Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması Çalıştayı
ANKARA - Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, "Sahte belge, dijital delil üretilmesi, gizli tanıklık, yasa dışı dinleme, yasa dışı teknik takip ve koruma tedbirleri, son yıllarda Türk kamuoyu ve hukukçularını ciddi bir şekilde meşgul etmiştir. Hukuki güvenlik ve toplumsal barış ciddi şekilde risk altına girmiştir" dedi.
Avrupa Birliği Komisyonu, Adalet Bakanlığı ve Yargıtay tarafından bir otelde "Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması ve Uygulaması Çalıştayı" düzenlendi. Çalıştaya, Yargıtay Başkanı Cirit, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek ile AB Komisyonu Başkanı Hansjörg Haber de katıldı.
Çalıştayın açılışında konuşan Yargıtay Başkanı Cirit, her türlü sosyal faaliyette olduğu gibi fikri ve sanat eserleriyle ticaret hayatının ancak hukuki güvenlik ortamında gelişebileceğini ifade etti.
Cirit, Avrupa ve dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hukuk sisteminin genel olarak ekonomik ve sosyal ilişkilerin gerisinde gitmesinden dolayı yaşanan hukuki belirsizliklerin insanların refahı konusunda engeller oluşturduğunu ve rekabet ortamını bozduğunu belirterek, bu riskin en aza indirilmesi konusunda gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi.
Toplumların gelişmişlik düzeylerinin ekonomik ve siyasi başarılardan çok, insan haklarına duydukları saygıyla ölçüldüğünü vurgulayan Cirit, bu alanın sürekli değişen ve gelişen bir niteliğe sahip olduğunu aktardı.
İnsan hakları alanında sıfır ihlal olmasının gerçekleştirilebilecek bir amaç değil, ulaşılmak istenen ideal olarak nitelendirilebileceğini belirten Cirit, şöyle devam etti:
"Bu yıl içinde kurmuş olduğumuz İnsan Hakları Komisyonu ile her ay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin iki kararını değerlendiren geniş katılımlı panellerde, meslektaşlarımız ve akademisyenlerle hukukun tüm yönlerini dikkate alarak insan hakları alanında gelişmeleri takip etmeye çalışıyoruz. Hukukun tüm ülkede eşit şekilde uygulanması gibi bir işlevi olan Yargıtayın, bu yöndeki çabalarının yargının AB müktesebatını üstlenebilme kapasitesine önemli katkıları olacağı açıktır. Ancak bu konuda bizi çalışmaya yönelten asıl unsur, insan haklarına ilişkin evrensel ve öncü değerlerin korunması ve geliştirilmesine duyduğumuz samimi inançtır."
- "Kamuoyunu ciddi bir şekilde meşgul etmiştir"
Son yıllarda gündemin ön sıralarında yer alan davalarda, temel usul kurallarına aykırı şekilde yapılan adli işlemlerin Türk kamuoyunu ciddi şekilde meşgul ettiğini belirten Cirit, bunun uluslararası alanda yansımaları olduğunu da kaydetti.
Cirit, "Hukuka aykırı işlemlerin hedefi olan gazetecilerin, siyasetçilerin, yargıçların, bürokratların ve kritik noktalardaki silahlı kuvvetler mensuplarıyla emniyet görevlilerinin toplum ve devlet hayatı açısından taşıdıkları önem dikkate alındığında, söz konusu ihlallerin adalet sisteminin rutin işleyişinden kaynaklanan münferit hatalardan ayrı bir şekilde değerlendirilmesi gerekir" diye konuştu.
Hakim ve cumhuriyet savcılarına ilişkin açıklama yapma hakkını kendinde görenlerin, bir hukukçuya yakışır biçimde olayları kuşkuyla süzmesi, ön yargısız olması, delillere odaklanması ve tarafsız davranması gerektiğine işaret eden Cirit, "Sahte belge, dijital delil üretilmesi, gizli tanıklık, yasa dışı dinleme, yasa dışı teknik takip ve koruma tedbirleri, son yıllarda Türk kamuoyu ve hukukçularını ciddi bir şekilde meşgul etmiştir. Hukuki güvenlik ve toplumsal barış, ciddi şekilde risk altına girmiştir. Bu adli işlemlerin başta ifade özgürlüğü ile adil yargılanma hakkı olmak üzere temel insan haklarını ihlal ettiği Türk mahkemelerinin yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da belirlenmiştir" değerlendirmesini yaptı.
