Yarış Atlarının Kadın Antrenörü
Meslekte 26 yılını dolduran Türkiye'nin lisanslı yarışan ilk kadın jokeyi Zülfiye Bulut, son bir yıldır yarış atı antrenörlüğü yaparak mesleğine devam ediyor.
Bugüne kadar jokey olarak katıldığı 244 koşuda 8 birincilik elde eden Zülfiye Bulut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, at binmeye 6 yaşında başladığını söyledi.
Atlara aşık olduğunu ve babasının kendisine bir yarış atı almasıyla hayatının değiştiğini dile getiren Bulut, "O zaman Bulgaristan'da yaşıyorduk. Atımla köy yarışlarına katılmaya başladım. Zorunlu olarak Türkiye’ye göç ettikten sonra 1989’da Türkiye Jokey Kulübü'ne (TJK) başvurdum ve lisansımı alarak at binmeye başladım. İlk yarışıma da İzmir'de 23 Kasım 1989'da katıldım" dedi.
Jokeyliğe ilk başladığında bu durumun çok yadırgandığını ifade eden Bulut, şöyle konuştu:
"Ben Türkiye'de profesyonel anlamda yarışan lisanslı ilk bayanım ve 26 yıldır da bu işte çalışıyorum. Sağlığım el verdiği sürece de devam edeceğim. Çünkü ben atları seviyorum ve onlara aşığım. Atsız bir hayat düşünemiyorum. Bu mesleği de o yüzden yapıyorum. Buraya çalışmak için gelen bayanlar oluyor ancak bizim çalışma alanımız zor bir alan. Açık havada çalışıyoruz ve hava şartları kötü olabiliyor. Daha sonra bırakabiliyorlar. Ancak gülü seven dikenine katlanır misali ben devam ediyorum."
İdman jokeyliği ile birlikte yarış atı antrenörlüğü de yaptığını belirten Bulut, genelde atın saha kısmındaki işleriyle ilgilendiğini dile getirdi.
Bulut, atlarını kendisi çalıştırmaya gayret ettiğini, böylece idman esnasında atın herhangi bir sıkıntısı olup olmadığını görerek buna göre yarış hazırlığı yaptıklarını ifade etti.
- "Mesaim gün doğmadan başlıyor"
Mesaisine hava aydınlanmadan başladığını belirten Bulut, "Saat 05.15 itibarıyla hipodromda antrenmana başlıyoruz. Periyodik olarak kenter (hafif süratli) antrenman yaparak bir at ile sahada ortalama 15-20 dakika vakit geçiriyoruz. Hafta içinde bir sefer kısa süratli (sprint) idmanı yaparken bir sefer de uzun mesafe süratli (galop) idman yaptırıp atlarımıza galop sonrası istirahat veriyoruz" diye konuştu.
Bulut, yarış saatine yaklaşık bir buçuk saat kala atlarının yanına girerek vücudunun ısınması için gerekli çalışmaları yaptıklarını kaydetti.
Yarışa bir saat kala atları gezintiye çıkarıp eyerleme mahalline götürdüklerini anlatan Bulut, atlar padoğa çıkmadan son kontrolleri yapıp padok mahallinde jokeye taktik verdiklerini, ardından da yarışı izlediklerini aktardı.
Bulut, sadece bir atla ilgilenmedikleri için istirahat günlerinin bulunmadığını, bundan da şikayet etmediğini vurguladı.
Bu işin en zor yanını, "erkeklerin içinde tek bayan" olarak gösteren Bulut, "O yüzden bu kadar yıl 8 yarış kazanmış olsam bile bu benim için bir başarıdır. Ata bindiğim zaman her şey tozpembe oluyor. Her şeyden uzak stres atıyorum. Atlarla ilgilenmek ve yarış kazanmak çok güzel bir duygu" dedi.
İş hayatının yoğunluğunda ailesi ve ev işlerine de yeteri kadar zaman ayırmaya çalışan Bulut, en büyük destekçisinin kızı olduğu söyledi.
Zaman zaman bu işe ara vererek başka işlerde de çalıştığını anlatan Bulut, at sevgisiyle mesleğine hep geri döndüğünü belirtti.
Mesleğin çok tehlikeli ve riskli olduğunu kaydeden Bulut, "Attan düşebiliyor ve çeşitli kazalar geçirebiliyoruz. Ben de çeşitli kazalar geçirdim ama bunları bile at sevgisiyle unuttum" ifadesini kullandı.
Çoğu at sahibinin kadın jokey ve antrenörlere güvenmediğini belirten Bulut, şunları kaydetti:
"Bu camiada beni bir meslektaş olarak gören, benimle çalışan tüm at sahipleri, antrenörler, jokey ve seyislere teşekkür ediyorum. Mesleğimde başarılı olmak, emeğimin karşılığını almak beni çok mutlu ediyor. Bir kadın için çok zor ve yorucu bir meslek olmasına rağmen at sevgisi bunun üstesinden geliyor. Allah'tan dileğim, ömrümün sonuna kadar atlarla ilgilenip onlarla çalışmak."
