Kuşadası’nda Nasuh Mahruki Söyleşisi

Arama Kurtarma Derneği(AKUT) Kuşadası Şubesi tarafından, Kuşadası Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleştirilen AKUT seminerine konuşmacı olarak AKUT Başkanı Nasuh Mahruki katıldı.


Kuşadası Belediyesi İbramaki Sanat Galerisi'nde gerçekleştirilen söyleşiyi Arama Kurtarma Derneği Başkanı Nasuh Mahruki yönetti. Mahruki, yaptığı konuşmada AKUT'un kuruluşu, derneğin vizyon ile misyonu ve gerçekleştirilen operasyonları anlattı.
AKUT Başkanı Nasuh Mahruki, söyleşiye kuruluş öyküsünü anlatarak başladı.

Mahruki "Ülkemizde giderek ihtiyacı daha fazla hissedilen arama kurtarma konusunda faaliyet gösterecek uzman bir ekibin gönüllülük prensibinden yola çıkarak bir dernek çatısı altında bir araya gelme çalışmaları sürerken, 1995 yılı Aralık ayında Uludağ Keşiştepe'de yapılan bir arama kurtarma operasyonunda ilk defa AKUT adını kullanarak yer aldık. 1996 yılını yaşarken üye sayısını 20'ye yükselttik ve 14 Mart'ta da AKUT Arama Kurtarma Derneği'ni resmen kurduk" dedi.

- “ AKUT, BİZİM ŞARTSIZ VATAN VE İNSAN SEVGİMİZ “
AKUT Başkanı Nasuh Mahruki, "Kuruluşumuzda bile görev tanımımızı sadece dağ ve doğa sporları ile sınırlandırmadık. Madem kendi başının çaresine bakabilen bir ekibiz ve ilk yardım, arama ve kurtarma gibi eğitimlerimiz var; ihtiyaç halinde deprem, sel gibi doğal afetlerde de gider gönüllü olarak çalışırız dedik. Yaptığımız gönüllü kurtarmalarla yavaş yavaş adımız da duyulmaya başlandı. AKUT bizim koşulsuz vatan ve insan sevgimizdi. Mahruki sözlerine şu şekilde devam etti; "AKUT bir sezgidir, bir öngörüdür, bir ders çıkartmadır, geleceği bugünden hissetmektir. Bir musibet bin nasihatten iyidir derler. İki genç kardeşimizin kaybı, bizim üzerimizde bu etkiyi yaptı ve gözümüzü açtı, ufkun ötesini görmemizi sağladı.Türk dağcılarının bir bölümünün 1994 yılında yaşadığı aydınlanmayı, Türk toplumunun içselleştirebilmesi için, yüzyılın en büyük doğal afetlerinden biri olan Gölcük Depremi'nin yaşanması ve neredeyse 18 bin vatandaşımızın ölmesi gerekecekti. Başlangıçta AKUT'un en büyük gücü, hemen hepsi üniversite mezunu veya öğrencisi olan sporcu disiplinine sahip, dinamik, eğitimli, kültürlü, takım çalışmasına yatkın, doğa koşullarında kendi başının çaresine bakmayı bilen, liderlik vasıfları olan ve geleneksel Türk fedakârlığının en has şeklini ruhunda taşıyan aydın gençlerdi. O günlerin heyecanı, içimizdeki coşku, eksikliğini gördüğümüz bir konuda ülkemiz için birlikte bir şeyler yapabilme düşüncesi bizleri bir çatı altında bir araya getirdi. İlk zamanlar vakıf mı dernek mi kuralım diye çok tartıştık ama vakıf kurmak için gerekli maddi imkânlar yoktu elimizde. O nedenle dernekte karar kıldık ve kolları sıvadık" diye konuştu.

Kaynak: İHA