Gazi Üniversitesi Hastanesi'nden Organ Bağışı İçin Farkındalık Etkinliği

Gazi Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Kadriye Altok, organ bağışının önemine dikkat çekerek, “Beyin ölümü gerçekleşmiş olan kadavralar için organ bağışı oranını arttırmamız lazım. Kaybedilmiş hastaların organları bir başkasının umudu olabilir. Başkalarının hayatına ışık tutabilir” dedi.

Gazi Üniversitesi Hastanesi Çocuk Gastroenteroloji Bilim Dalı Başkanlığı, Organ Bağışı Haftası dolayısıyla karaciğer nakli olan çocuk hastalar ve aileleri için bir etkinlik düzenledi.

Etkinlikle ilgili bilgi veren Gazi Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Kadriye Altok, 3-9 Kasım tarihlerinin Organ Bağışı Haftası olduğunu belirterek, “Konuya dikkat çekmek için Çocuk Gastroenteroloji Bilim Dalı Başkanlığımızca düzenlenen bir etkinlik bu. Karaciğer nakli olan çocuk hastaların bir kısmı ve aileleri buradalar, bu etkinliğe katılıyorlar. Türkiye’de organ nakli bekleyen binlerce hasta var. Böbrek nakli bekleyen, karaciğer nakli bekleyen, kornea, başarılı transplantasyonlar ülkemizde hemen her alanda yapılıyor. Kalp nakli, akciğer nakli, böbrek nakli ve diğer organ nakilleri. Ama yeteri kadar bağışçı yok. Bu nakillerin çoğu canlıdan yapılan nakiller. Geçen hastanemizde 27 böbrek nakli yapıldı. Bunların sadece 4’ü kadavradan. Bu yılda bu aya kadar 21 naklin sadece 3’ü kadavradan yapıldı. Karaciğer nakillerinde de durum aşağı yukarı aynı. Canlı vericiden nakiller akraba olanlar için Türkiye’de yasal düzenleme buna izin verebiliyor. Akraba dışında nakillerde de çapraz nakil dediğimiz verici olmak istiyor kişi ama dokusu hastasına uymayabilir, bir başka hastanınki uyuyorsa karşılıklı vericiler değiştiriliyor. Birde çok nadir olarak etik kurul kararıyla akraba dışı nakil yapılıyor canlıdan” ifadelerini kullandı.

“BU HAFTA BİZİM DİKKAT ÇEKMEK İSTEDİĞİMİZ NOKTA, KADAVRADAN BEYİN ÖLÜMÜ GERÇEKLEŞMİŞ VAKALARDAN ORGAN NAKLİNE DİKKAT ÇEKMEK”

Altıok, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ama asıl bu hafta bizim dikkat çekmek istediğimiz nokta, kadavradan beyin ölümü gerçekleşmiş vakalardan organ nakline dikkat çekmek. Ülkemizde yoğun bakımlarda beyin ölümü gerçekleşen vakaların yüzde 30’u yakınları tarafından organ bağışı yapılabiliyor Türkiye’de. Bu Batı’da daha yüksek. Yüzde 75’e kadar verici olmasını kabul ediyor yakınları ölen kişilerin. Bu etkinlikte sağlığına kavuşan küçüklerimizi ve yakınlarını bir araya getirerek konuya dikkat çekmek istedik. O zor zamanlarında organ yetmezliği sırasında ne kadar ağır koşullarda olduklarını biz biliyoruz sağlık ekibi olarak. Birde iyileşmiş hallerini gösterelim istedik herkese. Binlerce organ nakli bekleyen her yılda birçok kişi üzerinde organ nakli beklerken hayatını kaybedenler var.”

