Türkiye Kamu-sen ve Türk Eğitim-sen'den Özür Tayini Açıklaması
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, “MEB’in isteğimiz üzerine Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin yayımını geciktirerek, Ocak ayında yapılacak özür tayinlerinde problemi ortadan kaldırması sevindiricidir.
Ancak problem sadece Ocak ayı ile sınırlı değildir. Bundan sonra ne olacaktır?” dedi.
İsmail Koncuk yaptığı yazılı açıklamada, öğretmenlerin atama ve yer değiştirme yönetmeliğinin onaylanması için Başbakanlığa gönderildiğini belirtti.
Özür tayinlerinde öğretmen ve memurların yıllardır problemler yaşadığının altını çizen Koncuk, Milli Eğitim Bakanlığı'nın çeşitli zamanlarda özür tayinlerinde farklı uygulamalara imza attığını kaydetti.
Bakanlıkta uygulama ile ilgili çelişkilerin olduğu iddiasında bulunan Koncuk, “Biri özür tayinleri yılda bir kez yapılır diye yönetmelikler yayınlarken, bir diğeri tepkiler üzerine tekrar eski haline döndürerek, yılda iki kez yapılır şeklinde yönetmelik değişiklikleri yapmaktadır. Özür tayinleri önemli bir haktır” dedi.
İsmail Koncuk, daha önceki yıllarda tayin sebebi olan boşanmanın ‘istismar ediliyor’ gerekçesiyle kaldırıldığını vurguladı. “İlk atamada eş durumu dikkate alınırken, daha sonra tayin isteğinin stajyerliğin kaldırılma süresi olan 1 yıl sonraya bırakılması şeklinde düzenleme yapılmıştır” diyen Koncuk, “Öğrenim özrü de 'istismar ediliyor' gerekçesi ile kaldırılan özür tayinlerinden biri olmuştur. Özür tayinleri konusu incelendiğinde, yıllar içerisinde geriye doğru bir gidiş olduğu görülmektedir. Başbakanlık tarafından çıkarılan Çerçeve Yönetmelik, özür tayinlerini daha da zora sokan bir düzenlemedir. Bu yönetmelik incelendiğinde neredeyse ‘memur tayin isteyemesin’ mantığı görülecektir. Yapılan ve yapılmak istenilen tüm düzenlemeler, özür durumu dahi olsa memurların yer değişikliğini zora sokan, adeta çakılı kadro oluşturmaya yönelik düzenlemelerdir” ifadelerini kullandı.
“BUNDAN SONRA NE OLACAKTIR?”
Hükümetin memur ve öğretmen alımı konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini ileri süren Koncuk, açıklamasına şöyle devam etti:
“Çerçeve Yönetmeliğin uygulanması halinde hem öğretmen hem de diğer memurlarımızın ciddi sıkıntılar yaşayacağı açıktır. MEB’in isteğimiz üzerine Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin yayımını geciktirerek, Ocak ayında yapılacak özür tayinlerinde problemi ortadan kaldırması sevindiricidir. Ancak problem sadece Ocak ayı ile sınırlı değildir. Bundan sonra ne olacaktır? Yaz ayında yer değiştirecek olan öğretmen ve memurlar şimdiden ciddi bir telaş içine girmiş durumdadır. Çerçeve Yönetmeliğin bilhassa iki maddesi problemlidir. Bunlardan biri, eşi özel sektörde çalışan öğretmenlere kesintisiz 3 yıl sigorta ödenmesi şartı getiren madde, diğeri eşleri ihtiyaç olan yerde bir araya getirebilecek olmasını düzenleyen maddedir. Her ne kadar MEB 3. bir il tercih hakkı verilecek dese de uygulamada ciddi mağduriyetler yaşanabilecektir. Görünen odur ki, özür tayinleri bundan sonraki süreçte problem olmaya devam edecektir. Sadece Çerçeve Yönetmeliği dahi incelediğimizde iktidarın memur ve öğretmenlere bakış açısı net olarak anlaşılacaktır. Memurlara yönelik bu hasmane tutum öyle bir boyut kazanmıştır ki ülkemizde memur sayısının çok olduğuna, çok maaş aldıklarına dair hiç de doğru olmayan bilgiler pompalanarak, kamuoyunda memur düşmanlığı yaratılmaktadır. Halbuki ülkemizde 29 vatandaşa bir memur düşerken, OECD ülkelerinde 14 vatandaşa bir memur düşmekte ama bu gerçek hiç söylenmemektedir. Alınan maaşın ise asgari geçim sınırının yarısı kadar olduğundan da bahsedilmemektedir."
“AL GÜLÜM VER GÜLÜM ANLAMINDA SENDİKACILIK BİZE GÖRE DEĞİLDİR”
Koncuk, sağlam bir sendikal zeminde sağlam sendikal tercihlerin ortaya konulabildiği oranda başarı sağlanabileceğine dikkat çekti. Türkiye Kamu-Sen Konfederasyonu’nun ve bağlı sendikaların memurların ekonomik ve sosyal hakları için ciddi bir mücadele içinde olduğunu sözlerine ekleyen Koncuk, “Türk Eğitim-Sen ise öğretmen ve eğitim çalışanlarının özlük haklarının kısıtlanmasına karşı hiç geri adım atmamış, onların sesi olmayı, iktidarlara teslim olmaktan çok daha önemli görmüştür. Al gülüm ver gülüm anlamında sendikacılık bize göre değildir. Ekonomik ve sosyal hakları her geçen gün geriye giden, aile bütünlüğünü sağlamakta dahi zorluklar yaşayan çalışanların olduğu bir ülkede işlerin iyi gittiğini kimse iddia edemez. Toplum kesimlerini birbirine düşman hale getirenler, siyasi erkin gücünü sendikal mücadelede lehine kullanarak istismar edenlerin, ne bu topluma ne de kamu çalışanlarına dost olamayacağını herkes görmek zorundadır” dedi
Kaynak: İHA
İsmail Koncuk yaptığı yazılı açıklamada, öğretmenlerin atama ve yer değiştirme yönetmeliğinin onaylanması için Başbakanlığa gönderildiğini belirtti.
