İso'nun Temmuz Ayı Meclis Toplantısı
İSTANBUL - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Amerika, Avrupa ve Japonya merkez bankaları 'tahvil almıyorum vazgeçtim' derse yarın sabah borcunu ödeyemeyecek düzinelerce ülke var ve bunların çoğu gelişmiş ülkelerdir" dedi.
Babacan, İstanbul Sanayi Odası Meclisi'nin, "Küresel Piyasalardaki Hareketliliğin Dünya ve Türkiye Ekonomisine Bugün ve Gelecekteki Etkileri" ana gündem konulu temmuz ayı toplantısında yaptığı konuşmada, İSO'nun 18 bini aşan üyesiyle Türkiye'de sanayi sektörünün ürettiği katma değer ve istihdamdaki payı ekonomi açısından önemli bir kurum olduğunu belirtti.
İSO vasıtasıyla sanayicilerden alınan görüş ve önerilerin politikalara yön verdiğini ifade eden Babacan, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşu ülkemiz ve bulunduğumuz coğrafya için onur duymamız gereken kuruluşlarımızdır. Bir önceki yıla göre 2012 yılında yüzde 9,2'lik bir satış artışı var ve karlılıkta da buna benzer bir oranda artış söz konusudur. Küresel ekonominin sıkıntılı olduğu, Türkiye ekonomisinin büyümesinin de yüzde 2,2 olarak gerçekleştiği dönemde sanayi kuruluşlarımızın performansı kayda değerdir."
Babacan, 1993-2002 arasında ilk 500 kuruluşun üretimden satışlarının reel olarak yüzde 15 gerilediğini anlatarak, "Nominal rakamlarda artışlar görüyoruz. Cirolarda yüzde 80-100 artışlar görüyoruz ama enflasyondan arındırıp baktığımızda bir gerileme söz konusudur. 2003-2012 döneminde satışlar reel olarak yüzde 65 artmış" diye konuştu.
Enflasyonun yüksek olduğu dönem ile enflasyonun daha makul seviyeye indiği dönem arasındaki farkın çarpıcı olduğunu vurgulayan Babacan, fiyat istikrarı, enflasyonla mücadeleden taviz verilmemesinin arkasında bu gerçeğin yattığını aktardı.
-"Karşılıksız para basılıp çöküş engelleniyor"
Babacan, son 5 yılın dünya ekonomi tarihine "tarihin en önemli birkaç krizinden biri" şeklinde işleneceğini belirterek, bu dönemin, finansal, ekonomik, sosyal ve siyasi krizlere dönüşerek pek çok ülkeyi etkilediğini kaydetti.
Büyük finans kuruluşunun ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu, bu kuruluşların çoğunun merkez bankalarının sağladığı likidite ile çarkı döndürdüğünü ifade eden Babacan, şunları anlattı:
"Gelişmiş ülkelerin kamu borç stoku tarihi yüksek seviyelerdedir. Bugün, Avrupa ve Amerika merkez bankaları sürekli piyasadan kamu kağıdı alıyor. Amerika, Avrupa ve Japonya merkez bankaları 'tahvil almıyorum vazgeçtim' derse yarın sabah borcunu ödeyemeyecek düzinelerce ülke var ve bunların çoğu gelişmiş ülkelerdir. Krizin asıl dinamiği halen devam etmektedir. Karşılıksız para basıp çöküş ertelenmiş durumdadır. Buna rağmen AB toparlanamıyor. Avro Bölgesi'ndeki 18 ülkenin toplam ekonomisi bu yıl da daralmaya devam edecek. Yapısal sorunların çözümü yapısal reformlarla oluyor. Yapısal problemleri para basarak çözemezsiniz."
Babacan, G20 toplantısında Amerika, Avrupa ve Japonya merkez bankalarının olağanüstü politika uyguladığını, ancak bu politikaların günü geldiğinde geriye çevrileceğini hatırlattığını vurgulayarak, şunları dile getirdi:
"' Bu olduğunda aman dikkat edin, ne yapacağınızı ilan edin ve aklınızdan geçenleri herkese duyurun ki hesabını kitabını yapsın' dedik. Mayıs ayının başında Forum İstanbul'da 'bugünün likidite bolluğuna asla aldanmamak gerekir. Likidite mecburen geri çekilmeye başlandığında gelişmekte olan ülkelerin dikkatli olması lazım' dedim. Bunu söylediğimde mayıs ayının başıydı sonra 22 Mayıs'ta Bernanke'nin bir ölçüde yanlış anlaşılan açıklamalarıyla beraber krizin yeni bir safhasına geçmiş olduk."
