Alevi Meselesinin Çözüme İlişkin Çalışma
ANKARA - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Alevi Çalıştayları'nın sonunda hazırlanan raporu da temel alacak yeni çalışmaların, Alevi toplumunun temsilcileriyle istişare edileceğini, meseleyi zamana yaymadan çözüm için kalıcı adımlar atmaya kararlı olduklarını ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ'ın, katıldığı bir televizyon programında söylediği "Başbakanımız bizlere çalışma talimatını verdiler ve bir rapor talep ettiler. O çerçevede bir çalışma yürüyor" sözleri Hükümetin Alevi meselesiyle ilgili atacağı yeni adımları ve ilki dört yıl önce yapılan Alevi Çalıştayları'nı yeniden gündeme taşıdı.
AK Parti iktidarının, toplumun bütün meselelerini kendi meselesi bilen bir anlayışa sahip olduğunu vurgulayan Bozdağ, konuşmasında 2009'un Haziran ayında başlayan ve 2010 Ocak ayında sonuncusu yapılan Alevi çalıştaylarını anımsattı. Bozdağ'ın, "Bu konuda kafa yoranlar, ilk defa bir araya gelip bu konuyu birlikte müzakere etme ve resmi muhatap olarak karşılarında devleti ve devletin temsilcilerini görme imkanı buldular. Bu bizim tarihimizde bir ilktir" ifadeleriyle önemine işaret ettiği çalıştayların ilki, 3-4 Haziran 2009'da sonuncusu ise 28-30 Ocak 2010'da yapılmış ve yedi etaptan oluşmuştu. Dönemin Devlet Bakanı Faruk Çelik'in yürüttüğü çalışma kapsamında, çalıştaylarda Alevilerin belli sorun ve taleplerinin demokrasi ve insan hakları temelinde ele alınıp değerlendirmesini amaçlanmıştı. Çalıştaylara, Alevi sivil toplumu kuruluşları temsilcileri, bilim adamları, sendika, meslek odası, üniversite, medya, siyasi parti temsilcileri, ilahiyatçılar ve Diyanet İşleri Başkanlığı görevlilerinin aralarında bulunduğu 304 kişi katılmış ve çalıştay sürecinin sonunda bir rapor hazırlanmıştı.
Bozdağ'ın da konuşmasında atıfta bulunduğu ve istifade edeceklerini açıkladığı, Alevi Çalıştayları Moderatörü Yrd. Doç. Dr. Necdet Subaşı'nın hazırladığı 2011 tarihli nihai raporda, ayrımcılığa yol açan uygulamalara son verilmesi ve yeni ayrışma alanlara yol açmayacak şekilde çözüm üretilmesi gerektiği vurgulanmıştı.
Aleviliğin tanımlanmasının, Alevilerin görevi olduğu belirtilen raporda, devletin herhangi bir inanç alanının içeriğine müdahale edemeyeceği ve onu düzenleyemeyeceği ancak bu alanların güvence altına alınması için koruyucu roller üstlenebileceği ifade edilmiş, bu kapsamda Alevilerin de kendi yükümlülüklerini yerine getirerek inanç alanlarını tam bir netlik içinde ortaya koymaları gerekliliği üzerinde durulmuştu. Ayrımcılığa yol açan uygulamalara son verilmesi, hukuki mevzuatın ayrımcılığı besleyen ve kurumsallaştıran ögelerden bir an önce ayıklanması önerilen raporda, ''Alevi sorunu, hukuk devleti normlarıyla hiçbir şekilde çelişmeyen bir laiklik anlayışıyla ele alınmalı ve çözülmelidir'' değerlendirilmesinde bulunulmuştu.
-Diyanet İşleri Başkanlığının konumu
Raporda, Diyanet İşleri Başkanlığının konumuyla ilgili de şu görüşlere yer verilmişti:
''Diyanet İşleri Başkanlığının hizmetlerinden genel toplumun hoşnut olduğu, bu nedenle ortaya konacak önerilerin vatandaşlar arasında herhangi bir ayrımcılığa fırsat vermeden anayasal çerçeve içinde gerçekleştirilmesi gerekliliği unutulmamalıdır.