Kaynak: AA
Atlara aşık olduğunu ve babasının kendisine bir yarış atı almasıyla hayatının değiştiğini dile getiren Bulut, "O zaman Bulgaristan'da yaşıyorduk. Atımla köy yarışlarına katılmaya başladım. Zorunlu olarak Türkiye’ye göç ettikten sonra 1989’da Türkiye Jokey Kulübü'ne (TJK) başvurdum ve lisansımı alarak at binmeye başladım. İlk yarışıma da İzmir'de 23 Kasım 1989'da katıldım" dedi.
Jokeyliğe ilk başladığında bu durumun çok yadırgandığını ifade eden Bulut, şöyle konuştu:
"Ben Türkiye'de profesyonel anlamda yarışan lisanslı ilk bayanım ve 26 yıldır da bu işte çalışıyorum. Sağlığım el verdiği sürece de devam edeceğim. Çünkü ben atları seviyorum ve onlara aşığım. Atsız bir hayat düşünemiyorum. Bu mesleği de o yüzden yapıyorum. Buraya çalışmak için gelen bayanlar oluyor ancak bizim çalışma alanımız zor bir alan. Açık havada çalışıyoruz ve hava şartları kötü olabiliyor. Daha sonra bırakabiliyorlar. Ancak gülü seven dikenine katlanır misali ben devam ediyorum."
İdman jokeyliği ile birlikte yarış atı antrenörlüğü de yaptığını belirten Bulut, genelde atın saha kısmındaki işleriyle ilgilendiğini dile getirdi.
Bulut, atlarını kendisi çalıştırmaya gayret ettiğini, böylece idman esnasında atın herhangi bir sıkıntısı olup olmadığını görerek buna göre yarış hazırlığı yaptıklarını ifade etti.
- "Mesaim gün doğmadan başlıyor"
Mesaisine hava aydınlanmadan başladığını belirten Bulut, "Saat 05.15 itibarıyla hipodromda antrenmana başlıyoruz. Periyodik olarak kenter (hafif süratli) antrenman yaparak bir at ile sahada ortalama 15-20 dakika vakit geçiriyoruz. Hafta içinde bir sefer kısa süratli (sprint) idmanı yaparken bir sefer de uzun mesafe süratli (galop) idman yaptırıp atlarımıza galop sonrası istirahat veriyoruz" diye konuştu.
Bulut, yarış saatine yaklaşık bir buçuk saat kala atlarının yanına girerek vücudunun ısınması için gerekli çalışmaları yaptıklarını kaydetti.
Yarışa bir saat kala atları gezintiye çıkarıp eyerleme mahalline götürdüklerini anlatan Bulut, atlar padoğa çıkmadan son kontrolleri yapıp padok mahallinde jokeye taktik verdiklerini, ardından da yarışı izlediklerini aktardı.
Bulut, sadece bir atla ilgilenmedikleri için istirahat günlerinin bulunmadığını, bundan da şikayet etmediğini vurguladı.
Bu işin en zor yanını, "erkeklerin içinde tek bayan" olarak gösteren Bulut, "O yüzden bu kadar yıl 8 yarış kazanmış olsam bile bu benim için bir başarıdır. Ata bindiğim zaman her şey tozpembe oluyor. Her şeyden uzak stres atıyorum. Atlarla ilgilenmek ve yarış kazanmak çok güzel bir duygu" dedi.
İş hayatının yoğunluğunda ailesi ve ev işlerine de yeteri kadar zaman ayırmaya çalışan Bulut, en büyük destekçisinin kızı olduğu söyledi.
Zaman zaman bu işe ara vererek başka işlerde de çalıştığını anlatan Bulut, at sevgisiyle mesleğine hep geri döndüğünü belirtti.
Mesleğin çok tehlikeli ve riskli olduğunu kaydeden Bulut, "Attan düşebiliyor ve çeşitli kazalar geçirebiliyoruz. Ben de çeşitli kazalar geçirdim ama bunları bile at sevgisiyle unuttum" ifadesini kullandı.
Çoğu at sahibinin kadın jokey ve antrenörlere güvenmediğini belirten Bulut, şunları kaydetti:
"Bu camiada beni bir meslektaş olarak gören, benimle çalışan tüm at sahipleri, antrenörler, jokey ve seyislere teşekkür ediyorum. Mesleğimde başarılı olmak, emeğimin karşılığını almak beni çok mutlu ediyor. Bir kadın için çok zor ve yorucu bir meslek olmasına rağmen at sevgisi bunun üstesinden geliyor. Allah'tan dileğim, ömrümün sonuna kadar atlarla ilgilenip onlarla çalışmak."