Yabancı Uyruklu Müslümanların Ramazan Yaşamı
Antalya'da yerleşik yaşayan yabancı uyruklular içerisinde dinini değiştirerek İslam'ı tercih edenler, oruç tutarak ibadetlerini yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyor.
Yaşamını Antalya'da sürdüren yabancı uyruklu yaklaşık 100 bin kişi bulunuyor. Bunların arasında çevrelerindeki insanlardan ya da Türk eşlerinden etkilenen veya araştırarak Müslümanlığı tercih edenler de bulunuyor.
Ayrıca ülkelerinde yaşarken İslam dinini seçen bazı yabancılar, ibadetlerini daha rahat yapabilmek için Türkiye'yi, Antalya'yı tercih ediyor. Ramazan ayında oruç tutan yabancı uyruklu Müslümanlar, diğer ibadetlerini de yerine getirmeye çalışıyor. Zaman zaman evlerde düzenledikleri iftarda bir araya gelen aileler, namazlarını da birlikte kılıyor.
- Dinlerini daha iyi yaşamak için Antalya'ya geldiler
Rusya'ya bağlı Tataristan Cumhuriyeti'nde yaşarken eşi ve 4 çocuğu ile Antalya'ya yerleşen Ilşat Bagaveev, AA muhabirine yaptığı açıklamada, anne ve babasının Müslüman olmasından dolayı kendisini Müslüman zannettiğini ancak Müslümanlıkla hiçbir ilgisi bulunmadığını sonradan fark ettiğini söyledi.
Müslümanların arasına girdiğinde hayat anlayışının çok farklı olduğunu fark ettiğini dile getiren Bagaveev, para ve zenginlik değil, maneviyatın önem taşıdığını anladığını kaydetti.
Tatillerde Antalya'daki "İslami" otelleri tercih ettiklerini belirten Bagaveev, şöyle konuştu:
"Tatil yaparken başka şehirlerdeki ve ülkelerdeki Müslüman kardeşlerimizle tanıştık. Onlardan çok şey öğrendik. Bazılarının zaman içerisinde Türkiye'ye yerleştiklerini duyduk. Biz de Türkiye'de yaşamayı düşünmeye başladık. İslam'ı daha iyi yaşayabileceğimize, çocuklarımıza burada daha iyi dini eğitim verebileceğimize inanıyorduk."
Oruç tutarken zorlanmadıklarına işaret eden Bagaveev, "Buradaki insanlar çok rahat şartlarda yaşıyor. Bunun kıymetini bilselerdi ibadetlerini eksiksiz yerine getirirlerdi. Babalarımızın zamanında Rusya'da KGB namaz kılanları görünce çok sert tepki gösterirlerdi" diye konuştu.
Ilşat Bagaveev'in eşi Roza da ramazan ayında Antalya'nın çok sıcak olmasından dolayı oruç tutamayacakları için korktuklarını ifade ederek, "Ama anladık ki Allah yardımcı oluyor, orucumuzu kolaylaştırıyor" dedi.
Roza Bagaveev, ramazan ayında evlerdeki toplu iftarların bayram gibi geçtiğini vurguladı.
- Oruç tuttu Müslüman olmaya karar verdi
Antalya'da tercümanlık yapan Moldova uyruklu Elif Lidia Şolopa ise ülkesinde üniversite okurken Türk olan eşiyle evlenerek İstanbul'a yerleştiklerini söyledi.
Bir oğulları olduğunu, oğlu 9 aylıkken eşinden ayrılarak ülkesine döndüğünü kaydeden Şolopa, şöyle devam etti:
"Yaklaşık 4 yıl ülkemde yaşadım fakat oğlum okula başlamadan önce bir karar almam gerekiyordu. Çocuğumun babası Müslüman, ben ise Hristiyandım. Çocuk büyüdüğü zaman iki din arasında seçim yapması gerekecekti. Hristiyanlığı memleketimde öğrenirdi ama İsmaliyeti öğrenemezdi. Çünkü ben de bilmiyordum. O zaman 'Türkiye'de yaşamam lazım ki çocuğum Müslümanlığı öğrenebilsin, bu kararı kendi alabilsin' dedim. Bunun üzerine Antalya'ya gelerek, turizm sektöründe çalışmaya başladım."
Çocuğu İslam'ı öğrenirken kendisinin de bazı şeyler öğrenmeye başladığına dikkati çeken Şolopa, "Bir gün oruca başladım. O orucun ardından Müslüman olmam gerektiği kararını aldım. Sonra çocuğuma da Kur'an öğrenmesi, gerekli eğitimi alabilmesi için yardımcı olduk. Bugün de bize imamlık yaptı. Çok mutluyum" diye konuştu.
- "Nasıl dayanıyorsunuz' diye soruyorlar"
Ramazan ayında da işine her günkü gibi devam ettiğini dile getiren Şolopa, şunları kaydetti:
"Oruç tutmayan insanlar bize 'Nasıl dayanabiliyorsunuz, dışarıda 40 derece sıcak var', 'Antalya gibi bir yerde biz bile tutamazken siz nasıl oruç tutuyorsunuz' diyor. Ben de 'Akşam birkaç yudum su içtiğimizde onun tadını, lezzetini alabilmek, kıymetini anlayabilmek için gerçekten orucu tutmak lazım' diyorum."