“KAYBEDİLMİŞ HASTALARIN ORGANLARI BİR BAŞKASININ UMUDU OLABİLİR”

“Beyin ölümü gerçekleşmiş olan kadavralar için organ bağışı oranını arttırmamız lazım” diyen Prof. Dr. Altıok, “Duyarlılık arttıkça bu artacaktır. Çünkü yaşam beklentisi olan çocuk yaşta, bebek yaşta organ bekleyen kimseler var. Bağışçıların bu konuya dikkatini çekmek istiyoruz. Kaybedilmiş hastaların organları bir başkasının umudu olabilir. Başkalarının hayatına ışık tutabilir. Bunu göstermek istedik” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE’YE GELDİKTEN SONRA HASTANEDEN ÇOK MEMNUN KALDIK”

Kosova’dan Türkiye’ye gelerek Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde organ nakli yapılan 6 yaşındaki Altin Thag’ın annesi ve babası ise yaşadıkları süreci şöyle anlattı:

“Doğuştan beri rahatsızlığı vardı midesinden. İki yaşına kadar bekledik. Çok küçük olduğu için bir şey yapılamayacağı sonucuna vardık. Daha sonra Sağlık Bakanlığı ile irtibata geçtik. Türkiye’ye gönderebileceğini söylediler ve Türkiye’ye geldik. Belli tahliller yapıldı. Sonuca vardılar. Ailesinden birinin karaciğerini vermesi gerekiyor diye. 2 sene 1 ay oldu nakli gerçekleşeli. Şimdi 6 yaşında. Şimdilik bir sorun yok. Bir taraftan maddi sorunlar, bir taraftan ailevi sorunlar vardı. Bizim için zordu. Özellikle Türkiye’ye geldikten sonra hastaneden çok memnun kaldık. Buradaki doktorlar çok ilgilendiler sağ olsunlar.”

“ŞİMDİ YENİ BİR HAYAT ALMIŞ GİBİYİM, YENİDEN DOĞMUŞ GİBİYİM”

17 yaşındaki lise son sınıf öğrencisi Dilan Bağ ise, rahatsızlığını hiç fark etmediğini, sürekli iştahsızlık ve halsizliği olduğunu anlatarak, “Daha sonra polikliniklere göründüm. Göründüğümüzde de karaciğerin hastalanmış dediler bana. Ablama da karaciğer kendini bitirmeye başlamış dediler. Bir hafta boyunca hastanede yattım. Tedavi gördüm. Bağış kadavradan yapıldı ama kadavra olmasaydı İstanbul’daki ablam verecekti. Organ bağışı çok önemli. Şimdiye kadar çok önemsemiyorduk. Asla böyle bir düşünce olmamalı. En ufak bir organ bile, ilik nakli bile her şeye değer. Sonuçta bir hayat, can o canı kurtarmak içinde organ nakli şart. Şimdi yeni bir hayat almış gibiyim, yeniden doğmuş gibiyim. Sonuçta zorlu bir süreç geçti. O zorlu süreçte şükretmeyi öğrendim. Bağışın ne kadar önemli olduğunu ve herkesin bağış yapması gerektiğini öğrendim” diye konuştu.

“ÇOK ORGAN BEKLEYEN VATANDAŞLARIMIZ VAR, AMA KESİNLİKLE ORGAN BAĞIŞI GEREKLİ”

4 aylıkken teşhis konulan ve nakli annesinden yapılan en minik hastalardan Muhittin Yayla’nın annesi Ümmü Gülsüm Yayla, 2014 yılında doğum yaptığını ve çocuğunun iki günlükken sarılık olduğunu söyledi.

Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde yapılan araştırmalar sonucunda ise çocuğunun siroz olduğunu ve nakil yapılması gerektiğini söylediklerini anlatan Yayla, “Babadan bakıldı o uymadı. Çok şükür risk alındı. Verici olarak bana baktılar açıkmış damarımız. Çok şükür bu hale geldik. Kontroller devam ediyor. 4 aylıkken teşhis konuldu. Şuanda 17 aylık,11 ay oldu nakil olalı. Sağlık durumumuz iyi. Rutin kontrollere gidip geliyoruz. Ben önceden organ bağışına çok sıcak bakmıyordum. Başımıza geldikten sonra öğrendim bunları. Çok organ bekleyen vatandaşlarımız var. Ama kesinlikle organ bağışı gerekli diyorum. Bende adayım organlarımı vermeye” dedi.

Kaynak: İHA