Karabük’te 1 Mayıs Kutlamaları
Hak-İş Konfederasyonu tarafından Karabük’te düzenlenen 1 Mayıs kutlamaları bayram havasında geçti.
Çelik-İş Sendikası Genel Başkanı Cengiz Gül, “Alın terinin rengi, dili ve mezhebi olmaz” derken, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, 1 Mayıs kutlamalarının kavgasız geçmesini diledi.
Karabük’te Hak-İş Konfederasyonu tarafından yapılan 1 Mayıs kutlamalarına konfederasyona bağlı 16 sendika katılırken, 5 bin kişi alanı doldurdu. Kutlamalarda sendika başkanları konuşma yaparken, Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Çelik-İş Sendikası Genel Başkanı Cengiz Gül’ün konuşması alanı dolduran işçiler tarafından sloganlarla kesildi. Gül’e destek veren KARDEMİR işçileri “İşçi sendika omuz omuza”, “İşte başkan işte sendika” sloganları attı. Alın terinin renginin, dilinin ve mezhebinin olmadığını belirten Çelik-İş Sendikası Genel Başkanı Cengiz Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Emeğin başkentini sahipsiz bırakacağımızı zannedenler bilsinler ki Hak-İş, Çelik İş var bunu herkes bilsin. Çünkü bin 800 derece ateşin karşısında ateşi biliyoruz, ateşin içinde olanlar yanmayı bilirler dedik. Bugün 1 Mayıs dünyanın tek birlikte kutlanan bayramı bugün Bakü’de, Rusya’nın Kızıl Meydanı'nda, İngiltere’de, Taksim’de, Küba’da tüm dünya işçilerinin alın terinin hak günüdür. Çünkü alın terinin rengi, dili, mezhebi olmaz.
Filistinli işçinin de Amerikalı işçinin de alın teri tertemizdir. Kokusu aynıdır, billur gibidir." Yılda bir araya geldiklerini anlatan Gül, şöyle konuştu: "Bu meydandan haykırırken İngiltere’de Filistin’de işçiler dünyanın yeni düzeni küresel emperyalizme karşı nasıl başarabiliriz mücadelesi yapıyor. Bugün 1 Mayıs’ın kutlanmasına vesile olanlar ABD’de köle düzeninde çalışan işçilerin 16 saat çalışanların 8 saate indirilmesi mücadelesi üzerine yüzlerce işçinin ölümüne neden olmuştur. ABD’li 1886’da bizleri bugünlerde bu çalışma şartlarında çalışmamıza vesile olan ABD’li işçilere selam olsun. 1977 yılı 1 Mayıs’ında 37 işçinin katledilmesini kınıyor 37 işçi şehidimize saygılar olsun diyorum."
Çelik-İş Sendikası ve KARDEMİR arasında devam eden toplu sözleşmelerle ilgili olarak da konuşan Gül, yüzde 42 olursa toplu sözleşmeye imza atacaklarını söyledi.
Yüzde 42’den aşağı imza atmayacaklarını kaydeden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz kendimizi size feda ediyoruz. Geldiğimde çok iddialı sözler kullandım. KARDEMİR’de yeni eski işçi yok, KARDEMİR’de sözleşmesiz işçi olmayacak’ dedim. Ben hayatım boyunca dik durdum, dik durmaya namusum üzerine yemin ederim. Bizi hiç kimse doğru bildiğimiz yoldan döndüremez. Tüm çalışanlara KARDEMİR’de 5 yıllık protokolden bahsedildi, 5 yıllık protokol kölelik protokolüdür, 5 yıllık protokol Çelik-İş için Hak-İş için yok hükmündedir. Bunu KARDEMİR yönetimi çok iyi duydu ve iyi anladı. Böyle bir sorunumuz yok bu aşıldı. Herkes bu sözleşmenin kapsamındadır. Topraktan çelik üretenler, çeliğe hayat verenler, biz Çelik-İş Sendikası ve Hak-İş bir söz verdik, ‘ağırlık olarak tüm işçilerin eski yeni eşit işe eşit ücret politikasıyla tüm işçilerin toplamında ağırlıklı toplanma işçi ücretlerinin yüzde 42’nin altında asla imzalamayacağız’ dedik. Sözleşmenin kırmızı çizgisi budur. Buradan KARDEMİR yönetimine son çağrımı yapıyorum. Ağırlıklı toplam işçinin ortalama ücretine yüzde 42 zam veriyorlarsa işte ben buradayım, Hak-İş burada bugün bu meydanda bu akşam da imzalamaya hazırız. Hiç kimse meydanları görünce çok atıp tutmamalıyız, haddimizi bilmeliyiz”
Cengiz Gül, konuşmasının sonunda meydanı dolduran KARDEMİR işçilerine “Bana bu yetkiyi veriyor musunuz?” diye sordu, meydanı dolduran işçiler “evet” diye bağırdı.