Sorunun Diyanet'ten çok devletin bir sorunu olduğu gözardı edilmemelidir. Diyanet ne Mevlevi ne Nakşibendiler gibi tarikatlar ne de Alevilik, Nusayrilik gibi farklı inanç grupları için tasarlanmıştır. Bugün birçoğu ilgili yasa ve mevzuatlar gereği yasal bir statüye sahip olmayan bu yapılanmaların önündeki engellerin anayasal sistemin gereklilikleri içinde kaldırılması toplumda bir rahatlama sağlayacaktır.''
-Zorunlu din dersleriyle ilgili anayasal düzenleme
Zorunlu din dersleriyle ilgili anayasal bir düzenleme yapılmasının şart olduğuna değinilen raporda, bu dersin diğer derslerle aynı statüde tanımlanması önerilmiş, isteğe bağlı derslerin kişilerin kimliklerini beyan etmek zorunda kalmayacakları şekilde tasarlanmasının önemi vurgulanmıştı.
Madımak olayının tüm boyutlarıyla aydınlatılmasının önemine dikkat çekilen raporda, kamulaştırılan Madımak Oteli'nin bir bölümünün hayatını kaybedenlerin anısını hatırlatacak şekilde düzenlenmesi önerilmişti. Raporda, ayrımcılığa maruz kalma iddialarının derinlemesine incelenmesi ve bu konudaki kabullerin gerçeklik değerinin soğukkanlılıkla ortaya çıkarılması gerektiği de ifade edilmişti.
Cemevlerine hukuki statü kazandırılması ve ihtiyaçlarının eşitlik ilkesine uygun şekilde devletçe karşılanması gerektiği belirtilen raporda, Diyanet'in hizmetlerini yeterli görmeyen ya da bu hizmetlerden yararlanmak istemeyenlerin taleplerini görüşüp, Anayasa'ya uygun şekilde sonuçlandırmak üzere bir hukuk komisyonu kurulması önerisinde bulunulmuştu. İnanç vergisi konusuna da değinilen raporda, konunun toplumsal, dinsel, kültürel maliyetleri gözününde bulundurularak değerlendirilmesinin doğru olacağı kaydedilmişti.
Raporda, Aşure Günü'nün resmi tatil yapılması, Aleviler için yüksek düzeyde sembolik değere haiz Hacı Bektaş ilçesinin misyonuna uygun şekilde ihya edilmesi, burada aynı adla bir üniversite açılması, kimi Alevi köylerine konan örseleyici isimlerin iptal edilmesi" gibi öneriler de yer almıştı.
-Madımak kültür merkezine dönüştü, ders kitaplarındaki bölümleri Alevi önderler yazdı
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, yürüttükleri çalışmada hem 2011'de yayınlanan rapordan istifade edeceklerini hem de bundan sonraki süreçte atılabilecek adımları değerlendireceklerini açıkladı.
"Bu çalışma da bittikten ve geniş çaplı müzakereden sonra buna dair kararı vereceğiz ve bu kararı kamuoyuyla paylaşacağız" ifadesini kullanan Bozdağ, Alevi çalıştaylarının ardından Madımak Oteli'ni kültür merkezine dönüştürüldüğünü, Din, Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarında yer alan ilgili bölümleri Alevilerin bilgisine itibar ettiği saygın Alevi önderlerine yazdırdıklarını ve noktasına, virgülüne dokunmadan kitaplara koyduklarını anlattı. Alevi-Bektaşi klasiklerinin Türkçe'ye çevrilmesini sağladıklarını, Kerbela şehitleri anısına Türkiye'deki bütün camilerde mevlid-i şerifler okutulduğunu anlatan Bozdağ, TRT'nin Muharrem ayında ve Alevi-Bektaşi geleneğine göre önemli günlerde yayınlar yaptığını kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Muharrem iftarında Alevilerle bir araya geldiğini, üniversitelerde Alevi araştırma ve uygulama merkezleri oluşturulduğunu, yapılan bilimsel çalışmalara destek verildiğini vurgulayan Bozdağ, "Yurt dışındaki vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak için Diyanet İşleri Başkanlığı yurt dışına 45 Alevi dedesi gönderdi. Dersim'de yaşanan zulümle alakalı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla Sayın Başbakanımız çıktı ve 'Devletin özür dilemesi gerekiyorsa ben özür diliyorum' dedi ve ilk defa devlet adına Dersim'de yaşananlardan dolayı özrü biz diledik, bizim iktidarımız diledi" değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
