Kalp Krizini Önlemek İçin Tansiyonunuzu Kontrol Altında Tutun
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mete Alparslan, hipertansiyonu kalp hastalıkları için ana bir risk faktörü olduğunu belirtti.
Hipertansiyonun baş ağrısı, bulantı-kusma, burun kanaması, uyuşukluk, yorgunluk, endişe, kulak çınlaması, bulanık görme veya gözlerde kararma ve fazla idrar gibi belirtilerinin olduğunu vurgulayan Alparslan, hipertansiyonun kimi zaman hiç belirti vermeden de ortaya çıkabildiğini ifade etti.
Hipertansiyonun belirtileri ve korunma yöntemleri hakkında bilgiler veren Alparslan, “Halk arasında tansiyon yükselmesi olarak adlandırılan hipertansiyon, kan basıncında meydana gelen yükselme olarak tanımlanır. Kan basıncının 140/90 mmHg ve üzerinde olması durumunda hipertansiyon denir. Günde 3 veya daha fazla sayıda yapılan ölçümlerde sistolik (büyük) kan basıncının 140 mmHg veya diyastolik (küçük) kan basıncının 90 mmhg’nin üzerinde olması teşhis için yeterlidir. Burada bir veya iki haftalık süreyle, günde 3 veya daha fazla ölçüm yapılır. Çok yüksek kan basıncı saptanmış ise tek seferde de hipertansiyon tanısı konulabilir” dedi.
Hipertansiyonun erkeklerde daha sık görülmekle birlikte kadınlarda menopoz sonrası görüldüğünü dikkat çeken Alparslan, tedavi yöntemlerini de anlatarak; “İlk olarak yüksek tansiyon oluşmasına sebep olan riskler ortadan kaldırılmaya çalışılır. Hipertansiyona neden olan hastalık tespit edilebiliyorsa, bu hastalık iyileştirilmeye çalışılır. Nedeni saptanamayan hipertansiyonda, hastanın yüksek tansiyonla yaşamaya alışması ve buna uygun bir yaşam tarzına adapte olması çok önemlidir. Akdeniz tipi beslenme, kilo kontrolü, sigarayı bırakma, tuzu tüm yiyeceklerden uzak tutma ve düzenli egzersiz tansiyon kontrolü için oldukça önemlidir. Bu gibi önlemlere rağmen devam eden tansiyon problemine karşı genellikle ilaç tedavisi uygulanır” diye konuştu.
Hipertansiyonun genellikle 35 yaş üzerinde görüldüğünü dile getiren Alparslan hipertansiyonun oluşumuna neden olan sebepleri şu şekilde sıraladı: “Kalıtım, cinsiyet, obesite, alkol, sigara, diyabet, yanlış beslenme ve tuzlu diyetler, hareketsiz yaşam şekli, gebelik, uyku bozuklukları, stres gibi”