Bu safhada gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı yaşandığını anımsatan Babacan, "Türkiye de pek çok gelişmekte olan ülke gibi etkilendi. Biz de tabii Gezi idi, Taksim idi kendi içimizdeki şeyler takvim olarak tam örtüştüğü için piyasalardaki hareketliliği çoğumuz bu olaylara bağladık ama Hindistan, Brezilya, Endonezya, Rusya, Güney Afrika'da benzer piyasa hareketlilikleri vardı" şeklinde konuştu.
-"Türkiye'nin hisse senedi piyasası biraz daha fazla etkilendi"
Babacan, "22 Mayıs'tan bugüne ne oldu?" diye bakıldığında borsa endekslerinin gelişmekte olan ülkelerinin hepsinde düşmüş durumda olduğunu belirterek, piyasa faizlerinin de bütün bu ülkelerde arttığını, ülkelerin yerel para birimlerinin dolar karşısında değer kaybettiğini söyledi.
Özellikle hisse senedi piyasasında Türkiye'nin etkilenmesinin diğer ülkelere göre bir miktar daha fazla olduğuna işaret eden Babacan, "Faizlerde nispeten daha çok etkilenen ülkeler arasındayız ama kur konusunda ortalarda bir yerdeyiz. Bu kendi içimizdeki olaylar ve cari açığımızın oluşu bizi bu süreçte ortalamadan biraz daha fazla etkilenenler arasına soktu. Ama bütün bu parametrelerdeki değişikliğin ana sebebi dünyadaki likidite koşullarıyla ilgili açıklamalardı" diye konuştu.
Amerika Merkez Bankası'nın halen parasal genişlemesinin devam ettiğini, bunun hızının azaltılacağının ilan edildiğini belirten Babacan, "Daha bunun geri çekileceği dönem de olacak. 'Bu kadar likidite çok oldu geri çekelim' diyeceği gün de gelecek. Ama Amerika ekonomisi toparlanmaya devam ederse bu olur" dedi.
-"Son iki ayda yaşanılanlarda korkulacak durum yoktu"
Babacan, geçen yıl finans konusunda devletin önemli kurumlarıyla bir araya gelindiğini ve senaryo analizleri yaptıklarını ifade ederek, "Bu kadar parayı bas bas altın fiyatları yükseldi, düştü. Böylesine öngörülemez ortamlarda varsayımla hareket edemezsiniz. hazırlık yapmanız gerekir. Senaryolar karşısında hangi kurumun neler yapacağını yazılı hale getirdik. Herkes kendi kasasına koydu" diye konuştu.
Son iki ayda yaşanılanların bu kurumlar açısından endişe edilecek ve korkulacak bir durum olmadığını anlatan Babacan, hangi kurumun neyi ne zaman yapacağını bildiğini söyledi.
Babacan, 2014-2018 dönemine ilişkin planın TBMM tarafından kabul edildiğini hatırlatarak, AK Parti'nin parti programının ekonomi bölümünde yazılanların yapıldığını ifade etti.
-"ABD'nin hala bu yılki bütçe hedefi yok"
Babacan, ABD'nin 5 yıllık, 3 yıllık orta vadeli programının olmadığını belirterek, "Bakın ABD temmuz ayının sonuna geldik bu yılın bütçesiyle ilgili hedef ortaya koyamadılar" dedi.
Başbakan Yardımcısı Babacan, G20 bildirgelerine "Gelişmiş ülkeler orta vadeli programlarını açıklamalıdır" diye yazdırıldığını, onların da imzaladığını, ancak ortada OVP'nin olmadığını söyledi.
Kur konusunda 10 yıldır herhangi bir ifade kullanmadığını dile getiren Babacan, "Nihayetinde bu piyasada oluşuyor. Bunu Merkez Bankası'nın politikaları bir miktar etkileyebilir ama bu bire bir kontrol şeklinde değildir. Uluslararası piyasaların kontrol kabiliyeti daha fazla çünkü dışa açık bir ekonomiyiz" diye konuştu.