AK Parti iktidarının, toplumun bütün meselelerini kendi meselesi bilen bir anlayışa sahip olduğunu vurgulayan Bozdağ, konuşmasında 2009'un Haziran ayında başlayan ve 2010 Ocak ayında sonuncusu yapılan Alevi çalıştaylarını anımsattı. Bozdağ'ın, "Bu konuda kafa yoranlar, ilk defa bir araya gelip bu konuyu birlikte müzakere etme ve resmi muhatap olarak karşılarında devleti ve devletin temsilcilerini görme imkanı buldular. Bu bizim tarihimizde bir ilktir" ifadeleriyle önemine işaret ettiği çalıştayların ilki, 3-4 Haziran 2009'da sonuncusu ise 28-30 Ocak 2010'da yapılmış ve yedi etaptan oluşmuştu. Dönemin Devlet Bakanı Faruk Çelik'in yürüttüğü çalışma kapsamında, çalıştaylarda Alevilerin belli sorun ve taleplerinin demokrasi ve insan hakları temelinde ele alınıp değerlendirmesini amaçlanmıştı. Çalıştaylara, Alevi sivil toplumu kuruluşları temsilcileri, bilim adamları, sendika, meslek odası, üniversite, medya, siyasi parti temsilcileri, ilahiyatçılar ve Diyanet İşleri Başkanlığı görevlilerinin aralarında bulunduğu 304 kişi katılmış ve çalıştay sürecinin sonunda bir rapor hazırlanmıştı.
Bozdağ'ın da konuşmasında atıfta bulunduğu ve istifade edeceklerini açıkladığı, Alevi Çalıştayları Moderatörü Yrd. Doç. Dr. Necdet Subaşı'nın hazırladığı 2011 tarihli nihai raporda, ayrımcılığa yol açan uygulamalara son verilmesi ve yeni ayrışma alanlara yol açmayacak şekilde çözüm üretilmesi gerektiği vurgulanmıştı.
Aleviliğin tanımlanmasının, Alevilerin görevi olduğu belirtilen raporda, devletin herhangi bir inanç alanının içeriğine müdahale edemeyeceği ve onu düzenleyemeyeceği ancak bu alanların güvence altına alınması için koruyucu roller üstlenebileceği ifade edilmiş, bu kapsamda Alevilerin de kendi yükümlülüklerini yerine getirerek inanç alanlarını tam bir netlik içinde ortaya koymaları gerekliliği üzerinde durulmuştu. Ayrımcılığa yol açan uygulamalara son verilmesi, hukuki mevzuatın ayrımcılığı besleyen ve kurumsallaştıran ögelerden bir an önce ayıklanması önerilen raporda, ''Alevi sorunu, hukuk devleti normlarıyla hiçbir şekilde çelişmeyen bir laiklik anlayışıyla ele alınmalı ve çözülmelidir'' değerlendirilmesinde bulunulmuştu.
-Diyanet İşleri Başkanlığının konumu
Raporda, Diyanet İşleri Başkanlığının konumuyla ilgili de şu görüşlere yer verilmişti:
''Diyanet İşleri Başkanlığının hizmetlerinden genel toplumun hoşnut olduğu, bu nedenle ortaya konacak önerilerin vatandaşlar arasında herhangi bir ayrımcılığa fırsat vermeden anayasal çerçeve içinde gerçekleştirilmesi gerekliliği unutulmamalıdır.
Sorunun Diyanet'ten çok devletin bir sorunu olduğu gözardı edilmemelidir. Diyanet ne Mevlevi ne Nakşibendiler gibi tarikatlar ne de Alevilik, Nusayrilik gibi farklı inanç grupları için tasarlanmıştır. Bugün birçoğu ilgili yasa ve mevzuatlar gereği yasal bir statüye sahip olmayan bu yapılanmaların önündeki engellerin anayasal sistemin gereklilikleri içinde kaldırılması toplumda bir rahatlama sağlayacaktır.''
