Bilinmeyen Fotoğraflarıyla Neşet Ertaş
Abdal müzik geleneğinin en büyük temsilcilerinden Neşet Ertaş'ın vefatının üzerinden bir yıl geçti.
Sanatçının 2005 yılından vefatına kadar menajerliğini yapan Gülsüm Sarıkaya, Bozkırın Tezenesi'ni kişisel arşivindeki özel fotoğraflarla AA'ya anlattı. Fotoğraflarda Ertaş'ın mütevazı hayatı, deniz sevgisi ve hayat arkadaşıyla mutlu anları görülüyor.
Sarıkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ertaş'ı 2003 yılında müzikle uğraşan bir arkadaşı aracılığıyla tanıdığını, 2005 yılından yaşamını yitirdiği güne kadar menajerliğini yaptığını anlattı. 7 yıl boyunca turnelerde, İzmir'deki evinde geçirdikleri zamanlarla Ertaş'ı yakından tanıma şansı bulduğunu aktaran Sarıkaya, TBMM tarafından 2006 yılında Üstün Hizmet Ödülü verilen, UNESCO'nun 2010 yılında ''Yaşayan İnsan Hazinesi'' olarak ilan ettiği Ertaş'ın, konserleri dışında göz önünde olmayı sevmediğini ifade etti.
Neşet Ertaş'ın Karabağlar ilçesinde, Abdalların yoğun olduğu semtte gözlerden uzak yaşadığına dikkati çeken Sarıkaya, büyük ustanın günlük yaşamında lüksü olmayan, doğal bir insan olduğunu, denize olan sevgisi nedeniyle ona deniz kenarında bir eve taşınma teklifinde bulunduklarında "Yok, benim aşiretim burada. Oraya gidersem nefes alamam" yanıtını aldıklarını kaydetti.
Sanatçının her yaştan kişiyle çok iyi anlaştığını aktaran Sarıkaya, "Öncelikle sevgiyi öğretirdi çevresindekilere. Sevgisiz geçecek her dakikaya kayıp olarak bakıyordu. İlla aşk anlamında değil, çiçeklerini de çok severdi. Evinin bahçesi çok önemliydi onun için. Kediyi, köpeği, tüm canılıları severdi. Yardım etmeyi severdi. Birisine yardım etmesi için onu tanıması da gerekmezdi. Birçok kişiye düzenli olarak yardım ederdi" diye konuştu.
-"Kedi için dereye indi"
Sarıkaya, Ertaş'ın canlılara yönelik sevgisine ilişkin şu hatırasını paylaştı:
"İzmir'de Kardeş Türküler'le vereceği konserden bir gün önce, hayat arkadaşı Seyhan hanım, ben ve Neşet hoca otururken bir yavru kedi miyavlaması geldi. Dikkati dağıldı, kediye ne olmuş diye. Evlerinin orada derin bir dere var. Oraya yavru kedi düşmüş. Ertesi gün konseri var, üşenmedi indi, oraya atladı kediyi çıkardı. Sonra biz iki kişi onu dereden zor çıkardık."
-"Kadının hasıdır Ayşa"
Neşet Ertaş'ın evde radyo veya televizyondan türkü dinlemeyi sevdiğini belirten Sarıkaya, çok sık olmasa da zaman zaman bağlamayla hem türkü söylediğini hem de türkülerin hikayesini anlattığını dile getirdi.
Sarıkaya, araba kullanmayı çok seven Ertaş'ın mutlu bir ev ortamı olduğunu da belirterek, şöyle konuştu:
"Son 10 yılında Seyhan Hanımla paylaştı hayatını. Seyhan Hanımla çok iyi anlaşıyorlardı. Taze bir aşk vardı. Ona kendi şivesiyle 'Ayşa' derdi. 'Neden Ayşe diyorsun' diye sorduğumuzda 'Dükkanın iyisi köşe, odunun iyisi meşe, kadının hasıdır Ayşa' derdi."
Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012'de İzmir'de tedavi gördüğü hastanede 74 yaşında yaşamını yitirmişti.
Kaynak: AA
Sarıkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ertaş'ı 2003 yılında müzikle uğraşan bir arkadaşı aracılığıyla tanıdığını, 2005 yılından yaşamını yitirdiği güne kadar menajerliğini yaptığını anlattı. 7 yıl boyunca turnelerde, İzmir'deki evinde geçirdikleri zamanlarla Ertaş'ı yakından tanıma şansı bulduğunu aktaran Sarıkaya, TBMM tarafından 2006 yılında Üstün Hizmet Ödülü verilen, UNESCO'nun 2010 yılında ''Yaşayan İnsan Hazinesi'' olarak ilan ettiği Ertaş'ın, konserleri dışında göz önünde olmayı sevmediğini ifade etti.
Neşet Ertaş'ın Karabağlar ilçesinde, Abdalların yoğun olduğu semtte gözlerden uzak yaşadığına dikkati çeken Sarıkaya, büyük ustanın günlük yaşamında lüksü olmayan, doğal bir insan olduğunu, denize olan sevgisi nedeniyle ona deniz kenarında bir eve taşınma teklifinde bulunduklarında "Yok, benim aşiretim burada. Oraya gidersem nefes alamam" yanıtını aldıklarını kaydetti.
Sanatçının her yaştan kişiyle çok iyi anlaştığını aktaran Sarıkaya, "Öncelikle sevgiyi öğretirdi çevresindekilere. Sevgisiz geçecek her dakikaya kayıp olarak bakıyordu. İlla aşk anlamında değil, çiçeklerini de çok severdi. Evinin bahçesi çok önemliydi onun için. Kediyi, köpeği, tüm canılıları severdi. Yardım etmeyi severdi. Birisine yardım etmesi için onu tanıması da gerekmezdi. Birçok kişiye düzenli olarak yardım ederdi" diye konuştu.
-"Kedi için dereye indi"
Sarıkaya, Ertaş'ın canlılara yönelik sevgisine ilişkin şu hatırasını paylaştı:
"İzmir'de Kardeş Türküler'le vereceği konserden bir gün önce, hayat arkadaşı Seyhan hanım, ben ve Neşet hoca otururken bir yavru kedi miyavlaması geldi. Dikkati dağıldı, kediye ne olmuş diye. Evlerinin orada derin bir dere var. Oraya yavru kedi düşmüş. Ertesi gün konseri var, üşenmedi indi, oraya atladı kediyi çıkardı. Sonra biz iki kişi onu dereden zor çıkardık."
-"Kadının hasıdır Ayşa"
Neşet Ertaş'ın evde radyo veya televizyondan türkü dinlemeyi sevdiğini belirten Sarıkaya, çok sık olmasa da zaman zaman bağlamayla hem türkü söylediğini hem de türkülerin hikayesini anlattığını dile getirdi.
Sarıkaya, araba kullanmayı çok seven Ertaş'ın mutlu bir ev ortamı olduğunu da belirterek, şöyle konuştu:
"Son 10 yılında Seyhan Hanımla paylaştı hayatını. Seyhan Hanımla çok iyi anlaşıyorlardı. Taze bir aşk vardı. Ona kendi şivesiyle 'Ayşa' derdi. 'Neden Ayşe diyorsun' diye sorduğumuzda 'Dükkanın iyisi köşe, odunun iyisi meşe, kadının hasıdır Ayşa' derdi."
Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012'de İzmir'de tedavi gördüğü hastanede 74 yaşında yaşamını yitirmişti.