Bbp Genel Başkanı Destici, Bursa'da Açıklaması
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, "Maalesef Türkiye'yi yönetenler Suriye'yi iyi okuyamadı ve iki yıl sonunda bugün geldiğimiz noktada Suriye'de olan Türk toprağı Süleyman Şah'ın da elimizden çıkmasıyla ilgili bir sürü haberler var" dedi.
Destici, Barış Manço Kültür Merkezinde düzenlenen toplantıda, yerel seçimlerin partileri ve Türk siyaseti açısından çok önemli olduğunu söyledi.
Türk siyasi hayatı açısından belki de yeni bir sürecin başlayacağını ve yerel seçimlerin bir dönüm noktası olacağını vurgulayan Destici, oy ve belediye başkan sayıları açısından partisinin sıçrama yaşayacağını aktardı.
Büyük haksızlıklar ve adaletsizliklerle geçen bir seçim maratonu yaşadıklarını ifade eden Destici, "İktidar ve muhalefet partileri başta olmak üzere onların Bursa'da bir ilçe belediye başkan adaylarının harcadığı seçim parasını biz genel merkez olarak bütün adaylarımızla birlikte harcamıyoruz. Böyle adaletsiz bir seçim yarışı içerisindeyiz" diye konuştu.
Türkiye'nin hukuk devleti olmaktan uzaklaştığını ve adalet sisteminin itibarsızlaştırıldığını savunan Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hukukun verdiği kararların tanınmadığı bir süreç içerisinden geçiyoruz. Böyle bir ülkede tabii ki kaos ve çatışma ortamı olacaktır. Bana gelen son habere göre, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) AK Parti'li üyelerin oyuyla Kanaltürk'ün ulusal yayın hakkını iptal etti. Bunun hukuki olmadığını, tamamen siyasi bir karar olduğunu okuduğumuz anda anlıyoruz. Yine bir holdinge mali şube ekiplerince baskın yapıldığı söyleniyor. Tüm bu uygulamaların haksız ve adaletsiz olduğunu biliyoruz. Zulüm nereden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın biz mazlumun yanında, zalimin karşısında oluruz. 21 yıllık siyasi hayatımızda bunu net bir şekilde ortaya koyduk."
Destici, artık Suriye sınırının kalmadığını, 75 bin nüfusa sahip olan Kilis'te 150 bin mültecinin bulunduğunu dile getirerek, "Suriye politikasında büyük yanlışlar yapıldı. Orada bir tampon bölge oluşturulabilseydi Türkiye, bugün belki de bu saldırılarla karşı karşıya kalmazdı. Allah korusun, belki önümüzdeki günlerde daha farklı saldırı ya da iç karışıklıklarla karşı karşıya kalacağız. Maalesef Türkiye'yi yönetenler Suriye'yi iyi okuyamadı ve iki yıl sonunda bugün geldiğimiz noktada Suriye'de olan Türk toprağı Süleyman Şah'ın da elimizden çıkmasıyla ilgili bir sürü haberler var" ifadesini kullandı.
Terör örgütü PKK'nın siyasi uzantılarının yerel seçimleri referandum olarak gördüğünü öne süren Destici, şunları kaydetti:
"O siyasi partiler, yerel seçimlere 'özerkliğin referandumu' diyorlar. O siyasi partiler, yerel seçimlerde iş, aş vaat etmiyorlar. Pankartlarda 'öz yönetim' yazıyorlar. Yani bunlar, 'bize oyunuzu verirseniz bu seçimlerde biz burayı kazanacağız. Artık kendi ders kitaplarımızı basacağız, kendi okullarımızı kuracağız' diyor. Bunları bizzat kendileri söylüyorlar. Kısacası, 'kendi vergi sistemimizi, askerimizi, polisimizi yani özerkliği ilan edeceğiz' diyorlar. Bunları bu kadar cesaretlendiren ve pervasızlaştıranlar Türkiye'yi yönetenlerdir. Onlarla 'çözüm süreci' adı altında pazarlık edenlerdir. Irak'ın kuzeyi özerkleştirildi, Suriye'nin kuzeyinde geçici yönetim oluşturuldu. Barış adına çözüm sürecini sundukları gibi yerel seçimlerden sonra da birlikte yaşamanın formülü olarak bize özerkliği dayatacaklar. Türk milleti hoşgörülüdür. Vatanı, milleti için kanını, canını verir ama bir karış toprağını bile vermez."