KARABÜK 1 MAYIS’TA YENİ BİR TARİHİ YAŞIYOR
Karabük’ü, işçileri, sendika üyelerini, işçi şehitlerini ve tüm dünya işçilerini selamlayarak konuşmasına başlayan Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Ülkemiz sanayi devriminin öncüsü, Karabük tüm Türkiye’ye, tüm dünyaya sesleniyor. Karabük bugün daha coşkun, Karabük 1 Mayıs’ta yeni bir tarihi yaşıyor. Yeni bir tarih yazıyor. Nerede olduğumuz da önemlidir. Ne söylediğimiz de önemlidir. Bugün dünya, cumhuriyet tarihimizin ilk entegre demir çelik fabrikasının şehri, ülkemiz sanayinin lokomotifi, işçi şehri Karabük’ten Hak-İş emekçilerinin sesiyle uyanıyor, haykırıyor. 127 yıl önce insanlık dışı çalışma şartlarına isyan edenlerin sembolleştiği bu günde Karabük’te, Taksim’de, tüm Türkiye’de onların vicdan infilakları bir sel olmuş taşıyor” dedi
Taşeron çalışmaların son bulması gerektiğini belirten Arslan, Hak-İş olarak 1 Mayıs’ta meydanlarda, Karabük’de, Taksim’de bütün Türkiye’de olduklarını belirtti.
Arslan, konuşmasında şunları söyledi: “Dileriz ki bütün 1 Mayıs kutlamaları buradaki gibi görkemli, şenlik havasında, olaysız, kavgasız ve gerilimsiz geçsin. Derdimiz var, onun için buradayız. Dersimiz var, onun için buradayız. Davamız var, onun için buradayız."
Karabük’te, taşeronlaşmaya hayır dediklerini anlatan Arslan, sözlerine şöyle devam etti: "Mevsimlik işçilere kadro diyoruz, kamuya kadrolu işçi alınsın diyoruz. Barış için, özgürlükler için, haklar için, daha güçlü sendikacılık için, daha çok demokrasi için, sosyal adalet için, iş ve aş için, sömürüsüz, baskısız, onurlu bir yaşam için alanlardan haykırıyoruz. Acımız var, sancımız var, isyanımız var. Taşeron köleliğini reddettiğimiz için sesimizi yükseltiyoruz. Örgütsüzlüğü, güvencesizliği, kuralsızlığı tetikleyen taşeron çalışmalar son bulmalıdır. Milyonlarca taşeron işçinin mağduriyeti giderilmelidir. Taşeronlaşmayı teşvik eden politikalardan vazgeçilmelidir. Taşeron şirketlerde çalışanların sendikal örgütlenmesinin önü açılmalıdır. Taşeron İşçilerin hakları güvence altına alınmalıdır”
ÜLKEMİZDE HER GÜN ORTALAMA 172 İŞ KAZASI MEYDANA GELİYOR
Kamudaki statü karmaşasına son verilmesi gerektiğini belirten Arslan, şunları söyledi: “Geçici ve mevsimlik işçiler ve aileleri daha fazla mağdur edilmemelidir. Bu sorun adaletli şekilde çözülmelidir. Karabük’ten yılmadan, usanmadan bir kez daha haykırıyoruz. Geçici işçilerin, mevsimlik işçilerin kadroya alınmasını istiyoruz. Kamuya kadrolu işçi alınmasını istiyoruz. Gerçekçi bir norm kadro sistemi oluşturulmasını istiyoruz. Daha çok istihdam, daha çok üretim daha güçlü Türkiye için barış dolu, aydınlık bir gelecek için bugün alanlardayız. Gerçek iş güvencesi için insanca iş ve yaşam için, eşitlik ve adalet talebimiz için, sosyal koruma, sosyal devlet için, gelir adaletsizliğine itiraz ettiğimiz için tüm Türkiye’de alanlardayız. Bu gün acılarımızı, coşkularımızı, geleceğimizi ve umutlarımızı ortaklaştırmak, sorunlarımızı haykırmak için alanlardayız. Ülkesi için, ailesi için, kundaktaki yavruları için hayatlarının baharında iş başında kaybettiklerimiz için alanlardayız. İş cinayetlerinde can veren, şehit olan kardeşlerimizi hürmetle ve rahmetle anıyoruz."
