İHH Doğu Ve Güneydoğu Anadolu Temsilcileri İstanbul'da

İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Kürt-Türk ittifakının Ortadoğu'daki oyunları bozacağını belirterek, "Bu ittifakı sağlayamazsak, o zaman emperyalist ve siyonistlerin bölge üzerindeki vekalet savaşlarının bir kuklası oluruz ancak" dedi.

İHH'nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden 17 il temsilcisi ile İHH yöneticileri, "1 Kasım seçim sonuçlarını değerlendirmek ve Çözüm Süreci'ni konuşmak" üzere vakfın Fatih'teki genel merkezinde bir araya geldi.

Burada konuşan Yıldırım, İHH'nın Kürt meselesiyle ilgili 20 yılı aşkın bir zaman içinde çeşitli çalışmalar yaptığını söyledi.

Bölge insanının ve Türkiye'nin bütün vatandaşlarının ortak kabullerini bulmak ve kardeşliğin tesisi için gayret sarf ettiklerini aktaran Yıldırım, şunları kaydetti:

"2008'de bir rapor yayınladık. Halkın ifadesini çok iyi yansıtıyordu. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana ya bürokratların ya siyasilerin ya da Kürt bölgesinde yaşayan belli sayıda entelektüelin bir araya gelmesi sonucu çeşitli görüşleri raporlara yansımıştı. İlk defa 2008'deki bu çalışmamızla geniş ölçekli bir sonuca ulaştık. Bu rapora baktığımızda, geçmiş dönemde yapılan çalışmalarda, bir kısmının doğru, büyük bir kısmının ise hayalperest, hakaret eden, toplumu tanımayan, ötekileştirici ve sadece mevcut dönemin iktidarına yaranmak için ortaya konan raporlar olduğunu gördük."

- "Büyük kitleleri mutlaka dikkate almalısınız"

Yıldırım, 2008'de hazırladıkları bu raporun, barış sürecinin başlangıç çalışması olduğunu savunarak, şöyle dedi:

"Daha sonra barış sürecinde bazı tıkanıklıklar olduğunu fark ettik. Bölgedeki arkadaşlarımızla tekrar toplantı ve araştırmalar yaptık. Sonrasında çok önemli stratejik bir metin çıkardık. Arkasından da 'Kürt Meselesi ve Çözüm Çalıştayları Özet Sonuç ve Bildirileri' adlı bir yayınımız oldu. Bu rapor çok önemlidir. Bugüne kadar araziden gelen bilgilerin damıtılmasıdır. Bu raporu incelediğinizde, o zaman söylediklerimizin gerçekleşmiş olduğunu göreceksiniz. Mesela, o raporda Çözüm Süreci'nin muhatabının halk olduğunu söylemişiz. Kürt meselesinin çözümünü PKK'nın silah bırakmasına endekslemeyin. Kürt meselesini ancak Kürt halkının tarihi birikiminin bir senteziyle beraber ortaya koyduğunuzda çözüme ulaşabilirsiniz. Büyük kitleleri mutlaka dikkate almalısınız. Toplumu tektipleştirmeye çalışan bir örgütün söylediklerini dikkate alma gayreti içerisine girilirse, o zaman medreseleri, sivil toplum kuruluşlarını, siyasi partileri ve örgütün dışındaki bütün unsurları dışlamış veya yok saymış olursunuz."

Aynı dönemde Kürt halkına da çağrılar yaptıklarına dikkati çeken Yıldırım, halkın, kanaat önderlerinin ve cemaatlerin de bu süreçte aktif rol alması gerektiğini kaydetti.

Yıldırım, bölge halkının 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleriyle çok önemli mesajlar verdiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Bu mesaj sadece örgüte değildi, devleteydi, hükümeteydi, siyasi partilereydi. 5 ayda ne oldu da başka bir tablo ortaya çıktı? Kürt halkı ve Türkiye'nin geneli, Türkiye'yi yönetenlere, aydınlara, gazete sahiplerine, toplum mühendislerine ve dünya güçlerine 'Biz, kendi sağduyumuzu istediğimiz zaman ve ortamda ortaya koyacak kapasite ve kabiliyete sahibiz. Önümüze, dayatmacı, baskıcı ve bizden olmayan birilerini getirirseniz, biz bir gün oyumuzu böyle veririz ama kamu güvenliğini tehdit ederseniz, kan dökmeye yönelik eylemler olursa da oyumuzun rengini 1 Kasım'da değiştiririz' dedi. Türkiye toplumu, 'Toplumun geleceğini ve huzurunu düşünecek büyük bir akılız' dedi. Sonuçta görüleceği gibi 1 Kasım'da Türkiye ve özellikle Kürt halkının büyük bir kısmı, 'Kamu güvenliğini, refahı, huzuru istiyoruz' dedi."

- "Kamu güvenliği mutlaka sağlanmalıdır"

Kürt meselesinin çözülmesi halinde Türkiye'nin önündeki tüm engellerin kalkacağını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:

"Kürt-Türk ittifakı, Ortadoğu'daki oyunları bozar. Bu ittifakı sağlayamazsak, o zaman emperyalist ve siyonistlerin bölge üzerindeki vekalet savaşlarının bir kuklası oluruz ancak. Oyunları bozmanın yolu, tarafların bir araya gelmesidir. Kamu güvenliği mutlaka sağlanmalıdır. Bu sağlanmadan bölgede barış ve huzur olmaz. Her kesim, mutlaka siyasi arenada sözünü söylemelidir. Siyasetin dışına çıkan, şiddete yönelen her eylem, kardeş kavgasına, masum insanların ölümüne sebep olur. 1 Kasım seçimlerinde de halk, siyaset arenasını meşru arena olarak göstermiş ve şiddeti reddetmiştir."

Çözüm veya barış sürecinin buzdolabına kaldırılmasını veya orada unutulmasını istemediklerini belirten Yıldırım, "Bölge insanının gönlü kazanılmadan bölgede çözüm olmaz. Kamu güvenliği sağlanacak ama güvenlik sağlanırken insan haklarına da dikkat edilecek" dedi.

İHH'nın il temsilcileri de güvenliğin sağlanmasını ve Çözüm Süreci'nin devam ettirilmesini istedi.

Kaynak: AA