Şeker Hastalarınında Ayakkabının Hayati Önemi
Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği (TOTBİD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Önder Kılıçoğlu, şeker hastalığı olanların ayakkabı seçimine özen göstermesi gerektiğini belirterek, “Tümörlerden ölümü yüzde 5’lere düşürdük. Diyabetik ayaktaki akut enfeksiyondan sonra, iki 3 yıl içinde ölme olasılığınız yüzde 50 hiç kimse bunu söylemiyor. Kanser görünce korkmuyoruz. Diyabetik ayakta enfeksiyon yara varsa biz korkuyoruz” dedi.
Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği (TOTBİD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Önder Kılıçoğlu, halka kireçlenme deyince akıllarına bulaşık makinesi içindeki borudaki kireçlenmenin geldiğini söyledi.
Öncelikli görevin halka olayın bu olmadığını anlatmak olduğunu aktaran Prof. Dr. Kılıçoğlu, “Kireçlenme ne yazık ki bir şeyin gelmesi değil, teflon tava gibi bir tabakanın gitmesidir. Sonuçta bir şey gittiği ilaçla ya da benzeri şeyle bunu yerine koymak mümkün değildir. Temel tedavi gitmiş olan bir tabakanın kalanı ile idare etmektir. Dizimiz kireçleniyor, koşalım, uzun süre yürüyüş yapalım dediklerinde neden ağrıların fazla arttığını böyle anlatabiliriz. Kalan kıkırdak yapısı gidene kadar idare ettiriyoruz. Gün geliyor kıkırdak tamamen yok oluyor. Onun yerine protez denilen eklem yüzeylerini değiştirme ameliyatları yapıyoruz. İçeriye giriyoruz. Aşınmış olanların yerine ara yüzler koyuyoruz. Başarılı olan bir ameliyat. En çok yüzümüzü güldüren hastalardı. 10 yılda yüzde 95’e yakın başarı sağlıyoruz” ifadelerine yer verdi.
“RAHAT HİSSETTİĞİNİZ AYKABIYI GİYİN”
Toplumda, "Çocuğuma nasıl ayakkabı alayım, kendime nasıl ayakkabı alayım” sorusu ile çok karşılaştıklarını söyleyen ve bu soruların aslında güzel bir cevabı olmadığını aktaran Prof.Dr. Kılıçoğlu, “Olsaydı herkes bulur ve birbiri ile paylaşırdı. En kolay cevabı hangi ayakkabıyla rahatsanız onu giyeceksiniz. Bunu bana soran herkes biliyor. Biraz topuklu giyebilir miyim. 2.5 santime kadar topuk giyebilirsiniz sorun yok. Ama bu sayı her zaman artıyor. O giyiyor yıllardır bir şey olmuyor, bende neden oluyor deniliyor. İnsanların bir grubu şanslı ayakkabıları istedikleri gibi giyiyorlar. Bir şey olmuyor. Bu durum anasına bak kızını al gibidir. Genetik geçiş var. Yaşla birlikte ayakta genişler. Bu grup yüksek topuk giydiğinde ayaklar öne yükleniyor, ardından ciddi sorun nasır ve yaralar ortaya çıkabiliyor. Topuklu giydiğinde dizleri bükük yürüyen kadınlar vardır. Kişi topuklu ile birlikte tam dik duramıyorsa diz eklemleri çok yüklenir, ciddi eklem ağrısı ve kalça sorunu çıkarabilir. Herkes hangi grupta olduğuna karar vermelidir” diye konuştu.