Ülkemizin iş kazalarında dünya üçüncüsü olduğunu anlatan Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Avrupa birincisiyiz. Ülkemizde her gün ortalama 172 iş kazası meydana geliyor. Bu kazalarda 3 kardeşimiz hayatını kaybediyor. 5 kardeşimiz iş göremez hale geliyor. Söyleyin bana, bunu hangi vicdan kabul eder? Hangi vicdan buna sessiz kalır? İş sağlığı ve güvenliği önlemlerini artırın. Sendikalaşmanın önünü açın. Çünkü, iş kazalarının önüne geçmek sendikalaşmaktan geçmektedir.”
BARIŞ SÜRECİNİ DESTEKLİYORUZ
İşsizlikle etkin mücadele isteyen Arslan, sözlerine şöyle devam etti:
“Eşit işe eşit ücret istiyoruz. Çalışanlara yönelik şiddet ve mobbingin önlenmesini istiyoruz. Kadına yönelik şiddeti reddediyoruz. Kılık kıyafet nedeniyle kadına yapılan ayrımcılığı reddediyoruz. Annelik hakkının korunmasını, kreş ihtiyacının karşılanmasını istiyoruz. Kamu ve özel sektörde yaşanan başörtüsü sorununun giderilmesini istiyoruz. Kadınların her alanda istihdamının sağlanmasını istiyoruz. Engellilerin topluma etkin olarak katılmasını istiyoruz. Gençlerin eğitim imkanları artsın istiyoruz. Bu meydanı varlıklarıyla anlamlı kılan yiğit emekçiler. Türkiye'nin barışı için alanlardayız. 30 yılı aşkın süredir devam eden çatışma nedeniyle 40 bine yakın insanımızı kaybettik. Tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. 30 yıldır içimiz kan ağlıyor. Bugün akan kanın durması için yeni bir süreç başlamıştır. Barış sürecini destekliyoruz. Biz, Hak-İş olarak, Hz. Mevlana’nın söylediği gibi ‘Bu dünyaya, ayırmaya, bölmeye, parçalamaya gelmedik. Biz, parçaları onarmaya, birleştirmeye, dağılanları toplamaya, insanlar arasında köprü olmaya geldik’ anlayışını eksen aldık.”
YENİ ANAYASA İSTEĞİ
Darbe anayasasına karşı çıktıklarını yeni anayasa isteklerini yenilediklerini belirten Arslan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bugün, yeni ve sivil anayasa talebimiz için alanlardayız. 12 Eylül darbe anayasasından kurtulmak bir ihtiyaç değil bir zorunluluktur. Hak-İş olarak 1982 Anayasası’na başından itibaren karşı çıktık, itiraz ettik. Her fırsatta yeni anayasa talebimizi yineledik. Hak-İş yönetimi olarak bu yüzden yargılandık. Bu davada sadece biz değil, tüm Hak-İş’liler yargılandı. Bu tablo Türkiye’ye yakışmıyor. O yüzden; ‘darbelerin karanlığından demokrasinin aydınlığına evet’ dedik. Hak-İş olarak Anayasa Platformunda, Sivil Dayanışma Platformu'nda ciddi bir sorumluluk aldık. ‘Türkiye konuşuyor’ projesine katıldık ve katkı verdik. Hak-İş olarak kendi özgün Anayasa önerimizi hazırladık. Biz, Türkiye’nin yeni ve sivil bir anayasayı hak ettiğine inanıyoruz. Buradan sesleniyoruz. Meclis yeni ve sivil bir anayasayı başarmalıdır.”
