Eski Milletvekili İşbaşaran'ın Tutukluluğuna İtiraz
Hakkında yakalama kararı bulunduğu için gözaltına alındığı sırada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret içeren tweetler attığı iddiasıyla, "Cumhurbaşkanına aleni hakaret" suçundan tutuklanmasına karar verilen eski AK Parti Elazığ Milletvekili Feyzi İşbaşaran'ın tutukluluğuna avukatlarınca itiraz edildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu savcılarından Vedat Yiğit tarafından sevk edildiği nöbetçi İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği'nce, 8 Aralık'ta, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) belirlenen, "Cumhurbaşkanına alenen hakaret etmek" suçundan tutuklanmasına ve "tehdit" suçundan da hakkında yurt dışına çıkış yasağı barındıran adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verilen İşbaşaran'ın avukatları, tutuklama kararının kaldırılmasını istedi.
İşbaşaran'ın Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelen avukatı Sema Aydın, 4 sayfalık itiraz dilekçesini tutuklamayı gerçekleştiren İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği'ne sundu.
- "Tutuklama kararı verilemez"
İşbaşaran'ın usul ve yasaya aykırı bir şekilde, haksız olarak tutuklandığı öne sürülen dilekçede, "Mahkemenin tutuklama gerekçeleri olarak saydığı nedenler, kanunda sayılan matbu ifadeler olup, içeriği hiçbir şekilde somut, kesin ve inandırıcı delillerle desteklenmemiştir. Soyut, varsayıma dayalı ve matbu gerekçelerle şüpheli hakkında tutuklama kararı verilemez" denildi.
Tutuklamanın en son çare olarak başvurulması gereken zorunlu bir tedbir olduğu ve ilgili kanuna göre amaca hizmet etmesi gerektiğine dikkat çekilen dilekçede, "Nöbetçi mahkemenin müvekkili hangi amaçla tutuklandığını anlamakta zorluk çekmekteyiz. Kanun koyucu tutuklamayı bir takdir olarak ön görmüştür. Ancak bu takdir hakkı keyfi olarak kullanılamaz. Adli kontrol ve kefalet tedbirlerinin uygulanmamasının fiili ve hukuki gerekçeleri açıklanmamıştır. Bu durum dahi başlı başına bir hukuka aykırılık teşkil etmektedir" ifadesi kullanıldı.
Dilekçede, 6352 sayılı yasa ile Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) köklü değişiklikler yapıldığı ve buna göre tutuklama tedbirine en son çare olarak başvurulması gerektiği belirtilerek, "Hakim takdir yetkisini keyfi olarak kullanamaz. Yasal değişiklikler dikkate alındığında, soruşturma dosyasında şüpheli açısından bir tutuklama nedeni ya da amacının olmadığı açıkça görülmektedir" beyanı yer aldı.
- "Asıl amaç verilecek cezanın infazıdır"
İşbaşaran'ın tutuklanmasına gerekçe gösterilen Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesinde ceza üst sınırının 4 yıl olduğu ve bu cezanın para cezasına çevrilmesi ya da ertelenmesinin mümkün kılındığı öne sürülen dilekçede, şöyle denildi:
"Hal böyleyken, müvekkil aleyhine siyasi saiklerle en ağır tedbir olan tutuklama kararı verilmiş olması açıkça hukuka ve yasaya aykırıdır. Asıl olan yargılama neticesinde verilecek cezanın infazıdır. Tutuklama şüpheli için telafisi imkansız sonuçlara neden olmaktadır."
Dilekçede, hukuka ve yasaya aykırı olduğu iddia edilen tutuklama kararının, keyfi, haksız ve CMK'ya aykırı olduğu gerekçesiyle düzeltilmesi, aksi halde dosyanın üst mahkemeye gönderilmesi ve İşbaşaran'ın gerekirse adli kontrol tedbiri uygulanarak tahliye edilmesi talep edildi.
İstanbul Anadolu Adalet Sarayı'nda yürütülen bir soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan eski milletvekili İşbaşaran'ın, Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerince ilçedeki bir otelde gözaltına alınmak istenmesi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik "küfür" ve "hakaret" içeren tweetler attığı iddia edilmişti.
Kaynak: AA
İşbaşaran'ın Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelen avukatı Sema Aydın, 4 sayfalık itiraz dilekçesini tutuklamayı gerçekleştiren İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği'ne sundu.
- "Tutuklama kararı verilemez"
İşbaşaran'ın usul ve yasaya aykırı bir şekilde, haksız olarak tutuklandığı öne sürülen dilekçede, "Mahkemenin tutuklama gerekçeleri olarak saydığı nedenler, kanunda sayılan matbu ifadeler olup, içeriği hiçbir şekilde somut, kesin ve inandırıcı delillerle desteklenmemiştir. Soyut, varsayıma dayalı ve matbu gerekçelerle şüpheli hakkında tutuklama kararı verilemez" denildi.
Tutuklamanın en son çare olarak başvurulması gereken zorunlu bir tedbir olduğu ve ilgili kanuna göre amaca hizmet etmesi gerektiğine dikkat çekilen dilekçede, "Nöbetçi mahkemenin müvekkili hangi amaçla tutuklandığını anlamakta zorluk çekmekteyiz. Kanun koyucu tutuklamayı bir takdir olarak ön görmüştür. Ancak bu takdir hakkı keyfi olarak kullanılamaz. Adli kontrol ve kefalet tedbirlerinin uygulanmamasının fiili ve hukuki gerekçeleri açıklanmamıştır. Bu durum dahi başlı başına bir hukuka aykırılık teşkil etmektedir" ifadesi kullanıldı.
Dilekçede, 6352 sayılı yasa ile Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) köklü değişiklikler yapıldığı ve buna göre tutuklama tedbirine en son çare olarak başvurulması gerektiği belirtilerek, "Hakim takdir yetkisini keyfi olarak kullanamaz. Yasal değişiklikler dikkate alındığında, soruşturma dosyasında şüpheli açısından bir tutuklama nedeni ya da amacının olmadığı açıkça görülmektedir" beyanı yer aldı.
- "Asıl amaç verilecek cezanın infazıdır"
İşbaşaran'ın tutuklanmasına gerekçe gösterilen Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesinde ceza üst sınırının 4 yıl olduğu ve bu cezanın para cezasına çevrilmesi ya da ertelenmesinin mümkün kılındığı öne sürülen dilekçede, şöyle denildi:
"Hal böyleyken, müvekkil aleyhine siyasi saiklerle en ağır tedbir olan tutuklama kararı verilmiş olması açıkça hukuka ve yasaya aykırıdır. Asıl olan yargılama neticesinde verilecek cezanın infazıdır. Tutuklama şüpheli için telafisi imkansız sonuçlara neden olmaktadır."
Dilekçede, hukuka ve yasaya aykırı olduğu iddia edilen tutuklama kararının, keyfi, haksız ve CMK'ya aykırı olduğu gerekçesiyle düzeltilmesi, aksi halde dosyanın üst mahkemeye gönderilmesi ve İşbaşaran'ın gerekirse adli kontrol tedbiri uygulanarak tahliye edilmesi talep edildi.
İstanbul Anadolu Adalet Sarayı'nda yürütülen bir soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan eski milletvekili İşbaşaran'ın, Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerince ilçedeki bir otelde gözaltına alınmak istenmesi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik "küfür" ve "hakaret" içeren tweetler attığı iddia edilmişti.