- "Bakanlığımız aktif şekilde katılım sağlıyor"
Adalet Bakanlığı Müsteşarı İpek de yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik müzakerelerinde fasıl başlıklarından biri olan ve Adalet Bakanlığının doğrudan sorumlu olduğu 23 numaralı Yargı ve Temel Haklar Faslı'na değindi.
AB Komisyonu tarafından, bu fasıl altında fiili müzakerelerin açılabilmesi için yerine getirilmesi gereken kriterlerin belirlendiğini ifade eden İpek, henüz resmi olarak iletilmemiş olmasına rağmen hükümetin ve Adalet Bakanlığının bu kriterlerin yerine getirilmesi için önemli reformlar gerçekleştirdiğini ve bu kriterlerin büyük oranda karşılandığını aktardı.
Artık bu faslın açılması için AB'den bir girişim beklediklerini bildiren İpek, "Bu fasıl kapsamında bakanlığımız, özellikle yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesine yönelik bugüne kadar yoğun bir şekilde yürüttüğü reform çalışmalarına, hız kesmeden bundan sonra da devam edecektir. Bu fasıl kapsamında mevzuat uyum çalışmalarını yürütmek üzere, AB Genel Müdürlüğümüz bünyesinde çalışma grupları oluşturuldu. Bu noktada AB tarafından da güncel bir müktesebat listesi beklediğimizi ifade etmek isterim" diye konuştu.
AB'ye tam üyelik için katılım müzakerelerinin başladığı 2005 yılından itibaren, Fikri Mülkiyet Hukuku Faslı'nda da önemli gelişmeler yaşandığını ve 17 Haziran 2008'de bu faslın müzakereye açıldığını bildiren İpek, şöyle devam etti:
"Fikri Mülkiyet Hukuku Faslı'nın açılış kriterlerinden biri olarak tesis edilen AB-Türkiye Fikri Mülkiyet Hakları Çalışma Grubu'nun çalışmalarına bakanlığımız aktif şekilde katılım sağlıyor. Türkiye ile AB arasında süren müzakere sürecinde, fikri haklar konusunda çalışan kurumlar arasında etkin bir iş birliği sağlanması amacıyla Başbakanlık genelgesiyle kurulan Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Koordinasyon Kurulun'nda bakanlığımız müsteşar yardımcısı düzeyinde temsil ediliyor."
- "Dünyadaki sayılı örneklerden"
Türkiye'de fikri mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin hukuki sürece değinen İpek, Türkiye'nin bu konuda uluslararası standartlara ulaşma kararlılığını ortaya koyduğunu bildirdi.
Türkiye'nin, bu alandaki uluslararası mevzuatı iç hukukunun bir parçası haline getirdiğini belirten İpek, "Bakanlığımızın AB ile ortak yürüttüğü ilk büyük proje, Türkiye'de Fikri ve Sınai Hakların Etkin Uygulanması Projesi'dir. Bu proje çerçevesinde ilk defa 2001 yılında kurulan ihtisas mahkemelerinin sayısı yıllar içinde arttırıldı. Halen Ankara, İstanbul ve İzmir'de 10 Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi faaliyetine devam ediyor" diye konuştu.
Türkiye'de fikri haklar hukuk ve ceza alanında kurulan ihtisas mahkemelerinin dünyadaki sayılı örneklerden birini teşkil ettiğini vurgulayan İpek, bu çalışmaların ülkede fikri hakların korunması sistemine çok ciddi katkıları bulunduğunu belirtti.
AB Komisyonu Başkanı Haber ise Avrupa'da fikri mülkiyet hakkına verilen öneme değindiği konuşmasında, Türkiye'de fikri mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin önemli gelişmelerin sağlandığını ifade etti.
- "Bugünden itibaren tüm Yargıtay kararlarını kamu iletişimine açıyoruz"
Yargıtay Başkanı Cirit, çalıştaya verilen arada bir gazetecinin "Gazeteci Can Dündar'ın bir haberden dolayı ifadeye çağrılmasına" ilişkin sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Anayasa, yasalara ve vicdani kanaatlerine göre hareket eden bireyleriz. Hakim, elindeki yasaları uygular. Türkiye anormal süreçlerden geçiyor. Bunun biran önce normalleşmesi, normal sürece evrilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Adalet sisteminde kaliteyi yükseltmek istiyoruz. Mesela bugün itibarıyla tüm Yargıtay kararlarını kamu iletişimine açıyoruz. Bu çalışmaların sonucu normal bir sürecin geleceğine inanıyoruz. Her şey yargı süreci içinde ilerleyecek. En nihayetinde kendi özgür vicdanlarına göre hareket eden yüksek yargı kuruluşları var. Bunlarla ilgili gereken açıklamalarımızı zaman zaman yapıyoruz, önümüzdeki günlerde yine yapacağız."
