Ab Bakanı Çavuşoğlu Almanya'da Açıklaması

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa'ya, Avrupa'nın potansiyeline ve Avrupa kurumlarına güvendiklerini belirterek, "Avrupa'nın bugün etrafında birleştiği ekonomik kazanımların ve demokrasi gibi, hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlerin de çok önemli bir testten geçtiğini görüyoruz" dedi.

Çavuşoğlu, Almanya ziyareti kapsamında Dinslaken kentinde bulunan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DTİB) Selimiye Camisi'ni ziyaret etti. Cuma namazı öncesi caminin toplantı salonunda vatandaşlarla ve Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Düsseldorf yetkilileriyle bir araya gelen Mevlüt Çavuşoğlu'na Düsseldorf Başkonsolosu Alaattin Temür eşlik etti.
Cuma namazının ardından Münih kentinde Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) organize ettiği "AB Sürecinde Avrupa'daki Türk İşadamlarının Konumu" konulu panele katılan Çavuşoğlu, Türkiye'nin Soma faciasında yurt dışında yaşayan vatandaşlarla maddi ve manevi olarak birlik beraberlik içinde olmasının çok anlamlı olduğunu söyledi.

Balkanlar'da yaşanan sel felaketinde de Türkiye'nin yardım elini hemen uzattığını vurgulayan Çavuşoğlu, Türkiye'nin Balkanlar ile bağını hiçbir zaman koparmadığını, kardeşlik ilişkileri ve gönül bağının devam edeceğini kaydetti.

MÜSİAD'ın çok başarılı işlere imza attığını anlatan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin siyasi ve ekonomik şartlarının en çetin olduğu zamanlarda kurulan MÜSİAD ve bugünkü başarısı gerçekten Türkiye'nin de hangi noktadan nereye geldiği konusunda adeta bir ayna tutmaktadır. Gerçekten o zor zamanlarda MÜSİAD hiçbir zaman çizgisinden sapmamıştır. Hiçbir zaman kırılma göstermemiştir. Türkiye'ye ve milletine her zaman hizmet etme aşkından hiçbir zaman vazgeçmeyen bir STK olmuştur."
Çavuşoğlu, AB sürecinde yurt dışında yaşayan vatandaşların katkısı ve rolünün önemli olduğunu vurguladı. Özellikle Avrupalı iş adamlarının bugün Türkiye'nin üyelik sürecine Avrupa halklarından çok daha fazla destek verdiğini aktaran Çavuşoğlu, "Yüzde 70'in üzerinde Avrupalı işadamları Türkiye'nin AB üyeliğine destek veriyor. Bu hem o iş adamlarının Türkiye ekonomisine olan güveninin göstergesidir hem de gerek Türkiye'deki gerekse Avrupa'daki siz değerli iş adamlarının o iş adamları nezdinde bıraktığı izlenim, kurulan bağlar ve de ekonomik işbirliğinin göstergesidir" ifadelerini kullandı.
AB'nin çeşitli sorunlar yaşamasına rağmen bu sorunları bir fırsata dönüştüreceklerine inandıklarını dile getiren Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Avrupa'ya, Avrupa'nın potansiyeline ve de Avrupa kurumlarına güveniyoruz. Avrupa'nın bugün etrafında birleştiği ekonomik kazanımların ve demokrasi gibi, hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlerin de çok önemli bir testten geçtiğini görüyoruz. Umut ediyoruz ki bu sınavdan AB başta olmak üzere, Avrupa kurumları, ülkeler ve halklar başarılı bir şekilde çıkar. Biz Türkiye olarak son 12 yılda gösterdiğimiz performansla Türkiye'nin AB'ye tam üye olacağına inancımız tamdır ve hak ettiğimizi düşünüyoruz."
Çavuşoğlu, özellikle Türkiye'nin içeride ve dışarıda, AB üyeliğini haketmediğini ve çok uzakta olduğunu söyleyenlerin bulunduğunu kaydetti.

Çavuşoğlu, "Ancak 2005 yılına kadar Türkiye AB ile müzakere masasına oturma cesaretini bile göstermemiştir ya da o masaya Türkiye dahil edilmemiştir. Bugün müzakere süreci zor olsa da siyasi engeller olsa da masada müzakere eden bir Türkiye vardır ve son 12 yılda yaptıklarımız adeta sessiz bir devrimdir ve her biri başlı başına birer reformdur, sessiz devrimdir" ifadelerini kullandı.

-"Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisiyiz"
Çavuşoğlu, Türkiye'nin son 12 yıldaki ekonomik büyümesinin dünyaya örnek olduğunu ifade etti.