Özel sektörün de kur konusuna dikkat etmesi gerektiğini, bankaların zaten dikkat etmek zorunda olduğunu çünkü "BDDK'nın sürekli enselerinde bulunduğunu" vurgulayan Babacan, kur riskinden korunulması gerektiğini aktardı.
Kaynak: AA
İSO vasıtasıyla sanayicilerden alınan görüş ve önerilerin politikalara yön verdiğini ifade eden Babacan, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşu ülkemiz ve bulunduğumuz coğrafya için onur duymamız gereken kuruluşlarımızdır. Bir önceki yıla göre 2012 yılında yüzde 9,2'lik bir satış artışı var ve karlılıkta da buna benzer bir oranda artış söz konusudur. Küresel ekonominin sıkıntılı olduğu, Türkiye ekonomisinin büyümesinin de yüzde 2,2 olarak gerçekleştiği dönemde sanayi kuruluşlarımızın performansı kayda değerdir."
Babacan, 1993-2002 arasında ilk 500 kuruluşun üretimden satışlarının reel olarak yüzde 15 gerilediğini anlatarak, "Nominal rakamlarda artışlar görüyoruz. Cirolarda yüzde 80-100 artışlar görüyoruz ama enflasyondan arındırıp baktığımızda bir gerileme söz konusudur. 2003-2012 döneminde satışlar reel olarak yüzde 65 artmış" diye konuştu.
Enflasyonun yüksek olduğu dönem ile enflasyonun daha makul seviyeye indiği dönem arasındaki farkın çarpıcı olduğunu vurgulayan Babacan, fiyat istikrarı, enflasyonla mücadeleden taviz verilmemesinin arkasında bu gerçeğin yattığını aktardı.
-"Karşılıksız para basılıp çöküş engelleniyor"
Babacan, son 5 yılın dünya ekonomi tarihine "tarihin en önemli birkaç krizinden biri" şeklinde işleneceğini belirterek, bu dönemin, finansal, ekonomik, sosyal ve siyasi krizlere dönüşerek pek çok ülkeyi etkilediğini kaydetti.
Büyük finans kuruluşunun ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu, bu kuruluşların çoğunun merkez bankalarının sağladığı likidite ile çarkı döndürdüğünü ifade eden Babacan, şunları anlattı:
"Gelişmiş ülkelerin kamu borç stoku tarihi yüksek seviyelerdedir. Bugün, Avrupa ve Amerika merkez bankaları sürekli piyasadan kamu kağıdı alıyor. Amerika, Avrupa ve Japonya merkez bankaları 'tahvil almıyorum vazgeçtim' derse yarın sabah borcunu ödeyemeyecek düzinelerce ülke var ve bunların çoğu gelişmiş ülkelerdir. Krizin asıl dinamiği halen devam etmektedir. Karşılıksız para basıp çöküş ertelenmiş durumdadır. Buna rağmen AB toparlanamıyor. Avro Bölgesi'ndeki 18 ülkenin toplam ekonomisi bu yıl da daralmaya devam edecek. Yapısal sorunların çözümü yapısal reformlarla oluyor. Yapısal problemleri para basarak çözemezsiniz."
Babacan, G20 toplantısında Amerika, Avrupa ve Japonya merkez bankalarının olağanüstü politika uyguladığını, ancak bu politikaların günü geldiğinde geriye çevrileceğini hatırlattığını vurgulayarak, şunları dile getirdi:
"' Bu olduğunda aman dikkat edin, ne yapacağınızı ilan edin ve aklınızdan geçenleri herkese duyurun ki hesabını kitabını yapsın' dedik. Mayıs ayının başında Forum İstanbul'da 'bugünün likidite bolluğuna asla aldanmamak gerekir. Likidite mecburen geri çekilmeye başlandığında gelişmekte olan ülkelerin dikkatli olması lazım' dedim. Bunu söylediğimde mayıs ayının başıydı sonra 22 Mayıs'ta Bernanke'nin bir ölçüde yanlış anlaşılan açıklamalarıyla beraber krizin yeni bir safhasına geçmiş olduk."