Konuşmaların ardından başkanlar tarafından beyaz barış güvercinleri salınırken, daha sonra başkanlar meydanı dolduran işçilerin arasına karışarak 1 Mayıs İşçi bayramlarını kutladı, karanfil dağıttı halay çekti.
Kaynak: İHA
Karabük’te Hak-İş Konfederasyonu tarafından yapılan 1 Mayıs kutlamalarına konfederasyona bağlı 16 sendika katılırken, 5 bin kişi alanı doldurdu. Kutlamalarda sendika başkanları konuşma yaparken, Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Çelik-İş Sendikası Genel Başkanı Cengiz Gül’ün konuşması alanı dolduran işçiler tarafından sloganlarla kesildi. Gül’e destek veren KARDEMİR işçileri “İşçi sendika omuz omuza”, “İşte başkan işte sendika” sloganları attı. Alın terinin renginin, dilinin ve mezhebinin olmadığını belirten Çelik-İş Sendikası Genel Başkanı Cengiz Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Emeğin başkentini sahipsiz bırakacağımızı zannedenler bilsinler ki Hak-İş, Çelik İş var bunu herkes bilsin. Çünkü bin 800 derece ateşin karşısında ateşi biliyoruz, ateşin içinde olanlar yanmayı bilirler dedik. Bugün 1 Mayıs dünyanın tek birlikte kutlanan bayramı bugün Bakü’de, Rusya’nın Kızıl Meydanı'nda, İngiltere’de, Taksim’de, Küba’da tüm dünya işçilerinin alın terinin hak günüdür. Çünkü alın terinin rengi, dili, mezhebi olmaz.
Filistinli işçinin de Amerikalı işçinin de alın teri tertemizdir. Kokusu aynıdır, billur gibidir." Yılda bir araya geldiklerini anlatan Gül, şöyle konuştu: "Bu meydandan haykırırken İngiltere’de Filistin’de işçiler dünyanın yeni düzeni küresel emperyalizme karşı nasıl başarabiliriz mücadelesi yapıyor. Bugün 1 Mayıs’ın kutlanmasına vesile olanlar ABD’de köle düzeninde çalışan işçilerin 16 saat çalışanların 8 saate indirilmesi mücadelesi üzerine yüzlerce işçinin ölümüne neden olmuştur. ABD’li 1886’da bizleri bugünlerde bu çalışma şartlarında çalışmamıza vesile olan ABD’li işçilere selam olsun. 1977 yılı 1 Mayıs’ında 37 işçinin katledilmesini kınıyor 37 işçi şehidimize saygılar olsun diyorum."
Çelik-İş Sendikası ve KARDEMİR arasında devam eden toplu sözleşmelerle ilgili olarak da konuşan Gül, yüzde 42 olursa toplu sözleşmeye imza atacaklarını söyledi.
Yüzde 42’den aşağı imza atmayacaklarını kaydeden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz kendimizi size feda ediyoruz. Geldiğimde çok iddialı sözler kullandım. KARDEMİR’de yeni eski işçi yok, KARDEMİR’de sözleşmesiz işçi olmayacak’ dedim. Ben hayatım boyunca dik durdum, dik durmaya namusum üzerine yemin ederim. Bizi hiç kimse doğru bildiğimiz yoldan döndüremez. Tüm çalışanlara KARDEMİR’de 5 yıllık protokolden bahsedildi, 5 yıllık protokol kölelik protokolüdür, 5 yıllık protokol Çelik-İş için Hak-İş için yok hükmündedir. Bunu KARDEMİR yönetimi çok iyi duydu ve iyi anladı. Böyle bir sorunumuz yok bu aşıldı. Herkes bu sözleşmenin kapsamındadır. Topraktan çelik üretenler, çeliğe hayat verenler, biz Çelik-İş Sendikası ve Hak-İş bir söz verdik, ‘ağırlık olarak tüm işçilerin eski yeni eşit işe eşit ücret politikasıyla tüm işçilerin toplamında ağırlıklı toplanma işçi ücretlerinin yüzde 42’nin altında asla imzalamayacağız’ dedik. Sözleşmenin kırmızı çizgisi budur. Buradan KARDEMİR yönetimine son çağrımı yapıyorum. Ağırlıklı toplam işçinin ortalama ücretine yüzde 42 zam veriyorlarsa işte ben buradayım, Hak-İş burada bugün bu meydanda bu akşam da imzalamaya hazırız. Hiç kimse meydanları görünce çok atıp tutmamalıyız, haddimizi bilmeliyiz”
Cengiz Gül, konuşmasının sonunda meydanı dolduran KARDEMİR işçilerine “Bana bu yetkiyi veriyor musunuz?” diye sordu, meydanı dolduran işçiler “evet” diye bağırdı.