-Zorunlu din dersleriyle ilgili anayasal düzenleme
Zorunlu din dersleriyle ilgili anayasal bir düzenleme yapılmasının şart olduğuna değinilen raporda, bu dersin diğer derslerle aynı statüde tanımlanması önerilmiş, isteğe bağlı derslerin kişilerin kimliklerini beyan etmek zorunda kalmayacakları şekilde tasarlanmasının önemi vurgulanmıştı.
Madımak olayının tüm boyutlarıyla aydınlatılmasının önemine dikkat çekilen raporda, kamulaştırılan Madımak Oteli'nin bir bölümünün hayatını kaybedenlerin anısını hatırlatacak şekilde düzenlenmesi önerilmişti. Raporda, ayrımcılığa maruz kalma iddialarının derinlemesine incelenmesi ve bu konudaki kabullerin gerçeklik değerinin soğukkanlılıkla ortaya çıkarılması gerektiği de ifade edilmişti.
Cemevlerine hukuki statü kazandırılması ve ihtiyaçlarının eşitlik ilkesine uygun şekilde devletçe karşılanması gerektiği belirtilen raporda, Diyanet'in hizmetlerini yeterli görmeyen ya da bu hizmetlerden yararlanmak istemeyenlerin taleplerini görüşüp, Anayasa'ya uygun şekilde sonuçlandırmak üzere bir hukuk komisyonu kurulması önerisinde bulunulmuştu. İnanç vergisi konusuna da değinilen raporda, konunun toplumsal, dinsel, kültürel maliyetleri gözününde bulundurularak değerlendirilmesinin doğru olacağı kaydedilmişti.
Raporda, Aşure Günü'nün resmi tatil yapılması, Aleviler için yüksek düzeyde sembolik değere haiz Hacı Bektaş ilçesinin misyonuna uygun şekilde ihya edilmesi, burada aynı adla bir üniversite açılması, kimi Alevi köylerine konan örseleyici isimlerin iptal edilmesi" gibi öneriler de yer almıştı.
-Madımak kültür merkezine dönüştü, ders kitaplarındaki bölümleri Alevi önderler yazdı
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, yürüttükleri çalışmada hem 2011'de yayınlanan rapordan istifade edeceklerini hem de bundan sonraki süreçte atılabilecek adımları değerlendireceklerini açıkladı.
"Bu çalışma da bittikten ve geniş çaplı müzakereden sonra buna dair kararı vereceğiz ve bu kararı kamuoyuyla paylaşacağız" ifadesini kullanan Bozdağ, Alevi çalıştaylarının ardından Madımak Oteli'ni kültür merkezine dönüştürüldüğünü, Din, Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarında yer alan ilgili bölümleri Alevilerin bilgisine itibar ettiği saygın Alevi önderlerine yazdırdıklarını ve noktasına, virgülüne dokunmadan kitaplara koyduklarını anlattı. Alevi-Bektaşi klasiklerinin Türkçe'ye çevrilmesini sağladıklarını, Kerbela şehitleri anısına Türkiye'deki bütün camilerde mevlid-i şerifler okutulduğunu anlatan Bozdağ, TRT'nin Muharrem ayında ve Alevi-Bektaşi geleneğine göre önemli günlerde yayınlar yaptığını kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Muharrem iftarında Alevilerle bir araya geldiğini, üniversitelerde Alevi araştırma ve uygulama merkezleri oluşturulduğunu, yapılan bilimsel çalışmalara destek verildiğini vurgulayan Bozdağ, "Yurt dışındaki vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak için Diyanet İşleri Başkanlığı yurt dışına 45 Alevi dedesi gönderdi. Dersim'de yaşanan zulümle alakalı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla Sayın Başbakanımız çıktı ve 'Devletin özür dilemesi gerekiyorsa ben özür diliyorum' dedi ve ilk defa devlet adına Dersim'de yaşananlardan dolayı özrü biz diledik, bizim iktidarımız diledi" değerlendirmesinde bulundu.