Çavuşoğlu, gelecek yıllarda büyümenin devam edeceğini belirterek şunları kaydetti:
"Türkiye'nin ekonomik büyümesiyle ilgili hedeflere baktığınız zaman ki uluslararası kuruluşlar bazen bunu düşük gösterir temkinli olmak için. Biz de aslında her zaman biraz düşük gösteririz temkinli olmak için. Her zaman koyduğumuz hedeflerin biraz üstünde oluruz pozitif anlamda ve önümüzdeki 5 yıl, 10 yıl içinde Türkiye ekonomisi en az yüzde 5 büyüyecek, öyle gözüküyor. Şu ana kadar dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerindeniz. İstihdama baktığımız zaman son 2008 krizinden bu yana Türkiye'de 6,5 milyon istihdam oluşturmuşuz. AB ülkelerinin tamamında ve Avro Bölgesi'nde büyümeye baktığımız zaman 0,9-1,4 arasında seyrediyor. 2008 krizinden bu yana 28 AB ülkesinde 6 milyon insan iş kaybetti. Tek başına Türkiye de ise 6,5 milyon istihdam sağlamışız. İşte Türkiye'nin ekonomik olarak farkı bu. Böylesine ekonomisi istikrar içinde olan bir Türkiye'nin AB ekonomisine daha fazla katkı sağlayacağına inanıyoruz."
Türkiye-AB sürecinde her zaman "Türkiye'yi AB'ye alacakları mı? Türkiye AB'ye üye olabilecek mi? Türkiye AB'ye girsin mi girmesin mi?" sorularının tartışıldığını dile getiren Çavuşoğlu, "Bunu tartışıyoruz ve hiçbir zaman Türkiye'de şunun tartışıldığını görmedim. AB nereye gidiyor. 5 sene sonra, 10 sene sonra nasıl bir AB olacak. Daha da önemlisi biz Türkiye olarak nasıl bir AB istiyoruz? İngiltere gibi daha gevşek bir AB mi istiyoruz, Almanya gibi daha federal bir AB'ye mi üye olmak istiyoruz? Artık bunu da tartışmamız lazım. Doğrudur, çetin ve zorlu bir mücadeleyi sürdürüyoruz ama nasıl bir AB istediğimizi de tartışmamız lazım ve bunun da cevabını bulmamız gerekiyor" diye konuştu.


-"Tehlike çanları çalmaya başladı"
Avrupa'nın Mısır'da yaşanan darbeye ve idam kararlarına sessiz kalmasını eleştiren Çavuşoğlu, Avrupa'nın en temel değerlerinden bir tanesinin yaşama hakkı olduğunu ve idam cezasına karşı olan AB'nin idam cezalarına karşı güçlü bir şekilde ses vermediğini, hayır diyemediğini kaydetti.

Çavuşoğlu, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin sadece Türkiye'nin üyelik sürecini ilgilendiren bir konu olmadığını vurgulayarak, "Bu Avrupa'nın ayakta kalma meselesidir. Bu Avrupa'yı birleştiren değerlerin ayakta kalması meselesidir. Demokrasi, insan hakları özgürlüklerinin ayakta kalma meselesidir. Bu Avrupa'nın geleceği meselesidir. Bu akım Avrupa'nın geleceğini tehdit ediyor. Bu akım AB'nin temel değerlerini tehdit ediyor ve tehlike çanları çalmaya başladı.

Bu önemli bir sinyaldir" ifadelerini kullandı.

-"AB üyeliği tercih haline geldi"
Panelde moderatörlük yapan MÜSİAD Başkanı Nail Olpak ise AB ile olan ilişkilere bakış açılarının ekonomik kalkınmada, tek başına bir alternatif olarak görmediklerini belirtti.

Olpak, "Türkiye, sadece refah düzeyini artırmak için AB'ye girmek istememelidir. Tarihsel süreç içerisinde, ekonomik, siyasi, hukuki, askeri ve toplumsal nedenler, hep birlikte toplumumuzu etkilemiş ve sonuçta AB üyeliği de bir tercih haline gelmiştir" dedi.

Olpak, Türkiye'nin AB ile çok güçlü ekonomik ilişki içinde olduğuna dikkati çekerek, "AB, Türkiye'nin dış ticaretinin yüzde 40'ını ve yıllık ihracatının yaklaşık yarısını gerçekleştirdiği ,Türkiye'nin en büyük ticaret ortağıdır. Gümrük Birliği'nin uygulama döneminde, AB ile Türkiye arasındaki ikili ticaret hacmi, 1995-2013 yılları arasında, 30,2 milyar dolar seviyesinden, 155 milyar dolar seviyesine yükselmiştir" diye konuştu.

Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının önemli bir artış kaydettiğini ve özellikle, Türkiye'nin AB'ye üyelik müzakerelerinin başladığı 2005 yılından itibaren, artarak devam ettiğini anlatan Olpak," Türkiye'ye, 2002-2013 yılları arasında giriş yapan toplam 111 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımının, yüzde 75'i AB kaynaklıdır. Türkiye'nin yurt dışında gerçekleştirdiği doğrudan yatırımların ise yaklaşık yarısı AB'ye yapılmaktadır" ifadelerini kullandı.
Olpak ayrıca, AP seçim sonuçlarının, Türkiye'nin AB üyeliğinin, kıtanın geleceği ve huzuru açısından, elzem hale geldiğini ortaya koyduğunu sözlerine ekledi.
Türk asıllı Alman milletvekili SPD üyesi İsmail Ertuğ da Avrupa'nın içinde Avrupa konusunda temkinli yaklaşan, Avrupa'yı dağıtmak isteyen ulusal ülkelere geri dönmek isteyen partiler olduğunu söyledi.

Aşırı sağ grubun AP içinde oluşmasının Türkiye'nin AB üyelik sürecini engelleyebileceğini ve etkileyebileceğini dile getiren Ertuğ, bu partilerin daha önce grup kuramadıkları için sıkıntı oluşturmadıklarını ifade etti.


Kaynak: AA