KARABÜK 1 MAYIS’TA YENİ BİR TARİHİ YAŞIYOR
Karabük’ü, işçileri, sendika üyelerini, işçi şehitlerini ve tüm dünya işçilerini selamlayarak konuşmasına başlayan Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Ülkemiz sanayi devriminin öncüsü, Karabük tüm Türkiye’ye, tüm dünyaya sesleniyor. Karabük bugün daha coşkun, Karabük 1 Mayıs’ta yeni bir tarihi yaşıyor. Yeni bir tarih yazıyor. Nerede olduğumuz da önemlidir. Ne söylediğimiz de önemlidir. Bugün dünya, cumhuriyet tarihimizin ilk entegre demir çelik fabrikasının şehri, ülkemiz sanayinin lokomotifi, işçi şehri Karabük’ten Hak-İş emekçilerinin sesiyle uyanıyor, haykırıyor. 127 yıl önce insanlık dışı çalışma şartlarına isyan edenlerin sembolleştiği bu günde Karabük’te, Taksim’de, tüm Türkiye’de onların vicdan infilakları bir sel olmuş taşıyor” dedi
Taşeron çalışmaların son bulması gerektiğini belirten Arslan, Hak-İş olarak 1 Mayıs’ta meydanlarda, Karabük’de, Taksim’de bütün Türkiye’de olduklarını belirtti.
Arslan, konuşmasında şunları söyledi: “Dileriz ki bütün 1 Mayıs kutlamaları buradaki gibi görkemli, şenlik havasında, olaysız, kavgasız ve gerilimsiz geçsin. Derdimiz var, onun için buradayız. Dersimiz var, onun için buradayız. Davamız var, onun için buradayız."
Karabük’te, taşeronlaşmaya hayır dediklerini anlatan Arslan, sözlerine şöyle devam etti: "Mevsimlik işçilere kadro diyoruz, kamuya kadrolu işçi alınsın diyoruz. Barış için, özgürlükler için, haklar için, daha güçlü sendikacılık için, daha çok demokrasi için, sosyal adalet için, iş ve aş için, sömürüsüz, baskısız, onurlu bir yaşam için alanlardan haykırıyoruz. Acımız var, sancımız var, isyanımız var. Taşeron köleliğini reddettiğimiz için sesimizi yükseltiyoruz. Örgütsüzlüğü, güvencesizliği, kuralsızlığı tetikleyen taşeron çalışmalar son bulmalıdır. Milyonlarca taşeron işçinin mağduriyeti giderilmelidir. Taşeronlaşmayı teşvik eden politikalardan vazgeçilmelidir. Taşeron şirketlerde çalışanların sendikal örgütlenmesinin önü açılmalıdır. Taşeron İşçilerin hakları güvence altına alınmalıdır”
ÜLKEMİZDE HER GÜN ORTALAMA 172 İŞ KAZASI MEYDANA GELİYOR
Kamudaki statü karmaşasına son verilmesi gerektiğini belirten Arslan, şunları söyledi: “Geçici ve mevsimlik işçiler ve aileleri daha fazla mağdur edilmemelidir. Bu sorun adaletli şekilde çözülmelidir. Karabük’ten yılmadan, usanmadan bir kez daha haykırıyoruz. Geçici işçilerin, mevsimlik işçilerin kadroya alınmasını istiyoruz. Kamuya kadrolu işçi alınmasını istiyoruz. Gerçekçi bir norm kadro sistemi oluşturulmasını istiyoruz. Daha çok istihdam, daha çok üretim daha güçlü Türkiye için barış dolu, aydınlık bir gelecek için bugün alanlardayız. Gerçek iş güvencesi için insanca iş ve yaşam için, eşitlik ve adalet talebimiz için, sosyal koruma, sosyal devlet için, gelir adaletsizliğine itiraz ettiğimiz için tüm Türkiye’de alanlardayız. Bu gün acılarımızı, coşkularımızı, geleceğimizi ve umutlarımızı ortaklaştırmak, sorunlarımızı haykırmak için alanlardayız. Ülkesi için, ailesi için, kundaktaki yavruları için hayatlarının baharında iş başında kaybettiklerimiz için alanlardayız. İş cinayetlerinde can veren, şehit olan kardeşlerimizi hürmetle ve rahmetle anıyoruz."