Bu safhada gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı yaşandığını anımsatan Babacan, "Türkiye de pek çok gelişmekte olan ülke gibi etkilendi. Biz de tabii Gezi idi, Taksim idi kendi içimizdeki şeyler takvim olarak tam örtüştüğü için piyasalardaki hareketliliği çoğumuz bu olaylara bağladık ama Hindistan, Brezilya, Endonezya, Rusya, Güney Afrika'da benzer piyasa hareketlilikleri vardı" şeklinde konuştu.
-"Türkiye'nin hisse senedi piyasası biraz daha fazla etkilendi"
Babacan, "22 Mayıs'tan bugüne ne oldu?" diye bakıldığında borsa endekslerinin gelişmekte olan ülkelerinin hepsinde düşmüş durumda olduğunu belirterek, piyasa faizlerinin de bütün bu ülkelerde arttığını, ülkelerin yerel para birimlerinin dolar karşısında değer kaybettiğini söyledi.
Özellikle hisse senedi piyasasında Türkiye'nin etkilenmesinin diğer ülkelere göre bir miktar daha fazla olduğuna işaret eden Babacan, "Faizlerde nispeten daha çok etkilenen ülkeler arasındayız ama kur konusunda ortalarda bir yerdeyiz. Bu kendi içimizdeki olaylar ve cari açığımızın oluşu bizi bu süreçte ortalamadan biraz daha fazla etkilenenler arasına soktu. Ama bütün bu parametrelerdeki değişikliğin ana sebebi dünyadaki likidite koşullarıyla ilgili açıklamalardı" diye konuştu.
Amerika Merkez Bankası'nın halen parasal genişlemesinin devam ettiğini, bunun hızının azaltılacağının ilan edildiğini belirten Babacan, "Daha bunun geri çekileceği dönem de olacak. 'Bu kadar likidite çok oldu geri çekelim' diyeceği gün de gelecek. Ama Amerika ekonomisi toparlanmaya devam ederse bu olur" dedi.
-"Son iki ayda yaşanılanlarda korkulacak durum yoktu"
Babacan, geçen yıl finans konusunda devletin önemli kurumlarıyla bir araya gelindiğini ve senaryo analizleri yaptıklarını ifade ederek, "Bu kadar parayı bas bas altın fiyatları yükseldi, düştü. Böylesine öngörülemez ortamlarda varsayımla hareket edemezsiniz. hazırlık yapmanız gerekir. Senaryolar karşısında hangi kurumun neler yapacağını yazılı hale getirdik. Herkes kendi kasasına koydu" diye konuştu.
Son iki ayda yaşanılanların bu kurumlar açısından endişe edilecek ve korkulacak bir durum olmadığını anlatan Babacan, hangi kurumun neyi ne zaman yapacağını bildiğini söyledi.
Babacan, 2014-2018 dönemine ilişkin planın TBMM tarafından kabul edildiğini hatırlatarak, AK Parti'nin parti programının ekonomi bölümünde yazılanların yapıldığını ifade etti.
-"ABD'nin hala bu yılki bütçe hedefi yok"
Babacan, ABD'nin 5 yıllık, 3 yıllık orta vadeli programının olmadığını belirterek, "Bakın ABD temmuz ayının sonuna geldik bu yılın bütçesiyle ilgili hedef ortaya koyamadılar" dedi.
Başbakan Yardımcısı Babacan, G20 bildirgelerine "Gelişmiş ülkeler orta vadeli programlarını açıklamalıdır" diye yazdırıldığını, onların da imzaladığını, ancak ortada OVP'nin olmadığını söyledi.
Kur konusunda 10 yıldır herhangi bir ifade kullanmadığını dile getiren Babacan, "Nihayetinde bu piyasada oluşuyor. Bunu Merkez Bankası'nın politikaları bir miktar etkileyebilir ama bu bire bir kontrol şeklinde değildir. Uluslararası piyasaların kontrol kabiliyeti daha fazla çünkü dışa açık bir ekonomiyiz" diye konuştu.
Özel sektörün de kur konusuna dikkat etmesi gerektiğini, bankaların zaten dikkat etmek zorunda olduğunu çünkü "BDDK'nın sürekli enselerinde bulunduğunu" vurgulayan Babacan, kur riskinden korunulması gerektiğini aktardı.