Kaynak: AA
Ayrıca ülkelerinde yaşarken İslam dinini seçen bazı yabancılar, ibadetlerini daha rahat yapabilmek için Türkiye'yi, Antalya'yı tercih ediyor. Ramazan ayında oruç tutan yabancı uyruklu Müslümanlar, diğer ibadetlerini de yerine getirmeye çalışıyor. Zaman zaman evlerde düzenledikleri iftarda bir araya gelen aileler, namazlarını da birlikte kılıyor.
- Dinlerini daha iyi yaşamak için Antalya'ya geldiler
Rusya'ya bağlı Tataristan Cumhuriyeti'nde yaşarken eşi ve 4 çocuğu ile Antalya'ya yerleşen Ilşat Bagaveev, AA muhabirine yaptığı açıklamada, anne ve babasının Müslüman olmasından dolayı kendisini Müslüman zannettiğini ancak Müslümanlıkla hiçbir ilgisi bulunmadığını sonradan fark ettiğini söyledi.
Müslümanların arasına girdiğinde hayat anlayışının çok farklı olduğunu fark ettiğini dile getiren Bagaveev, para ve zenginlik değil, maneviyatın önem taşıdığını anladığını kaydetti.
Tatillerde Antalya'daki "İslami" otelleri tercih ettiklerini belirten Bagaveev, şöyle konuştu:
"Tatil yaparken başka şehirlerdeki ve ülkelerdeki Müslüman kardeşlerimizle tanıştık. Onlardan çok şey öğrendik. Bazılarının zaman içerisinde Türkiye'ye yerleştiklerini duyduk. Biz de Türkiye'de yaşamayı düşünmeye başladık. İslam'ı daha iyi yaşayabileceğimize, çocuklarımıza burada daha iyi dini eğitim verebileceğimize inanıyorduk."
Oruç tutarken zorlanmadıklarına işaret eden Bagaveev, "Buradaki insanlar çok rahat şartlarda yaşıyor. Bunun kıymetini bilselerdi ibadetlerini eksiksiz yerine getirirlerdi. Babalarımızın zamanında Rusya'da KGB namaz kılanları görünce çok sert tepki gösterirlerdi" diye konuştu.
Ilşat Bagaveev'in eşi Roza da ramazan ayında Antalya'nın çok sıcak olmasından dolayı oruç tutamayacakları için korktuklarını ifade ederek, "Ama anladık ki Allah yardımcı oluyor, orucumuzu kolaylaştırıyor" dedi.
Roza Bagaveev, ramazan ayında evlerdeki toplu iftarların bayram gibi geçtiğini vurguladı.
- Oruç tuttu Müslüman olmaya karar verdi
Antalya'da tercümanlık yapan Moldova uyruklu Elif Lidia Şolopa ise ülkesinde üniversite okurken Türk olan eşiyle evlenerek İstanbul'a yerleştiklerini söyledi.
Bir oğulları olduğunu, oğlu 9 aylıkken eşinden ayrılarak ülkesine döndüğünü kaydeden Şolopa, şöyle devam etti:
"Yaklaşık 4 yıl ülkemde yaşadım fakat oğlum okula başlamadan önce bir karar almam gerekiyordu. Çocuğumun babası Müslüman, ben ise Hristiyandım. Çocuk büyüdüğü zaman iki din arasında seçim yapması gerekecekti. Hristiyanlığı memleketimde öğrenirdi ama İsmaliyeti öğrenemezdi. Çünkü ben de bilmiyordum. O zaman 'Türkiye'de yaşamam lazım ki çocuğum Müslümanlığı öğrenebilsin, bu kararı kendi alabilsin' dedim. Bunun üzerine Antalya'ya gelerek, turizm sektöründe çalışmaya başladım."
Çocuğu İslam'ı öğrenirken kendisinin de bazı şeyler öğrenmeye başladığına dikkati çeken Şolopa, "Bir gün oruca başladım. O orucun ardından Müslüman olmam gerektiği kararını aldım. Sonra çocuğuma da Kur'an öğrenmesi, gerekli eğitimi alabilmesi için yardımcı olduk. Bugün de bize imamlık yaptı. Çok mutluyum" diye konuştu.
- "Nasıl dayanıyorsunuz' diye soruyorlar"
Ramazan ayında da işine her günkü gibi devam ettiğini dile getiren Şolopa, şunları kaydetti:
"Oruç tutmayan insanlar bize 'Nasıl dayanabiliyorsunuz, dışarıda 40 derece sıcak var', 'Antalya gibi bir yerde biz bile tutamazken siz nasıl oruç tutuyorsunuz' diyor. Ben de 'Akşam birkaç yudum su içtiğimizde onun tadını, lezzetini alabilmek, kıymetini anlayabilmek için gerçekten orucu tutmak lazım' diyorum."