İki sene 'PKK demesek' kendiliğinden çökerdi

Başbakan Yardımcısı Arınç, "Bu ülkede iki sene 'PKK' demesek PKK kendiliğinden çökerdi" dedi.

İki sene 'PKK demesek' kendiliğinden çökerdi
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Görükle Yerleşkesi'nde, Hasan Öztimur İnşaat Mühendisliği Bölümü ve Mühendislik Fakültesi Dekanlığı binasının açılışı, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve beraberindeki yetkililer tarafından kurdele kesilerek yapıldı.

Arınç, daha sonra binadaki salonda, hayırsever iş adamı Hasan Öztimur'a 'fahri doktora', eski Bursa Valisi Şahabettin Harput'a da 'fahri profesörlük' unvanı verilmesi dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Öztimur'un mükemmel bir fakülte ve dekanlık binası yaptırarak üniversiteye bağışladığını söyledi.

Eğitime katkının, geleceğe, gençlere katkı, ülkeye yapılacak en büyük, en hayırlı işler olduğunu vurgulayan Arınç, geçmişte 'hayırseverlik', 'Allah rızası' denildiğinde halkın daha çok cami, Kur'an kursu yapmayı anladığını belirtti. Bu konuda çok büyük işler yapanlar bulunduğunu ancak artık Türkiye'nin ihtiyacının eğitim kurumları olduğunu dile getiren Arınç, 'Ne kadar hayırseverimiz varsa kendi imkanları yetmiyorsa başkalarıyla birleşerek eğitim kurumları yapmalı, fakülteler, liseler, meslek liseleri, ilköğretim kurumları yapmalı' değerlendirmesinde bulundu.

'Keşke o gençler Hasan Öztimur'un elini öpmek için sıraya girselerdi'

Arınç, tören öncesi yerleşkede, sayısı 20-25'i geçmeyen öğrenci grubunun, protesto eyleminde bulunmak amacıyla toplandığını dile getirdi.

Korkak olmadıklarını ve gözlerini kırpmadan her yere gittiklerini kaydeden Arınç, şöyle konuştu:

'Bunlar da sadece bir sivrisinek ısırığı kadar bizi ilgilendirir. Bunlara değer vermiyorum ama üzüldüğüm tek şey; böyle bir güzelliğin içinde yaşarken birilerinin, üzerlerine kötü ideolojilerin deli gömleğini giymiş olarak birilerini protesto etmek için sabahtan beri toplanmış olması. Sayısı 50 olsa UÜ'nün binde biri demektir. 50 bin öğrencisi olan bir üniversitede 50 kişinin bağırıp çağırması, sinek ısırığı kadar, kimseyi etkilemez. 40 yıllık siyasi hayatımda her şeyi gördüm. İhaneti de gördüm, takdiri de gördüm, zenginliği de gördüm fakirliği de gördüm. Bundan sonra göreceğim bir şey kalmadı ama memlekete hizmet eden insanlara en azından saygı duymak gerekirken herkesin huzurunu bozacak birtakım şeyler yapma gayretinde olursa insanlar, buna ancak üzülürüm. Keşke o gençler bizi protesto etmek yerine Hasan Öztimur'un elini öpmek için sıraya girseydi. Bunlar, olacak şeyler. Biz her yerde varız ama her şeyde bir kötülük görmek, gözlerde nefret içerisinde insanlara böyle nefretle bakabilmek çok kötü bir şey. Bu üniversite, bu fakülte, bu binalar, sizler okuyasınız, daha mutlu olasınız, daha iyi bir eğitim alasınız diye yapılıyor.'

'İsmi anılmadığı için çatlamışlar, örgüt dağılmış'

Arınç, medyanın, bunun gibi protestolara daha fazla ilgi göstermesine de üzüldüğünü belirtti.

Kim bağırırsa kameraların o tarafa döndüğünü anlatan Arınç, şöyle dedi:

'Burada 500 kişi var. Dışarıda 5 kişi bağırsa buradaki tüm kameralar onların arkasından koşar. Çünkü habercilik anlayışı da bu. Terörle mücadelede yıllardan beri kafa yoruyoruz, herkesi dinliyoruz, bütün ülkelerdeki örneklere bakıyoruz. Bir ülkede sadece iki yıl o örgütün ismini anmadan haberler yapılmış. İsmi anılmadığı için çatlamışlar, örgüt dağılmış. İsmini andığınız zaman propagandasını yapıyorsunuz, kamerayı çevirdiğiniz zaman propagandasını yapıyorsunuz. 3 kişi koşarken arkasında sen de koşarsan o, amacına ulaşıyor. O yüzden elindeki lav silahı ile hedef aldığı binalara ateş eden ne kadar kötüyse bu güzellikleri görmemek ve göstermemek için birtakım provokatif eylemler yapanlar da aynı hatalara düşüyor. Bu ülkede iki sene'PKK'demesek PKK kendiliğinden çökerdi ama bizim televizyonlarımızın bir kısmı kanlı kanlı, canlı canlı realite programları yapar gibi propagandayı kendiliğinden üstlendiği için bu örgütler yaşayabiliyor. Bana şimdi diyorlar ki'Falanca kişi şöyle söylemiş.''Benim muhatabım değil'diyorum. Ben, Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakan yardımcısıyım. O bahsettiğiniz adam neyse onun sıfatını da siz biliyorsunuz. İsminden bahsetmediğim için çatlıyor adamlar. Siz de böyle yapın. Ey güzel basın, ey Bursa'nın güzel basını, bu sözlerim kulağınızda kalsın. Dışarıda 5 kişi bağıracak diye tetikte olmayın, siz buraya bakın, Hasan Öztimur'a bakın, Şahabettin Harput'a bakın, profesörlere bakın, dekanlara bakın.'

Ağzım yandığı için söylüyorum


Arınç, Bursa Ticaret ve Sanayi Odasında (BTSO), olağan meclis toplantısı sonrası verilen yemekte yaptığı konuşmada ise, Türkiye'de birtakım çevrelerin son zamanlarda siyasi istikrarı bozma gayretleri bulunduğunu söyledi.

'Yeminle söylüyorum, bu benim hükümetimin propagandası değil. Ağzım yandığı için söylüyorum' diyen Arınç, geçmişte yaşanan krizlerin temelinde siyasi istikrarsızlık olduğunu, iktidara gelenlerin 1 yıl 3 aydan fazla hükümet kuramadığını anlattı.

Cumhuriyet'in 90'ıncı yılında 61'inci hükümet döneminin yaşandığını hatırlatan Arınç, şöyle devam etti:

'90 yılı 61'e bölseniz 1 yıl 3 ay düşer. 3 aylık, 5 aylık hükümetler hatırlıyorum. Güven oyu alamadığı için düşen hükümetleri ve o koalisyon dönemlerinde her partiye daha çok bakanlık vermek için bakanlık sayısının 38'e çıktığını hatırlarım. Türkiye'de gübre sanayisinin bile bir bakanı vardı. Her genel müdürlük bir bakanlığa bağlanmıştı. 20 tane devlet bakanı vardı. Geldiğimiz gün 38'i 24'e indirdik. Milletvekili sayımız da 367 idi. Herkes bakan olmak ister ama Türkiye bunu istemiyor. Türkiye iş yapacak adamı ve koordinasyonu istiyor.'Bana 10 taneden aşağı bakanlık verirseniz koalisyona girmem'diyen partiler hatırlıyorum. Herkese bir kırmızı plaka verilirdi ama uzun ömürlü olmadı, iş yapılamadı, başarılamadı. Bunlar ülkenin istikrarsızlığını gösterir.'

Arınç, çekişmeler, kavgalar ve yolsuzluk iddialarının, ülkeyi yıllarca geri bırakan unsurlar olduğunu vurguladı.

Şimdi ise 'Bu hükümetle siyasi yoldan baş edemiyorum. Bu yüzden parlamento dışı birtakım unsurları desteklersem onlar bu hükümeti yıpratır, ben de keyfime bakarım' diyen insanların az da olsa bulunduğunu dile getiren Arınç, şunları kaydetti:

'Sigarasını yakacak adam yanındaki evi ateşe verir mi? İnanın Türkiye'de'Bu evi ateşe vereyim, o ateşte de sigaramı yakayım'diyenler var. Haziran ayında İstanbul'da yaşanan olaylar ve bu olayları devam ettirmek isteyen birtakım çevreler,'Hükümet gitsin de bu ülke batarsa batsın'düşüncesinde. Yasa dışı örgütlerin arkasına saklanarak, seçim meydanlarında ve sandıklarda alt edemediği bir hükümeti al aşağı etmeye çalışanlar var. Sayıları az çok şükür ama etki alanları geniş. Unutmayın bu içeridekiler, güçlü bir Türkiye istemeyen dışarıdakilerle de iş birliği halinde. Dışarıdaki devletler, Türkiye'nin güçlü olmasını ister mi? Kendi toplumları Türkiye'yi örnek gösteriyor. Böyle bir ülke, Türkiye'nin kendi içinde zafiyete uğramasını, siyasal istikrarsızlık görmesini, güçsüzleşmesini, tekrar eski günlerine dönmesini ister.'

