Kış Mevsiminde Beslenmenin Önemi
Özel Eskişehir TSG Anadolu Hastanesi Başhekim Yardımcısı Klinik Biyokimya Uzmanı Dr. Murat Selçuk Eminağaoğlu, “Kış mevsiminin belirgin bir şekilde hissedildiği bugünlerde yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması sağlığımızın korunması, daha sağlıklı olabilmemiz ve yaşam kalitemizi yükseltmek açısından önem taşımaktadır” dedi.

Sağlıklı beslenme önerilerinin başında sofralarımızda besin çeşitliliği, 4 temel besin grubundan beslenme gelmektedir. Kış aylarındaki sebze ve meyvelerinin çok sevilmemesi, çeşitliliğin azalması tek yönlü, dengesiz beslenmeye neden olabilmekte bu da daha dirençli olmamız gerekirken savunma sistemimizi güçsüz düşürerek hastalıklara zemin hazırlamaktadır. Sağlıklı beslenmek için mevsiminde doğal ve taze besinler tercih etmek esastır. Savunma sistemini güçlendirici özelliği olan A ve C vitamini gibi antioksidan vitaminlerden zengin, havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma, greyfurt gibi meyvelerin tüketimi önemlidir. Kış aylarındaki en büyük şansımız çeşitli deniz ürünleri ve balıktır. Balık beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega 3), kalsiyum, fosfor, selenyum ve iyot mineralleri ile E vitamini için de iyi bir kaynaktır. Bu nedenle kış aylarında imkanlar dahilinde haftada 2-3 kez tüketilmesi önerilmektedir.
Kış aylarında güneş ile temasımız azalır. Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamini, güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamindir. Kemik sağlığı için, kalsiyum yönünden zengin süt, peynir, yoğurt tüketimine özen gösterilmelidir.
Bir sağlık sorunumuz olmadıkça 4 temel besin kaynağı kısıtlanmamalı, dengeli ve ihtiyacımız kadar alınmalıdır. Zaman zaman besin çeşitliliklerinin kısıtlandığı, tek yönlü ve dengesiz beslenme programlarının populer olduğuna şahit oluyoruz. Özellikle besinlerde kısıtlamalar yapılacaksa ilgili hastalığımıza yönelik hekim veya diyetisyen tarafından önerilen beslenme programlarına uymaya dikkat etmek, haricinde dengeli ve çeşitlilik arzeden beslenme şeklinin daha sağlıklı olduğu kanaatindeyim. Sabah kahvaltısı gibi önemli bir ana öğün tost, poğaça, simit gibi besinlerle geçiştirilmemelidir. Öğün atlamamaya dikkat edilmeli; her gün 3 ana, 2- 3 ara öğün tüketmeye özen göstermeliyiz. Bu öğünler alacağımız enerji (kalori) açısından yaş, kilo, form durumumuz (vücut kitle indeksi), işimiz, spor/fiziksel aktivite durumumuz, hastalık durumu, mevsim ve benzeri nedenler göz önünde alınarak planlanmalıdır. Bu konuda bir beslenme uzmanı tarafından yardım almak en ideali olsa da; tartımızı kontrol ederek, hazımsızlık vb gibi yemek sonrası konforumuzu değerlendirebilir, kabızlık gibi verilerle kendi programımızı da yapabilir, bir sorun tespit ettiğimizde uzmanlara danışabiliriz .
Ayaküstü atıştırmalıklar ve fast food yemek tercihlerinden kaçınmalı, yemeklerinizi küçük lokmalar halinde uzun süre çiğneyerek tüketmeye dikkat etmeli, hızlı yemek yeme alışkanlığından uzak durmalıyız. Sıvı tüketmeye dikkat etmeli, şeker, tuz ve yağ içeriği yüksek yiyecek tüketimini azaltmalı, doymuş yağlar içeren hayvansal kaynaklı yağlar (iç yağ, kuyruk yağ) yerine doymamış yağ asitlerini içeren zeytinyağı, ayçiçek yağı, mısırözü yağı gibi bitkisel sıvı yağları tercih edilmelidir. Gazlı ve şekerli içecekleri tüketilmemeli, taze meyve suları sıkıldığında bekletilmeden tüketilmelidir. Ara öğünlerde aşırıya kaçılmadan meyvelerin tüketilmesi sularının sıkılmasına göre çok daha faydalıdır.