Kaynak: AA
Türk siyasi hayatı açısından belki de yeni bir sürecin başlayacağını ve yerel seçimlerin bir dönüm noktası olacağını vurgulayan Destici, oy ve belediye başkan sayıları açısından partisinin sıçrama yaşayacağını aktardı.
Büyük haksızlıklar ve adaletsizliklerle geçen bir seçim maratonu yaşadıklarını ifade eden Destici, "İktidar ve muhalefet partileri başta olmak üzere onların Bursa'da bir ilçe belediye başkan adaylarının harcadığı seçim parasını biz genel merkez olarak bütün adaylarımızla birlikte harcamıyoruz. Böyle adaletsiz bir seçim yarışı içerisindeyiz" diye konuştu.
Türkiye'nin hukuk devleti olmaktan uzaklaştığını ve adalet sisteminin itibarsızlaştırıldığını savunan Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hukukun verdiği kararların tanınmadığı bir süreç içerisinden geçiyoruz. Böyle bir ülkede tabii ki kaos ve çatışma ortamı olacaktır. Bana gelen son habere göre, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) AK Parti'li üyelerin oyuyla Kanaltürk'ün ulusal yayın hakkını iptal etti. Bunun hukuki olmadığını, tamamen siyasi bir karar olduğunu okuduğumuz anda anlıyoruz. Yine bir holdinge mali şube ekiplerince baskın yapıldığı söyleniyor. Tüm bu uygulamaların haksız ve adaletsiz olduğunu biliyoruz. Zulüm nereden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın biz mazlumun yanında, zalimin karşısında oluruz. 21 yıllık siyasi hayatımızda bunu net bir şekilde ortaya koyduk."
Destici, artık Suriye sınırının kalmadığını, 75 bin nüfusa sahip olan Kilis'te 150 bin mültecinin bulunduğunu dile getirerek, "Suriye politikasında büyük yanlışlar yapıldı. Orada bir tampon bölge oluşturulabilseydi Türkiye, bugün belki de bu saldırılarla karşı karşıya kalmazdı. Allah korusun, belki önümüzdeki günlerde daha farklı saldırı ya da iç karışıklıklarla karşı karşıya kalacağız. Maalesef Türkiye'yi yönetenler Suriye'yi iyi okuyamadı ve iki yıl sonunda bugün geldiğimiz noktada Suriye'de olan Türk toprağı Süleyman Şah'ın da elimizden çıkmasıyla ilgili bir sürü haberler var" ifadesini kullandı.
Terör örgütü PKK'nın siyasi uzantılarının yerel seçimleri referandum olarak gördüğünü öne süren Destici, şunları kaydetti:
"O siyasi partiler, yerel seçimlere 'özerkliğin referandumu' diyorlar. O siyasi partiler, yerel seçimlerde iş, aş vaat etmiyorlar. Pankartlarda 'öz yönetim' yazıyorlar. Yani bunlar, 'bize oyunuzu verirseniz bu seçimlerde biz burayı kazanacağız. Artık kendi ders kitaplarımızı basacağız, kendi okullarımızı kuracağız' diyor. Bunları bizzat kendileri söylüyorlar. Kısacası, 'kendi vergi sistemimizi, askerimizi, polisimizi yani özerkliği ilan edeceğiz' diyorlar. Bunları bu kadar cesaretlendiren ve pervasızlaştıranlar Türkiye'yi yönetenlerdir. Onlarla 'çözüm süreci' adı altında pazarlık edenlerdir. Irak'ın kuzeyi özerkleştirildi, Suriye'nin kuzeyinde geçici yönetim oluşturuldu. Barış adına çözüm sürecini sundukları gibi yerel seçimlerden sonra da birlikte yaşamanın formülü olarak bize özerkliği dayatacaklar. Türk milleti hoşgörülüdür. Vatanı, milleti için kanını, canını verir ama bir karış toprağını bile vermez."