Bunlara karşı dikkatli olunması gerektiğini, bu konuda ellerinden geleni yaptıklarını ifade eden Arınç, hükümetin güçlü olduğunu anlattı.

Güvenlik güçleri ve diğer unsurların, yasa dışı yapılacak her şeye karşı uyanık olacağını söyleyen Arınç, ekonomi ile iş yapan, ekonomiyle yatan, kalkan, gelişen kişilerin de bu oyunlara karşı mutlaka dikkatli olması gerektiğini bildirdi.

'Ellerini ovuşturanlar var'

Arınç, Beşiktaş-Galatasaray derbisindeki olaylara da değinerek, 'Beşiktaş-Galatasaray maçında geçen akşam yaşanan rezaletin arkasından ne çıkacağını şu an bilmiyorum ama sütten ağzımız yandı, yoğurdu üfleyerek geçiyoruz. Bu olaylar tesadüfi olamaz.'Bu olaylar artacak biçimde bir yerlerde destek bulursa...','Sokaklar yönetilemez hale gelirse...'diye ellerini ovuşturanlar var' ifadesini kullandı.

Taksim'de yaşanan olayların, bazı yayın kuruluşları tarafından sanki savaş haberleri veriyormuş gibi bütün dünyaya yayıldığına dikkati çeken Arınç, bunların arka planında neler olduğunu bildiklerini kaydetti.

Mali göstergeleri sarsma, Türkiye'den parayı çekme, burayı riskli bir ülke haline getirme, sokak gösterilerinde ülkenin eski imajından adeta koptuğunu ispat etme çabaları bulunduğunu dile getiren Arınç, 'Hamdolsun başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar. Sizin de yıllar sonra kurduğunuz ve kaybetmek istemediğiniz bu huzur ve istikrar ortamına dört elle sarılmanızı rica ediyorum. Herkes sandıkta istediği siyasi tercihi yapsın, herkes sandıkta, gönlünden geçirdiği lideri desteklesin. Hepsine saygı duyuyoruz ama Türkiye'yi yıkmaya, ülkeyi huzursuzluk içerisine koymaya, ateşe verip de karşıdan keyifle bakmaya kimsenin hakkı yok' değerlendirmesinde bulundu.

'Şimdi diş biliyorlar'

Arınç, ülkede güçlü ama sayısı çok az odaklar olduğunu, Türkiye sevdası bulunmayan bu kişilerin, Türk milletiyle uzak ya da yakın hiçbir ilgisi olmadığını anlattı.

Birisine, 'Ah bir tökezleseler, ah şu Türkiye bir karışsa sen de kaybedeceksin o zaman' denilerek soru yöneltildiğine işaret eden Arınç, şöyle konuştu:

'O adam ki, bu hükümet döneminde karını 12 misli artırmış bir insan.'Sen utanmıyor musun?'dediler bunları desteklemeye.''Eğer bu ülke bir istikrarsızlığa gidecekse sen de kaybedeceksin.'Ne cevap verdi biliyor musunuz?'Ben servetimin yarısını kaybetmeye hazırım, yeter ki bu hükümet gitsin.'Bu kadar vicdansız, bu kadar gözü dönmüş, bu kadar şu veya bu biçimde nefretini düşmanlık haline getirmiş, 76 milyonda 76 kişi bile değil belki söylediklerim ama para gücünü elinde tutan ve bir zamanlar sabah kurduğu hükümeti akşam yıkma imkanını bulanlar, şimdi diş biliyorlar.'Yeter ki bir yıkılsın, ben servetimin yarısını kaybetmeye hazırım.'Çünkü o, servetini kara yollardan bugüne kadar elde etmiş bir insan. Bunların bütün heveslerini kursağında bırakacak bir birlik, bir bilinç içinde olmalıyız. Ben şahsen böyle düşünüyorum. İşin para yönü nasıl olsa halledilir ama bir ülkede istikrarsızlık ve huzursuzluk yaygınlaşırsa ve dışarısı bundan ülkeyi tedirgin etmeye başlarsa o zaman, Allah korusun, birilerinin ekmeğine yağ sürmüş oluruz.'