Kaynak: AA
Çalıştayın açılışında konuşan Yargıtay Başkanı Cirit, her türlü sosyal faaliyette olduğu gibi fikri ve sanat eserleriyle ticaret hayatının ancak hukuki güvenlik ortamında gelişebileceğini ifade etti.
Cirit, Avrupa ve dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hukuk sisteminin genel olarak ekonomik ve sosyal ilişkilerin gerisinde gitmesinden dolayı yaşanan hukuki belirsizliklerin insanların refahı konusunda engeller oluşturduğunu ve rekabet ortamını bozduğunu belirterek, bu riskin en aza indirilmesi konusunda gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi.
Toplumların gelişmişlik düzeylerinin ekonomik ve siyasi başarılardan çok, insan haklarına duydukları saygıyla ölçüldüğünü vurgulayan Cirit, bu alanın sürekli değişen ve gelişen bir niteliğe sahip olduğunu aktardı.
İnsan hakları alanında sıfır ihlal olmasının gerçekleştirilebilecek bir amaç değil, ulaşılmak istenen ideal olarak nitelendirilebileceğini belirten Cirit, şöyle devam etti:
"Bu yıl içinde kurmuş olduğumuz İnsan Hakları Komisyonu ile her ay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin iki kararını değerlendiren geniş katılımlı panellerde, meslektaşlarımız ve akademisyenlerle hukukun tüm yönlerini dikkate alarak insan hakları alanında gelişmeleri takip etmeye çalışıyoruz. Hukukun tüm ülkede eşit şekilde uygulanması gibi bir işlevi olan Yargıtayın, bu yöndeki çabalarının yargının AB müktesebatını üstlenebilme kapasitesine önemli katkıları olacağı açıktır. Ancak bu konuda bizi çalışmaya yönelten asıl unsur, insan haklarına ilişkin evrensel ve öncü değerlerin korunması ve geliştirilmesine duyduğumuz samimi inançtır."
- "Kamuoyunu ciddi bir şekilde meşgul etmiştir"
Son yıllarda gündemin ön sıralarında yer alan davalarda, temel usul kurallarına aykırı şekilde yapılan adli işlemlerin Türk kamuoyunu ciddi şekilde meşgul ettiğini belirten Cirit, bunun uluslararası alanda yansımaları olduğunu da kaydetti.
Cirit, "Hukuka aykırı işlemlerin hedefi olan gazetecilerin, siyasetçilerin, yargıçların, bürokratların ve kritik noktalardaki silahlı kuvvetler mensuplarıyla emniyet görevlilerinin toplum ve devlet hayatı açısından taşıdıkları önem dikkate alındığında, söz konusu ihlallerin adalet sisteminin rutin işleyişinden kaynaklanan münferit hatalardan ayrı bir şekilde değerlendirilmesi gerekir" diye konuştu.
Hakim ve cumhuriyet savcılarına ilişkin açıklama yapma hakkını kendinde görenlerin, bir hukukçuya yakışır biçimde olayları kuşkuyla süzmesi, ön yargısız olması, delillere odaklanması ve tarafsız davranması gerektiğine işaret eden Cirit, "Sahte belge, dijital delil üretilmesi, gizli tanıklık, yasa dışı dinleme, yasa dışı teknik takip ve koruma tedbirleri, son yıllarda Türk kamuoyu ve hukukçularını ciddi bir şekilde meşgul etmiştir. Hukuki güvenlik ve toplumsal barış, ciddi şekilde risk altına girmiştir. Bu adli işlemlerin başta ifade özgürlüğü ile adil yargılanma hakkı olmak üzere temel insan haklarını ihlal ettiği Türk mahkemelerinin yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da belirlenmiştir" değerlendirmesini yaptı.
- "Bakanlığımız aktif şekilde katılım sağlıyor"
Adalet Bakanlığı Müsteşarı İpek de yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik müzakerelerinde fasıl başlıklarından biri olan ve Adalet Bakanlığının doğrudan sorumlu olduğu 23 numaralı Yargı ve Temel Haklar Faslı'na değindi.
