyulur. Astım tedavisinin amacı hastalığın kontrol altına alınması ve sağlanan bu durumun idame ettirilmesidir. Dünyada olduğu gibi, ülkemizde de bu hastalığın tedavisi ile ilgili gerekli her türlü ilaç ve malzeme bulunmaktadır. Uygun ilaç tedavisi ile, astımlılar iş ve okul dahil günlük yaşamlarına, hastalık nedeni ile herhangi bir kısıtlanma olmadan devam edebilirler. Astım ilaçlarının büyük bir kısmı soluk alma yolu (inhalasyon) ile kullanılan ilaçlardır ve bu yolla daha az yan etki ile direk hava yollarında istenen tedavi edici etkiyi oluştururlar. Özel cihazlarla verilirler. Tedaviye başlanırken bu özel cihazların kullanım şekli mutlaka hastalara gösterilmelidir. Astımlı bir hastanın gündüzleri astım yakınmasının bulunmaması, gece astım nedeni ile uykudan uyanmaması, hastalığı tedavi eden ve kontrol altında tutan ilaçları kullanırken ayrıca sık olarak hızlı etkili nefes açıcı ilaçlara gereksiniminin olmaması, nefes ölçüm testlerinin normal olması ve günlük işlerini engellenmeden yapabilmesi hastalığın tam kontrol altında olduğunu gösterir” diye belirtti.

Astımı tamamen kontrol altında olan hasta sayısının hem dünyada hem ülkemizde halen istenen düzeyde olmadığını ifade eden ESOGÜ Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. M. Sinan Erginel, açıklamasını şöyle sürdürdü;

“Halen 4 astımlıdan biri yılda bir kez astım alevlenme (atak) nedeniyle acil servise başvurmaktadır. Astım kontrolünü güçleştiren etkenler arasında ilaçların doğru teknikle ve düzenli kullanılmamasının yanı sıra, sigara dumanı, alerjenler ve kimyasallar gibi tetikleyicilere maruz kalmak ve obezite sayılabilir. Ülkemizde astımlı hastaların yüzde 10’undan fazlasının halen sigara içmekte olduğu ve yüzde 30-40’nın obez olduğu bildirilmiştir. Yapılan araştırmalarda sigarayı bırakmanın ve obez hastaların kilo vermesinin, astımın kontrolünü kolaylaştırdığı gösterilmiştir.”
Kaynak: İHA