Ülkemizin iş kazalarında dünya üçüncüsü olduğunu anlatan Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Avrupa birincisiyiz. Ülkemizde her gün ortalama 172 iş kazası meydana geliyor. Bu kazalarda 3 kardeşimiz hayatını kaybediyor. 5 kardeşimiz iş göremez hale geliyor. Söyleyin bana, bunu hangi vicdan kabul eder? Hangi vicdan buna sessiz kalır? İş sağlığı ve güvenliği önlemlerini artırın. Sendikalaşmanın önünü açın. Çünkü, iş kazalarının önüne geçmek sendikalaşmaktan geçmektedir.”
BARIŞ SÜRECİNİ DESTEKLİYORUZ
İşsizlikle etkin mücadele isteyen Arslan, sözlerine şöyle devam etti:
“Eşit işe eşit ücret istiyoruz. Çalışanlara yönelik şiddet ve mobbingin önlenmesini istiyoruz. Kadına yönelik şiddeti reddediyoruz. Kılık kıyafet nedeniyle kadına yapılan ayrımcılığı reddediyoruz. Annelik hakkının korunmasını, kreş ihtiyacının karşılanmasını istiyoruz. Kamu ve özel sektörde yaşanan başörtüsü sorununun giderilmesini istiyoruz. Kadınların her alanda istihdamının sağlanmasını istiyoruz. Engellilerin topluma etkin olarak katılmasını istiyoruz. Gençlerin eğitim imkanları artsın istiyoruz. Bu meydanı varlıklarıyla anlamlı kılan yiğit emekçiler. Türkiye'nin barışı için alanlardayız. 30 yılı aşkın süredir devam eden çatışma nedeniyle 40 bine yakın insanımızı kaybettik. Tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. 30 yıldır içimiz kan ağlıyor. Bugün akan kanın durması için yeni bir süreç başlamıştır. Barış sürecini destekliyoruz. Biz, Hak-İş olarak, Hz. Mevlana’nın söylediği gibi ‘Bu dünyaya, ayırmaya, bölmeye, parçalamaya gelmedik. Biz, parçaları onarmaya, birleştirmeye, dağılanları toplamaya, insanlar arasında köprü olmaya geldik’ anlayışını eksen aldık.”
YENİ ANAYASA İSTEĞİ
Darbe anayasasına karşı çıktıklarını yeni anayasa isteklerini yenilediklerini belirten Arslan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bugün, yeni ve sivil anayasa talebimiz için alanlardayız. 12 Eylül darbe anayasasından kurtulmak bir ihtiyaç değil bir zorunluluktur. Hak-İş olarak 1982 Anayasası’na başından itibaren karşı çıktık, itiraz ettik. Her fırsatta yeni anayasa talebimizi yineledik. Hak-İş yönetimi olarak bu yüzden yargılandık. Bu davada sadece biz değil, tüm Hak-İş’liler yargılandı. Bu tablo Türkiye’ye yakışmıyor. O yüzden; ‘darbelerin karanlığından demokrasinin aydınlığına evet’ dedik. Hak-İş olarak Anayasa Platformunda, Sivil Dayanışma Platformu'nda ciddi bir sorumluluk aldık. ‘Türkiye konuşuyor’ projesine katıldık ve katkı verdik. Hak-İş olarak kendi özgün Anayasa önerimizi hazırladık. Biz, Türkiye’nin yeni ve sivil bir anayasayı hak ettiğine inanıyoruz. Buradan sesleniyoruz. Meclis yeni ve sivil bir anayasayı başarmalıdır.”
Konuşmaların ardından başkanlar tarafından beyaz barış güvercinleri salınırken, daha sonra başkanlar meydanı dolduran işçilerin arasına karışarak 1 Mayıs İşçi bayramlarını kutladı, karanfil dağıttı halay çekti.