Diyarbakır’da Dünya Çiftçiler Günü Kutlaması

14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü, Diyarbakır’da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in de katıldığı etkinlikle kutlandı.

Diyarbakır’da Dünya Çiftçiler Günü Kutlaması
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü, Diyarbakır’da Türkiye Ziraat Odaları Genel Merkezi tarafından düzenlenen etkinliklerle kutlandı. Dicle Üniversitesi (DÜ) Kongre Merkezi’nde düzenlenen programa Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar, AK Parti Milletvekili Mine Lök Beyaz, Vali Mustafa Toprak, Rektör Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç ve çok sayıda çiftçi katıldı.

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde yaşanan patlama nedeniyle bazı kutlama programları ise iptal edildi. Reyhanlı’da hayatını kaybedenler için saygı duruşunda bulunulmasının ardından Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar açılış konuşmasını yaptı. Çözüm süreciyle birlikte kırsalda üretim yapan tarım işletmelerinin faaliyetlerine tekrar başlanacağını anlatan Bayraktar, geçmişteki gibi bu bölgelerde dünya piyasalarına canlı hayvan ve hayvansal ürün ihraç etme potansiyeli tekrar yakalanabileceğini dile getirdi. Bayraktar, “Türkiye’de tüm ülkemizde olduğu gibi huzur ve barışın sağlanmasıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde meydana gelebilecek gelişmeleri aktarmak istiyorum. Ülkemizde binlerce insanımızın hayatını kaybettiği ortam, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine ekonomik olarak ta büyük zarar vermiştir. Alınan birçok tedbire ve teşvik uygulamalarına rağmen özel sektörce yeterli yatırımların yapılamadığı da bir gerçektir. Bu bölgelerimizde bitkisel ve hayvansal üretimin gelişmesi bir yana yerinde saydığını görmekteyiz. Bir zamanlar özellikle küçükbaş hayvancılıkta ihracat üssü olan bölgelerimiz, asayiş sorunları nedeniyle bu özelliğini kaybetmiştir.

Bunda mera hayvancılığı yapanların hayvanlarının gasp edilmesi, çalınması, meralarda can güvenliği sorunlarının yaşanması gibi faktörler etkili olmuştur. Hayvanların büyük bir bölümünü kaybeden köylüler güvenlik sorunu nedeniyle meraları da kullanamadıkları için sürüleri elden çıkarmış, hayvancılığa büyük zarar vermiştir. Çözüm süreciyle birlikte kırsalda üretim yapan tarım işletmelerinin faaliyetlerine tekrar başlanacaktır. Meralara kavuşacak olan çiftçilerimizi hayvanları için daha iyi bir ortam bulacaklar. Ve zaman içerinde azalan hayvan sayıları büyük ölçüde artacaktır. Özellikle yıllar itibariyle meralarda az otlatılması ya da hiç otlatılmamsından dolayı daha da verimli olacaktır. Meraların dinlenmesi sonucu ortaya çıkan verimliliğin sürdürülebilmesi için tenkiye uygun otlatmaya geçilmesi için de önem arz etmektedir. Geçmişteki gibi bu bölgelerimizden dünya piyasalarına canlı hayvan ve hayvansal ürün ihraç etme potansiyeli tekrar yakalanabilecektir. Bölge insanının geliri artacak, istihdam sağlanacak ve kırsaldan kente göç duracak, şehirlerde yeni varoşların oluşturulması engellenecektir. Tarım bu bölgenin kalkınması ve gelişmesi için lokomotif sektör haline gelecektir” ifadelerini kullandı.

“TARIM ALANLARININ YÜZDE 40’INI KADINLAR OLUŞTURUYOR”
Bakan Fatma Şahin ise, tarım alanlarının yüzde 40’ını kadınların oluşturduğunu ifade ederek, Diyarbakır’ın tarihi ve kültürel önemine vurgu yaptı. Bakan Şahin, “Allah’ın izniyle bu yeni süreçte sizlerle beraber büyük bir heyecan ve sevgiyle, muhabbetle bu toprakları tam bir kalkınma hazinesine, özüne dönmesini ve insanın kazanmasını çok önemsiyoruz. Herkes çiftçi olamaz, çiftçi olmak her babayiğidin harcı değil. Emek, dua, sabır istiyor. En önemlisi aşk ve inanç istiyor. Bunların hepsini birleştirirsen o topraktan o gıdayı oluşturmak mümkündür. İşte son 10 yıldan beri o ıskaladığımız, kaçırdığımız, o suya bakıp ta kullanmadığımız, toprağa bakıp ta ekmediğimiz günlerin arasındaki mesafeyi kapatmaya çalışıyoruz. Bugün yüzde 30 büyüyen bir sektörden bahsediyoruz. Dünya 7’ncisi olduğumuz bir alanda, Avrupa birincisi olduğumuz bu sektörden bahsediyorsunuz. Birinci olacağız, Avrupa’da birinci olacağız. Peki bunu nasıl devam ettireceğiz? Nasıl sürdürülebilir kılacağız? O toprakla uğraşan, o alın teriyle uğraşan erkeğiyle, kadınıyla bütün çiftçilerimizi bilgilerle donatacağız. Bilgi güçtür, iktidar yapar. Kim bilirse, kim hükmederse, kim doğruyu yakalarsa o en büyük huzur ve mutluluğu yakalayacak kişi demektir. O yüzden bir taraftan sanayi, ticaret, kırsal, kent demeden o 780 bin kilometreyi ve 75 milyonu herkesi birinci sınıf vatandaş, insan olarak gördük. Tarım alanında kadınlar yüzde 40’ını oluşturuyor. Ben Birleşmiş Milletler’de yaptıklarımızı anlattığım zaman bugün girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği ülkeleri Fransa, Almanya’nın başbakanlarının bunu nasıl başardınız dediğini duydum. İşte bugünlerdeyiz ve gelecek çok daha iyi olacak, gelecek çok daha huzurlu, barış içinde olacak. Tek yapmamız gereken şey aradaki nifakları kaldıracağız, birbirimize gönül diliyle bakacağız. Birbirimizi Allah için seveceğiz. Ve 75 milyonun kardeşliği için herkes elini taşın altına koyacak, herkes sevgi ve muhabbet ortamı için gerekli bütün gücünü gösterecek” dedi.

