Başkentte 'Mukaddes Miras Mushaf-ı Şerif Sergisi' Açıldı
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, DAEŞ terör örgütünün, mukaddes İslam dininin kavramlarını, sembollerini kullanarak, yeryüzünün şimdiye kadar görmediği en büyük çirkinlikleri ve zulümleri gerçekleştirdiğini belirtti.
Çelik, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ile Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında Ahmet Hamdi Akseki Camii Sergi Salonunda düzenlenen "Mukaddes Miras" isimli mushaf sergisinin açılışına katıldı.
Bakan Çelik, serginin açılışında, hat sanatı ve yazıya, yaşı ilerledikçe çok daha heyecanlanarak, entelektüel açıdan da daha fazla merak duyarak baktığını söyledi.
Herhangi bir kitabevine gidildiğinde, İslam ve devlet, İslam ve sosyal adalet, İslam ve ekonomi diye binlerce kitap bulunabildiğini, ancak insanın hayatına değen ve onu güzelleştiren, yeryüzüne insanı daha onurlu, izzetli ve şahsiyetli kılmak için gelen değerler üzerinden üretilen sanatları anlatan eserlere rastlamanın ise çok zor olduğunu belirten Çelik, bu durumun kendisini üzdüğünü ifade etti.
Dünyanın hangi medeniyetine bakılırsa bakılsın onun bir siyasi ve sosyal tarihi bulunduğunu dile getiren Çelik, şöyle konuştu:
"Bir de derinden izlenmesi gereken, asıl gücünü ve kuvvetini gösteren, yazıyla kurduğu ilişki vardır. Bir medeniyetin yazıyla kurduğu ilişki aslında yeryüzüne söylediği sözle kurduğu ilişkidir, güzellikle kurduğu ilişkidir. Bugünlerde bu sergileri açmamızın çok daha büyük bir önemi var. Niçin bizden öncekiler ve bugün onları takip edenler, estetiğe bu kadar önem verdiler? Yazıyla olan ilişkilerini giderek daha yüksek bir estetikle ifade etmeye çalıştılar. Yeryüzünde o yazıyı okumayı hiç bilmese bile baktığında insanın yüreğine ferahlık veren ve bütün estetik duygularını harekete geçiren bu sanatı nasıl ortaya koydular? Bunu aklımızda tutalım."
-"Mukaddes değerleri kullanarak resmen cinayet işliyorlar"
Türkiye'nin etrafındaki bazı ülkelerin yönetilemez durumda bulunduğuna işaret eden Çelik, sadece bir günde 250 kişinin camilerde öldürüldüğünü ve her gün bu sayının arttığını aktardı.
Bakan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"DAEŞ denilen bir terör örgütü, mukaddes dinimizin kavramlarını, sembollerini kullanarak, yeryüzünün şimdiye kadar görmediği en büyük çirkinlikleri gerçekleştiriyor, en büyük zulümleri gerçekleştiriyor. İnsanları öldürmeyi bir dava haline getirmişler ve bizim mukaddes bildiğimiz bütün değerleri ve kavramları kullanarak resmen cinayet işliyorlar. Ve üstelik bizim için mukaddes değer ve kavramları sloganlaştırarak yeryüzüne belki de bin 400 sene boyunca gelmiş, İslam'a bu kadar büyük zarar veren eylemlere imza atıyorlar. Başka medeniyetlere ait eserleri, başka dinlere mensup insanlar tarafından üretildi diye yok ediyorlar. Müzeleri yok ediyorlar. Oradaki eserleri tahrip ediyorlar. Bu küresel bir dalga haline dönüşüyor."
Tunus'taki müze saldırısını anımsatan Çelik, "Yine kendilerine 'Müslümanım' diyen birileri, daha öz bir inanç yaşadıkları iddiasıyla saldırdılar. Geçmiş medeniyetlere ait eserleri, estetik değerleri yok etmek, aslında Müslümanlarla Kur'an'ın çağrısıyla savaşmak demektir. Bize verilen bir emir de şudur ki, çok ihmal ettiğimiz bir emirdir, 'Gezin yeryüzünü ve bakın geçmiş ümmetlerin ne yaptığına.' Bundan daha büyük ders çıkarılacak, bundan daha büyük insanlığa söylenecek söz için temel oluşturacak başka bir hüküm yoktur. Eğer siz geçmiş milletlerin yaptığı eserleri yok ederseniz, insanlara ibret alacak sembolleri ve eserleri de insanlardan mahrum bırakırsınız" değerlendirmesinde bulundu.
-"Vahşete imza atanlara verdikleri en büyük cevap"
Çelik, böylesine büyük bir vahşet yaşanırken, geçmişten itibaren güzellik, yazı ve estetikle kurulan ilişkiyi gösteren bu tip sergilerin açılmasının, kavramları, değerleri ve sembolleri kullanarak vahşete imza atanlara verdikleri en büyük cevap olduğuna dikkati çekti.
Yeryüzünün her tarafında her gün yüzlerce sesin, sözün, fikrin dolaşıma girdiğini kaydeden Çelik, bunların çoğunu danışmanlarının önüne getirdiği şekilde okumaya çalıştığını bildirdi.
