Ansiad Başkanı Eroğlu’ndan Yılın Ekonomik Değerlendirmesi

Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) ve Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) Kalkınma Kurulu Başkanı Ali Eroğlu, ekonominin uzun vadede iyi ve istikrarlı bir performans gösteremediğini, ekonomik büyümenin ithalat ve dış finansmanla gerçekleştirilmesinin sıkıntı oluşturduğu belirtti.

Ansiad Başkanı Eroğlu’ndan Yılın Ekonomik Değerlendirmesi

Dış borç yükünün giderek ağırlaştığını, enflasyonun yeniden canlanmaya başladığını, işsizliğin arttığını, büyüme-cari açık ilişkisinin Türkiye ekonomisinin geleceğinde belirleyici hale geldiğini ve ekonominin yeni bir daralma dönemine girdiğini belirten Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) ve Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) Kalkınma Kurulu Başkanı Ali Eroğlu, 2008 Yılından itibaren varlığını hissettiren küresel krizin etkisiyle küçülen Türkiye ekonomisinin, sonraki yıllarda belirli bir toparlanma sürecine girmesine rağmen, kırılgan ve dış şoklara açık yapısını sürdürdüğünü dile getirdi.

Eroğlu, bu durumun 24 Ocak 1980 kararlarının ardından uygulanan yapısal uyum politikalarının hala etkisini sürdürdüğünün göstergesi olduğuna dikkat çekti. Neoliberal küreselleşme süreciyle birlikte büyüme-cari açık ilişkisinin Türkiye ekonomisinin geleceğinde belirleyici hale geldiğini dile getiren Ali Eroğlu, şöyle devam etti:
“Uzun vadeli olmayan bu stratejiler her defasında derinleşen ekonomik krizler ve yüksek oranlı devalüasyon ile hizaya getirilen döviz kurları sonucu kesintiye uğramıştır. Türkiye ekonomisinde genel olarak ortaya çıkan bu durum ve ekonomik krizler, gerçek etkisini reel ekonomide göstermiş, üretim dinamikleri zayıflamış, yeterince istihdam yaratılamamış, tasarruf oranları düşmüş ve gelir dağılımındaki dengesizlikler artarak 2014 yılına gelinmiştir. Bununla birlikte, 2001 krizi sonrası uygulamaya konulan yeni istikrar politikaları ekonomide gözle görülür bir düzelme sağlamış, iç ve dış etkenlere karşın daha uzun süreli ekonomik büyüme oranları elde edilmiştir. Ancak, bu gerçek ekonominin genelinde ortaya çıkan ve başta tarım ve sanayi olmak üzere çeşitli sektörlerde gözlenen üretim kayıplarını, yüzde 10 etrafında yerleşen işsizlik oranlarını, artan dışa bağımlılığı ve borç yükünü ortadan kaldırmamaktadır.”
Türkiye ekonomisi için beşeri sermaye birikiminin bir avantaj olduğunu söyleyen Eroğlu, “Genç ve dinamik bir nüfusa sahip olan Türkiye’de bu birikim şu an itibariyle üretime odaklı, teknolojik gelişme ve inovasyona dayalı bir bilgi ve donanım ile yeterince değerlendirilmiyor olsa da gelişmiş ekonomilerin ürettiği yeni mal ve hizmetlerin yakından takip edilebilmesi ve gelecekle ilgili dikkate değer potansiyeller taşıması açısından değerlidir” dedi.

“SERMAYE AKIMLARININ UĞRAK YERİ OLDUK”
Türkiye ekonomisinin temel sorunlarından birisinin de dış ticaret açığı ve cari açık olduğuna dikkat çeken Eroğlu “Genel olarak açık, finanse edildiği için bir sorun yokmuş gibi görünse de sorunun kendisi finansman şeklinde gizlenmektedir. 2001 Krizinden bugüne Türkiye büyük oranda spekülatif-kısa vadeli sermaye akımlarının uğrak mekanlarından biri haline gelmiştir. Ancak, Türkiye’deki dünya piyasalarına göre yüksek reel faiz ve ucuz döviz kuruna dayalı finansal olanaklarını değerlendiren bu tür 'sıcak para' akımları, Türkiye ekonomisinin dinamizmine hâkim olmakta ve geleceğine yön vermektedir” ifadelerini kullandı.

