Yoksulluğu Yok Etmek Ancak KOBİ'lerle Mümkün

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından yürütülen Türkiye’deki kapsayıcı iş modellerini araştıran ekipte yer alan Yrd. Doç. Dr. Dicle Yurdakul, dezavantajlı grupların da ekonomik sisteme katılmasıyla ekonomik kalkınmanın insani kalkınmayla birleştiği bir yöntem olarak kapsayıcılıktan söz etti. Yurdakul, araştırmanın sonuç raporu lansmanının 9 Aralık’ta Çırağan Sarayı’nda yapılacak 6. Boğaziçi Zirvesi’nde yapılacağını bildirdi.

Yoksulluğu Yok Etmek Ancak KOBİ'lerle Mümkün
19 ülke ve Avrupa Birliği Komisyonu’ndan oluşan uluslararası finans başta olmak üzere dünya sorunlarının da tartışıldığı G-20 Zirvesi’nin bu yıl Türkiye’nin dönem başkanlığında yapılan toplantısında ana gündem maddeleri kapsayıcılık, uygulama ve sürdürülebilirlik olarak belirlendi. Kapsayıcılığın, ekonomik sistemin dışında kalmış dezavantajlı grupların ekonomik sistemden fayda sağlayacak ve hayat koşullarının iyileşmesine sebep olacak şekilde sistemin içine dahil edilmesi olarak anlaşılabileceğini ifade eden İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Dicle Yurdakul, sonraki dönemlerde Çin ve Almanya’nın dönem başkanlığında da bu ana gündem maddesinin yer alacağını söyledi:

“Ekonomik kalkınmayı insani kalkınmayla birleştirmeden ilerleyemeyeceğimizi görmeye başladık. Bunu hem özel sektör, hem hükümetler hem de sivil toplum artık idrak etmiş durumda. Ekonomik sistemin dışında kalmış, yoksulluk sınırının altında yaşayan dünya nüfusunun yüzde 70’i ekonomik sistemde artık varlık göstermelidir ve karşılıklı olarak bu sistemin nimetlerinden yararlanacakları yöntemler bulunmalıdır”.

Yirmi yıldır süregelen çalışmaların bir parçası olarak kapsayıcılığın ana gündem maddesi olduğunu belirten Dicle Yurdakul, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler gibi kurumların açlık sınırının altında yaşayan insan sayısını azaltmayı hedefleyen çalışmalar yürüttüğünü ifade etti.

KOBİ’LER KAPSAYICI İŞ MODELLERİNİN ÖNEMLİ BİR PARÇASI

Özellikle yoksulluk sınırının altında yaşayan insanları ekonomik sistemin bir parçası haline getirmeyi hedefleyen kapsayıcılığı anlatan Yrd. Doç. Dr. Yurdakul, kapsayıcı iş modellerinin özelliklerini açıkladı:

“Bugüne kadar insanlara sosyal sorumluluk aktiviteleriyle, bağışlar yaparak, dernek faaliyetleriyle balık vermekten ziyade birlikte balık tutmaktan bahsediyoruz. Kapsayıcı iş modelleriyle yoksulluk sınırının altında yaşayan insanları da çalışan, tüketici, tedarik zinciri üyesi, dağıtım zinciri üyesi ya da girişimci olarak konumlandırmayı hedefliyoruz. Bu modellerin bir diğer önemli özelliği ise karlı ve sürdürülebilir modeller olmaları. Yani bir kazan-kazan durumundan söz ediyoruz.”

Türkiye’deki kapsayıcı iş modelleri hakkında konuşan Yurdakul, “Türkiye’de bu konuda çok güzel örnekler var. Hem büyük şirketlerde, hem KOBİ’lerde oldukça başarılı uygulamalar görüyoruz. Dünyada da KOBİ’ler bu alanda oldukça önemli, bizim de ekonomimizin çok büyük bir bölümünü oluşturmalarından dolayı KOBİ’lerin bu konudaki farkındalığının artırılması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

‘EKONOMİK VE İNSANİ KALKINMAYI YENİDEN BİRARAYA GETİRECEK’

Türkiye’deki kapsayıcı iş modelleri üzerine yapılan araştırmanın detayları hakkında bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Yurdakul,

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İstanbul Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi, Koç Üniversitesi ve İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’ni temsilen benim katılımımla bir araştırma yapıyoruz. Araştırma, Türkiye’deki kapsayıcı iş modellerinin bir resmini çekiyor.

Bir yıldır çalışma yürüten ekip, öncelikle derin bir yazın taraması yaparak işe başladı.

Kapsayıcı iş modelleri üzerine çalışmış 150 şirketin modellerini inceledik, sonrasında derinlemesine mülakatlarla yöneticilerin kapsayıcı iş modelleri hakkındaki farkındalığını ve mevcut deneyim seviyesini anlamaya çalıştık. Bir anket çalışması da gerçekleştirdik, sonuçlarda bu konudaki farkındalığın arzu ettiğimiz ölçüde olmadığı bulgusuna ulaştık.

Vaka analizlerine göre incelediğimiz kapsayıcı iş modellerini başarılı bir şekilde uygulayan şirketlerin yüzde 98’i hala bu modelleri sürdürüyor. Buradan bu iş modellerinin sürdürülebilir olduğuna dair önemli ipuçlarına ulaşıyoruz.

Biz araştırmada bu uygulamaların nerede sorun yaşadıklarını da tespit etmeye çalıştık. Bürokrasi, yasal düzenlemeler ve altyapı ile ilgili problemler bu iş modellerine ilişkin engeller olarak görülüyor. Bu nedenle bu iş modellerini hayata geçirebilmek ve sürdürebilmek için kolektif bir çaba gerekiyor.

Temelde hem hükümetler nezdinde hem sivil toplum kuruluşları, finans sektörü ve özel sektör nezdinde ilgi olmasına karşın bu farklı platformları bir araya getirebilecek olan bağlantı noktalarının eksikliğini tespit ettik. Bu farklı aktörleri bir arada tutacak ve birbirleriyle iletişim haline geçmelerini sağlayacak merkezlere ya da yapılanmalara ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.

Projenin hedeflerine değinen Yurdakul, “Türkiye’de bu konuda farkındalık düşük ama ilginin yoğun olması sebebiyle özel sektörün, hükümetlerin, sivil toplumun bir arada olacağı platformlar oluşturmaya çalışacağız, bundan sonraki ilk hedefimiz bu. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve diğer partnerlerimizle ilişkilerimiz devam edecek. Bu konuda çalışmaların hızlanması aynı zamanda ekonomik ve insani kalkınmanın bir arada ilerlemesine katkıda bulunacaktır” dedi.

Uluslararası İşbirliği Platformu 6. Boğaziçi Zirvesi, “Daha az yoksulluk, daha fazla refah” temasında “İkiz hedefler: yoksulluğu yok etmek; refahı taban seviyesinde büyütmek” alt başlığında 9-11 Aralık tarihleri arasında Çırağan Sarayı’nda yapılacak. Araştırma raporunun lansmanı “UNDP Raporları’nın Lansmanı- Kapsayıcı İş: Yeni, Sürdürülebilir ve İnovatif Özel Sektör” oturumunda yapılacak.
Kaynak: İHA