Çelik, bu meselelerle ilgili Türkiye'deki kadar sadece Müslümanlara ve sadece belli bir gruba değil bütün insanlığa hitap eden bir kelamı bulmakta giderek güçlük çektiklerinin altını çizdi.
Hat sanatının önemine değinen Çelik, "Bizim maddi ve manevi bütünlüğümüzü yeryüzüne söylediğimiz sözü, yeryüzünde nasıl bir hayat ve nizam istediğimizi bu sanat eserlerinden daha iyi anlatan başka bir şey yoktur" şeklinde konuştu.
Çelik, Kur'an-ı Kerim'e gösterilen hürmetle insanların güzellik yaratma arayışları, güzellik oluşturma gayretleri arasında doğru orantılı bir ilişkinin bulunduğunu söyledi.
-"Baştan aşağı yalan"
Bakan Çelik, "Kur'an-ı Kerim'e hürmet gösteriyorum" diyerek, çirkinliğe, vahşete ve diğer çirkin işlere imza atanların, "Kur'an-ı Kerim'e hürmet gösteriyorum" ifadesinin baştan aşağı yalan olduğunu dile getirdi.
İnsanları herhangi bir şekilde Kur'an'ın şu ayetine ya da bu suresine göre yargılamadıklarına işaret eden Çelik, şunları kaydetti:
"Ama 'ben Kur'an-ı Kerim'e hürmet gösteriyorum' diyorsa biz şu ölçüyü çok basit bir şekilde koyabiliriz. Bunu ilkokuldaki çocuktan bir alime kadar da herkes anlayabilir. Gösterdiğin hürmet oranında ürettiğin güzellik nedir? Ürettiğin estetik nedir? İnsanlarla kurduğun ilişkideki nezaket, dünyaya verdiğin barış mesajı nedir? Eğer sen 'Kur'an-ı Kerim'e hürmet ediyorum' diyerek DAEŞ denilen bu terör örgütünün, bu insanlık belasının yaptığı gibi vahşete imza atıyorsan senin Kur'an-ı Kerim ile bir ilişkin olamaz" ifadelerini kullandı.
Çelik, dünyaya verecekleri barış mesajının, insanlığa söyleyecekleri sözün temelinin dayandığı bu sergilerin açılmasına çok önem verdiğini anlattı.
Etrafta bu kadar vahşet varken, bu coğrafyadan, bu barış mesajını vermeye devam etmelerinin büyük önem taşıdığını belirten Çelik, "O sebeple bu sergilere katkısı geçen herkes, bu salonları doldurarak, bu faaliyetlere katkı veren herkes aslında insanlık için barış mesajının da bir parçası haline geldiğini, böylesine bir misyonla buralara katkı verdiğini, buralarda bulunduğunu bilmelidir" diye konuştu.
Kaynak: AA
Bakan Çelik, serginin açılışında, hat sanatı ve yazıya, yaşı ilerledikçe çok daha heyecanlanarak, entelektüel açıdan da daha fazla merak duyarak baktığını söyledi.
Herhangi bir kitabevine gidildiğinde, İslam ve devlet, İslam ve sosyal adalet, İslam ve ekonomi diye binlerce kitap bulunabildiğini, ancak insanın hayatına değen ve onu güzelleştiren, yeryüzüne insanı daha onurlu, izzetli ve şahsiyetli kılmak için gelen değerler üzerinden üretilen sanatları anlatan eserlere rastlamanın ise çok zor olduğunu belirten Çelik, bu durumun kendisini üzdüğünü ifade etti.
Dünyanın hangi medeniyetine bakılırsa bakılsın onun bir siyasi ve sosyal tarihi bulunduğunu dile getiren Çelik, şöyle konuştu:
"Bir de derinden izlenmesi gereken, asıl gücünü ve kuvvetini gösteren, yazıyla kurduğu ilişki vardır. Bir medeniyetin yazıyla kurduğu ilişki aslında yeryüzüne söylediği sözle kurduğu ilişkidir, güzellikle kurduğu ilişkidir. Bugünlerde bu sergileri açmamızın çok daha büyük bir önemi var. Niçin bizden öncekiler ve bugün onları takip edenler, estetiğe bu kadar önem verdiler? Yazıyla olan ilişkilerini giderek daha yüksek bir estetikle ifade etmeye çalıştılar. Yeryüzünde o yazıyı okumayı hiç bilmese bile baktığında insanın yüreğine ferahlık veren ve bütün estetik duygularını harekete geçiren bu sanatı nasıl ortaya koydular? Bunu aklımızda tutalım."
-"Mukaddes değerleri kullanarak resmen cinayet işliyorlar"
Türkiye'nin etrafındaki bazı ülkelerin yönetilemez durumda bulunduğuna işaret eden Çelik, sadece bir günde 250 kişinin camilerde öldürüldüğünü ve her gün bu sayının arttığını aktardı.