“DİYABETİK AYAKTAKİ ENFEKSİYON RİSKİ”
Yaşlı popülasyonda özellikle de şeker hastalarında ayakkabı seçiminin önemine değinen Prof.Dr. Kılıçoğlu, “Ülkemizde diyabet yüzde 10’a ulaştı. Bunların tanı koyanların yüzde 8’dir. Ciddi bir kısmı ayakkabısı vurduğu için ayağında ortaya çıkan yara ile tanı koyuluyor. Kanserde çok başarılıyız, tümörü çözdük. Tümörlerden ölümü yüzde 5’lere düşürdük. Diyabetik ayaktaki akut enfeksiyondan sonra, iki 3 yıl içinde ölme olasılığınız yüzde 50 hiç kimse bunu söylemiyor. Kanser görünce korkmuyoruz. Diyabetik ayakta enfeksiyon yara varsa biz korkuyoruz. Her şeker hastası ayakkabısına özen göstermelidir. Ayağını vazelinlemesi ve ayağından daha geniş ayakkabı giymesi gerekir. Diyabetiklilerin son derece yumuşak deriden yapılmış burunları yüksek ve geniş ayakkabı giymesi gerekir. Bu nedenle yara açma ve enfeksiyonla karlılaşma oranları düşüyor” dedi.
“BEŞİK TABAN AYAKKABI ZAYIFLATMIYOR”
Kılıçoğlu, “Beşik taban yuvarlanan ayakkabılar, zayıflatıyor diye piyasaya çıktı. Zayıflattıkları doğru değil. Dengesi normal olmayan yaşlılarda ciddi bir sorun ortaya çıkabiliyor. Ancak ayağının içindeki ağrılı eklemler bulunan hastaların rahat yürümesine yardımcı oluyor. Sağlıklı kişiler değil, ayak içinde sorunu olan hastalar için doğru seçenektir” şeklinde konuştu.
MENÜSKÜS
Menüsküs sorununa da değinen Prof.Dr. Kılıçoğlu, “Menüsküs her iki dizde yer alan kıkırdak dokudur. Amartisördür aslında. Ay çöreği gibi bir dokudur. İki çeşit hastalığı var hepsinde yırtık geçiyor. Bir sporcuda, futbolcu da menüsküs yırtığından bahsediyorsak darbe ile olmuş ve sağlam dokunun kopmasıdır. Bu dikilebilen dokudur. İkinci grup ise dejenire aşınmış dizler. Yaşlı dizler. Onlar farklı bir grup, kalitesi bozulmuş dokunun liğme liğme olmasıdır. Onların farklı tip ve tamir edilmesi zordur. O yırtıkların çıkarılması nadir gereklidir. Her Menüsküs yırtığının belli yaştan sonra çıkarılması zorunlu değildir. Belli yaşın üzeri menüsküs çıkarılmaz” dedi.
Kaynak: İHA
Öncelikli görevin halka olayın bu olmadığını anlatmak olduğunu aktaran Prof. Dr. Kılıçoğlu, “Kireçlenme ne yazık ki bir şeyin gelmesi değil, teflon tava gibi bir tabakanın gitmesidir. Sonuçta bir şey gittiği ilaçla ya da benzeri şeyle bunu yerine koymak mümkün değildir. Temel tedavi gitmiş olan bir tabakanın kalanı ile idare etmektir. Dizimiz kireçleniyor, koşalım, uzun süre yürüyüş yapalım dediklerinde neden ağrıların fazla arttığını böyle anlatabiliriz. Kalan kıkırdak yapısı gidene kadar idare ettiriyoruz. Gün geliyor kıkırdak tamamen yok oluyor. Onun yerine protez denilen eklem yüzeylerini değiştirme ameliyatları yapıyoruz. İçeriye giriyoruz. Aşınmış olanların yerine ara yüzler koyuyoruz. Başarılı olan bir ameliyat. En çok yüzümüzü güldüren hastalardı. 10 yılda yüzde 95’e yakın başarı sağlıyoruz” ifadelerine yer verdi.