Özür tayinlerinde öğretmen ve memurların yıllardır problemler yaşadığının altını çizen Koncuk, Milli Eğitim Bakanlığı'nın çeşitli zamanlarda özür tayinlerinde farklı uygulamalara imza attığını kaydetti.
Bakanlıkta uygulama ile ilgili çelişkilerin olduğu iddiasında bulunan Koncuk, “Biri özür tayinleri yılda bir kez yapılır diye yönetmelikler yayınlarken, bir diğeri tepkiler üzerine tekrar eski haline döndürerek, yılda iki kez yapılır şeklinde yönetmelik değişiklikleri yapmaktadır. Özür tayinleri önemli bir haktır” dedi.
İsmail Koncuk, daha önceki yıllarda tayin sebebi olan boşanmanın ‘istismar ediliyor’ gerekçesiyle kaldırıldığını vurguladı. “İlk atamada eş durumu dikkate alınırken, daha sonra tayin isteğinin stajyerliğin kaldırılma süresi olan 1 yıl sonraya bırakılması şeklinde düzenleme yapılmıştır” diyen Koncuk, “Öğrenim özrü de 'istismar ediliyor' gerekçesi ile kaldırılan özür tayinlerinden biri olmuştur. Özür tayinleri konusu incelendiğinde, yıllar içerisinde geriye doğru bir gidiş olduğu görülmektedir. Başbakanlık tarafından çıkarılan Çerçeve Yönetmelik, özür tayinlerini daha da zora sokan bir düzenlemedir. Bu yönetmelik incelendiğinde neredeyse ‘memur tayin isteyemesin’ mantığı görülecektir. Yapılan ve yapılmak istenilen tüm düzenlemeler, özür durumu dahi olsa memurların yer değişikliğini zora sokan, adeta çakılı kadro oluşturmaya yönelik düzenlemelerdir” ifadelerini kullandı.
“BUNDAN SONRA NE OLACAKTIR?”
Hükümetin memur ve öğretmen alımı konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini ileri süren Koncuk, açıklamasına şöyle devam etti:
“Çerçeve Yönetmeliğin uygulanması halinde hem öğretmen hem de diğer memurlarımızın ciddi sıkıntılar yaşayacağı açıktır. MEB’in isteğimiz üzerine Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin yayımını geciktirerek, Ocak ayında yapılacak özür tayinlerinde problemi ortadan kaldırması sevindiricidir. Ancak problem sadece Ocak ayı ile sınırlı değildir. Bundan sonra ne olacaktır? Yaz ayında yer değiştirecek olan öğretmen ve memurlar şimdiden ciddi bir telaş içine girmiş durumdadır. Çerçeve Yönetmeliğin bilhassa iki maddesi problemlidir. Bunlardan biri, eşi özel sektörde çalışan öğretmenlere kesintisiz 3 yıl sigorta ödenmesi şartı getiren madde, diğeri eşleri ihtiyaç olan yerde bir araya getirebilecek olmasını düzenleyen maddedir. Her ne kadar MEB 3. bir il tercih hakkı verilecek dese de uygulamada ciddi mağduriyetler yaşanabilecektir. Görünen odur ki, özür tayinleri bundan sonraki süreçte problem olmaya devam edecektir. Sadece Çerçeve Yönetmeliği dahi incelediğimizde iktidarın memur ve öğretmenlere bakış açısı net olarak anlaşılacaktır. Memurlara yönelik bu hasmane tutum öyle bir boyut kazanmıştır ki ülkemizde memur sayısının çok olduğuna, çok maaş aldıklarına dair hiç de doğru olmayan bilgiler pompalanarak, kamuoyunda memur düşmanlığı yaratılmaktadır. Halbuki ülkemizde 29 vatandaşa bir memur düşerken, OECD ülkelerinde 14 vatandaşa bir memur düşmekte ama bu gerçek hiç söylenmemektedir. Alınan maaşın ise asgari geçim sınırının yarısı kadar olduğundan da bahsedilmemektedir."
“AL GÜLÜM VER GÜLÜM ANLAMINDA SENDİKACILIK BİZE GÖRE DEĞİLDİR”
Koncuk, sağlam bir sendikal zeminde sağlam sendikal tercihlerin ortaya konulabildiği oranda başarı sağlanabileceğine dikkat çekti. Türkiye Kamu-Sen Konfederasyonu’nun ve bağlı sendikaların memurların ekonomik ve sosyal hakları için ciddi bir mücadele içinde olduğunu sözlerine ekleyen Koncuk, “Türk Eğitim-Sen ise öğretmen ve eğitim çalışanlarının özlük haklarının kısıtlanmasına karşı hiç geri adım atmamış, onların sesi olmayı, iktidarlara teslim olmaktan çok daha önemli görmüştür. Al gülüm ver gülüm anlamında sendikacılık bize göre değildir. Ekonomik ve sosyal hakları her geçen gün geriye giden, aile bütünlüğünü sağlamakta dahi zorluklar yaşayan çalışanların olduğu bir ülkede işlerin iyi gittiğini kimse iddia edemez. Toplum kesimlerini birbirine düşman hale getirenler, siyasi erkin gücünü sendikal mücadelede lehine kullanarak istismar edenlerin, ne bu topluma ne de kamu çalışanlarına dost olamayacağını herkes görmek zorundadır” dedi