AB Komisyonu tarafından, bu fasıl altında fiili müzakerelerin açılabilmesi için yerine getirilmesi gereken kriterlerin belirlendiğini ifade eden İpek, henüz resmi olarak iletilmemiş olmasına rağmen hükümetin ve Adalet Bakanlığının bu kriterlerin yerine getirilmesi için önemli reformlar gerçekleştirdiğini ve bu kriterlerin büyük oranda karşılandığını aktardı.
Artık bu faslın açılması için AB'den bir girişim beklediklerini bildiren İpek, "Bu fasıl kapsamında bakanlığımız, özellikle yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesine yönelik bugüne kadar yoğun bir şekilde yürüttüğü reform çalışmalarına, hız kesmeden bundan sonra da devam edecektir. Bu fasıl kapsamında mevzuat uyum çalışmalarını yürütmek üzere, AB Genel Müdürlüğümüz bünyesinde çalışma grupları oluşturuldu. Bu noktada AB tarafından da güncel bir müktesebat listesi beklediğimizi ifade etmek isterim" diye konuştu.
AB'ye tam üyelik için katılım müzakerelerinin başladığı 2005 yılından itibaren, Fikri Mülkiyet Hukuku Faslı'nda da önemli gelişmeler yaşandığını ve 17 Haziran 2008'de bu faslın müzakereye açıldığını bildiren İpek, şöyle devam etti:
"Fikri Mülkiyet Hukuku Faslı'nın açılış kriterlerinden biri olarak tesis edilen AB-Türkiye Fikri Mülkiyet Hakları Çalışma Grubu'nun çalışmalarına bakanlığımız aktif şekilde katılım sağlıyor. Türkiye ile AB arasında süren müzakere sürecinde, fikri haklar konusunda çalışan kurumlar arasında etkin bir iş birliği sağlanması amacıyla Başbakanlık genelgesiyle kurulan Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Koordinasyon Kurulun'nda bakanlığımız müsteşar yardımcısı düzeyinde temsil ediliyor."
- "Dünyadaki sayılı örneklerden"
Türkiye'de fikri mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin hukuki sürece değinen İpek, Türkiye'nin bu konuda uluslararası standartlara ulaşma kararlılığını ortaya koyduğunu bildirdi.
Türkiye'nin, bu alandaki uluslararası mevzuatı iç hukukunun bir parçası haline getirdiğini belirten İpek, "Bakanlığımızın AB ile ortak yürüttüğü ilk büyük proje, Türkiye'de Fikri ve Sınai Hakların Etkin Uygulanması Projesi'dir. Bu proje çerçevesinde ilk defa 2001 yılında kurulan ihtisas mahkemelerinin sayısı yıllar içinde arttırıldı. Halen Ankara, İstanbul ve İzmir'de 10 Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi faaliyetine devam ediyor" diye konuştu.
Türkiye'de fikri haklar hukuk ve ceza alanında kurulan ihtisas mahkemelerinin dünyadaki sayılı örneklerden birini teşkil ettiğini vurgulayan İpek, bu çalışmaların ülkede fikri hakların korunması sistemine çok ciddi katkıları bulunduğunu belirtti.
AB Komisyonu Başkanı Haber ise Avrupa'da fikri mülkiyet hakkına verilen öneme değindiği konuşmasında, Türkiye'de fikri mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin önemli gelişmelerin sağlandığını ifade etti.
- "Bugünden itibaren tüm Yargıtay kararlarını kamu iletişimine açıyoruz"
Yargıtay Başkanı Cirit, çalıştaya verilen arada bir gazetecinin "Gazeteci Can Dündar'ın bir haberden dolayı ifadeye çağrılmasına" ilişkin sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Anayasa, yasalara ve vicdani kanaatlerine göre hareket eden bireyleriz. Hakim, elindeki yasaları uygular. Türkiye anormal süreçlerden geçiyor. Bunun biran önce normalleşmesi, normal sürece evrilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Adalet sisteminde kaliteyi yükseltmek istiyoruz. Mesela bugün itibarıyla tüm Yargıtay kararlarını kamu iletişimine açıyoruz. Bu çalışmaların sonucu normal bir sürecin geleceğine inanıyoruz. Her şey yargı süreci içinde ilerleyecek. En nihayetinde kendi özgür vicdanlarına göre hareket eden yüksek yargı kuruluşları var. Bunlarla ilgili gereken açıklamalarımızı zaman zaman yapıyoruz, önümüzdeki günlerde yine yapacağız."