“RAHAT HİSSETTİĞİNİZ AYKABIYI GİYİN”
Toplumda, "Çocuğuma nasıl ayakkabı alayım, kendime nasıl ayakkabı alayım” sorusu ile çok karşılaştıklarını söyleyen ve bu soruların aslında güzel bir cevabı olmadığını aktaran Prof.Dr. Kılıçoğlu, “Olsaydı herkes bulur ve birbiri ile paylaşırdı. En kolay cevabı hangi ayakkabıyla rahatsanız onu giyeceksiniz. Bunu bana soran herkes biliyor. Biraz topuklu giyebilir miyim. 2.5 santime kadar topuk giyebilirsiniz sorun yok. Ama bu sayı her zaman artıyor. O giyiyor yıllardır bir şey olmuyor, bende neden oluyor deniliyor. İnsanların bir grubu şanslı ayakkabıları istedikleri gibi giyiyorlar. Bir şey olmuyor. Bu durum anasına bak kızını al gibidir. Genetik geçiş var. Yaşla birlikte ayakta genişler. Bu grup yüksek topuk giydiğinde ayaklar öne yükleniyor, ardından ciddi sorun nasır ve yaralar ortaya çıkabiliyor. Topuklu giydiğinde dizleri bükük yürüyen kadınlar vardır. Kişi topuklu ile birlikte tam dik duramıyorsa diz eklemleri çok yüklenir, ciddi eklem ağrısı ve kalça sorunu çıkarabilir. Herkes hangi grupta olduğuna karar vermelidir” diye konuştu.
“DİYABETİK AYAKTAKİ ENFEKSİYON RİSKİ”
Yaşlı popülasyonda özellikle de şeker hastalarında ayakkabı seçiminin önemine değinen Prof.Dr. Kılıçoğlu, “Ülkemizde diyabet yüzde 10’a ulaştı. Bunların tanı koyanların yüzde 8’dir. Ciddi bir kısmı ayakkabısı vurduğu için ayağında ortaya çıkan yara ile tanı koyuluyor. Kanserde çok başarılıyız, tümörü çözdük. Tümörlerden ölümü yüzde 5’lere düşürdük. Diyabetik ayaktaki akut enfeksiyondan sonra, iki 3 yıl içinde ölme olasılığınız yüzde 50 hiç kimse bunu söylemiyor. Kanser görünce korkmuyoruz. Diyabetik ayakta enfeksiyon yara varsa biz korkuyoruz. Her şeker hastası ayakkabısına özen göstermelidir. Ayağını vazelinlemesi ve ayağından daha geniş ayakkabı giymesi gerekir. Diyabetiklilerin son derece yumuşak deriden yapılmış burunları yüksek ve geniş ayakkabı giymesi gerekir. Bu nedenle yara açma ve enfeksiyonla karlılaşma oranları düşüyor” dedi.
“BEŞİK TABAN AYAKKABI ZAYIFLATMIYOR”
Kılıçoğlu, “Beşik taban yuvarlanan ayakkabılar, zayıflatıyor diye piyasaya çıktı. Zayıflattıkları doğru değil. Dengesi normal olmayan yaşlılarda ciddi bir sorun ortaya çıkabiliyor. Ancak ayağının içindeki ağrılı eklemler bulunan hastaların rahat yürümesine yardımcı oluyor. Sağlıklı kişiler değil, ayak içinde sorunu olan hastalar için doğru seçenektir” şeklinde konuştu.
MENÜSKÜS
Menüsküs sorununa da değinen Prof.Dr. Kılıçoğlu, “Menüsküs her iki dizde yer alan kıkırdak dokudur. Amartisördür aslında. Ay çöreği gibi bir dokudur. İki çeşit hastalığı var hepsinde yırtık geçiyor. Bir sporcuda, futbolcu da menüsküs yırtığından bahsediyorsak darbe ile olmuş ve sağlam dokunun kopmasıdır. Bu dikilebilen dokudur. İkinci grup ise dejenire aşınmış dizler. Yaşlı dizler. Onlar farklı bir grup, kalitesi bozulmuş dokunun liğme liğme olmasıdır. Onların farklı tip ve tamir edilmesi zordur. O yırtıkların çıkarılması nadir gereklidir. Her Menüsküs yırtığının belli yaştan sonra çıkarılması zorunlu değildir. Belli yaşın üzeri menüsküs çıkarılmaz” dedi.