“TÜRKİYE’DE BARIŞ VE KARDEŞLİĞİ TESİS ETMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Bakan Mehdi Eker de, konuşmasında Türkiye’nin tarımsal alanında son yıllarda yaşadığı kalkınmayı anlatarak, çözüm sürecine vurgu yaptı.

Bakan Eker, “Mutfakta, dolapta yemek varsa, markette gıda varsa, tarımı da, gıdayı da önemsemezsiniz o acıyı ancak o ekmeğin o noktaya geldiğini asla hatırlamazsınız. Ama ne zamanki karnınız acıktı, mutfakta yiyecek yok, dolap boş, kilerde erzak yok, markete koştunuz markette yiyecek erzak yok, işte o zaman fırın kuyruklarında insanlar birbirlerinin gözünü çıkarır. Allah yoklukla, kıtlıkla, açlıkla kimseyi imtihan etmesin. Biz çiftçilerimize bütün sıkıntılara rağmen bizi yoklukla, kıtlıkla karşı karşıya getirmedikleri için minnettarız. Çözüm süreci dediğimiz bir süreci inşa etmeye, Türkiye’de barış ve kardeşliği yeniden tesis etmeye çabalıyoruz. Buradaki bütün çiftçilerimizin çok büyük katkısı, emeği, desteği var ama kadınlarımızın buradaki katkısı kuşkusuz çok, çok daha önemli ve anlamlı. Çünkü bütün saldırılarda, bütün dökülen kanlarda yüreği en çok yanan, gözü en çok yaşaran kadınlarımızdır, annelerimiz, ablalarımızdır ve en çok onlar bu acıyı çekiyor. O nedenle bu çözüm sürecini biz başarıya ulaştırmamızı kadınlarımıza, kadın çiftçilerimize vereceğimiz esasen en büyük armağandır.

Onlar çünkü huzurun, güvenin tesis edilmesini istiyor. Bu şehrin dokusunda, sokaklarında barış var. Bu kalbin içinde barış var. Ama biz kendi vatandaşlarımız arasında Kürt’üyle, Türkü arasında ne geçmişte, nede bugün hiçbir zaman bir sorun dolmamışken, insanlar arasında bir sorun olmamışken bizim idare sistemimizdeki arızadan, problemden dolayı vatandaş ile devlet ve yönetim arasında sıkıntılar oldu. Ve kan, gözyaşı döküldü, ocaklar söndü, yürekler yandı. 1925, 1985 arasındaki 60 yıllık süre içerisinde bu ülkede kapalı bir şekilde bir yara büyüdü. Ama çok görünmüyordu, için için bir yara vardı. 1985’ten sonrada yaklaşık 30 yıllık süre içinde bu yara açık kanamalı bir hale dönüştü ve ocaklar söndü. Sayın Başbakanımız eşsiz bir devlet adamlığını sergileyerek örnek bir fedakarlıktan yana olduğunu ortaya koydu ve bu süreci başlattı. Bu sürece önderlik ve öncülük etti. Şimdi bunu bizim hayata geçirmemiz, bunu barış içerisinde tamamlamamız bu süreci hepimizin arzusu hepimizin dileği. Ama inanıyorum ki en çok benim Diyarbekir’imin sokaklarında, köylerinde, ilçelerinde bütün hanım kardeşlerim en çok bunu istiyorlar. Bunun bir an önce bitmesini, huzur ve barış gelmesini istiyorlar. Bizim bölgemizin bütün sorunlarının anası bir sorundur. Bütün sorunlar bir sorundan çıkıyor. Eğer biz bu sorunu çözersek diğer bütün meselelerimizi çok kolay bir şekilde çözeriz. Bu birikim inşallah sona erecek, bu süreç hep birlikte bunu huzurla, güvenle milletimize inşallah hizmet etmenin imkanını verecek” şeklinde konuştu.


Kaynak: İHA