Ocak 2014'ten beri enflasyonun istikrarlı bir şekilde arttığını dile getiren ve Ağustos’ta yüzde 9.5 ile Merkez Bankası hedefinin çok üzerine ulaştığını söyleyen ANSİAD Başkanı Ali Eroğlu, “Ocak ayında yapılan müdahale ile baskı altına alınan döviz kuru ise yılsonuna doğru yeniden yükselmektedir. Bu şartlar altında faizlerin ne olacağı konusunda belirsizlik bulunmaktadır. Hükümetin baskısıyla faizlerde bir indirim olsa da Merkez Bankası iç ve dış dengeleri hesaba katarak faizleri indirmekte temkinli davranmaktadır” diye konuştu.

ANSİAD ve BAKA Kalkınma Kurulu Başkanı Ali Eroğlu, 2014 sonrası ekonomik tespitlerini de şöyle değerlendirdi:
“Ekonomi yeni bir daralma dönemine girmektedir; Türkiye ekonomisinin ekonomik büyüme performansı potansiyelin altında kalmaktadır ve istikrarsız bir görüntü vermektedir. 2014 Yılında bütün tahminler büyümenin yüzde 3 civarında olacağını göstermektedir. Son zamanlarda gündeme getirilen 'orta gelir tuzağı' denilen ve kişi başına milli geliri 10.000 dolar civarından daha ileriye taşıyamayan, bölgesel kalkınma açısından ülke genelinde açık farklılıklar yaratan olgu ile bu tespitin yakın bir ilişkisi vardır. TÜİK verilerine göre, işsiz sayısı artmaktadır; Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2014 yılı Haziran döneminde 2 milyon 654 bin kişi, İşsizlik oranı ise yüzde 9,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. Diğer taraftan, işgücü piyasalarındaki kayıt dışılık halen yüksek oranlarda seyrederken, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı 2014 yılı Haziran döneminde yüzde 36,4 olarak gerçekleşti. Bu oran tarım sektöründe yüzde 83,6 iken, tarım dışı sektörlerde yüzde 22,8 oldu. Enflasyon yeniden artış eğilimine girmiştir; Tüketici fiyatları endeksinde (TÜFE, 2003=100) 2014 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 0,09, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 6,28, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,54 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 8,46 artış gerçekleşmiştir. Bütçe açığı düşük düzeydedir, ancak geleceğe yönelik sorunlar görülmektedir; Bütçe gerçekleşmeleri Türkiye ekonomisinin başarılı olduğu alanlardan birisidir, ancak bütçenin finansman ve harcama biçimlerinde gelecek açısından sorunlar gözükmektedir. Cari açık halen yüksek seviyede seyretmektedir; 2002 yılında 1.5 milyar dolar düzeyinde olan cari açık, 2003'te 8.0 milyar dolara, 2004'te de 15.6 milyar dolara yükselmiş, 2013 yılında 64,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir Merkez Bankası’nın 2014 yıl sonu beklentisi 48,8 milyar dolardır. Dış ticaret açığı ise 2013 yılında yaklaşık 80 milyar doları bulmuştur. Bu durum, Türkiye ekonomisini özellikle uluslararası piyasalarda kırılgan hale getirmekte ve petrol, doğalgaz, enerji bağımlılığının yüksek olduğu bir ortamda dış şoklara karşı savunmasız hale getirmektedir. Borç yükü giderek artmaktadır; Türkiye ekonomisi hem iç borç hem de dış borçlar açısından giderek ağırlaşan bir yükümlülüğün altına girmektedir. Merkezi Yönetim İç Borç Yükü 2014 yılı tamamlanmadan 408,2 milyar TL’ye ulaşmıştır.”
Ali Eroğlu, değerlendirmelerinin ardından tüm iş dünyasının ve Antalyalıların yeni yılını kutlayarak, “Her şeye rağmen çalışmak, çok çalışmak ve üretmek zorundayız. Ülkeyi hep birlikte kalkındıracağız” dedi.

Kaynak: İHA