Bakan Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"DAEŞ denilen bir terör örgütü, mukaddes dinimizin kavramlarını, sembollerini kullanarak, yeryüzünün şimdiye kadar görmediği en büyük çirkinlikleri gerçekleştiriyor, en büyük zulümleri gerçekleştiriyor. İnsanları öldürmeyi bir dava haline getirmişler ve bizim mukaddes bildiğimiz bütün değerleri ve kavramları kullanarak resmen cinayet işliyorlar. Ve üstelik bizim için mukaddes değer ve kavramları sloganlaştırarak yeryüzüne belki de bin 400 sene boyunca gelmiş, İslam'a bu kadar büyük zarar veren eylemlere imza atıyorlar. Başka medeniyetlere ait eserleri, başka dinlere mensup insanlar tarafından üretildi diye yok ediyorlar. Müzeleri yok ediyorlar. Oradaki eserleri tahrip ediyorlar. Bu küresel bir dalga haline dönüşüyor."
Tunus'taki müze saldırısını anımsatan Çelik, "Yine kendilerine 'Müslümanım' diyen birileri, daha öz bir inanç yaşadıkları iddiasıyla saldırdılar. Geçmiş medeniyetlere ait eserleri, estetik değerleri yok etmek, aslında Müslümanlarla Kur'an'ın çağrısıyla savaşmak demektir. Bize verilen bir emir de şudur ki, çok ihmal ettiğimiz bir emirdir, 'Gezin yeryüzünü ve bakın geçmiş ümmetlerin ne yaptığına.' Bundan daha büyük ders çıkarılacak, bundan daha büyük insanlığa söylenecek söz için temel oluşturacak başka bir hüküm yoktur. Eğer siz geçmiş milletlerin yaptığı eserleri yok ederseniz, insanlara ibret alacak sembolleri ve eserleri de insanlardan mahrum bırakırsınız" değerlendirmesinde bulundu.
-"Vahşete imza atanlara verdikleri en büyük cevap"
Çelik, böylesine büyük bir vahşet yaşanırken, geçmişten itibaren güzellik, yazı ve estetikle kurulan ilişkiyi gösteren bu tip sergilerin açılmasının, kavramları, değerleri ve sembolleri kullanarak vahşete imza atanlara verdikleri en büyük cevap olduğuna dikkati çekti.
Yeryüzünün her tarafında her gün yüzlerce sesin, sözün, fikrin dolaşıma girdiğini kaydeden Çelik, bunların çoğunu danışmanlarının önüne getirdiği şekilde okumaya çalıştığını bildirdi.
Çelik, bu meselelerle ilgili Türkiye'deki kadar sadece Müslümanlara ve sadece belli bir gruba değil bütün insanlığa hitap eden bir kelamı bulmakta giderek güçlük çektiklerinin altını çizdi.
Hat sanatının önemine değinen Çelik, "Bizim maddi ve manevi bütünlüğümüzü yeryüzüne söylediğimiz sözü, yeryüzünde nasıl bir hayat ve nizam istediğimizi bu sanat eserlerinden daha iyi anlatan başka bir şey yoktur" şeklinde konuştu.
Çelik, Kur'an-ı Kerim'e gösterilen hürmetle insanların güzellik yaratma arayışları, güzellik oluşturma gayretleri arasında doğru orantılı bir ilişkinin bulunduğunu söyledi.
-"Baştan aşağı yalan"
Bakan Çelik, "Kur'an-ı Kerim'e hürmet gösteriyorum" diyerek, çirkinliğe, vahşete ve diğer çirkin işlere imza atanların, "Kur'an-ı Kerim'e hürmet gösteriyorum" ifadesinin baştan aşağı yalan olduğunu dile getirdi.
İnsanları herhangi bir şekilde Kur'an'ın şu ayetine ya da bu suresine göre yargılamadıklarına işaret eden Çelik, şunları kaydetti:
"Ama 'ben Kur'an-ı Kerim'e hürmet gösteriyorum' diyorsa biz şu ölçüyü çok basit bir şekilde koyabiliriz. Bunu ilkokuldaki çocuktan bir alime kadar da herkes anlayabilir. Gösterdiğin hürmet oranında ürettiğin güzellik nedir? Ürettiğin estetik nedir? İnsanlarla kurduğun ilişkideki nezaket, dünyaya verdiğin barış mesajı nedir? Eğer sen 'Kur'an-ı Kerim'e hürmet ediyorum' diyerek DAEŞ denilen bu terör örgütünün, bu insanlık belasının yaptığı gibi vahşete imza atıyorsan senin Kur'an-ı Kerim ile bir ilişkin olamaz" ifadelerini kullandı.
Çelik, dünyaya verecekleri barış mesajının, insanlığa söyleyecekleri sözün temelinin dayandığı bu sergilerin açılmasına çok önem verdiğini anlattı.
Etrafta bu kadar vahşet varken, bu coğrafyadan, bu barış mesajını vermeye devam etmelerinin büyük önem taşıdığını belirten Çelik, "O sebeple bu sergilere katkısı geçen herkes, bu salonları doldurarak, bu faaliyetlere katkı veren herkes aslında insanlık için barış mesajının da bir parçası haline geldiğini, böylesine bir misyonla buralara katkı verdiğini, buralarda bulunduğunu bilmelidir" diye konuştu.